Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1182 E. 2021/433 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2019/1182 Esas 2021/433 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1182
KARAR NO : 2021/433

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/04/2019
NUMARASI :.
DAVA : Tazminat ( Kasko Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/11/2017
KARAR TARİHİ : 24/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/03/2021

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait aracın davalı tarafından kasko poliçesi ile teminat altına alındığını, aracın karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığını, davalı tarafından sigorta bedelinin ödenmediğini, sürücünün alkol aldığı durumda tek başına alkolün etkisi ile olayın gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerektiğini, müvekkiline ait araç sürücüsünde 0,42 promil alkol tespit edildiğini, kazaya karışan diğer araç sürücüsünün kusurlu bulunduğunu, tespit tutanağı ile tespit edilen kusur durumuna göre hasarın ödenmesi gerektiğini, alkolün olayın gerçekleşmesinde etkili olmadığını, araçta oluşan hasarın teminat kapsamında bulunduğunu belirterek şimdilik 50.000,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın 05:50’de meydana geldiğini, aynı gün saat 07:33’te yapılan alkol tespitinde sürücünün 0,42 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, kolluk görevlilerin arada geçen süreyi nazara alarak sürücünün 0,67 promil alkollü olduğu görüşüne vararak sürücünün ehliyetine el koyduğunu, alkollü araç kullanımı sırasında meydana gelen hasarın teminat dışı olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalının davacıya ait araç sürücüsünün alkol oranının kaza anında yasak olan sınırın üzerinde olduğunu ispatlamakla yükümlü olduğu, alınan adli tıp raporu ile alkolmetre ile yapılan ölçüme itibar edilemeyeceğini, kan tahlili ile yapılan ölçümün alkol miktarı açısından davacı araç sürücüsünün alkol miktarı yönünden fikir vermeyeceğinin tespit edildiği, bu rapor doğrultusunda kazanın sigorta teminatı kapsamında olduğunun kabulü gerektiği, alınan bilirkişi raporu ile hasar bedelinin 41.450,00 TL olarak tespit edildiği, tespit edilen hasar bedelinin iskonto indirimi haricinde ikinci kez amortisman indirimi yapılarak ve KDV miktarı eklenmeden belirlendiği, yapılan indirimin sigorta poliçesine uygun olmadığı, bu hatalar giderildiğinde bilirkişi tarafından belirlenen miktarın ekspertiz raporunda tespit edilen 49.754,45 TL ile uyumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 49.754,45 TL hasar bedelinin 12/10/2016 ihbar tarihinden itibaren işleyecek olan değişen oranlarda avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, kazanın meydana geldiği saatten sonra sürücünün 0,42 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, bu miktar üzerinden yapılan hesaplama sonucu kolluk görevlileri tarafından sürücünün ehliyetine 0,67 promil olduğu gerekçesiyle el konulduğunu, alkollü araç kullanılmasının yasak olduğunu, yasada yapılan değişiklikle olayın salt alkolün etkisi ile meydana geldiğinin araştırılmasına gerek bulunmadığını, hasarın kasko poliçesi teminatı kapsamında bulunmadığını, yasal sınırın üzerinde alkollü olan sürücünün kazaya sebebiyet verdiğini, kaza saati ile alkol oranının ölçüldüğü saat arasında geçen süre gözetilerek alkol miktarının tespit edilebileceğini, davacı tarafından hasara ilişkin fatura sunulmadığını, tazminat miktarının KDV olarak hariç hesaplanması gerektiğini, hüküm altına alınan faiz türü ve başlangıcının hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kasko sigorta poliçesi, sigortalı araç hasar fotoğrafları, Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesinin ./. Esas ./. Karar sayılı karar sureti, kaza tespit tutanağı, davalı tarafından davacıya verilen başvuru cevabı, alkol tespit tutanağı, ekspertiz raporu, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü müzekkere cevabı, davacı tarafından dava dışı servise yapılan ödeme, yargılama aşamasında makine mühendisi ve nörolog bilirkişiden alınan 02/10/2018 tarihli rapor, Adli Tıp Kurumu 5. Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan 06/02/2019 tarihli rapor dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti raporunda; davacı araç sürücüsünün meydana gelen kazada %80, karşı taraf araç sürücüsünün %20 oranında kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsünün yapılan alkol kontrolünde 0,42 promil alkollü olduğunun tespit edildiği, kaza saati ile ölçümün yapıldığı saat arasında geçen süre gözetildiğinde sürücünün 0,6775 promil alkollü olacağı, kazanın oluşumunda alkolün münhasır etkisinin bulunmadığı, sigortalı araçta 41.450,00 TL hasar oluştuğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumundan alınan raporda ise alkolmetre kalibrasyon belgesi gönderilmediğinden kaza tarihinde ölçüm yapılan cihazın kalibrasyon sınırları dahilinde olup olmadığının bilinmediği, saat 13:03’te yapılan kan tahlilinde alkolün 0,02 promil olarak tespit edildiği, bu ölçümün cihazın saptayabileceği alt sınırın altında kalacağı kişinin numune alımı sırasında alkolsüz olduğu, bu durumun kazayla ölçüm arasındaki sürenin herhangi bir anına kadar geçen zaman içinde vücuttan atılarak 0 düzeyine inebilecek alkolden mi, davacı sürücünün kaza anında da alkolsüz olmasından mı kaynaklandığının mevcut verilerle ayırt edilemediği, 0 olarak kabul edilen düzeyden geriye dönük hesaplama yapılamayacağı tespit edilmiştir.
Davacı yan kasko sigortalı aracın karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığını, hasar bedelinden davalının sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu üzerinden KDV miktarı ilave edilip amortisman indirimi yapılmayarak hasar miktarı tespit edilmek suretiyle yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının aracının davalı … şirketi tarafından kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alındığı, kasko sigortalı aracın karıştığı çift taraflı trafik kazası sonucu hasara uğradığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, sigortalı araçta oluşan hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında bulunup bulunmadığı, sigortalı araç sürücüsünde kaza anında bulunan alkol oranı, bu oranın hasarı kasko poliçesi teminatı kapsamından çıkarıp çıkarmadığı, hasar teminat kapsamında ise hasarın miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; dava konusu kaza olay tarihinde saat 05:50’de meydana gelmiştir. Davacıya ait araç sürücüsünün alkol tespiti ise olay günü saat 07:33’de yapılmış olup, tespit edilen alkol oranı 0,42 promildir. Dava dilekçesinde davacı vekilinin kolluk görevlileri tarafından tespit edilen alkol oranına yönelik herhangi bir itiraz ileri sürülmemiş, kazanın salt alkolün etkisi ile meydana gelmediği iddia edilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile alkol oranı tespit edildiği saat ile kazanın meydana geldiği saat arasında geçen süre gözetilerek sigortalı araç sürücüsünün kaza sırasında 0,6775 promil alkollü olduğu belirlenmiş, karşı taraf araç sürücüsünün %20 oranında kusurlu olduğu tespit edildikten sonra kazanın oluşumunda alkolün münhasır etkisinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Alınan adli tıp raporunda ise, kolluk görevlileri tarafından alkol oranının tespiti sırasında kullanılan alkolmetrenin kalibrasyon belgesi olmadığından cihazın kalibrasyon sınırları içinde olup olmadığının bilinmediği, kan tahlili sonucuna göre ise 0 olarak kabul edilen düzeyden geriye dönük olarak hesaplama yapılamayacağı belirtilmiştir.
Kaza tespit tutanağında da karşı taraf araç sürücüsünün TTK’nun 52/1A maddesini ihlal ettiği, sigortalı araç sürücüsünün ise TTK’nun 57/1A maddesini ihlal ettiği, kazada asli kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Bu durumda yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile karşı taraf araç sürücüsünün meydana gelen kazada %20 oranında kusurlu olduğu, olayın gerçekleşmesinde alkolün münhasır etkisinin bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin sürücünün alkollü olması nedeniyle oluşan hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı dışında kaldığına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir.
