Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1226 E. 2021/431 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ


TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 15/05/2019
NUMARASI : ..
….
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 08/01/2019
KARAR TARİHİ : 24/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/04/2021

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10.09.2018 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda alınan kararla şirketin sermayesinin 85.200,00 TL daha arttırılmasına, bunun 19.676.813,95 TL’sinin iç kaynaklardan sermayeye eklenmesine, 65.523.186,05 TL’nin ise nakit olarak şirket hissedarlarının rüçhan haklarını kullanmaları suretiyle paylarına tekabül eden sermayeleri karşılığı ödenmesi gereken miktardan karşılanmasına karar verildiğini, kararın 22.11.2018 tarihinde ticaret siciline tescil edildiğini ve 27.11.2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, aile şirketi olan davalı şirketin çoğunluk oyuna istinaden ….tarafından hukuken ve fiilen idare edildiğini, şirket kurulduğundan bu yana hiç kar dağıtımı yapılmadığını, müvekkilinin Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasıyla şirketin feshini talep ettiğini, 2014 yılından beri 3 kez karar alınarak sermaye arttırımına gidildiğini, sermaye arttırımlarının temel nedeninin müvekkilinin şirketten çıkması halinde hissesinin azaltılması olduğunu, şirketin sermayesinin arttırılmasını gerektirir TTK’nın376. Maddesindeki sebeplerden birinin bulunmadığını, müvekkilinin önceki artırımda katılım taahhüdünde bulunamadığını, dolayısıyla şirketteki 8.400/28.000 olan hissesinin 8.400/90.000 hisseye düştüğünü, müvekkilinin bu artışla şirketteki pay oranının daha da düşeceğini, müvekkilinin sermaye artışında rüçhan hakkını kullanacak ekonomik gücünün bulunmadığını sermaye artırım kararlarının MK’nın 2. Maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olarak çoğunluğun azınlığı ezecek şekilde alınmasının hukuken korunamayacağını, şirketin feshi davası devam ederken, hiçbir finansal zorunluluk ve gereklilik olmadığı halde, sermaye artışına gitmekteki amacın müvekkiline zarar vermek ve onu ezmek, ortaklıktaki çoğunluğun hakimiyetini artırmak gayesini güttüğünü ileri sürerek davalı şirketin 10.09.2018 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulunda alınan şirketin sermayesinin 85.200,00 TL daha artırılmasına ilişkin sermaye artırım kararının feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; genel kurul toplantılarında yönetim kurulu üyesi olarak seçilememesine rağmen, asılsız iddialara dayalı olarak davacının seri davalar açtığını, anonim şirkette çoğunluğun hukuka uygun kararlarına bağlı olarak ortaya çıkan bu tür çatışmaların şirket yönetiminin aldığı her kararı, olayda da şirketin öz kaynak ihtiyacına bağlı sermaye artırımının feshini gerektirmediğini, davacının davasını dayandırdığı TTK’nın 353. Ve 456/4. Maddelerinde sermaye artırımının feshi şartlarının da bulunmadığını, davacının feshini istediği sermaye artırımı kararının alındığı 10.09.2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına bizzat katıldığını, genel kurul toplantı tutanağında davacının sadece “herhangi bir görüşmeye ve müzakereye gerek kalmadan tüm gündem maddelerine ret oyu kullanıyorum” şeklinde beyanda bulunduğunu, davacının toplantıda ileri sürmediği muhalefetini içeren hususları dava konusu yapmasının mümkün olmadığını, şirketin büyüyen ticaret hacmi ve yabancı kaynak imkanlarının genel ekonomik sorunlardan dolayı azalması ve ve finansman maliyetlerinin aşırı yükselmesi dolayısıyla artan özkaynak ihtiyacının karşılanması için sermaye artırım kararı alındığını, müvekkil şirketin kuruluşundan bu yana öz kaynak ihtiyacının artmasına paralel şekilde kâr dağıtılmadığının gerçeği yansıtmadığını, şirketin kuruluşundan itibaren kâr dağıtımı kararı alınmadığını ve gündeme dahi gelmediğini, davacının yönetim kurulunda görev almadığı 2018 yılında, fon ihtiyacı varken ortakların hisseleri oranında kâr dağıtımı yapıldığını, davacının mağdur olduğu iddialarının asılsız ve mesnetsiz kaldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; genel kurul kararı iptali istemine ilişkin açılan davada TTK’nın 446. Maddesi hükmü gereği toplantıya