Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1198 E. 2021/540 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2019
NUMARASI :….
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 11/05/2015
KARAR TARİHİ : 15/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/04/2021

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette 27.01.2010 tarihinden 02.10.2013 tarihine kadar yönetim kurulu üyesi ve genel müdür sıfatı ile görev aldığını, davalı şirketin 19.04.2012 tarihli 2011 Yılı Mali Genel Kurul Toplantısı’nın 10. maddesi ile yönetim kurulu hakkı huzur ücretlerinin 5.000,00 TL olmasına, yönetim kurulu üyelerinin ilave görev ve sorumluluk almaları halinde huzur haklarına ilave olarak asgari 500,00 TL azami 5.000,00 TL olmak üzere ilave ücret almaları hususunun oy birliği ile kabul edildiğini, şirket ortaklarının, şirket müdürlerinin ve yönetim kurulu üyelerinin kanunlar açısından belirli sorumluluk ve yükümlülüklerinin bulunduğunu, bu kişilerin aldıkları bu sorumluluk ve yükümlülükler nedeniyle karşı karşıya kaldıkları riskleri azaltmak amacı ile belirlenen maddi karşılığa huzur hakkı denildiğini, 6102 sayılı Kanun’un 408. maddesinin 2. fıkrasında genel kurulun devredilemez görev ve yetkilerinin belirtildiğini, bu fıkranın (b) bendinde; “Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları” ifadelerinin yer aldığını, buna göre yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretler, huzur hakkı, ikramiye ve primlerin tespitinin genel kurulun devir edilemeyecek yetkileri içinde olup bu tip ödemelerin genel kurul tarafından belirlendiğini, bu hükme göre yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretleri, huzur hakkı, ikramiye ve primlerin tespitinin genel kurulun vazgeçilmez görev ve yetkileri içinde bulunduğunu, pay ödenebilir” hükümlerinin bulunduğunu, bu anlamda Türk Ticaret Kanunu’nun 394. ve 408. maddeleri hükümlerine göre, yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretlerin, huzur hakkı, ikramiye ve primlerin tespiti için ya esas sözleşmede bu konuda bir madde olmaması ya da genel kurul tarafından bir karar alınmış olması gerektiğini, anılan yasa hükmü gereğince davalı şirketin 19.04.2012 tarihli genel kurul kararı ile yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkı ücret alacağına dair verilen karar gereğince tüm yönetim kurulu üyelerine ödeme yapılması gerektiğinin açık olduğunu, ayrıca 19.04.2012 tarihli Genel Kurul Toplantısında müvekkili …’ın da yönetim kurulu üyesi olduğunu, dolayısıyla huzur hakkı ücretini almaya hak kazandığını, buna rağmen davalı şirket tarafından müvekkiline huzur hakkı ücreti adı altında hiçbir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin davalı şirkette genel müdür sıfatı ile ilave sorumluluk ve görevinin de mevcut olduğunu, müvekkilinin tam alacağının yapılacak yargılama ile belli olacağını, hak edilen huzur hakkı ücretinin tahsili bakımından işbu davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiğini iddia ederek fazlaya dair her türlü haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL’ nin davalı şirketten faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin huzur hakkı için 33.249,99 TL ücret alacağı için ise 150.333,33 TL olmak üzere toplam 183.583,32 TL işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ederek davasını ıslah etmiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki davanın kısmi dava olarak açılmasının mümkün olmadığını, davalıya huzur hakkı ödemesi yapıldığını ve alacağın zamanaşımına uğradığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Karşı davasında ise, müvekkili şirketin 15/04/2011, 19/04/2012 ve 15/04/2013 tarihli genel kurul toplantılarında yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı yanında ilave ücret alma hakkı verilmiş olmakla birlikte ilave ücret miktarının tespitinin yönetim kurulunun takdirine bırakıldığını ancak ilave ücret miktarının yönetim kurulunca belirlenmesinin mümkün olmadığını iddia ederek buna ilişkin 08.05.2013 tarihli yönetim kurulu kararının kesin hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; 6102 sayılı T.T.K.’ nun 394 maddesinin ” Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebilir. ” hükmünü içerdiği, buna göre davalı şirketin olağan genel kurul toplantılarında davacının çalıştığı her yıl için