Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1202 E. 2021/480 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2019
NUMARASI : …
DAVACI :……

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500.000,00 TL’lik kısmına yönelik itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında talebini 1.151.056,28 TL nakdi, 67.570,00 TL gayri nakdi olmak üzere toplam 1.218.626,28 TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirket ortaklığından ayrıldığını, bu nedenle borçtan sorumlu tutulamayacağını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, icra takip dosyasında itirazın alacaklıya tebliğine dair bir belgeye rastlanmadığı, bu durumda alacaklının itirazı en geç dava tarihinde öğrendiğinin kabulü gerektiği, davacının fazlaya ilişkin talebini ıslah dilekçesi ile davaya konu ettiği, ıslah tarihi itibarıyla fazlaya ilişkin talebin itirazın iptali davası yönünden hak düşümüne uğradığı, alınan bilirkişi raporları kapsamında davalının 500.000,00 TL davacı banka alacağından sorumlu olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, takip dosyasında 500.000,00 TL alacağa davalının vaki itirazının iptaline, alacağa takip tarihinden itibaren %30,42 temerrüt faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, 100.000,00 TL %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davalının müvekkili ile imzaladığı sözleşmeler kapsamında 1.151.056,28 TL nakdi, 67.570,00 TL gayri nakdi olmak üzere toplam 1.218.626,28 TL alacaktan sorumlu olduğunun tespit edildiğini, bu kapsamda davanın ıslah edildiğini, daha sonra alınan ek raporlar ile müvekkilinin alacaklı olduğu miktarın belirlendiğini, raporların hiç birinde davalının sorumluluğunun yalnızca 500.000,00 TL olduğuna ilişkin tespit bulunmadığını, ıslah talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ıslah dilekçesinin bilirkişi raporundan önce sunulmasının mümkün olmadığını, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak dava açıldığını, ıslahın yeni bir dava gibi değerlendirilmemesi gerektiğini, davanın tamamı yönünden hak düşürücü sürenin geçmediğini, ıslah dilekçesinin kabulü veya reddine ilişkin bir karar verilmediğini, hak düşümüne uğradığı belirtilen hakla ilgili ileri sürülen talep konusuz bir istem olacağından hiç yapılmamış gibi değerlendirilmesi gerektiğini, dava açılış değeri gözetildiğinde davanın kısmen kabulüne karar verilemeyeceğini, davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;

