Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1064 E. 2021/1606 K. 27.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATIASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/05/2019
NUMARASI :…
KARAR TARİHİ : 27/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2021

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce duruşma açılmak suretiyle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin 63 yaşında ve okuma yazma bilmeyen bir ev hanımı olduğunu, müvekkilinin davalı bankaya hiçbir borcu bulunmadığını, …’ın kullanmış olduğu krediye kefil olduğunu, asıl borçlunun borcunu ödememesi üzerine müvekkilinin davalı bankaca arandığını, ipotekli evinin satılacağı endişesi ile asıl borçluya ait kredi borcunun tamamının müvekkili tarafından ödenerek kapatıldığını, yapılan ödeme sonrasında taşınmaz üzendeki ipoteğin fekki için müvekkilinin davalı bankaya başvurduğunu ancak, banka çalışanları tarafından müvekkilinin oyalandığını, borcun kapatılmasına rağmen müvekkiline ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmadığını, Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2016/24156 Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını, müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2016/24156 Esas sayılı dosyadan ve adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki ipotek nedeniyle herhangi bir borcunun olmadığının tespiti ile takibin iptaline ve ipoteğin fekkine karar verilmesine, haksız ve kötü niyetli alacak talebi nedeniyle takip tutarının % 20’sinden az olmamak üzere tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle usule ilişkin itirazlarının bulunduğunu, görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunu, esasa ilişkin ise, davanın hukuki dayanağının olmadığını, davacının kendi isteği ve rızası ile tapuda müvekkili banka lehine 195.000,00 TL’lik ipotek tesis ettirdiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacıya yönelik borcun kaynağının 04/02/2015 tarih ve …. yevmiye nolu ipotek senedi olduğu, senedin 1. maddesinin 6098 sayılı TBK’nun 21/2. maddesine aykırı olduğu, ipotek sözleşmesi içerisinde yapılan borcun üstlenilmesi taahhüdünün, ipotek sözleşmesinin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olduğu, bu haliyle genel işlem koşulu niteliğini taşıdığı ve dolayısıyla davacının Ankara 31. İcra Müdürlüğü’nün 2016/24156 esas sayılı takip dosyasına konu borçtan dolayı sorumlu tutulamayacağı, davacının, aynı zamanda gelini olan dava dışı … ile davalı …A.Ş. … Şubesi arasında akdedilen 04/02/2015 tarihli 150.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesinin teminatı olarak maliki olduğu Ankara…. numaralı bağımsız bölüm üzerine yine 04/02/2015 tarihinde davalı banka lehine 1. derecede ve 195.000,00 TL bedelli ipotek tesis ettiği, bu sözleşmeye istinaden …’a kullandırılan kredi borcunun da bizzat davacı tarafından gerekli ödemeler yapılarak kapatıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2016/24156 esas sayılı takip dosyasına konu alacak nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacıya ait Ankara İli ……
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemede görülen davanın İİK’nun 72 maddesi uyarınca menfi tespit ve ipoteğin fekki davası olduğunu, dava dışı …’ın müvekkil Banka … Şubesinden ticari kredi kullanmış ve söz konusu ticari kredi borcu ödenmiş olmakla birlikte …’ın eski eşi …’un müvekkil Banka … Şubesinden kullanmış olduğu ticari kredilere de müşterek müteselsil borçlu ve kefil olduğunu, davacının müvekkil Banka lehine tesis ettirdiği 195.000,00 TL’lik ipoteğin …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı ve imzalayacağı kredi sözleşmelerinden kaynaklanacak tüm doğmuş ve doğacak borçlarını da kapsadığını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarının da bu yönde olduğunu, bu kararlardan da anlaşılacağı üzere ipoteğin kefaleti de kapsar ve ipotek sorumluluğu kefalet borcu ödenene kadar devam edeceğini, TBK 21. maddesinin İpotek Resmi Senetlerinde uygulanmasının hukuken mümkün olmadığını, … tarafından söz konusu ipotek belgeleri imzalanırken iradesinin sakatlanmasının da söz konusu olmadığını, müvekkili Bankanın ipoteğinden sonra gelmek üzere yine gayrimenkulü üzerinde 2. derecede ayrı bir ipotek daha tesis ettirdiğini, bu nedenlerle genel işlem şartlarının varlığının kabulünün hukuken mümkün olmadığını, …’ın ödediği miktarın yalnızca 17.500,00 TL olup, ödemeye ilişkin dekontlar mahkemeye sunulduğunu ve bilirkişi incelemesi yapılması talep edilmesine rağmen mahkemece herhangi bir inceleme yapılmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; dava konusu icra takibinin dayanağı olan ipoteğin, borcun sona ermiş olması nedeniyle fekki ile davalı bankaya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 31. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı takip dosyaları, dava konusu taşınmazın takyidatlarını gösterir tapu kaydı ve akit tablosu, hesap ekstreleri, ödeme dekontları, 02/10/2015 tarihli ve 08/09/2015 tarihli hesap kat ihtarnameleri, genel kredi sözleşmeleri, vs.deliller dosya arasında mevcuttur .
