Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1201 E. 2021/479 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2019
NUMARASI : …
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 10/05/2017
KARAR TARİHİ : 01/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/04/2021

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketteki paylarını devrettiğini, ortak olduğu dönemde şirketin finansal sıkışıklığını gidermek için şahsi paralarını şirket için kullandığını, şahsi pay devrine dahil olmayan kişisel alacaklarının ödenmediğini belirterek şimdilik 10.000,00 TL’nin ödeme tarihinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında talebini toplam 200.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirketten alacağı olmadığını, bu durumun ticari defterlerle sabit olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacının davalı şirkette ortak ve yönetici olduğu dönemde şirket cari hesabına işlenen kayıtlara dayanarak davalı şirketten alacak talep ettiği, davacının delilleri arasında davalı şirkete borç para verdiğini gösteren yazılı delil bulunmadığı, ortaklar cari hesabına davacı alacağı olarak kaydedilen kayıtların dayanak belgesinin sunulmadığı, yapılan bilirkişi incelemeleri neticesinde davacı adına açılan ortaklar cari hesabının şirketin borçlu ve alacaklı olduğu firmaların hesaplarının virman suretiyle kapatılmasında kullanılan fiktif bir hesap olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirket banka ve kasa hesaplarında her zaman nakit bulunmadığından finansal sıkışıklığın giderilmesi için müvekkilinin şahsi paraları kullanılarak şirketin ödemelerini yaptığını, bilirkişi tarafından hesabın tek tek irdelenmesi gerektiğini, müvekkilinin borç verdiği gün veya devamında birkaç gün içinde şirketin bir borcunun ödenip ödenmediği hususunun karşılaştırmalı olarak incelenmesi gerektiğini, ilk bilirkişi raporunda müvekkilinin 2012-2014 arasında şirketten alacaklı olduğu miktarın tespit edildiğini, müvekkilinin şirketten ayrıldığı 2015 yılında bu hesabı kapatabilmek için gerçeğe aykırı olarak müvekkilinin borçlandırıldığını, usulsüz işlemler yapıldığını, müvekkili şirketin hisse devir bedelinin müvekkiline verilen borç gibi gösterildiğini, müvekkilinin diğer şirket ortağından alacaklı olduğu senetlerin davalı defterlerinde müvekkilinden alacak olarak kaydedildiğini, şirket kredi kartından yapılan tüm ödeme ve harcamalar şirket için yapıldığı halde müvekkiline borç olarak yazıldığını, müvekkilinin şirketten ayrıldığı tarihten sonraki harcamalarında müvekkiline verilen borç olarak gösterildiğini, şirketin müvekkiline borç verdiğine dair davalının hiçbir bilgi ve belge sunmadığını, şirket defterlerindeki kayıtların borç alacak ilişkisinde bir kanıt olamayacağı incelenirken ortağın şirkete borç verme tarihlerinden sonra şirketin borç ödemelerinin yapılıp yapılmadığının kontrolünün gerektiğini, alınan raporların denetimden uzak olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; limited şirket ortağının şirkete verdiği borç paranın tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davalı şirketin 2012, 2013, 2014, 2015 yılı ticari defter suretleri, davacının davalı şirketteki 135 adet payını dava dışı …..devrine ilişkin 11/09/2015 tarihli pay devri sözleşmesi, davalı şirket ticaret sicil kaydı, davalı şirket hesabından davacı tarafından çekilen ve borçlulardan davacı tarafından tahsil edilen bedellere ilişkin dekont suretleri, davalı tarafından davacıya şirket defterleri ve iki adet çeki teslim etmesi hususunda gönderilen ihtarname sureti, yargılama aşamasında mali müşavir bilirkişiden alınan 16/04/2018 tarihli kök, 17/10/2018 tarihli ek bilirkişi raporu, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının….. dosyasına esas şikayet dilekçesi sureti, mali müşavir, iktisatçı, mali müşavir bilirkişi heyetinden alınan 20/03/2019 tarihli bilirkişi raporu, davalı şirketin 18/01/2016 tarihli vergi inceleme tutanağı dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında alınan birinci bilirkişi kök ve ek raporunda, davalı defterlerinin açılış kapanış kayıtlarının bulunduğu, defterlerde ortaklara borçlar ana hesabı altında davacı adına tali hesap açıldığı, bu hesaba alacak borç kaydının yapıldığı, 2015 yılı itibarıyla davacının davalıya 397.046,74 TL borçlu olduğu, şirket ortağı olan davacı adına açılan hesabın şirketin borçlu ve alacaklı olduğu firmaların hesaplarının virman yapılmak suretiyle kapatılmasında kullanıldığı tespit edilmiştir.
