Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1217 E. 2021/440 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi…

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 19/03/2019…..
KARAR TARİHİ : 24/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/04/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 19.06.2017 tarihli protokolün 3. Maddesinin ilk bendinden doğan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek ileri sürerek icra takibine vaki itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde davalı cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara katılarak beyanda da bulunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; taraflar arasındaki protokolden doğan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle açılan davada yapılan incelemede; “Protokol” başlıklı belge altındaki imzanın davalıya ait olup olmadığı hususunda mahkemece çıkarılan ve usulüne uygun olarak tebliğ olunan isticvap davetiyesine rağmen davalının duruşmaya gelmediği, bu durumda isticvap davetiyesinin şerhi doğrultusunda “Protokol” başlıklı belge altındaki devir alan hanesindeki imzanın davalıya ait olduğunun kabul edildiği, söz konusu “Protokol” başlıklı belgenin 3.maddesinin 1.fırkasında protokolün imzalanması ile birlikte devir alan tarafından devir edenlere 45.000,00-Euro ödeneceğinin kararlaştırıldığı, söz konusu ödemenin herhangi bir şarta veya edime bağlanmadığı, 45.000,00-Euronun protokolün imzalanması ile birlikte davalı tarafından davacılara ödenmesinin gerektiği, söz konusu protokolün taraflarca imzalandığı, bundan dolayı davacıların protokolün 3/1.maddesi gereğince 45.000,00-Euro’yu davalıdan isteme hakkının doğduğu gerekçesiyle davacının davasının taraflar arasındaki protokolün 3.maddesinin 1.paragrafı doğrultusunda 45.000,00-Euro asıl alacak yönünden kabulüne, söz konusu bedelin likit olması nedeniyle davacı lehine asıl alacak üzerinden hesaplanan 41.670,00-TL inkar tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline ön inceleme duruşmasına dair tebligatın yapılmadığını, HMK’nın 139. Ve 147. Maddeleri gereği ön inceleme duruşmasının tebliğinin zorunlu olduğunu, usulüne uygun olarak yapılmamış ön incelemeyi müteakip yapılmış olan işlemlerin ve verilmiş kararın da hukuka uygun olmadığını, taraflar arasındaki adi belgeyle ilgili olarak müvekkilinin usulüne uygun şekilde davet edilmediğini, vekil ile takip edilen işlerde vekilin aşılarak doğrudan asıla yapılmasının Tebligat Kanunu’na aykırı olduğunu, dosyadaki … barkod numaralı 16.10.2018 tarihli mazbatanın müvekkili asıla tebliğ edilmediğini, mazbatada belirtilen adres müvekkilinin ev adresi olduğu halde tebliğin çalışana yapıldığını, teslim alan kişinin kim olduğunun da tam olarak anlaşılamadığını, müvekkilinin evinde oturan böyle bir kimse bulunmadığını ve ne de mazbatada kayıtlı isimde bir kişi bulunduğunu, müvekkilinin tebligattan haberdar olmadığını, bu durumda müvekkilinin icbaren mahkeme huzuruna getirtilmesi gerektiğini, müvekkilinin davacı şirketlerce iradesi fesada uğratılarak yanıltıldığını ve bu sebeple ortaklık ilişkisinin bozulduğunu, davacı tarafından sunulan adi belge üzerinde gerekli teknik ve uzmanlık incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerektiğini, anonim şirket hisse devrini içeren protokoldeki imzaların noterlikçe tasdik edilmediğini ve şirket genel/yönetim kurulundan yetki alınmadan yapılmış evrakın hukuken geçerli olmadığını, bu belgeye göre müvekkiline devredilmiş ne bir hisse, ne bir taşınmaz ya da taşınır ne de bu hususta ortaya konulmuş bir resmi evrakın bulunduğunu, iki tarafa borç yükleyen söz konusu sözleşmeye göre davacını edimlerini ifa edip etmediğinin mahkemece değerlendirilmediğini, davanın başından beri davadan usulüne uygun olarak haberdar edilmediğini ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, taraflar arasındaki davacı şirketlerdeki %50 hisse devrini içeren protokolden doğan alacağın tahsilin için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi gereği iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili ön inceleme duruşmasının usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini ileri sürmüştür.
Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde belirtilen hukuki dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. HMK’nın 27.maddesi “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Kamu düzeni ile ilgili olan bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile mümkündür. Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için, tebligatın davanın taraflarına usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde tarafların hukuksal hakları kısıtlanmış olur.
Dosya kapsamında gerek dava dosyasında dava dilekçesinin tebliği gerekse icra takip dosyasında ödeme emrinin tebliği davalının “…..adresine daimi çalışan imzasına tebliğ edilmiş olup iş bu adresin …. alınan belgeye göre davalının ortağı bulunduğu dava dış….. ait olduğu anlaşılmıştır. Yine 17.07.2018 tarihli in inceleme duruşmasına ilişkin tebligat davalının aynı adresine çalışan bu adreste çalışan daimi işçiye tebliğ edilmiş, davalı vekili olarak vekaletnamesini ibraz eden Av. … tarafından mazeret dilekçesi ve davacı şirketler vekili tarafından mazeret dilekçesi sunulmuş olması sebebiyle ön inceleme duruşması ilk derece mahkemesince 13.11.2018 tarihine ertelenmiş, davalının vekili olarak vekaletnamesini ibraz eden Av. …’ya yeni ön inceleme duruşma tarihi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Şu halde dava dilekçesi davalının bildirilen adresine Tebligat Kanunu’nun 10. Maddesine göre usulüne uygun olarak tebliğ edildiği gibi davalının vekaletnamesi doğrultusunda Tebligat Kanunu’nun 11. Maddesine göre vekille takip edilen işlerde tebligat vekile yapılacağından, davalı vekiline de ön inceleme duruşma tarihi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Diğer taraftan davacı vekil ilk derece mahkemesince çıkarılan isticvap davetiyesinin müvekkiline usulsüz olarak tebliğ edildiğini de ileri sürmüştür.
Bilindiği üzere 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 16.maddesi hükmüne göre, “kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinin birine yapılır”. Muhatap adına tebliği alacak kişinin, muhatap ile aynı konutta birlikte oturmuş, orayı adres olarak seçmiş olması şarttır. Buna göre; yazılı yasa hükmünde belirtilen şahıslara muhatap adına tebligatın yapılabilmesi için, bu kişilerin muhatap ile aynı konutta oturuyor olması ve tebligat yapılan yeri adres olarak seçmiş olması gerekmektedir. Aksi halde bir başka ifadeyle yazılı şartları taşımayan kişilere tebliğ yapılması halinde, tebliğ usulsüz olacaktır.
Somut olayda ilk derece mahkemesince davalının mernis adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. Maddesi gereği çıkarılan tebligat mazbatasında muhatabın işte olduğu belirtilerek birlikte çalıştığını beyan eden “daimi işçisi ….” 16.11.2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalının mernis adresine yani konutuna Tebligat Kanunu’nun 21/2. Maddesi gereği çıkarılan tebligatın mazbatasında isticvap davetiyesi Tebligat Kanunu’nun 16. Maddesi hükmü karşısında aynı konutta oturduğu anlaşılmayan ve üstelik daimi işçi olduğu belirtilen kişiye yapılan tebliğ usulsüzdür. Bu durumda isticvap davetiyesinin Tebligat Kanunu’nun 16. maddesine göre usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edilmediği gözetilmeksizin yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmek suretiyle davalının T.C. Anayasası’nın 36. maddesindeki savunma hakkı, HMK’nın 27.maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesindeki adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçe ile davalı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulüne, kaldırma sebep ve şekline göre davalı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına, dosyanın HMK’nın 353/1-a-6. maddesine göre yeniden esası hakkında bir karar verilmek üzere mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2- Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.03.2019 tarih ve …. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davalı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraftan peşin alınan toplam 3.627,26 TL istinaf nispi karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
6-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından başvuran davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/03/2021.

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.