huzur hakkı için belirleme yapıldığı, davacıya davalı şirket tarafından bir kısım ödeme yapıldığının bilirkişi raporu ile sabit olduğu, buna göre davacının bakiye 33.249,99 TL ödenmemiş huzur hakkı alacağının kaldığının tespit edildiği, ilave ücret alacağı yönünden ise 6102 sayılı T.T.K. 408. maddesi gereği yönetim kurulu üyelerine ödenecek ilave ücret belirleme yetkisinin şirket genel kurulunun devredilemez yetkileri arasında olduğunun kabulü gerektiği, davalı şirket genel kurulunun 15.04.2011, 19.04.2012 ve 15/04/2013 tarihli genel kurul toplantı tutanaklarında Yönetim kurulu üyelerine ilave görev ve sorumluluk almaları halinde huzur haklarına ilave olarak asgari 500,00 TL azami 5.000 TL olmak üzere ilave ücret almaları ve bu konuda yönetim kurulunun vetkilendirilmesi ” hususunda karar alındığı, yine 15.04.2013 tarihli genel kurul kararında ilave görev almaksızın bu ücrete hak kazanılacağının düzenlendiği, buna göre 15.04.2011, 19.04.2012 tarihli genel kurul kararlarına göre yönetim kurulu üyesinin bu alacağa hak kazanması için ilave görev alması gerektiği, dosya kapsamından davacının aynı zamanda genel müdürlük de yaptığının ispatlandığı, genel kurulun devredilemez yetkileri arasında sayılan ek ücret miktarını belirleme yetkisi yönetim kurulunu devredildiğinden yönetim kurulunun bu yönde bir belirleme yapmasının batıl kabul edildiği, buna rağmen davacı yan bu yöndeki belirlemeyi mahkemeden talep etmekte olup bilirkişi raporuyla da benzer şirketlerde ödenen ek ücretlere ilişkin sınırlar dikkate alınarak ek ücretin 5.000,00 TL olarak belirlenmesi gerektiği, buna göre davacının 150.333,33 TL ek ücret alacağının bulunduğu, dava konusu alacakların dava tarihi itibariyle alacağın zaman aşımına uğramadığı davacının vergi usul kanuna muhalefet suçundan yargılandığı Ankara 18. Asliye Ceza mahkemesinde görülen davanın sonucunun işbu davayı etkilemeyeceği; 6102 sayılı T.T.K. 408. maddesi gereği yönetim kurulu üyelerine ödenecek ilave ücret belirleme yetkisinin şirket genel kurulunun devredilemez yetkileri arasında olduğunun kabulü gerektiği, genel kurulca alt ve üst sınır belirlenerek ödenecek ilave ücreti belirleme yetkisi yönetim kuruluna devredilerek buna dayalı olarak 08/05/2013 tarihli … sayılı yönetim kurulu kararı alınmış ise de devredilemez yetkilerden olan ücret belirleme yetkisi yönetim kurulunca kullanılamayacağından bu kararın batıl olduğu gerekçeleriyle asıl davanın kabulü ile, 33.249,99 TL huzur hakkı ücretinin 2.500,00 TL’sine 11/05/2015, 30.749,99 TL’sine 24/01/2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 150.333,33 TL ek ücret alacağının 2.500,00 TL’sine 11/05/2015, 147.833,33 TL’sine 24/01/2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; karşı davanın kabulü ile … A.Ş.’nin 08/05/2013 tarihli … sayılı yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı karşı davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; 08/05/2013 tarihli yönetim kurulu kararının hukuka aykırı olmadığını, ayrıca söz konusu yönetim kurulu kararı iptal edilmiş olsa da müvekkilinin kendisine ödenmeyen ek ücret alacağı olduğunun açıklığa kavuşması nedeniyle 08/05/2013 tarihli kararın iptalinde hukuki yarar bulunmadığından karşı davanın kabulüne ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek karşı dava yönünden verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı karşı davacı … A.Ş. istinaf dilekçesinde özetle; davacının sadece huzur hakkı ücret alacağı için işbu davayı açmışken ıslah dilekçesinde talebini genişleterek ek ücret alacağı hakkında talepte bulunmasının ve mahkemece de ıslah edilen miktarlar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının görevi kötüye kullanma suçundan yargılandığı Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasının incelenmediğini, bu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının ilave ücrete hak kazanmadığını, ek ücretin miktarının tespiti ve huzur hakkı hesaplamalarının hatalı olduğunu, hakkaniyet indirimi yapılması gerekirken yapılmadığını, ek ücret miktarının tavan miktar üzerinden hesaplanmasının da hatalı olduğunu bildirerek asıl davanın kabulü yönündeki ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davalı şirketin yönetim kurulu üyesi ve genel müdürü olarak çalışan davacının huzur hakkı ve ilave ücret istemine ilişkindir. Karşı dava ise şirket yönetim kurulu kararının kesin hükümsüzlüğünün tespiti talebine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı dosyası, dava konusu yönetim kurulu kararı ile genel kurul kararları, ticaret sicil kayıtları, hesap ekstreleri, ödeme dekontları vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
