Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1134 E. 2021/471 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 26/03/2019
NUMARASI : …
….
DAVA : Banka Teminat Mektubunun İadesi, Depo Edilmesi, Alacağın Tahsili
DAVA TARİHİ : 30/12/2015
KARAR TARİHİ : 31/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2021

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankanın ….. Şubesi nezdinde bulunan şahsi ve şirketleri aracılığıyla vadeli ve vadesiz hesaplarında anılan şube müdürü …’nin hayali hesaplar ve müvekkilinin hesaplarını kullanarak yolsuzluk yapıldığının anlaşılması üzerine bankaca 20.12.2001 tarihinde müfettiş incelemesinin başlatıldığını, müfettiş raporunun sonuç kısmında; tespit edilen banka zararının tamamına yakınının nihai olarak anılan şirketlere ait hesaplara aktarılarak bu hesaplarda çek ödemelerinde kullanıldığının, bunun sonucunda anılan şirketlere haksız menfaat sağlandığı, … ile müvekkilinin birinci derecede müştereken ve müteselsilen 1.203.153,43 TL’den sorumlu olduklarının belirtildiğini, rapordaki bu tespite istinaden müvekkilinin tüm hesaplarına bloke konulduğunun ve parası üzerindeki tasarruf imkanının engellendiğini, müvekkili hakkında ceza ve hukuk davaları açıldığını, ceza davalarının zamanaşımı nedeniyle düştüğünü ancak müvekkiline ait olan paranın kendisine ödenmediğini, oysa yine teftiş raporuyla saptanan hesap durumuna göre açılıp kapanan hesaplar neticesi 03/07/2000 tarihi itibariyle müvekkili hesabından 821.743,99 TL’nin çekilerek hesabında bakiye 132.256,11 TL bakiye kaldığını, ödenen miktarın nerede olduğunun açıklanmadığını, müvekkilinin şahsi yatırım hesabında bulunan paralardan müvekkilinin imzası ve talimatı olmadan 01/11/1999 tarihinde 282.988,00 TL, 04/01/2000 tarihinde 100.800,00 TL ve 03/07/2000 tarihinde 821.843,00 TL olmak üzere toplam 1.205.531,00 TL’nin çekildiğini, davalı bankanın bu miktarları uhtesinde bloke ederek müvekkiline ödenmesini engellediğini, oysa bu miktarların müvekkilinin alacağını oluşturduğunu, davalı banka müdiresinin müfettiş raporuna göre toplam 1.203.153,00 TL usulsüzlük yaparak zimmetine para geçirdiğini, müvekkilinin hesaplarında aynı dönemde meydana gelen zarar miktarının da 1.205.531,00 TL olduğu gözetildiğinden bunun bir tesadüf olmadığını, müfettiş raporunda bu hususlara değinilmediğini, aksine müvekkilinin tutuklanarak aynı miktar zimmetten sorumlu tutulduğunu, oysa zarar gören mağdur olanın kendisi olduğunu, bankanın bu miktar parayı aksine müvekkiline vermesi gerektiğini, bu nedenlerle üçüncü kişilere verilen teminat mektupları karşılığında bankada bloke edilen teminat alacağının ödenmemiş olmakla, şimdilik 5.000,00 TL’sinin ödenmesini talep ettiğini, buna göre fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla vadeli hesaplarında bulunan ve usulsüz işlem tarihleri nazara alınıp bu tarihlerden itibaren işletilecek en yüksek vadeli mevduat faizi hesaplanmak suretiyle bulunacak miktarın şimdilik 30.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren …. belirlenen avans faiziyle birlikte tahsiline iade edilmeyen teminat mektubu karşılıklarından ise şimdilik 5.000,00 TL teminat mektubu bedelinin mektubun iade edildiği tarihten itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili banka nezdinde davalının şahsen ve şirketleri aracılığı ile vadeli ve vadesiz hesapları bulunduğu ve yapılan yolsuzluklar neticesi mağdur edildiğini bildiren davacının taleplerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu, davanın dava dilekçesindeki usule ilişkin koşulların yetersizliği nedeniyle reddi gerektiğini ve davanın kısmi açılamayacağı nedeniyle usulden reddini, kaldı ki dava harcının tamamlattırılmasını, aksi