Ankara 22. İcra Müdürlüğünün….sayılı icra takip dosyası, genel kredi sözleşmeleri, hesap kat ihtarı, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 11/01/2018 tarihli ön, 26/03/2018 tarihli kök rapor, 22/10/2018 tarihli birinci ek, 25/03/2019 tarihli ikinci ek rapor, davalı tarafından davacıya gönderilen ihtarname sureti dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 22. İcra Müdürlüğünün …. sayılı icra takip dosyası ile davacı alacaklı tarafından davalı borçlu ve diğer borçlular aleyhine toplam 1.223.087,75 TL nakit alacağın tahsili, 67.570,00 TL gayri nakit alacağın depo edilmesi istemi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 20/02/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde 23/02/2017 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının, itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde, 10/03/2017 tarihinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Davacı banka ile dava dışı…. … Ltd. Şti. arasında 3 ayrı genel kredi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmelerden 21/03/2013 tarih ve 2.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinde davalının aynı limit ile kefil olarak imzasının yer aldığı, 20/03/2014 tarihli limit artışıyla kefalet limitinin 4.600.000,00 TL’ye çıkarıldığı, 27/12/2010 tarih ve 250.000,00 TL limitli sözleşmede davalının aynı limit ile müteselsil kefil olduğu, bila tarih ve 60.000.000,00 limitli sözleşmede de davalının müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu dosya içeriğiyle sabittir.
Anılan 21/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinde yer alan davalı kefaleti sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nun 583 vd. maddelerinde, diğer sözleşmelerdeki kefaletin ise sözleşme tarihlerinde yürürlükte bulunan mülga BK’nun 484 vd. maddelerindeki şekil koşullarına uygun olduğu görülmüştür.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi ön raporunda, eksik belgelerin bulunduğu belirtildikten sonra kök raporda, davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan 1.134.562,84 TL asıl alacak olmak üzere fer’ileri ile birlikte toplam 1.151.056,28 TL nakit, teminat mektubundan kaynaklanan 55.000,00 TL gayri nakit, 12.570,00 TL çek sorumluluğundan kaynaklanan gayri nakit alacağı bulunduğu tespit edilmiş, birinci ek raporda sözleşmede gayri nakit alacağın depo edilmesine ilişkin kefile yönelik hüküm bulunmadığı, davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan toplam 1.151.056,28 TL nakit alacağı bulunduğu yönünde kanaat bildirilmiş, ikinci ek raporda ise gayri nakit alacağa ilişkin aynı görüş tekrar edildikten sonra davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan toplam 1.148.799,75 TL nakit alacağı bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağı bulunduğunu, davalının icra takibine itirazının haksız olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bankacı bilirkişiden alınan rapor hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlenen kararda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece hüküm altına alınan 500.000,00 TL’nin nakit alacağa yönelik olduğu hüküm fıkrasında belirtilmemiş ise de karar gerekçesinden hüküm altına alınan miktarın takibe konu 500.000,00 TL nakit alacağa yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcunun ödenmediği iddiası ile davacı banka tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalının yasal süre içerisinde icra takibine konu borca itiraz ettiği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalı kefilin asıl borçlu şirket ortaklığından ayrılmış olmasının kefaleti sona erdirip erdirmeyeceği, takip tarihi itibarıyla davacı bankanın genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı ve bu alacağın davalıdan talep edilip edilemeyeceği, davalının icra takibine itirazının haklı olup olmadığı, ıslah edilen miktar yönünden hak düşürücü sürenin dolup dolmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarına gelindiğinde; işbu itirazın iptali davası 500.000,00 TL harca esas değer üzerinden harç yatırılmak ve davalının takipte 500.000,00 TL’ye yönelik itirazının iptali talebi ile açılmıştır. Davalının itiraz ettiği dava konusu icra takibinde toplam nakit alacak miktarı 1.223.087,75 TL, gayri nakit alacak miktarı ise 67.570,00 TL’dir. Davacı yan takipte talep edilen miktara rağmen işbu davayı kısmi itirazın iptali davası olarak açmıştır.
İİK’nun 67/1 maddesi uyarınca itirazın iptali davasının, itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekmektedir. Dava konusu icra takibinde davalının icra takibine itirazı üzerine itiraz dilekçesi davacı alacaklı vekiline tebliğe çıkarıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge dosyada bulunmamaktadır. Bu durumda davacı alacaklının/vekilinin davalının icra takibine itirazının en geç dava tarihi olan 10/03/2017 tarihinde tebliğ aldığının kabulü gerekir. Bir başka anlatımla 1 yıllık itirazın iptali davası açmaya ilişkin hak düşürücü süre dava tarihinde başlamıştır.
Davacı vekilince işbu dava 500.000,00 TL’ye yönelik davalı itirazının iptali talebi ile açıldıktan sonra yargılama aşamasında 11/04/2018 tarihinde talebini 1.151.056,28 TL nakdi, 67.570,00 TL gayri nakdi olmak üzere toplam 1.218.626,28 TL olarak ıslah etmiştir.
Bu durumda mahkemece 10/03/2017 dava tarihi ile 11/04/2018 ıslah tarihi arasında bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gözetilerek ıslah edilen miktar yönünden açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir (Emsal Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 26/03/2015 tarih ve 2014/7124 Esas 2015/4358 Karar sayılı ilamı).
Davacı vekilinin davalı yararına hüküm altına alınan nispi vekalet ücretine yönelik istinaf itirazına gelindiğinde, mahkemece davacının ıslah ettiği nakdi alacağa ilişkin miktar yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir. Hak düşürücü süre dava şartı olup hüküm tarihindeki AAÜT 7/2 maddesi uyarınca maktu vekalet ücretini geçmemek koşuluyla nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir (Emsal Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 04/07/2017 tarih ve 2016/11248 Esas 2017/5533 Karar sayılı ilamı).
Hal böyle olunca, mahkemece reddedilen nakdi alacağa ilişkin kısım yönünden yargılama aşamasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına hüküm tarihindeki AAÜT 7/2 maddesi uyarınca maktu vekalet ücretini geçmemek koşuluyla nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretini aşacak şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle, mahkemece davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararda davalı yararına hüküm altına alınan nispi vekalet ücreti yönünden isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2019 tarih ve…. Karar sayılı kararının vekalet ücreti yönünden KALDIRILMASINA, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine,
B)1- Davanın KISMEN KABULÜNE, Ankara 22. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında davalının 500.000,00 TL alacağa vaki itirazının iptaline, alacağa takip tarihinden itibaren %30,42 temerrüt faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına,
2-100.000,00 TL %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline,
3-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 34.155,00 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 2.423,31 TL harç, 12.273,00 TL ıslah harcı ve icra veznesine peşin yatırılan 6.115,44 TL harcın mahsubu sonucu bakiye 13.343,25 TL harcın davalıdan alınıp Hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 14.732,31 TL harç ile icra dosyasına peşin yatırılan 6.115,44 TL harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 1,00 TL dosya masrafı, 158,50 TL tebligat ve posta gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 959,50 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 300,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen 33.950,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
8-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına reddedilen nakit alacak yönünden 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına reddedilen gayrinakit alacak yönünden hüküm altına alınan vekalet ücretine yönelik aleyhe bir istinaf itirazı bulunmadığından 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 40,60 TL posta masrafı olmak üzere toplam 161,90 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/04/2021

…..
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.