05/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafın yönetim kurulu üyesi olması ve yönetim kurulu toplantılarına katıldığı yönünde aksi bir görüşe rastlanılmaması nedeniyle huzur hakkı şeklînde davalı şirketten alacağı bulunduğu, ayrıca davalı şirketçe yapılmış ödemelerin huzur hakkı olarak ödendiği, davacı tarafin genel müdürlük görevini de yaptığının tespit edilmesi nedeniyle, genel kurul kamımda ilave görev ve sorumluluk getirilmesi şartıyla ödeneceği öngörülen ek ücret alacağına da hak kazandığı, ücret ve benzeri hakların miktarının belirlenmesi genel kurulun devredilmez yetkiler arasında sayılması nedeniyle, davalı şirket yönetim kurulunun yönetim kurulu üyelerine ek ücret ödenmesi şeklindeki 08.05.2013 günlü kararının kanuna aykırılık teşkil ettiği, davalı şirket genel kurul kararlarında huzur hakkının gelecek hesap dönemi için ve aylık olarak ödeneceğinin kararlaştırılması nedeniyle, huzur hakkı alacağının her ayın sonunda muaccel hale geldiği, alt ve üst sınırlar belirlenen ve muaccel hale gelmesi için miktar tespiti yönünde genel kurul veya mahkeme kararına ihtiyaç duyulan ek ücret alacağının, genel kurul veya mahkeme tarafından alınacak karar tarihinde muaccel hale geleceği, davacı tarafından hak ettiği tespit edilen huzur hakkı miktarının 35.833,33 TL olduğu, davacı tarafından hak ettiği tespit edilen ek ücret alacak miktarının 150.333,33 TL olduğu, davacının ibra edilmesi veya edilmemesinin davacının yönetim kurulu üyesinin huzur hakkı ve ek ücret alacağını etkilemeyeceği bildirilmiştir.
26/07/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; kök rapordaki davacı tarafa yapılan ödemelerin huzur hakkı olarak kabul edilmesi gerektiği yönündeki görüş ile aynı kanaatte kalındığı, huzur hakkı ile ilgili ödenmiş olarak gösterilen kısmın hesaptan düşülmesinin kanuna aykırılık teşkil etmediği, davalı şirket Yönetim Kurulunca alınan kararlar uyarınca yönetim kurulu üyeleri arasında görev alanlarının paylaşımının yapıldığı, bu kararlara göre davacı tarafın satın alma ve muhasebe işlerinden görevli ve sorumlu kılındığı, bu sorumluluğun huzur hakkının ödenmesinin şartını oluşturan toplantılara katılma görevinden farklı bir görev olduğu, bu anlamda söz konusu görev ve sorumluluğun üstlenilmesi yeterli olup, ayrıca fiilen yerine getirilmesinin şart olmadığı, dosyaya sunulan yönetim kurulu tutanaklarından davacının yönetim kurulunun bütün toplantılanna katıldığı, aksine bir delilin dosyaya sunulmadığı ve davalı şirket yetkilileri ile karşılıklı olarak kararlaştırılan sürede ilgili yönetim kurulu karar defterinin Bilirkişi Kurulu ile pay]aşılmadiği, dolayısıyla dosyaya aksine bir delil sunulmadığı sürece davacı tarafın genel olarak toplantılara katıldığının kabulünün gerektiği, davacı tarafın işlendiği iddia edilen suç için Vergi Usul Kanunu’nda cezai yaptırımın (hapis cezasının) öngörüldüğü, öngörülen ceza dışında herhangi bir yaptırımın uygulanmasının söz konusu olmadığı, dolayısıyla cezai yaptırıma tabi bir fiilîn işlenmesinin ücret kesintisi yaptırımının uygulanmasına yol açmayacağı, huzur hakkı ve ek ücret alacağı için 5 yıllık zamanaşımı süresinin söz konusu olduğu, zamanaşımı başlangıç süresinin her bir alacak kaleminin muacceliyet tarihinden başladığı, davalı şirket genel kurul kararlarında huzur hakkının gelecek hesap dönemi için ve aylık olarak ödeneceğinin kararlaştırıllması nedeniyle, huzur hakkı alacağının her ayın sonunda muaccel hale geldiği, muaccel hale gelmesi için miktar tespiti yönünde genel kurul veya mahkeme kararına ihtiyaç duyulan ek ücret alacağının, söz konusu genel kurul veya mahkeme tarafından alınacak karar tarihinde muaccel hale geleceği, belirtilen gerekçeler ile hem huzur hakkı hem de ek ücret alacağının zamanaşımına uğramadığı, yapılan yem hesaplamaya göre, huzur miktarı Ocak 2010 için 583,33 TL, Ekim 2013 için ise 666,66 TL olmak üzere eksik ödendiği tespit edilen toplam huzur hakkı miktarının ise 33.249,99 TL olması gerektiği bildirilmiştir.