halde davanın yine usulden reddine karar verilmesini talep etmiş, esas yönden ise; davacının bankadan taleplerinin kötüniyetli ve sebepsiz zenginleşmeye yönelik olup bankadan hiçbir alacağının bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan dekontlardan da anlaşılacağı üzere bizzat davacıya söz konusu 3 adet ödemenin yapıldığını, müvekkili bankanın blokesi bulunmadığını, o dönem müdürü olan Simizer Karabeyli ile davacı aleyhine başka hesaplardan para çekilmesi ve diğer başka usulsüzlüklerle ilgili olarak ağır ceza mahkemesinde kamu davasının açıldığını, ceza yargılamasında davacının usulsüz işlemlerle ilgili olduğunun tespit edildiğini, davacının kendisine ödenmediğini iddia ettiği dava konusu miktarların tamamen kendisine ödendiğine dair makbuzların dilekçe ekinde sunulduğunu ,davacının alacak talebine konu iddia ve taleplerinin tamamen haksız kazanç elde etmeye yönelik bulunduğunu, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporlarına ve toplanan tüm delillere göre; davalı banka eski mudilerinden olan davacı tarafından davalı aleyhine açılan mevduatlarından kaynaklı alacağının bir kısım ceza soruşturmaları neticesi kendisine ödenmediği ve birikimlerinin yok edildiği iddiasına dayalı teminata dönüştürülen ve dönüştürülmemiş mevduatlarının tahsili isteğine ilişkin olduğu, davacının … adı altında ticaret siciline kayıtlı tacir sıfatında bulunduğu belirlenmekle bankacılık işlemlerini de içeren davada mahkemenin görevli ve yetkili olduğu değerlendirilerek işin esasının incelendiği, …-… unvanlı bu firmaya ait tüm bilgi detayının arşivde çıkan yangın neticesi yok olduğu Ticaret Sicil tarafndan bildirildiği, bilirkişi kurulu 09/03/2018 günlü bilirkişi raporunda özetle; dekont asıllarının temin edilememesi nedeniyle bilirkişiye tevdiine karar verilen dosyada eski …. nolu hesabın bakiyesinin 22/09/2010 tarihinden bu yana hareketsiz (0) TL bakiyesi olduğu, davacıya ait 620207 hesaptan karşılığı bloke edilerek verildiği iddia edilen teminat mektuplarından bankanın riskinin kalmadığı ve teminat mektuplarının süreleri bittiği için kayıtlardan düşüldüğü, bu hesaptaki hesap kartonlarının incelendiği ve blokaj işlemine rastlanılmadığı ve blokajda bekletilen herhangi bir parada bir işlem olmadığı, banka mevzuatı ve dosyalardaki kanıtların incelenmesiyle; davacının bankada depozitolar hesabında bekleyen bir tutarının olmadığı, teminat mektubu riski karşılığı vadeli mevduatı veya nakit blokajı bulunmadığı, davacının hesaplarından ödenen ve mahsup fişleriyle ilgili işlemlere ilişkin yapılan incelemede; tespit edilen hesap mevcudunun 1.205.531,00 TL olduğunun görüldüğü, bu alacak talebi hakkındaki incelemede özetle; davacının talebinin bu paranın iadesi istemi olup yanlar arasındaki hukuki ilişkinin mevduat sözleşmesine dayalı bulunduğu davalı bankanın mevduatın mudinin bilgisi ve onayı dahilinde davacının kendisine ödendiğini ve hesap hareketlerinden mudinin haberdar edildiğine dair savunmasını bankanın ispat yükümlülüğünde bulunduğu, bankanın dava konusu hesaptan virman ve kasadan ödeme işlemlerinde mevduatı hesap sahibine TTK’nun belirlediği usul ve esaslara göre hesap sahibini temsil ve ilzama yetkili kişilere ödediğini ispat edemediği, ancak 100.800.000.000 TL’sinin davacının oğluna …. havale ettiği, 03/07/2000 tarihli 821.743.986.140 TL’nin virman yapıldığı, bu hesabın ise davacının müdürü olduğu ….olduğu dikkate alındığında davacının havale işlemleri neticesi taleplerinin yerinde olmadığı, davalı bankacı mudinin kendisine ödendiği ve mevduatın bilgisi dışında üçüncü bir kişiye ödendiği ispat edilemeyen 282.988,00 TL’lik kısmının ise davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmış, gerçekte