Alınan ikinci bilirkişi heyeti raporunda, kayıt dışı işlemlerin yoğun olduğu şirketlerde ortaklar cari hesabının fiktif hesap olduğu, gerçek durumu göstermediği, davacının alacak talebinde bulunduğu, davalı şirketteki ortaklar cari hesabının da fiktif hesap niteliğinde olduğu, bu durumun davalı şirketin 2016 tarihli vergi inceleme raporunda da açıkça ortaya konulduğu, satıcı ve alıcılarla ilgili hesap düzeltmelerinin, hesap mutabakatlarının davacının cari hesabı üzerinden yapıldığı, davacının alacak talep ettiği dönemde şirketin yöneticisi ve defterlerin tutulmasından sorumlu olduğu, davalı şirkete borç verdiğine ilişkin yazılı bir belge sunulmadığı, şirketin alacaklarının da davacı hesabına yattığı, davacının alacaklı olmayıp şirkete 397.046,74 TL borçlu olduğu, mevcut defter kayıtlarına dayanarak davacının davalıdan alacak talep edemeyeceği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı yan davalı şirkette ortak olduğu dönemde şirkete borç para verdiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının davalı şirkete borç para verdiğine ilişkin yazılı bir delil sunamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının davalı şirkette 11/09/2015 tarihine kadar şirket ortağı olduğu, şirket ortaklığından ayrıldığı tarihe kadar şirketi münferit temsil yetkisinin bulunduğu hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalı şirketin eski ortağı ve yöneticisi olan davacının davalı şirketten alacaklı olup olmadığı, alacağı var ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, işbu alacak davasında ispat yükü davacı üzerinde olup, davacı davalı şirkete ortak olduğu dönemde borç para verdiğini usulüne uygun yazılı delillerle ispatlamakla yükümlüdür.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporları ile davacının davalı şirkete borçlu olduğu, davalı şirketten alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir. Alınan raporlarda davacı adına ticari defterlerde açılmış olan hesabın fiktif hesap niteliğinde olduğu gerekçeleri de belirtilmek suretiyle tespit edilmiştir.
Davacının şirket ortaklığından ayrıldığı tarih itibarıyla ticari defterlerde bir kısım alacağının bulunduğu kayıtlı ise de, davacı yan şirket ortaklığından ayrıldığı tarihe kadar davalı şirketin münferit temsilcisi durumundadır. Bir başka anlatımla davalı ticari defterlerinin tutulması kendi gözetimi ve denetimi altında olup, salt alacağın ticari defterlerde kayıtlı olması davacı alacağının varlığını ispatlamayacaktır….. Kaldı ki davacının ortaklıktan ayrıldığı tarihten sonra yapılan defter kayıtları ile davacı şirketten alacaklı değil aksine borçlu hale gelmiştir.
Bu durumda davacının şirket ortaklığından ayrıldığı tarih itibarıyla davalı ticari defterlerinde kayıtlı olan alacağının varlığını defterde yer alan kayıtların dayanağı olan yazılı belgelerle ispatlamakla yükümlüdür. Davacı yan ise, davalı ticari defterlerinde yer alan kayıtların dayanağı olan yazılı belgeleri ibraz etmediği gibi, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmamıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece davacının alacağının varlığını yazılı delillerle ispatlayamadığı, şirketin yöneticisi olduğu gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/04/2021

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.