Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1091 E. 2021/337 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO :….
KARAR NO : …

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2019
NUMARASI : ….
….
….
DAVA : Menfi Tespit – İsdirdat
DAVA TARİHİ : 23/01/2013
KARAR TARİHİ : 04/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2021

Taraflar arasındaki menfi tespit – istirdat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında araç alımına ilişkin kredi sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin kredi ödemesinde zorluğa düştüğünü, davalının kredi hesabını kat ettiğini, kat ihtarının yanlış adrese gönderilmiş olması nedeni ile ihtarname gereğini yerine getiremediklerini, sözleşmede Ankara Mahkemeleri yetkili olarak belirlenmiş olmasına rağmen İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün…. sayılı icra takiplerinin başlatıldığını, her iki icra takibi nedeni ile toplam 920.148,69 TL ödeme yaptıklarını, talep edilen temerrüt faizi miktarının sözleşmeye aykırı olduğunu, içeriğini kendilerinin belirleyemediği sözleşme imzalamak zorunda kaldıklarını belirterek İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün ….sayılı icra takip dosyaları ile müvekkilinin toplamda 550.000,00 TL borçlu olmadığının tespiti ve şimdilik fazla tahsil edilen 10.000,00 TL’nin tahsil tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, kötü niyet tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında talebini toplam 42.106,98 TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sözleşmede yer alan adresine hesap kat ihtarının tebliğ edildiğini, icra dosyası kapak hesabı sonrasında toplam 933.308,07 TL tahsilat yapıldığını, araçlar üzerindeki rehnin kaldırıldığını, kredinin ödeme tarihleri belirli olduğundan bu tarih itibarıyla borcun muaccel olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporuyla ödemenin yapıldığı tarihte davalının davacıdan 875.102,58 TL alacaklı olduğu, davacı tarafından ise toplam 894.777,44 TL ödeme yapıldığı, ödemenin yapıldığı tarih itibarıyla yapılan hesaplamaya göre davacının davalıya fazladan 19.675,16 TL ödeme yaptığının tespit edildiği gerekçesiyle fazla ödenen 19.675,16 TL’nin 21/05/2012 ödeme tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporuna itirazları karşılanmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davacının hukuki yararının bulunmadığını, davacının icra dosyasına herhangi bir ödeme yapmadığını, ödemelerin üçüncü kişilerin tarafından yapıldığını, temerrüt tarihi olarak ödenmemiş olan her bir taksit tarihinin alınması gerektiğini, bilirkişi raporunda tahsil harcı ve vekalet ücreti tutarlarının hatalı belirlendiğini, her iki dosyaya toplam 27.400,00 TL tahsil harcı yatırılmasına rağmen 13.704,00 TL’nin hesaplamaya dahil edilmediğini, takip nedeniyle bankanın hak ettiği vekalet ücretinin 44.610,00 TL olmasına rağmen 24.690,00 TL üzerinden hesaplama yapıldığını, icra takibinde borçludan fazla tahsilat yapılması halinde paranın iadesi için istirdat davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, icra dairesine başvurulması gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere müvekkilinin hesabından 42.160,98 TL fazla tahsilat yapıldığını, 13.704,00 TL tahsil harcı hesaplanmasının yanlış olduğunu, müvekkilinin İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün …. takip dosyasında borçlu bulunmadığını, buna rağmen mahkemece eksik miktar üzerinden hüküm kurulduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, %40 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve fazla ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı icra takip dosyaları sureti, 18/04/2008 tarihli genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, 30/05/2008 tarihli rehin sözleşmesi, tahsil harç müzekkeresi, ödeme mahsup fişleri, davacı şirket banka hesap hareketleri, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 22/05/2017 tarihli ön, 30/10/2017 tarihli kök, 24/04/2018 tarihli birinci ek, 17/12/2018 tarihli ikinci ek bilirkişi raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olup, ….sayılı yetkisizlik kararı üzerine İstanbul Anadolu 20. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiş, anılan mahkemece ….sayılı karar ile Ankara asliye ticaret mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verildiği, merci tayini için dosyanın Yargıtay 17. Hukuk Dairesine gönderildiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27/06/2014 tarih ….sayılı karar ile Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi yargı yeri olarak belirlenmiştir.
İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün….sayılı icra takip dosyası ile alacaklı banka tarafından dava dışı ….aleyhine toplam 345.874,23 TL alacağın tahsili talebi ile 18/04/2008 tarihli genel kredi sözleşmesi dayanak yapılarak ilamsız icra takibi yapıldığı, davacının anılan takipte borçlu sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır.
İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı icra takip dosyası ile alacaklı banka tarafından davacı şirket aleyhine toplam 346.064,27 TL alacağın tahsili talebi ile 18/04/2008 tarihli genel kredi sözleşmesi, 30/05/2008 tarihli rehin sözleşmesi dayanak yapılarak taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapıldığı, davacı vekilinin 13/04/2012 tarihinde takip konusu alacağın davacının hesaplarında bulunan tutarların takas mahsubu ile takas edildiğini bildirdiği, 17/04/2012 tarihinde 13.704,10 TL tahsil harcının davalı banka tarafından yatırıldığı görülmüştür.
Takip dayanağı 18/04/2008 tarihli genel kredi sözleşmesinin….ile davacı şirket arasında 1.000.000,00 TL limitli olarak akdedildiği, dava dışı….’in sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı görülmüştür. 30/05/2008 tarihli rehin sözleşmesi ise…. ile davacı şirket arasında akdedilmiş, davacı şirket adına kayıtlı 5 ayrı araç üzerine banka lehine rehin tesis edilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bankacı bilirkişi kök raporunda, İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takip tarihinde davalı bankanın 339.102,52 TL asıl, 3.767,81 TL işlemiş faiz, 188,39 TL BSMV olmak üzere toplam 343.058,71 TL alacaklı olduğu, takipte 3.005,56 TL fazla talep bulunduğu, 13/04/2012 ödeme tarihinde ise icra masrafları hariç bankanın 891.010,86 TL alacaklı olduğu, 42.160,98 TL fazla tahsilat yapıldığı tespit edilmiştir.
Anılan rapora davalı vekilinin itiraz etmesi üzerine alınan birinci ek raporda ise, dava tarihi itibarıyla davacının davalıdan 19.101,05 TL asıl, 2.489,91 TL işlemiş faiz olmak üzere 21.590,96 TL talep edebileceği, 13/04/2012 ödeme tarihi itibarıyla 13.704,10 TL tahsil harcı, 24.690,00 TL vekalet ücreti dahil olmak üzere yapılan hesaplamada davalının 914.070,80 TL alacaklı olduğu, davacının ise 933.171,84 TL ödediği, davacının fark miktar olan 19.101,05 TL’yi davalıdan talep edebileceği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin birinci ek bilirkişi raporuna itiraz etmesi üzerine alınan ikinci ek bilirkişi raporunda, dava tarihi itibarıyla davacının davalıdan 19.675,00 TL asıl, 2.555,41 TL işlemiş faiz olmak üzere 22.230,57 TL talep edebileceği alacağı bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı yan davalının iki ayrı icra takip dosyası ile borçlu olduğu miktarın üzerinde tahsilat yaptığını iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda ikinci bilirkişi ek raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmesi ve rehin sözleşmesi imzalandığı, kredi borcunun ödenmemesi üzerine kredi hesabının kat edildiği, takip konusu alacağın davacının hesaplarında bulunan tutarların takas mahsubu ile ödendiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacının takip dosyaları nedeniyle davalıya borçlu olmadığı bir miktar bulunup bulunmadığı, bu kapsamda davalının davacıdan fazla tahsilat yapıp yapmadığı, yapmış ise miktarı, davacının bu miktarı davalıdan talep edip edemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün ….sayılı icra takip dosyaları tahsilde tekerrür etmemek üzere başlatılmıştır. Anılan dosyalardan …. sayılı dosyada davacının borçlu sıfatı bulunmamakta ise de, …. sayılı takip dosyası davacı borçlu hakkında başlatılmıştır. Davacı şirket aleyhine taşınır rehninin paraya çevrilmesi talebiyle başlatılan icra takip dosyasında davalı banka vekili takip konusu alacağın davacının hesaplarından takas mahsup ile tahsil edildiğini bildirmiştir. Davacının davalı bankada bulunan hesabına alacaklı olduğu dava dışı üçüncü kişiler tarafından yatırılan paranın davalı banka tarafından takas mahsup ile davacı borcunun ödenmesi, borcun üçüncü kişiler tarafından ödendiği sonucunu doğurmayacaktır. Üçüncü kişiler tarafından para davacının davalı bankada bulunan hesabına yatırılmakla davacının yedine girmiştir. Bu durumda davalı vekilinin üçüncü kişiler tarafından ödenen paraya yönelik olarak davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir.
Öte yandan yargılama aşamasında alınan bilirkişi üçüncü ek raporu ile, dava tarihi itibarıyla davalının davacıdan fazla yaptığı tahsilat miktarı tespit edilmiştir. Anılan rapor ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir. Bilirkişi raporunda tespit yapılırken davacının borçlu olduğu İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı takip dosyasına yatırılan tahsil harcı davalı banka alacağı olarak hesaplamaya dahil edilmiştir. Diğer takip dosyasında davacı şirket taraf olmadığından bu dosyaya yönelik var ise yatan tahsil harcının hesaplamaya dahil edilmemesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi, davalı banka tarafından takip konusu alacağın tahsili sırasında vekalet ücreti 24.690,00 TL olarak esas alındığından artık bankanın takip dosyasında hak ettiği vekalet ücreti değil, tahsil ile kabulünde olan miktarın davalı banka alacağı olarak hesaplamaya dahil edilmesi isabetlidir.