de 282.988,00 TL kasadan nakit ödeme işlemini gösteren dekont üzerinde davacının imzasının bulunduğu, bu durumdan davalı bankanın davacının müterafik kusurunu ispat edemediğinden zararından sorumlu tutulması gerektiği sonucu ile 282.988,00 TL’den davalı bankanın sorumlu olduğunun belirlendiği, 16/11/2019 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle; tarafların rapora karşı yapmış oldukları itiraz ve beyanlar özetlendikten sonra yapılan değerlendirmede, eklenen banka kayıtları ve ekstrelerinde dahil olduğu şekilde incelemenin gerçekleştirildiği, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı dava dosyası içerisinde bulunan Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. esas sayılı dava dosyasına havi 2 klasör şeklindeki evrakın incelemesinin gerçekleştirildiği, ekstrelere ilişkin teknik hesabın anlatımı dışında ek 2 klasördeki mahkeme kararlarının içeriği itibariyle; Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin …. esas sayılı dava dosyasında davacı … … şubesi tarafından ikame edilen ve davalıları …-…. davalıların usülsüz olarak kullandırılan ve sebepsiz zenginleşmiş oldukları miktarın tespiti ve şimdilik 401.000.000 TL’nin müştereken ve müteselsilen tahsilinin talep ve dava edildiği, dava dosyasının içeriğinde ise özetle, dava dosyasının yapılan yargılaması neticesi toplanan kanıtlara göre, sonuç olarak davanın kabulüne, ıslah talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile 1.203.253,43 YTL alacak ile banka zararının doğduğu tarihlerden dava tarihine kadar işleyen avans faizi toplamı 878.136,18 YTL faizin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, asıl alacak miktarı 1.203.153,43 YTL’ye dava tarihi olan 02/10/2002 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, 11/11/2008 tarihinde karar verildiği görüldüğü açıklanmış, devamla davacı tarafça temyiz edilen karar hakkında Yargıtay 11.Hukuk Dairesince 05/07/2011 tarih ve ….. karar sayılı ilamı ile onama kararı verildiği ve kararın karar düzeltme yoluna gidilmeksizin hükmün 05/09/2011 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, Heyetçe kök rapordan farklı olarak bu kez dava dosyasına yeni katılan Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin …. karar sayılı dosyasındaki hükmün ve içeriğinin tarafları da gözetlediğinde hükmün bu dava dosyası yönünden kesin hüküm niteliğini taşıdığı, davacı …’ün davalı banka nezdindeki hesabında artı bakiye olarak görülen banka kayıtlarının usülsüz ve hukuki dayanaktan yoksun oluşturulduğu ve yapılan tespitlerin ve kayıtların belirlenen niteliklerinin de kesin delil olarak kabul edilmesi gerektiği kanaati açıklandığı, buna göre; Davacı …’ün incelenen Ankara 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin bu dava dosyasında davalı konumda olduğu ve aynı zamanda tacir sıfatıyla … adı altında firma bazında davalı gösterildiği, davacı bankanın müvekkili … Şubesi’nde ceza kovuşturmasını gerektirir işlem karışıklığı yaratılarak dava dışı ….. trilyonu bulan miktarları mudilerin hesaplarından çektiği, yurtdışına kaçtığı ve davalı … Şubesi müşterisi …’ün sahibi olduğu firmaların hesaplarına çekilen bu paraları aktarılmasına aracı olduğu, … hakkında zimmete iştirak ve azmettirme konusunda Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin…. esas sayılı dava dosyasında açılan davanın Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davayla birleştirildiği, …’ün şahsi hesapları ile sahibi olduğu firmaların hesaplarına aktarılan paraların çek ödemelerinde kullanıldığı iddiasının davacının iş bu dava dosyasında ileri sürdüğü dönem ve miktarlar ile tamamen uyuştuğu, fazlaya ilişkin hakları saklı 401.000.000 TL’nin