katılan pay sahiplerinin iptal davası açabilmesi için karara olumsuz oy vermeleri ve bu muhalefetlerini tutanağa geçirmeleri gerektiği, 10/09/2018 tarihli genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde; toplantıya iştirak eden davacı şirket ortağı söz alarak “herhangi bir görüşmeye ve müzakereye gerek kalmadan tüm gündem maddelerine red oyu kullanıyorum. Çünkü aramızdaki şirket payları ile ilgili davalar devam etmektedir.” şeklinde, gündem maddelerine geçilmeden muhalefet şerhi verdiği, somut olayda: davacı vekili 10/09/2018 tarihli genel kurul toplantısında, davacı tarafın henüz oylamalara ve gündem maddelerine geçilmeden önce, herhangi bir görüşmeye ve müzakereye gerek kalmadan, gündem maddelerine, davalı şirket ile aralarındaki şirket payları ile ilgili davaların devam ettiği gerekçesiyle red oyu kullandığı, genel kurul toplantısına iştirak etmiş olan bir paydaşın genel kurul kararının iptalini isteyebilmesi için, TTK 446.maddesi uyarınca, red oyundan sonra ayrıca karara muhalif olduğunu belirterek muhalefetini zapta geçirmesinin gerekli olduğu, ancak, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında, alınacak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi, alınan karara muhalif olunduğu anlamı taşımadığı, muhalefetin görüşen öneriye değil, alınan karara karşı yapılması gerektiği, davacı tarafın, gündem maddelerine geçilmeden görüşülecek tüm gündem maddelerine yönelik muhalefetini dile getirmesi kanunun aradığı tarzda usulüne uygun bir muhalefet olmadığı, davacı tarafından genel kurul gündem maddelerine karşı ileri sürülen peşinen muhalefetin geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 10.09.2018 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda alınan kararla şirketin sermayesinin 85.200,00 TL daha arttırılmasına, bunun 19.676.813,95 TL’sinin iç kaynaklardan sermayeye eklenmesine, 65.523.186,05 TL’nin ise nakit olarak şirket hissedarlarının rüçhan haklarını kullanmaları suretiyle paylarına tekabül eden sermayeleri karşılığı ödenmesi gereken miktardan karşılanmasına karar verildiğini, kararın 22.11.2018 tarihinde ticaret siciline tescil edildiğini ve 27.11.2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, aile şirketi olan davalı şirketin çoğunluk oyuna istinaden….Esas sayılı dosyasıyla şirketin feshini talep ettiğini, 2014 yılından beri 3 kez karar alınarak sermaye arttırımına gidildiğini, sermaye arttırımlarının temel nedeninin müvekkilinin şirketten çıkması halinde hissesinin azaltılması olduğunu, şirketin sermayesinin arttırılmasını gerektirir TTK’nın 376. maddesindeki sebeplerden birinin bulunmadığını, müvekkilinin önceki artırımda katılım taahhüdünde bulunamadığını, dolayısıyla şirketteki 8.400/28.000 olan hissesinin 8.400/90.000 hisseye düştüğünü, müvekkilinin bu artışla şirketteki pay oranının daha da düşeceğini, müvekkilinin sermaye artışında rüçhan hakkını kullanacak ekonomik gücünün bulunmadığını sermaye artırım kararlarının MK’nın 2. Maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olarak çoğunluğun azınlığı ezecek şekilde alınmasının hukuken korunamayacağını, şirketin feshi davası devam ederken, hiçbir finansal zorunluluk ve gereklilik olmadığı halde, sermaye artışına gitmekteki amacın müvekkiline zarar vermek ve onu ezmek, ortaklıktaki çoğunluğun hakimiyetini artırmak gayesini güttüğünü, şirketi tek başına yöneten ve genel kurul gündemini belirleyen …. sermaye artırım kararını tek başına alacağı/aldığının daha toplantının başında belli olduğunu, müvekkilinin alınacak kötü niyetli bu karara peşinen muhalefet ettiğini ve muhalefet şerhini yazdırdığını, iradesinin sermaye artırım kararına karşı çıkmak olduğunun muhalefet şerhinden açıkça anlaşıldığını, sermaye artırım kararının hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesi gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, anonim şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
TTK 445.maddesi hükmüne göre; kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olup genel kurul kararlarına karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açılabilir. TTK’nın 446. Maddesinin 1. Fıkrasının “a” bendinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahibinin genel kurul kararının iptali istemiyle dava açabilecektir.
