Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1238 E. 2021/385 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : ….
KARAR NO : ….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ… 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2019
NUMARASI : ….
DAVA : Şirketin Feshi-Alacak
DAVA TARİHİ : 01/06/2016
BİRLEŞ… 1. ASLİYE TİCARET MAH. ….
DAVA : Ortaklıktan Çıkma – Çıkma Payı – Kar Payı Alacağı
DAVA TARİHİ : 12/05/2016
KARAR TARİHİ : 10/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/03/2021

Taraflar arasındaki asıl davada şirketin feshi – alacak, birleşen davada ortaklıktan çıkma, çıkma payı ve kar payı alacağının tahsili istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne,…. feshine, fazla talebin reddine, birleşen davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükme karşı davalı – birleşen dosya davacısı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı …’nin…. %50’şer ortağı olduklarını, şirketi münferiden temsil ve ilzam yetkisinin müvekkiline ait olduğunu, davalı ortağın kendisine ait başka bir firma ile olan alışverişler dışında şirkete uğramadığını, ortaklar arasında uyuşmazlık çıktığını, davalı ortağın şirket müşterilerine 21/03/2016 tarihi itibariyle şirketle alakasının kalmadığını bildiren e-mailler gönderdiğini, müvekkilinin şirketin borçlarını şahsi hesabından kapatmaya çalıştığını, şirketin durma noktasına geldiğini, müvekkilinin şirket ortaklığını fiilen daha fazla sürdüremeyeceğini anladığından kendi adına … kurduğunu, tarafların ortak olduğu şirketin davalı tarafa ait … 46.306,37 TL borcu olmasına rağmen bu şirket tarafından 64.900,00 TL fatura düzenlenmek suretiyle davalı tarafın ortağı bulunduğu şirketi zarara uğratmaya ve kendisine menfaat sağlamaya yönelik girişimlerde bulunduğunu, davalının şirkete ait aracın kendisine teslimi için şikayeti üzerine karakola giden müvekkilinin bu aracı davalı tarafa teslim ettiğini, aracın 41.000,00 TL bedelle alındığını, bu bedelin yarısının müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin şirket adına yapmış olduğu ödemelerden dolayı şirketten toplam 100.912,04 TL alacağı bulunduğunu belirterek … Şirketi’nin feshine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin şirket adına kendi hesabından yaptığı harcamalara karşılık şimdilik 10.000,00 TL’nin tahsiline yada davalı ortağın tasfiye payından düşürülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … ile davalı şirketin ortağı olduğunu, ortaklar arasında yapılan anlaşma uyarınca müvekkilinin şantiyelerle, diğer ortağın ise ofisle ilgileneceğini, diğer ortağın şirketin münferit temsil yetkisine sahip müdürü seçildiğini, müvekkilinin şahsına ait… ile şirket işlerinin üsteleneceğine dair anlaşma yapıldığından aynı işle uğraşan diğer firmalar ve bayilerden gelecek olan projelere müvekkilinin rakip konumda olması nedeniyle kaçırdığını, müvekkilinin maddi kayba uğradığını, şirket müdürünün şirket aleyhine yaptığı haksız ve suç teşkil eden işlemler bulunduğunu, banka kayıtları ile şirket müdürünün şirket hesabından para tahsil ettiğinin anlaşılacağını, ortaklar arasında herhangi bir anlaşma bulunmadığı halde maaş adı altında diğer ortağın şirket hesabından para çektiğini, aynı sektörde faaliyet gösteren bir başka şirketin diğer ortak tarafından kurulduğunu, bu durumun özen ve bağlılık yükümü ile rekabet yasağına aykırı olduğunu, yeni firmanın kurulması nedeniyle şirketin zarara uğradığını, 3 aylık süre içerisinde genel kurulun toplanmadığını, müvekkilinin haklarına riayet edilmediğini, şirketin alım faturalarının gerçekliği konusunda ciddi şüpheler oluştuğunu, faturalarda dahilinde yoksun kalınan karın tahsili gerektiğini, ayrılma akçesinin bilirkişi marifetiyle tespit edileceğini, icra ettiği işlerin maliyetleri düşüldüğünde şirketin kar elde etmesine herhangi bir engel bulunmadığını belirterek müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkmasına, şimdilik 10.000,00 TL çıkma payı ile ödenmeyen karların dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların somut belgeye dayanmadığını, sözlü olarak ortaklığın bitirilmesinden sonra maliyetine satış yapmanın bir anlamı olmayacağı düşüncesi ile kar eklenerek diğer ortağın firması tarafından fatura keşide edildiğini, davacının aynı konuda faaliyet gösteren başka bir şirket kurarak müvekkilini zarara uğrattığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirket müdürü olan …’ın her türlü harcama yetkisi bulunduğunu, yapılan harcamaların belgeli ve faturalı olduğunu, şirket müdürüne maaş ödendiği iddiasının doğru olmadığını, davacının benzer isimle şirket kurduğunu, rekabet yasağına aykırı davrandığını, ortağı bulunduğu şirketi sadece kendi teknik firmasının alışverişi için kullandığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tarafların ortağı olduğu şirketle benzer isimde başka bir şirketin davacı tarafından kurulduğu, taraflar arasında yaşanan olaylardan ortakların asıl ve birleşen davadaki taleplerinden, tarafların karşılıklı olarak itimadının kalmadığı, bu durumda her iki tarafın kusurlu bulunduğu, ortaklığın devam edemeyeceği, asıl davadaki şirketin feshi talebi ile birleşen davadaki ortaklıktan çıkma talebinin haklı nedenlere dayandığı, ortakların iradesinin de ortaklığın devam etmemesi yönünde olduğu, şirketin fesih koşullarının oluştuğu, davacının şirketten olan şahsi alacağının tasfiye sırasında nazara alınacağı, şirketin feshine karar verilmekle tasfiye memuru tarafından şirketin tasfiye sırasında alacak ve borçları ile ortakların alacakları hesaplanıp varsa kar payları hesaplanarak verileceğinden birleşen davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, …. feshine, fazla talebin reddine, birleşen davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı – birleşen dosya davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusurun karşı tarafa ait olduğunu, mahkemece her iki tarafın kusurlu bulunduğu yönünde değerlendirme yapılmasının isabetli olmadığını, davacının haklı nedenle fesih için ileri sürdüğü nedenlerin hiçbirisinin haklı neden oluşturmadığını, şirket müdürü olarak kötü niyetli olarak hareket ettiğini, şirketin hesabından haksız olarak maaş adı altında para çektiğini, kişisel harcamalar yaptığını, aynı faaliyet kolunda yeni şirket kurduğunu, müvekkili ile ortak olduğu şirketin müşteri portföyünü kendi kurduğu şirkete aktararak haksız kazanç sağladığını, kötü niyetli olarak kendisini şirketten alacaklı gösterdiğini, tüm kusurun davacıya ait olduğunu, müvekkili ve şirketi zarara uğrattığını, ticari defterler incelenmeden hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, feshin ancak davacının ileri sürdüğü sebeplerin diğer kişilerin şirketin devamı konusundaki menfaatlerini aşması halinde söz konusu olabileceğini, haklı sebebin bu kadar ağır olmaması halinde şirketin feshine karar verilemeyeceğini, bu duruma rağmen haklı birçok nedene ve somut delile dayanan ortaklıktan çıkma davasının konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiğini, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Asıl dava; haklı nedenle limited şirketin feshi, birleşen dava ise limited şirket ortaklığından çıkma, çıkma payı ve kar payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davalı şirket ticaret sicil kaydı, şirketin banka hesap özeti, ticaret sicil gazetesi suretleri,…. … tarafından davalı şirket adına düzenlenen 15/04/2016 tarihli fatura sureti, şirketin 01/01/2016 – 31/05/2016 tarihli mizanı, davalı şirket tarafından…. …’ye gönderilen fazla kesilen faturanın iadesi konulu 05/04/2016 tarihli ihtarname sureti, … ile davalı şirket arasında akdedilen 01/01/2015 tarihli araç kiralama sözleşmesi, birleşen dosya davacısı … tarafından gönderilen e-mail sureti, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının…. sayılı takip dosya sureti, yargılama aşamasında mali müşavir ve hukukçu bilirkişi heyetinden alınan 16/01/2018 tarihli kök, 02/11/2018 tarihli ek rapor, davalı şirketin 31/12/2015 tarihli ayrıntılı bilançosu dosya içerisinde yer almaktadır.