tahsili için açılan davada taraflarını bağlar ve kesin hüküm …. teşkil eder biçimde ve ayrıca ceza mahkemelerinin dava dosyası içeriklerinin de bu dava yönünden kesin delil nitelikleri nazara alındığında mahkememizce artık yargılamanın daha fazla ilerletilmesine gerek kalmadığı, açıklanan nedenler ile davanın taraflarını bağlar kesin hüküm niteliğindeki ilam ve ceza mahkemelerine ait maddi olgular yönünden kesin delil niteliğinde kabul edilecek eylemlerine dayalı mahkememizin iş bu davasında mevduat yönünden davacının davanın reddine karar verilmesi gerekmiş, ayrıca teminata dönüşen miktar yönünden ise bilirkişi raporunda açıklanan nedenler ve bu teminat içeriği ve aktarımına dair olguların ortadan kalktığı gibi haklı ve istenebilir meşru yolla oluşturulmuş alacağa dayalı bir teminat olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ…..Esas sayılı dosyası ile görülen davada müvekkilinin davalı banka uhdesindeki paraları dikkate alınmaksızın müvekkilinin hesaplarına usulsüz giren ve sahte hesaplara aktarılan paralar üzerinde bir inceleme yapıldığını, üçüncü kişi hesaplarına iade edilen miktarlar mahsup edilmeksizin fazla fazla banka lehine karar verildiğini, eldeki davanın davalı banka uhdesindeki müvekkili paralarının miktarının tespiti ile müvekkiline ödenip ödenmeyeceğine dair olduğunu, oysa müvekkili aleyhine açılan Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ……..müvekkilinin imzası ve talimatı olmadan 01.11.1999 tarihinde 282.988,00 TL, 04.01.2000 tarihinde 100.800,00 TL ve 03.07.2000 tarihinde 821.743,00 TL olmak üzere toplam 1.205.531,00 TL çekilen (izi kaybettirilen) para ve onun faizi ile teminat mektupları karşılığı 168.420,74 TL nin tahsili talebinden oluştuğunu, bu davada müvekkilinin parasının hesabının sorulduğunu, müvekkilinin davalı bankadaki hesaplarının ve akıbetinin araştırılması yerine davalının zararına ilişkin savunmanın değerlendirildiğini, her iki davanın konusunun farklı olduğunu, davalının 06.11.2018 tarihli dilekçesinde “..davalı müvekkili bankanın davacı …’e ait hesaptan havale veya kasadan ödeme ile toplam 1.205.531,00 TL ödemenin yapıldığı, bu tutardan 100.800,00 TL ve 821.743,00 TL nin davacını rıza ve muvafakati ile gerçekleştirildiği” şeklindeki ikrarı dikkate alındığında müvekkili hesaplarında para bulunduğunun davalı yanca ikrar edildiğini, ancak davalının bu paraları müvekkiline ödediğini ileri sürdüğünü, davalının bu parayı ödediğini ispatla yükümlü olduğunu, müvekkilinin alacaklı olduğunun banka kayıtlarına dayanılarak ispatlandığını, davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu ödeme dekontlarından birisinde davacının imzasının bulunmadığı, davacının imzasının bulunduğu iki adet dekont aslını bulamayan davalının kendi zararı için açtığı davadaki hükme dayanarak kesin hüküm itirazında bulunduğunu, davalı bankanın üç adet dekonta konu toplam 1.205.531,00 TL yi kime ödediğini ispatla yükümlü olduğunu, Ankara 1. AHM’nin ….Esas sayılı dava dosyasında açılan davada görevlendirilen …. bu davada da görevlendirildiğini, bu husustaki itirazın mahkemece dikkate alınmadığını, bilirkişinin bu dava bakımından tarafsızlığını kaybettiğini, Mahkemece Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi hükmünün bu davada kesin hüküm teşkil ettiği kabul edildiği halde davanın usulden reddine değil esastan reddine karar verilerek nispi vekalet ücretine hükmedildiğini, davada görev verilen bilirkişi kurulunun kesin hüküm değerlendirmesinde bulunamayacağını, kesin hüküm itirazı hukuki bir sorun olup mahkemece değerlendirilmesi gerektiğini, Ankara 1. AHM tarafından verilen kararın bu davada ne kesin hüküm ne de kesin delil niteliğinde olduğunu, Ankara 