Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1204 E. 2021/473 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/05/2019
NUMARASI : ..
DAVACI : ……
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2017
KARAR TARİHİ : 31 /03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2021

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı….. davalı bankanın …. şubesinden kullanmış olduğu kredinin teminatı olarak taşınmazı üzerinde davalı banka lehine ipotek tesis ettiğini, anılan şirketin teminat verilen kredi borcunu 2008 yılında kapattıklarını, müvekkilinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi için taşınmazı üzerinde şerh vermek için tapuya gittiğinde taşınmazı üzerindeki ipoteğin fek edilmediğini öğrendiğini, müvekkilinin daha sonra dava dışı asıl borçlu şirket adına bilgisi ve rızası olmaksızın çıkarılan teminat mektubu sebebiyle taşınmazı üzerindeki ipoteğin devam ettiğini öğrendiğini, davalı bankanın …..Ltd. Şti’nin bizzat kendi talebiyle çıkartılan teminat mektupları için müvekkilinden habersiz olarak taşınmazı üzerindeki ipoteğin teminat olarak kabul edilmesinin açık şekilde belirlilik ilkesine aykırı olduğunu, müvekkilinin teminat mektuplarının karşılığı olarak 40.000,00 TL nin üzerinde bir meblağı mevduat rehni olarak bankaya vererek karşılığında arsası üzerindeki ipoteği 12.03.2010 tarihinde kaldırtabildiğini, müvekkilinin ipoteği teminat olarak kabul edilerek çıkartılan kredi teminat mektuplarının süresi dolduğu için bankaya geri döndüğünü asıl borçlu şirketten öğrendiğini, bu durumu öğrenmek için davalı banka şubesine ve genel müdürlüğe yazılı olarak yapılan başvuruya herhangi bir cevap alınamadığını, müvekkilinin teminat olarak verdiği 40.000,00 TL üzerindeki mevduatının iade edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinden talep olunan mevduat rehninin iadesi için şimdilik 500,00 TL meblağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili yargılamada dava değerini 19.000,00 TL üzerinden ıslah ederek, bu miktarın 500,00 TL sine dava, 18.500,00 TL sine ıslah tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından dava dışı asıl borçlu şirketin müvekkili bankaya olan kredi borcu karşılığında teminat olarak taşınmazı üzerinde tesis ettiği ipoteğin müvekkili banka ile kredi asıl borçlusu arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 9. Maddesi gereği teminatların bankanın her türlü alacaklarının karşılığını teşkil ettiğini, davacının bu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, bu sözleşme gereği kredi borçlusu …..Ltd. Şti.ye kullandırılan krediden kaynaklanan banka alacaklarına karşılık olmak üzere müvekkili banka şubesi nezdindeki mevduat hesabını bankaya rehnettiğini, dolayısıyla müvekkili bankanın anılan firma nezdindeki riski sona erinceye kadar davacının mevduatı üzerinde rehin hakkı mevcut olup davacının davasının haksız olduğunu, davacının müvekkili bankadan talep edebileceği herhangi bir alacağı bulunmamakla birlikte … göre bloke edilen mevduat tutarının 19.000,00 TL olduğunu, bu tutarın kefil olunan firmanın riski sona erdiğinde davacıya iade edileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve toplanan tüm delillere göre; davanın genel kredi sözleşmesindeki kefalet nedeniyle teminat olarak verilen miktarın iadesi için açılan alacak davası olduğu, dava dışı asıl borçlu şirket ile davalı Banka arasında 14.04.2008 tarihinde akdedilen 250.