Mahkemece verilen ara karar üzerine taraf vekilleri davalı şirketin ticari defterlerinin bulunduğu yer ile irtibat kurulacak kişinin adres ve telefon numarasını bildirmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök ve ek raporu davalı şirket ticari defterleri incelenmeden düzenlenmiş olup, kök ve ek raporda taraflar arasında yaşanan olaylardan ve ortakların asıl ve birleşen davadaki taleplerinden karşılıklı olarak itimatlarının kalmadığı, her iki ortağın kusurlu bulunduğu, şirketin feshi ve ortaklıktan çıkma talebinin haklı nedene dayandığı, ortakların iradesinin ortaklığın devam etmemesi yönünde olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Asıl davada davacı yan haklı nedenle limited şirketin feshi koşullarının oluştuğunu, şirketten alacağı bulunduğunu iddia etmiş, birleşen davada davacı yan ise haklı nedenle limited şirket ortaklığından çıkma koşullarının oluştuğunu, şirketten çıkma payı ve kar payı alacağı bulunduğunu iddia etmiş, davalı yan ise asıl ve birleşen davada davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda asıl davanın kısmen kabulüne, … feshine, fazla talebin reddine, birleşen davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacı … ile birleşen dosya davacısı …’nin davalı şirkette %50’şer hisse ile ortak oldukları, davalı şirketin kuruluşundan itibaren münferit temsil ve ilzam yetkisinin müdür olan davacı …’ta olduğu hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Asıl davada uyuşmazlık, davalı şirketin haklı nedenle fesih koşullarının oluşup oluşmadığı, davacının davalı şirketten alacağı bulunup bulunmadığı, birleşen davada ise uyuşmazlık, davacının limited şirket ortaklığından haklı sebep ile çıkma koşullarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise çıkma payı alacak miktarı, ödenmeyen kar payı alacağı bulunup bulunmadığı, var ise kar payı alacak miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
6102 sayılı TTK’nun 636/3. maddesi “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.” hükmünü içermektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nda limited şirketin feshinde haklı sebebin tanımı yapılmadığı gibi haklı sebeplerin neler olabileceğine madde metninde yer verilmemiştir. Ancak …. TTK’nun 531. maddesine ait gerekçede tasarıda İsviçre öğretisinde genel kurulun birçok kez kanuna aykırı bir şekilde toplantıya çağrılmış olması, azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlalî, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kâr payının düzenli azalmasının haklı sebep sayıldığı ifade edilmiştir.
Doktrinde ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin emsal içtihatlarında “şirketin kötü yönetilmesi ve ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıklar bulunması”, “şirketin kuruluş gayesini gerçekleştirmesinin imkânsız olması”, “şirket varlıklarının yanlış kullanılması veya israf edilmesi”, “azınlığa karşı fiili veya manevi güç baskı uygulanması”, “azınlığın meşru taleplerinin devamlı olarak reddedilmesi” ve “pay sahiplerinin şirketteki hareket kabiliyetinin ortadan kalkması” şirketin feshi açısından örnek olacak şekilde haklı sebep olarak sayılmıştır.
Hakim her somut olayda haklı sebep bulunup bulunmadığını durumun özelliğine göre ortaklığın yapısını gözeterek takdir edecektir.
… göre haklı sebep; hukuki ilişkinin sürdürülmesini çekilmez hale getiren ve bozucu yenilik doğuran bir bildirim veya dava ile hukuki ilişkiyi sona erdirmek ve değiştirmek yetkisinin kullanılmasını adil gösteren hukuki olgudur.
Limited şirket, anonim şirkete nazaran kişisel niteliklerin de gözetildiği bir özelliğe de sahiptir. Bu anlamda ortaklar arasındaki uyumsuzluk gibi şahsi sebepler de haklı sebep olarak ileri sürülebilir.
Haklı sebep kavramı kanunda çoğul olarak belirtilmiş ise de tek bir sebep bile niteliği ve ortaya çıkardığı sorunlar gözetildiğinde fesih için yeterli haklı sebep oluşturabilir.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında somut olaya gelindiğinde, asıl davada davalı şirketin feshine ilişkin haklı sebeplerin bulunup bulunmadığının ortaya konulması gerekir. Mahkemece gerekçeli kararda şirket ortağı olan …’nin diğer ortağı şirket işlemleri ile ilgili savcılığa şikayette bulunduğu, şirketle ilişiği kalmadığına ilişkin paylaşımlar yaptığı, ortaklığın sözlü olarak bitirildiğine ilişkin beyanda bulunduğu, davacının ortağı olduğu şirketle benzer isimde başka bir şirket kurduğu, yaşanan olaylardan tarafların karşılıklı olarak itimadının kalmadığı, bu duruma ilişkin her iki tarafın kusuru bulunduğu, ortaklığın devam edemeyeceği kanaatinin oluştuğu belirtilmiştir.