05/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle, ipotek borçlusu davacının rehin açığı belgesine konu Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/21969 Esas sayılı dosyasıyla yapılan takipte borçlu, kefil ya da ipotek borçlusu sıfatıyla taraf olmadığı, davalı banka tarafından Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2016/24156 esas sayılı dosyasıyla bahse konu belgeyi dayanak göstererek davacı aleyhine yapılan takibin 6098 sayılı TBK’nun 21 maddesinde düzenlenen genel işlem koşullarına aykırı olduğu belirtilmiştir.
Dosya kapsamından; dava dışı … ile davalı …… Şubesi arasında 04/02/2015 tarihli 150.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, davacının bu sözleşmede herhangi bir sıfatla yer almadığı, kredi sözleşmesinin teminatı olarak davacı … tarafından maliki olduğu …. kayıtlı taşınmaz üzerine 04/02/2015 tarihinde davalı banka lehine 1. derecede ve 195.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiği, 04/02/2015 tarihli kredi sözleşmesine istinaden … … Şubesi tarafından kullandırılan 53.000.00 TL’lik taksitli esnaf kredisi borcunun … tarafından ödenmemesi üzerine, borçlu …, kefili … ve ipotek borçlusu …’a 26.921,72 TL borcun ödenmesi talebi ile 02/10/2015 tarihli ihtarnamenin keşide edildiği, bunun üzerine ipotek borçlusu davacının 23/02/2016 ve 06/12/2016 tarihlerinde yapmış olduğu ödemelerle bu kredi borcunu kapattığı, bu hususta taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı; öte yandan, dava dışı …ile davalı …… Şubesi arasında 08/08/2014 tarihli 200.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmeyi dava dışı …’ın 200.000,00 TL limitle müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davacının bu sözleşmede de herhangi bir sıfatla yer almadığı, 08/08/2014 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklanan borca ilişkin olarak 07/10/2015 tarihinde alacaklı …tarafından borçlu …ve kefili … aleyhine Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2015/21969 esas sayılı dosyasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte bakiye 54.559,37 TL borç için borçlu …yönünden 28/04/2016 tarihinde “Rehin Açığı Belgesi” düzenlendiği, daha sonra bu kesin rehin açığı belgesi dayanak gösterilerek Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2016/9285 esas sayılı dosyasıyla …ve … aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlulara tebliğ edilemediği, bunun üzerine yine alacaklı …tarafından Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2016/24156 esas sayılı dosyasıyla …, … (…) … ve … (davacı) aleyhine eldeki davanın konusunu oluşturan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı yan, takip konusu ipotek senedinin davalı banka ile dava dışı … arasındaki 04/02/2015 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın teminatını teşkil etmek üzere düzenlendiğini, …’ın kredi borcu tamamen ödenerek kapatıldığından dolayı ipoteğin fek edilmesi gerektiğini iddia ederek eldeki davayı açmış; davalı yan ise, davalı banka ile dava dışı …arasında akdedilen 08/08/2014 tarihli genel kredi sözleşmesinde …’ın müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığını, söz konusu ipoteğin …’ın kefaletinin de teminatını teşkil etmesi nedeniyle ve …’un kredi borçları sona ermediğinden davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Bu durumda uyuşmazlık, davalı bankanın dava dışı …’a 08/08/2014 tarihli kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan ve ödenmeyen kredi borcundan, borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz maliki davacının sorumlu tutulup tutulamayacağı hususundan kaynaklanmaktadır.
Davacı, gerek davalı banka ile dava dışı … arasında imzalanan 04/02/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde gerekse davalı banka ile dava dışı …arasında imzalanan 08/08/2014 tarihli genel kredi sözleşmesinde herhangi bir sıfatla yer almadığından borçtan şahsen sorumluluğu bulunmamaktadır.