Davacının davalı şirkette 27.01.2010 tarihinden 02.10.2013 tarihine kadar yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı ve aynı dönemde şirket nezdinde faaliyet gösteren hastanenin genel müdürü olarak da çalıştığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacıya huzur hakkı bedellerinin tam ve eksiksiz olarak ödenip ödenmediği ve davacının ilave ücret ödemesine hak kazanıp kazanmadığı ile miktarlarının ne olduğu hususlarına ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nun 394 maddesi ” Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebilir. ” hükmünü içermektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 147/4 maddesinde bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleriyle veya kendileriyle ortaklık arasındaki; ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacakların 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu; aynı yasanın 149/1.maddesinde ise, zamanaşımının alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlayacağı düzenlenmiştir.
Yine aynı yasanın 102/1 maddesine göre, kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapıldığı kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi önce gelmiş olan borç için yapılmış sayılır.
Somut olayda, davalı şirket genel kurul kararlarında huzur hakkının gelecek hesap dönemi için ve aylık olarak ödeneceğinin kararlaştırılması nedeniyle huzur hakkı alacağı her ayın sonunda muaccel hale geleceğinden ve Türk Borçlar Kanunun 102/1 maddesi uyarınca davalı şirketçe davacıya yapılan ödemelerin hangi borç için yapıldığına ilişkin herhangi bir açıklama bulunmadığı gözetilerek yapılan ödemelerin vadesi önce gelmiş borç için yapılmış sayılacağından davalı şirket tarafından davacıya Ocak 2010- Ekim 2013 tarihleri arasında yapılan her bir ödemenin öncelikle tarih itibariyle ilk önce doğan borç için yapıldığının kabulü gerekli olup, buna göre huzur hakkı için eksik ödendiği tespit edilen 33.249,99 TL’lik kısmın mahsup işlemi nedeniyle en son aylara ait olması gerektiği kabul edilerek alacağın zamanaşımına uğramadığı kanaatine varılmıştır.
Buna göre davalı şirketin olağan genel kurul toplantılarında davacının çalıştığı her yıl için huzur hakkı yönünden belirleme yapılmış olup, davacıya davalı şirket tarafından bir kısım ödeme yapıldığı ve davacının bakiye 33.249,99 TL ödenmemiş huzur hakkı alacağının kaldığı, alacağın zamanaşımına uğramadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince bakiye 33.249,99 TL huzur hakkının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
İlave ücret alacağı yönünden ise; her ne kadar davalı şirket tarafından dava dilekçesinde ilave ücret alacağı talep edilmediğinden ıslah yoluyla talep edilmesini iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında olduğu savunulmuş ise de, davacı vekilince dava dilekçesinde müvekkilinin davalı şirkette yönetim kurulu üyesi ve genel müdür sıfatıyla görev aldığı, yönetim kurulu üyelerinin ilave görev ve sorumluluk almaları halinde huzur haklarına ilave olarak ek ücret almaları hususunun kararlaştırıldığı açıklanarak müvekkilinin tam alacağının yapılacak yargılama ile belli olacağından işbu davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmiş olup, dava dilekçesi içeriğinde davacının huzur hakkı alacağına ilaveten genel kurullarda alınan kararlar gereği ek sorumluluk alması halinde ilave ücret alacağının da bulunduğu açıklanmış olmakla, dava dilekçesinde ilave ücret alacağına ilişkin talepte bulunduğunu ve ıslah dilekçesi ile de taleplerini ayrı ayrı kalemlendirdiği anlaşılmakla davalı şirketin iddianın genişletilmesi yasağına ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