1. AHM’nde açılan dava haksız fiil/sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılmış olup davanın konusu banka personeli ile birlikte usulsüz işlemler yapılarak banka zararına sebebiyet verildiği iddiası ile açılmış bir tazminat davası olduğu, görülmekte olan dava ise davacının mevduat hesabında bulunan paranın Bankacılık Kanununa göre tahsili istemine ilişkin olduğu, dava konusu ve sebepleri farklı olduğu gibi Ankara 1. AHM’nin hüküm fıkrasının 2. Davaya ait talep sonucundan da farklı olduğunu, hadise olarak sahtecilik iddiasını çözüme bağlamayan ve HMK’nın 220. Maddesi kapsamında işlem yapmayan ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, davalı bankanın ödemeye ilişkin belge asıllarını sunamadığını, davalı bankanın Genel Müdürlüğü tarafından verilen 16.11.2016 tarihli yazıda dekont asıllarının banka uhdesinde bulunmadığının bildirildiğini, HMK’nın 220. Maddesine aykırı davranan davalı banka aleyhine davanın kabulü gerektiğini, müvekkilinin mevduat hesabından dayanak bilirkişi raporunda …. firmasına ait olduğu belirtilen kredi hesabına müvekkilinin hesabından aktarılan 821.743.986.140 TL lik işlemle ilgili var olduğu iddia edilen kredi işlemleri incelenip akıbeti araştırılmadan karar verildiğini, sahte olduğunu iddia ettikleri … firmasına ait hesabın incelenmekten kaçınıldığını, 04.01.2000 tarihinde müvekkilinin hesabından ….arılan 100.800.000.000 TL lik işlemle ilgili …. hesabından bu miktarın akıbetinin araştırılmadığını, sahte olduğu ileri sürülen bu hesap incelenmeden eksik incelemeye dayalı rapor düzenlendiğini, bilirkişi kök raporunda müvekkilinin hesabından 01.11.1999 tarihinde çekilen 282.988.000.000 TL nin hesap sahibinin imzası ve rızası dışında çekildiğinden davalı bankanın bu miktarı müvekkiline ödemesi gerektiğini belirtmesine rağmen ek raporlarında hiçbir gerekçe göstermeden salt Ankara 1. AHM’nin kararı gerekçe gösterilerek hiçbir alacağı olmadığı yönünde tespitte bulunulduğunu, müvekkilinin davalı bankadan aldığı teminat mektuplarına karşılık bloke edilen 168.420.741.700 TL nin akıbetinin mahkemece araştırılmadığını, Ankara 21. AHM’nin …. sayılı tespit dosyasında toplam mektup kullandırımının 168.420.741,700 TL olduğu, bu mektupların 112.075834.000 TL lik kısmının iade edildiği, bu mektuplar karşılığı blokeye alınan paranın ilgiliye ödendiği konusunda herhangi bir bilgi ve belge verilmediğini, 56.344.907.700 TL lik mektup karşılığı 59.639.942,005 TL mevduatının bulunduğunu, ancak bu paranın …’e ait ödenmeyen başka bir kredi borcuna karşılık bekletildiğinin belirtildiğini, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kök raporunda 100.312.370.000 TL nin davalı banka tarafından 2003 yılında fon hesabına aktarıldığını, fonun 19.02.2018 tarihi itibarıyla 113.065,96 TL getiri sağladığı ve bakiyenin 213.378,33 TL olduğunun tespit edildiğini, ancak bilirkişi ek raporunda davalı banka hesap kayıtlarında davacı adına mevduat kaydına rastlanmadığından 100.312,37 TL blokedeki mevduatın iadesi talebinin dayanağının tespit edilemediğinin belirtildiğini, tespit raporunda açıklandığı üzere teminat mektupları karşılığı boşa çıkan 112.075834.000 TL nin kime ne şekilde ödendiğinin bilirkişi kurulu tarafından araştırılmadan ek rapor düzenlendiğini, ilk derece mahkemesince kök ve ek rapor arasındaki çelişki giderilmeden ek rapora dayanılarak teminat karşılığı bloke edilen tutarın iadesine ilişkin talebin de reddine karar verildiğini, ayrıca teminat mektuplarının süresi geçtiği için bankanın 3. Şahıslara karşı sorumluluğu sona erdiği 16.11.2016 tarihli yazı ile mahkemeye bildirilmiş olup bu durumda tespit raporunda belirlenen 59.639.942,005 TL nin de davacıya ödenmesi