TMK’nun 887. maddesi “İpotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değilse, alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya hem kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır.” hükmünü içermektedir. Anılan hükümden de anlaşılacağı üzere asıl borçluyla beraber borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine ihbar yapılmadıkça, ipotek borçlusu yönünden borç muaccel hale gelmeyecektir (Emsal Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 04/03/2019 tarih ve 2017/4649 Esas 2019/1322 Karar sayılı ilamı). Hükümde düzenlenen muacceliyet ihbarı dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Davacı … da ipotekle temin edilen borçtan şahsen sorumlu olmayıp, 3.kişinin borcu için ipotek veren durumundadır.
Yukarıda yapılan açıklama karşısında somut olaya gelindiğinde, dosya içerisinde yer alan 02/10/2015 tarihli hesap kat ihtarı davalı banka tarafından davacı ve diğer borçlulara gönderilmiş olmakla birlikte hesap kat ihtarı içeriğinde ihtarnamenin dava dışı … lehine kullandırılan kredilerin ödenmemesi nedeniyle keşide edildiği açıklanmış, davacının …’ın kullandığı kredilerin teminatını teşkil etmek üzere ipotek tesis etmesi nedeniyle kredi borcundan sorumlu olduğu belirtilmiş, davacının …’ın dava dışı …’a kefaletinden kaynaklanan borçları olduğuna dair herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. Dava konusu Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2016/24156 Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip dosyasına sunulan 08/09/2015 tarihli hesap kat ihtarnamesi ise, dava dışı …ve …’a hitaplı olarak keşide edilmiş olup, davacı bu ihtarnamede herhangi bir sıfatla yer almadığı gibi ihtarname içeriğinde de davacının, …’ın …’un kredi borcuna kefaleti nedeniyle ipotek veren sıfatıyla sorumlu olduğuna dair herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş ve söz konusu ihtarname davacıya tebliğ de edilmemiştir.
TMK’nun 887.maddesinin amaçsal olarak yorumlanması gerekir. Hükmün amacı borç doğuran sözleşmede taraf olmaması nedeniyle borcun ödenip ödenmediği, hesabın kat edilip edilmediğinden haberdar olamayacak olan ipotek malikinin doğrudan icra takibi ile karşı karşıya getirilmemesidir. Bir başka anlatımla icra takibi yapılmadan önce gönderilecek muacceliyet ihbarı ile borçtan haberdar olan ipotek malikine borcu ödemeye ilişkin icra takibi dışında seçenek sunulmasıdır.
Davalı banka dava konusu icra takip tarihinden önce asıl borçlu …’un hesabını kat ederek …ile müteselsil kefil …’a 08/09/2015 tarihli ihtarnameyi göndermiştir. Gönderilen hesap kat ihtarının muhataplara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen borcun ödenmemesi üzerine ihtarda yer alan atıfet süresi sona erdikten sonra dava konusu icra takibi başlatılmıştır. Hesap kat ihtarnamesinde davacının ipotek maliki sıfatına yer verilmemiştir. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere ipotekli taşınmaz maliki olan davacı somut olayda borçtan şahsen sorumlu değildir. Davalı banka tarafından davacıya TMK’nun 887. maddesi gereğince usulüne uygun bir ihtarname gönderilmemiştir. TMK’nın 887.maddesi uyarınca borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz maliki davacı …’a karşı davalı alacaklı bankanın ödeme isteminin etkili olması, bu istemin hem dava dışı asıl borçlu …’a, hem müteselsil kefil …’a hem de davacı ipotek borçlusu …’a yapılmış olmasına bağlıdır. Bu durumda borçlu ile ipotek borçlusu arasında mecburi takip ve dava arkadaşlığı vardır. Bu husus takip ve dava şartlarından olup, mahkemece re’sen gözetilmelidir. Hal böyle olunca, eldeki davada TTK’nın 887.maddesi gereğince takip şartının gerçekleşmediğinden davalı bankanın dava konusu icra takibi ile davacıdan alacak talebinde bulunamayacağı gözetilerek bu gerekçe ile davacının dava konusu Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2016/24156 Esas sayılı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır (Emsal mahiyette Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 04/03/2013 tarih ve 2012/13062 esas 2013/4047 karar sayılı içtihatı).