6102 sayılı T.T.K. 408. maddesi gereği yönetim kurulu üyelerine ödenecek ilave ücret belirleme yetkisinin şirket genel kurulunun devredilemez yetkileri arasında olduğunun kabulü gerekir. Davalı şirket genel Kurulunun 15.04.2011, 19.04.2012, tarihli genel kurul toplantı tutanaklarında “Yönetim kurulu üyelerine ilave görev ve sorumluluk almaları halinde huzur haklarına ilave olarak asgari 500,00 TL azami 5.000 TL olmak üzere ilave ücret almaları ve bu konuda yönetim kurulunun yetkilendirilmesi ” hususunda karar alındığı görülmektedir. Yine 15.04.2013 tarihli genel kurul kararında ilave görev almaksızın bu ücrete hak kazanılacağı düzenlenmiştir. Buna göre 15.04.2011, 19.04.2012 tarihli genel kurul kararlarına göre yönetim kurulu üyesinin bu alacağa hak kazanması için ilave görev alması gerekmektedir. Genel kurulun devredilemez yetkileri arasında sayılan ek ücret miktarını belirleme yetkisi yönetim kurulunu devredildiğinden yönetim kurulunun bu yönde bir belirleme yapması batıl olup, mahkemece ilave ücret alacağının 5.000,00 TL olarak kabul edilmesine ilişkin olan ve karşı davanın konusunu teşkil eden 08/05/2013 tarihli … sayılı yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp, karşı davada davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde değil ise de, davacının aynı zamanda genel müdürlük de yaptığı dosya kapsamı ile sabit olup, davalı şirketin 15/04/2011 , 19/04/2012 ve 15/04/2013 tarihli olağan genel kurullarında yönetim kurulu üyelerinin ilave sorumluluk ve görev almaları halinde alt ve üst sınırlar gösterilmek suretiyle ilave ücret alacakları düzenlenmiş olmakla, mahkemece davalı şirkette 2010 Ocak- 2013 Ekim tarihleri arasında genel müdür olarak görev yapan davacının alacağı ek ücretin, davacının şirketin en üst düzey görevlisi olması, aldığı sorumluluk ve görevinin kapsamı göz önünde bulundurularak tavan miktar olan aylık 5.000,00 TL olarak belirlenmesinde ve söz konusu tarihler arasında tahakkuk eden toplam 150.333,33 TL ilave ücret alacağının davalı şirketten alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesi de usul ve yasaya uygun olduğundan davalı şirket vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
Davalı yan ek ücret alacağı içinde 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu savunmuş ise de, ilave ücret alacağının miktarı genel kurullarda net olarak belirlenmemiş olmakla muaccel hale gelebilmesi için miktarın genel kurul tarafından net olarak belirlenmesi veya mahkemece bir karar verilmiş olması gerekli olduğundan ve dava tarihi itibariyle ilave ücret alacağı yönünden net olarak tespit edilmiş bir miktar bulunmadığından bu kalem yönünden de alacağın zamanaşımına uğramadığı kanaatine varılmış davalı şirket vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Öte yandan davalı yan davacının ceza mahkemesinde yargılandığını görevini tam ve eksiksiz yerine getirmediğini beyanla ceza yargılamasının bekletici mesele yapılması gerektiğinden bahisle istinaf itirazında bulunulmuş ise de, Ankara 18. Asliye Ceza mahkemesi dosyası incelendiğinde davacının vergi usul kanununa muhalefet suçundan yargılandığı, Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesi dosyasında ise görevi kötüye kullanma suçundan yargılandığı, söz konusu ceza dosyalarında verilecek kararların davacının hakkettiği huzur hakkı ve ilave ücret alacağının tahsili yönünden sonuca etkili olmayacağı anlaşılmakla davalı şirket vekilinin buna dair istinaf itirazlarınında reddi gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin asıl ve karşı davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı karşı davacı … A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı karşı davacı … A.Ş’den alınması gerekli olan 12.540,58 TL istinaf karar harcından peşin alınan 3.135,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.405,43‬ TL harcın davalı karşı davacı … A.Ş’den alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı karşı davacı … A.Ş tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davacı karşı davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı karşı davalı …’dan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı karşı davalı …’a iadesine,
3-Davacı karşı davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/04/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.