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesinin davacı…. tarafından “….” sıfatı ile imzalandığı, bilirkişi raporu ile dava tarihi itibariyle davacının rehin ettiği 19.000,00 TL’ye konu dava dışı asıl borçlu şirketin davalı bankaya karşı kredi riskinin bulunmadığının ve davacının davalı bankadan 19.000,00 TL alacaklı durumda olduğunun belirlendiği, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davalı bankanın Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında dava dışı … Müh. Müş. Hiz. Ltd. Şti.’ne nakit ve gayrinakit krediler kullandırdığı, davacının kredilerin kapandığını iddia ettiği 2008 yılı Aralık ayı itibariyle nakit kredilerin kapanmış olmasına karşın, 16.04.2008 tarihinde kullandırılan 2 adette toplam 9.470,00 TL tutarında teminat mektubu riskinin devam etmekte olduğu, söz konusu teminat mektuplarının 30.09.2011 tarihinde çıkışlarının yapıldığı, davacının mevcut ipoteğini fek ettirebilmek için davalı banka ile rehin sözleşmesi akdedildiği, dava dışı asıl borçlu şirketin kredilerine teminat olarak 19.000,00 TL tutarındaki parasının bloke hesaplara aktarılarak bloke edildiği 03.03.2010 tarihi itibariyle sözkonusu teminat mektubu risklerinin devam etmekte olduğu , dava tarihi itibariyle ise davacının rehin ettiği 19.000,00 TL’ye konu dava dışı asıl borçlu şirketin davalı bankaya karşı kredi riskinin bulunmadığı, davacının davalı bankaya daha önceden yazılı başvurusunun olmadığı, davacının davalı Bankadan 19.000,00 TL alacaklı olduğu ve bu bedelin iadesini davalıdan isteyebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne toplam 19.000,00 TL alacağın 500,00 TL’sine dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, 18.500,00 TL’sine ıslah tarihi olan 29.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın … şubesi ile …..Ltd. Şti’ne 14.04.2008 tarihinde kullandırılan krediye teminat olmak üzere davacının kefaletinin yanı sıra davacıya ait taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiğini, ipoteğin müvekkili banka ile kredi asıl borçlusu arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 9. Maddesi gereği teminatların bankanın her türlü alacaklarının karşılığını teşkil ettiğini, davacının bu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, bu sözleşme gereği kredi borçlusu …..Ltd. Şti.ye kullandırılan krediden kaynaklanan banka alacaklarına karşılık olmak üzere müvekkili banka şubesi nezdindeki mevduat hesabını bankaya rehnettiğini, dolayısıyla müvekkili bankanın anılan firma nezdindeki riski sona erinceye kadar davacının mevduatı üzerinde rehin hakkı mevcut olup davacının davasının haksız olduğunu, mahkemece riskin sona erdiğine dair hatalı değerlendirme yapıldığını, müvekkili bankanın … tarafından mahkemece yazılan müzekkereye cevaben 13.02.2019 tarihli yazı ile banka kayıtlarına göre …..Ltd. Şti’nin dava tarihi 02.11.2017 tarihi itibarıyla 4.075,00 TL çek taahhüt kredisi riskinin bulunduğunun bildirildiğini, dolayısıyla dava tarihi itibarıyla riskin devam ettiğinin mahkemeye bildirildiğini, buna rağmen dava tarihi itibarıyla mevduat rehni karşılığında riskin bulunmadığına yönelik mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, davacının müvekkili bankaya daha önce yazılı bir başvurusunun bulunmadığını, davanın açılmasına müvekkili banka tarafından sebebiyet verilmediğinden yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, dava dışı 3. Kişinin kredi borcunun teminatı olarak taşınmazı üzerinde davalı bankaya ipotek tesis eden davacının ipoteğin kaldırılması karşılığında verilen mevduat rehninin, dava dışı asıl borçlunun borcunun kalmadığı iddiasıyla iadesi istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının dava dışı 3. Kişinin davalı bankaya olan borcu karşılığında tesis ettiği mevduat rehninin dava tarihi itinbarıyla teminat vasfının ortadan kalkıp kalkmadığı, lehine mevduat rehni tesis edilen 3. Kişinin bankaya karşı dava tarihi itibarıyla borcunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosya kapsamından; dava dışı … … Hiz. Ltd. Şti. İle Davalı bankanın Y…. arasında 14.04.2008 tarihli ve 250.000,00 TL kredi limitli genel kredi sözleşmesini davacı…. müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak, ayrıca genel kredi sözleşmesinin eki niteliğinde olan 03.03.2010 tarihli …. imzalamış olup bu belgede …..Ltd. Şti.’ye banka tarafından açılan krediden doğacak borçları karşılamak üzere bankanın Y. … nezdinde vadesiz 19.000,00 TL’nin bankaya rehnedildiği belirtilmiştir.