gerektiğini, mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı olarak verildiğini, ileri sürerek açıklanan bu ve resen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacının mevduat hesabından bilgisi ve rızası dışında usulsüz çekilen paranın ve 3. Kişiler için alınan teminat mektupları karşılığında bloke konulan miktarın iadesi istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı, davalı banka şubesi nezdindeki yatırım hesabındaki paranın bilgisi ve rızası dışında usulsüz olarak aktarıldığı ve teminat mektupları karşılığnda bloke konulan paranın iadesini talep etmiş, davalı banka ise dava konusu ödemelerin bizzat davacıya yapıldığını, davacının herhangi bir alacak hakkının bulunmadığını savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonunda Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kesin hüküm ve ceza mahkemesi dosyasındaki bilgi ve belgelerin kesin delil niteliğini haiz olduğu, davacının teminat karşılığı bloke edilen parasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İşbu dava davacının davalı bankada mevduat hesabında 1.205.531,00 TL ile teminat mektupları karşılığı bloke edilen paranın kendisine iade edilmediği iddiasıyla fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak mevduat hesabında bulunan paradan dolayı şimdilik 30.000,00 TL teminat karşılığı bloke edilen paradan dolayı ise 5.000,00 TL talep edilerek toplam 35.000 TL harca esas değer gösterilmek suretiyle anılan miktar üzerinden harç yatırılarak açılmış ise de dava dilekçesindeki talep davacının davalı bankadan1.205.531,00 TL ile teminat mektupları karşılığı 168.420,74 TL nin tahsili istemiyle açılmıştır.
5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 5. maddesinde, “Asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri beş yüz bin Türk Lirasının üzerinde olan dava ve işlere bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülüp sonuçlandırılacağı” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Somut olayda, dava dilekçesinde harca esas değer 35.000 TL olarak gösterilip bu bedel üzerinden harç yatırılmış ise de, dava dilekçesinin içeriğinden davacının davalıdan 1.205.531,00 TL ve teminat mektupları karşılığı 168.420,74 TLnin tahsilini talep ettiğinin anlaşılması karşısında dava değeri 500.000,00 TL’nin üzerindedir.
Hal böyle olunca, dava değerinin 500.000,00 TL’nin üzerinde olduğu, davanın asliye ticaret mahkemesinde bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülüp sonuçlandırılacak işler kapsamında kaldığı, davanın heyetçe görülmesi gerektiği gözetilerek dosyanın heyete tevdi gerekirken tek hakim tarafından değerlendirilme yapılarak karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Nitekim Yargıtay 11. HD’nin 31/05/2018 tarih ve …. sayılı emsal nitelikteki kararları da bu yöndedir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın mahkemenin teşekkülü yönünden kanuna aykırı olduğu gözetilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni yönünden HMK’nın 355. Maddesi gereği kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, heyetçe değerlendirilerek yeniden karar verilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 355. Maddesindeki kamu düzenine aykırılık gözetilerek KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2019 tarih ve …. Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-a.3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davanın yeniden heyetçe görülmesi için dosyanın Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4-Davacının yatırmış olduğu 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.3 maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/03/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.