Davalı vekili davacının fazla yatırılan paranın iadesi için icra dairesine müracaat edilmesi gerektiğine yönelik istinaf itirazında bulunmuştur. İşbu dava genel hükümlere göre açılmış menfi tespit – istirdat davası niteliğindedir. Bir başka anlatımla davacı yan takip konusu borcun miktarına yönelik itirazda bulunarak maddi hukuk anlamında sonuç doğuracak şekilde dava açmıştır.
İİK’nun 361.maddesinde icra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği veya yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğunun hesap neticesinde anlaşılması halinde verilen paranın ayrıca bir karara gerek kalmaksızın bu kimseden geri alınacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda ise icra takip dosyasına yatırılan bir para olmayıp davalı banka tarafından tahsilat davacının banka hesapları üzerinden ve haricen yapılmıştır. Bu durumda davacının fazla tahsilat yapıldığı iddiası ile İİK’nun 361.maddesi hükmü uyarınca icra dairesine başvurması yasal olarak mümkün değildir.
Davacı vekili kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği yönünde istinaf itirazında bulunmuştur. Davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün ….sayılı icra takibinde fazla alacağın tahsili talep edilmekle davalının bu kısım yönünden takipte haksız olduğu anlaşılmış ise de, davalı bankanın kötü niyetli olduğuna ilişkin herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu durumda mahkemece davacı yanın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık yönünden incelenmesine gelindiğinde, İİK’nun 72/7. maddesi, “Takibe itiraz etmemiş veya itirazın kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.” hükmünü içermektedir. Anılan hükümde yer alan bir yıllık süre hak düşürücü süre niteliğinde olup, yargılamanın her aşamasında hakim tarafından re’sen gözetilmesi gerekir.
Somut olayda, icra takibi sonucu davacının hesabından takas mahsup ile tahsilat 13/04/2012 tarihinde yapılmış ve icra takibine konu borç tamamen ödenmiştir. Davacı yan 10.000,00 TL değer üzerinden işbu istirdat davasını 23/01/2013 tarihinde açmış, yargılama aşamasında, 17/11/2017 tarihinde davasını 42.106,98 TL olarak ıslah etmiştir.
Ödeme tarihi gözetildiğinde dava tarihi itibarıyla bir yıllık hak düşürücü süre sona ermemiş ise de ıslah tarihinde bir yıllık hak düşürücü süre sona ermiştir. Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmuş olması ödeme tarihinden itibaren başlayacak olan bir yıllık hak düşürücü süreyi kesmeyecektir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24/03/2008 tarih … sayılı ilamı).
Hal böyle olunca, mahkemece ıslah edilen kısım yönünden ödeme tarihi ile ıslah tarihi arasında bir yıllık hak düşürücü sürenin sona erdiği gözetilerek hak düşürücü süre dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden ıslah edilen kısım yönünden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine, davanın kısmen kabulüne, koşulları oluşmadığından taraf vekillerinin kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık gözetilerek KABULÜNE,
2-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/04/2019 tarih…. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜNE,
4-10.000,00 TL’nin 21/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
5-Davacının fazla talebinin hak düşürücü süreye ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle reddine,
6-Tarafların kötü niyet tazminat taleplerinin reddine,
7-Alınması gereken 683,10 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 170,80 TL ve 600,00 TL ıslah harcı toplamı 770,80 TL nin mahsubu ile bakiye 87,70 TL’nin talebi halinde davacıya iadesine,
8-Davacı tarafından yatırılan 24,30 TL başvurma harcı, iade edilen kısım dışında kalan 683,10 TL ıslah ve peşin harç olmak üzere toplam 707,40 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan tebligat ve posta gideri 280,15 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre 66,53 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 4.816,05 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Davalı tarafından yapılan 500,00 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre 381,25 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, artan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
13-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı kalması halinde bildirilecek hesap numarası olur ise hesaba, hesap numarası bildirilmez ise gider avansından karşılanmak koşulu ile posta havalesi ile yatıran tarafa iadesine,
B)1-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
2-Davalı tarafından yatırılan 336,00 TL nispi istinaf karar harcının talebi halinde davalıya iadesine,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 9,85 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 131,15 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından istinaf aşamasında istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yapılan 121,30 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 04/03/2021

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.