Öte yandan yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile sigortalı araçta meydana gelen hasar miktarı KDV hariç 41.450,00 TL olarak tespit edilmiştir. Anılan raporda tüm parça ve malzemeler üzerinden amortisman indirimi yapılması gerektiği belirtilerek hesaplama yapılmıştır. Mahkemece tespit edilen miktara KDV oranının ilave edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, raporda parça ve işçilik bedelleri üzerinden iskonto indirimi yapılmadığı anlaşıldığından aracın 2013 yılında trafiğe çıktığı gözetilerek değiştirilen parçalar üzerinden amortisman indirimi yapılamayacağına yönelik kabul yerinde görülmemiştir. Bu durumda bilirkişi raporu ile tespit edilen KDV hariç 41.450,00 TL’ye %18 oranında KDV miktarı ilave edildiğinde hasar miktarı 48.911,00 TL olacaktır.
Davalı vekilinin faiz türü ve faiz başlangıç tarihine yönelik istinaf itirazı incelendiğinde, taraflar tacir olup, hüküm altına alınan tazminat miktarına mahkemece avans faizi uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
TTK’nun 1446/1. maddesinde sigorta ettirenin rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildireceği hükme bağlanmıştır. Sigorta ettirenin ihbar yükümlülüğüne ilişkin yasada açık bir süre belirlenmeyip gecikmeksizin bildirim yapma yükümlülüğü düzenlenmişken kasko sigortası genel şartlarında bu süre açıkça en geç 5 iş günü olarak hükme bağlanmıştır. Bu durumda somut olayın özelliğine göre sigorta ettirenin lehine olan en geç 5 iş günü ihbar süresinin tazminat alacağı muaccel olacaktır.
Aynı yasanın 1427. maddesinde ise sigorta bedelinin rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her halde 1446. maddeye göre yapılacak ihbardan 45 gün sonra muaccel olacağı belirtilmiş, aynı maddenin 4. bendinde borç muaccel olunca sigortacının ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşeceği belirtilmiştir (Emsal Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 13/11/2017 tarih 2016/19039 Esas 2017/10425 Karar, 01/03/2018 tarih 2017/1161 Esas 2018/1453 Karar).
Dava konusu kaza 01/10/2016 tarihinde meydana gelmiştir. Davalının daha önce tazminat talebini reddettiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından kaza tarihinden itibaren ihbara ilişkin 5 iş günü ve bu sürenin sona ermesinden sonra hesaplanacak 45 günün sonunda davalı 20/11/2016 tarihinde temerrüte düşecektir. Hal böyle olunca mahkemece anılan husus gözetilmeden faiz başlangıç tarihinin ihbar tarihi olan 12/10/2016 tarihi olarak esas alınmasında isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/04/2019 tarih ve ./. Esas ./. Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, sair istinaf itirazlarının reddine,
B)1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 48.911,00 TL hasar bedelinin 20/11/2016 tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle davalıdan tahsiline,
2-Alınması gerekli olan 3.341,11 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 853,88 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.487,23 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı taraf kendini bir vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilip takdir edilen 5.665,29 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, red edilen miktar üzerinen hesap ve takdir edilen 1.089,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 853,88 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 4,60 TL vekalet harcı, 950,00 TL bilirkişi ücreti, 560,00 TL Adli Tıp Ücreti, 170,20 tebligat ve müzekkere posta gideri olmak üzere toplam 1.716,20 TL yargılama giderinin, davada ret ve kabul oranına göre 1.678,82 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yatırılan gider avasından karşılanan 42,00 TL müzekkere ve tebligat gideri ile 4,60 TL vekalet harcı olmak üzere 46,60 TL yargılama giderinin davada ret ve kabul oranına göre 1,01 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Gider avansının kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-Davalı tarafından yatırılan 853,67 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 42,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 163,30 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 24/03/2021

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.