Dosya kapsamında; davalı … anasözleşmesinde “Toplantı ve Karar Nisabı” başlıklı 20. maddesinde; genel kurul toplantıları ve bu toplantılardaki karar nisabının TTK hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 421/1. Maddesinde (eTTK’nın 388. Maddesi); “Kanunda veya esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde, esas sözleşmeyi değiştiren kararlar, şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda, toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınır. Aynı maddenin 5. Fıkrasında; Pay senetleri menkul kıymet borsalarında işlem gören şirketlerde aşağıdaki konularda karar alınabilmesi için, yapılacak genel kurul toplantılarında, esas sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa, 418. Maddedeki toplantı nisabı uygulanır; a)sermayenin artırılması ve kayıtlı sermaye tavanının yükseltilmesine ilişkin esas sözleşme değişiklikleri.” hükmüne yer verilmiştir. Bu çerçevede eldeki davada dava konusu 10.09.2018 tarihli genel kurul toplantısına ait hazirun cetveline göre TTK’nın 421. maddesinde aranan toplantı ve karar nisabı sağlanmıştır.
İlk derece mahkemesince her ne kadar davacı ortağın dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararlara karşı TTK’nın 446/1. Maddesi gereğince usulüne uygun olarak muhalefetini bildirmediği, peşin muhalefetin geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Somut olayda, iptali istenen genel kurul kararında 6102 Sayılı TTK’nın 447.maddesi uyarınca butlan hallerinden birinin varlığı da saptanamamıştır. İşbu iptali istenen sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının alındığı 10.09.2018 tarihinden itibaren üç aylık hak düşürücü sürenin dolduğu 10.12.2018 tarihinden sonra davanın 08.01.2019 tarihinde açılmış olduğu anlaşılmış olmakla öncelikle HMK’nın 114/2. maddesi anlamında özel dava şartı niteliğindeki TTK’nın 445/1. maddesi gereği 3 aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığından davanın dava şartı yokluğu sebebiyle HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddi gerektiği ilk derece mahkemesince gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca, iptali istenen genel kurul kararında TTK’nın 447. Maddesi uyarınca butlan hallerinden birinin varlığı da saptanmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 355. maddesindeki kamu düzeni kuralı gereği kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 355. Maddesi gereği KABULÜNE,
2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/05/2019 tarih ve 2019/9 Esas-2019/367 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
B)1-TTK’nın 445/1. Maddesi delaletiyle HMK’nın 114/2. Maddesi gereği iptali istenen genel kurul karar tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü sürede açılmamış olması sebebiyle HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 59,30 TL karar harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 14,9 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Yargılamada vekili le temsil olunan davalı şirket yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. Maddesi gereği takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. Maddesi gereği varsa kullanılmayan gider avansı karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
C)Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına,
D)1-İstinafa başvuran davacı taraftan başlangıçta alınan 44,40 TL istinaf maktu karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendisine iadesine,
2-İstinafa başvuran tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/03/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.