İlk derece mahkemesince davalı bankanın kayıtları üzerinde inceleme yapma yetkisi verilerek bankacılık işlemleri konusunda uzman … tarafından düzenlenen 05.10.2018 tarihli raporda; davacının mevduat hesabından 19.000,00 TL’nin bloke hesaba aktarıldığı 03.03.2010 tarihi itibarıyla dava dışı … … Hiz. Ltd. Şti.’nin davalı banka nezdinde 2 adet toplam 9.470,00 TL tutarında teminat riski olduğu, söz konusu teminat mektuplarının 16.04.2008 tarihinde, davacının müteselsil kefil olarak imzaladığı genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırıldığı, riskin davacının rehin sözleşmesini imzaladığı 03.03.2010 tarihi itibarıyla mevcut olduğu, söz konusu teminat mektuplarının 30.09.2011 tarihinde çıkışlarının yapıldığı, dolayısıyla dava tarihi 02.11.2017 tarihi itibarıyla davalı bankanın dava dışı şirket nezdinde riskinin bulunmadığı, davacının davalı bankaya başvurusu ile ilgili herhangi bir bilgiye rastlanılmadığı, dava tarihi itibarıyla davacının rehin ettiği 19.000,00 TL ye konu dava dışı asıl borçlu şirketin davalı bankaya karşı kredi riskinin bulunmadığı belirtilmiştir.
Davalı banka vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde davalı banka şubesinden blokeye konu dava dışı asıl borçlu şirketin davalı bankaya karşı kredi riskinin sona erip ermediği hususunun sorulmasını talep etmesi üzerine mahkemece 02.11.2017 dava tarihi itibarıyla dava dışı asıl borçlu olan …..Ltd. Şti’nin kredi riskinin sona erip ermediğinin davalı bankanın Genel Müdürlüğüne yazılan müzekkere ile sorulması üzerine alınan 13.02.2019 tarihli cevapta dava dışı …..Ltd. Şti’nin 02.11.2017 tarihi itibarıyla 4.075,00 TL çek taahhüt kredisi riskinin bulunduğu bildirilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafından verilen mevduat rehini karşılığında rehinin teminat vasfının sona ermediğini, bankanın alacağı bulunduğunu ispatla yükümlü olan davalı banka olup yargılama sırasında ilk derece mahkemesince davalı banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilerek bankacılık işlemleri konusunda usul ve yöntemine uygun olarak uzman bilirkişiden alınan raporda davalı bankanın çek taahhüt kredisi alacağına rastlanılmadığı, herhangi bir alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir. Alınan bu rapor, objektif, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmuştur. Her ne kadar davalı bankaya yazılan müzekkereye cevaben bankanın çek taahhüt kredisi alacağı bulunduğu davalı banka tarafından bildirilmiş ise de ne yazı cevabı ekinde ne de istinaf başvuru dilekçesinde bankanın alacaklı olduğunun gösteren ilgili belgeler ve kayıtlar ibraz edilmiştir. Bu durumda davalı bankanın çek taahhüt kredisinden dolayı alacaklı olduğunu bildiren soyut nitelikteki yazı cevabına itibar edilmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesine göre ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili hükümleri gereği davalıdan alınması gereken 1.297,89 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta peşin alınan 324,48 TL nin mahsubu ile bakiye 973,41 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 31/03/2021

….
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.