Davacının ipoteğin fekki talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; davacının imzasını taşıyan 04/02/2015 tarih ve 3878 yevmiye nolu ipotek akit tablosunun “Sözleşme Şartları” başlıklı 1. maddesinde, “… Merkez Şubeleri ile özellikle … Şubesi tarafından borçlu … namına açılmış ve açılacak bilcümle borçlu hesaplardan, her türlü krediler ile verilmiş ve verilecek teminat mektupları ve kontrgarantilerden, ithalat ile ilgili poliçelere bankaca konulan aval ve kabul şerhlerinden keşideci, ciranta, müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı ve imzalayacağı kredi sözleşmelerinden, ………….doğmuş ve doğacak tüm borçlarından 195.000,00 TL kadar olan miktarının teminatını teşkil etmek üzere 1. derecede, fekki alacaklı banka tarafından bildirilinceye kadar süreli ipotek tesis edilmiştir.” düzenlemesinin mevcut olduğu, davacının ipotek senedinin geçerli olmadığı yönünde bir iddiasının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
İpotek ayn teminat olmakla temin olduğu borç ilişkisini açıkça senetle gösterilmesi gerekir. Doğasında borcun aynen temin edilmesi olduğuna göre temin edilen borcun asaleten/ kefaleten olmasının önemi bulunmadığına göre TBK 21 anlamında değerlendirilmesi de mümkün değildir.
TMK’nun 883. maddesinde; alacak sona erince ipotekli taşınmazın malikinin, alacaklıdan ipoteği terkin ettirmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Aynı yasanın 884.maddesinde ise; borçtan şahsen sorumlu olmayan rehinli taşınmaz malikinin, borçluya ait koşullar içinde borcu ödeyerek taşınmazın üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını isteyebileceği hükmü mevcuttur.
Davalı banka ile dava dışı … arasında imzalanan 04/02/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödenerek sona erdiği tarafların kabulünde olup, dosya içeriğiyle de sabit ise de, davalı bankanın, dava dışı …’dan, yine dava dışı …’un kredi borçlarına müteselsil kefaleti nedeniyle dava tarihi itibariyle toplam 65.126,25 TL alacaklı olduğu Dairemizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tespit edilmiştir. Bu durumda davalı bankanın dava dışı …’dan 04/02/2015 tarih ve …. yevmiye no’lu ipotek akit tablosunun “Sözleşme Şartları” başlıklı 1. maddesindeki düzenleme nedeniyle müteselsil kefil sıfatıyla alacaklı olması karşısında işbu dava tarihi itibariyle TMK’nun 883.maddesindeki ipoteğin fekki koşulları gerçekleşmemiştir.
Dairemizce TMK’nun 884.maddesi gereğince 06/12/2012 tarihli duruşmada davacı vekiline ipoteğin fekki yönünden borcu ödeyip ödemeyecekleri hususu sorulmuş, davacı vekilince 27/12/2021 tarihli duruşmada ipoteğin fek edilebilmesi için depo yönünden süre verilmesini talep etmedikleri bildirilmiştir.
Hal böyle olunca, TMK’nun 883.maddesindeki koşulların gerçekleşmemesi ve davacı yanca aynı Yasanın 884.maddesi gereğince ipoteğin fek edilebilmesi için gerekli işlemin yapılmaması karşısında ipoteğin fekki isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/05/2019 tarih 2018/398 esas 2019/309 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davacının ipoteğin fekki isteminin REDDİNE,
3-Davacının menfi tespit davasının KABULÜ ile davacının Ankara 31.İcra Müdürlüğünün 2016/24156 takip sayılı icra dosyasından davalıya borçlu olmadığının tespitine,
4-Alınması gereken 4.591,81 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 3.330,12 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.261,69 TL ile dava açılırken alınması gerekli olan 44,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 1.306,09 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacıdan dava açılırken tahsil edilen 4,60 TL vekalet harcı, 3.330,12 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.334,72 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının yargılamada yapmış olduğu 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 281,00 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 1.481,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı gözetilerek hesaplanan 510,53 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 9.538,62 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 16.089,09 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B)1-Davalı tarafından yatırılan 3.330,11 TL istinaf nispi karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan posta ve tebligat gideri olan 136,00 TL ile bilirkişi ücreti 500,00 TL 636,00 TL ile 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam olan 757,30 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında birden fazla duruşma açıldığından yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/12/2021

….
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.