Şirket ortağı olan birleşen dosya davacısı tarafından gönderilen ve dava dilekçesi ekinde delil olarak sunulan e-mailde “şahsım … devri yapılana kadar mali, bugün itibarı ile ticari ilişkim kesilmiştir. 21/03/2016 itibarı ile yapılacak borçlanma ve sözleşmelerle alakam olmadığını bildirir…” ibarelerine yer verilmiştir.
Birleşen dosya davacısı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinin 5. sayfasında ” …. Karşı tarafın agresif tutum ve davranışları nedeniyle ortaklığın sözlü olarak bitirilmesinin ardından müvekkilinin pek tabi kendi firmasının karını düşünerek fatura kesmiştir…” denilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök ve ek raporunda, birleşen dosya davacısı tarafından gönderilen e-mail ve diğer anlatımları gözetilerek davacı ortak ile birleşen dosya davacısı ortağın iradelerinin davalı şirketin feshi konusunda uyuştuğu tespit edilmiş, mahkeme karar gerekçesinde de her iki ortağın iradesinin de ortaklığın devam etmemesi yönünde olduğu belirtilmiştir.
Burada tartışılması gereken ilk husus taraf iradelerinin limited şirketin feshi konusunda uyuşup uyuşmadığıdır. Şirket ortağı … tarafından gönderilen e-mail içeriği ve … vekilince sunulan yazılı itiraz dilekçesi içeriğinden şirket ortağının iradesinin şirket ortaklığından ayrılmaya yönelik olduğu, şirketin feshine yönelik herhangi bir irade beyanının bulunmadığı, anılan içeriklerin şirketin feshinin diğer ortağın kabulünde olduğu sonucunu doğurmayacağı anlaşılmıştır. Kaldı ki şirketin feshine yönelik davacı ortak tarafından dava açılmadan önce diğer ortak olan … tarafından şirket ortaklığından çıkmaya yönelik birleşen davanın açılmış olması da diğer ortak …’nin şirketin feshine yönelik herhangi bir iradesinin bulunmadığını ortaya koymaktadır. Bu durumda mahkemece davalı şirketin her iki ortağının iradesinin ortaklığın devam etmemesi yönünde olduğunun kabulünde isabet görülmemiştir.
Öte yandan limited şirketin feshine ilişkin açılan işbu davada haklı sebeplerin varlığının tespiti ile birlikte haklı sebeplerin davacıdan kaynaklanmadığının da tespiti gerekmektedir. Bir başka anlatımla şirket ortağı kendisinden kaynaklanan sebeplere dayanarak ortağı olduğu limited şirketin feshini talep edemeyecektir.
Davacı yanın dava dilekçesinde ileri sürdüğü ve diğer ortaktan kaynaklandığını belirttiği sebeplerin var olup olmadığı, bu sebeplerin haklı sebep oluşturup oluşturmayacağı ancak davalı şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak tespit edilebilecektir. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök ve ek raporu ise dosya üzerinden yapılan incelemeyi içermektedir.
Hal böyle olunca, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli nitelikte davalı şirketin ticari defterleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi heyetinden rapor alınarak davalı şirketin feshi için davacıdan kaynaklanmayan haklı sebeplerin gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken davaya konu delillerin toplanmadığı ve değerlendirilmediği anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin asıl ve birleşen davaya yönelik kararının kaldırılarak 6100 Sayılı HMK’nın 22/07/2020 tarih ve 7751 Sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile değişik 353/(1)-a.6. maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı – birleşen dosya davacısı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/01/2019 tarih ve… sayılı kararının asıl ve birleşen dava yönünden KALDIRILMASINA, davalı – birleşen dosya davacısı vekilinin diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Asıl ve birleşen davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davalı – birleşen dosya davacısı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya tarafa iadesine,
5-Davalı – birleşen dosya davacısı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 ve 362/(1)-g.maddeleri uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/03/2021

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.