Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2018/2237 E. 2021/927 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.

ANKARA

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

KARAR



İNCELENEN DOSYANIN

MAHKEMESİ : Ankara 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 06/07/2018

NUMARASI : …

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan

KARAR TARİHİ : 05/07/2021

GEREKÇELİ KARARIN

YAZILDIĞI TARİH : 09/07/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı … vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … …. asıl borçlu, davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi borcunun davalılara keşide olunan Ankara 28. Noterliği’nin 16/12/2014 tarihli kat ihtarına rağmen ödenmediğini, kredi alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine davalı-borçlular tarafından haksız itiraz edildiğini ileri sürerek icra takip dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP

Davalı … … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından dava dışı asıl borçlu şirketin kredi borçları için taşınmazı üzerinde 25/01/2013 tarihinde 2. dereceden 400.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, müvekkilinin 30/03/2004 ve 17/11/2008 tarihli sözleşmelere kefil olduğunu, müvekkili aleyhine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile işbu ilamsız icra takibinin dayanağı borcun aynı borç olduğunu, İİK’nın 45. maddesi gereği davacının müvekkili aleyhine iş bu davayı açamayacağını savunarak davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 09/11/2009-28/09/2012 tarihleri arasında ortağı bulunduğu dava dışı asıl borçlu şirketin kullandığı krediler için hiçbir sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzalamadığını, müvekkilinin dava dışı şirketten hisse devralırken ve şirkete hisse devrederken imza attığını, dosyadaki sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, dava ve takip konusu 30/03/2004, 17/11/2008 ve 10/04/2013 tarihli üç adet genel kredi sözleşmesinden sadece 17/11/2008 tarihli olan genel kredi sözleşmesinde müvekkiline ait olduğu iddia olunan kefil imzasının bulunduğunu, diğer genel kredi sözleşmelerinde imza dahi bulunmadığını, öncelikle dayanak 17/11/2008 tarihli genel kredi sözleşmesindeki müvekkilinin adı ve soyadı altında bulunan imzanın müvekkiline ait olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, davaya konu kredi borcunun da hangi kredi sözleşmesinden doğduğunun belirlenmesi gerektiğini, icra takibinde talep edilen faiz miktarının fahiş olduğunu savunarak davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ

İlk derece mahkemesince iddia, savunma, grafoloji raporu, bilirkişi raporu ve toplanan tüm delillere göre; genel kredi sözleşmesi uyarınca dava dışı şirkete verilen ticari kredi borçlarının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle açılan iş bu davada alınan grafoloji raporuyla 17.11.2008 ve 29.6.2009 tarihli ve 24.12.2010 tarihli sözleşme ve limit artırımlarındaki davalı … adına atfen atılı bulunan imzaların 1imzaların davalı … eli ürünü olduğunun tespit edildiği, takibe dayanak yapılan 16.12.2014 tarihli hesap kat ihtarında borca dayanak olarak 6.7.2004 tarihli limit arttırımı sözleşmesinin gösterildiği, dava dışı şirket ile 30.3.2004,17.11.2008 ve 10.4.2013 tarihli sözleşmelerin olduğu, davalı …’nın 24.12.2010 tarihli limit arttırımı sözleşmesi sonucu 150.000,00 TL için kefaletinin bulunduğu, hangi sözleşmenin limitinin arttırıldığının yazılı olmadığı ancak içeriğinden 50.000,00 TL lik 17.11.2008 tarihli sözleşme için düzenlendiğinin anlaşıldığı, 30.3.2004 tarihli sözleşmede de davalı …’ nın adı ve imzasının olmadığı, davalı … …’ın 10.4.2013 tarihli genel kredi sözleşmesinde 340.000,00 TL için isim ve imzasının olduğu, eşinin onayının bulunduğu, dava dışı borçlıu şirketin bankadan kullanacağı krediler için teminat olarak … …’ a ait taşınmaz üzerine 25.1.2013 tarihinde 400.000,00 TL tutarında 2. derece ipotek tesis edildiği, hesap kat ihtarnamesinde ve davacı tarafça dayanağın net olarak hangi sözleşmeye ilişkin olduğu açıklanmamış isede; davalı … ‘nın 17.11.2008 tarihli kredi sözleşmesinde isim ve imzası bulunmasa da 29.6.2009, 16.12.2009 ve 24.12.2010 tarihli limit arttırımı sözleşmeleri ile 150.000,00Tl için kefaletinin olduğu, bu sözleşmelerdeki imzaların davalıya ait olduğunun tespit edilmiş olduğu, sözleşme içeriğinden arttırılan sözleşme limitlerinin 17.11.2008 tarihli sözleşmeye ilişkin olup yeni BK’ nın yürürlüğe girmesinden önce yani 1.7.2012 tarihinden önce düzenlendiğinden kefilin sorumlu olduğu azami miktar ve imzasının sorumluluk için yeterli olduğu, davalı … … yönünden ;TBK 586 maddesi uyarınca ipotek paraya çevrilmeden müteselsil kefil hakkında takibat yapılabileceği, gelen tapu kayıtları ve belgelerden ipoteğin dava dışı şirketin kredi kullanımı için verildiği, kendi kefaleti için verilmediği,bu nedenle ipoteğin paraya çevrilmesi ve rehin açığı belgesi alınmasına gerek olmadığı, davalının 10.4.2013 tarihli sözleşme ile 340.000,00 TLiçin kefaletinin bulunduğu, dava dışı şirketin Genel Ticari kredi Sözleşmesi uyarınca aldığı kredi ve ödemelerin çıkartıldığı, davalı … … ‘ın 150.000,00TL teminat limitinden ;davalı … … ‘ın kefilolduğu 340.000,00TL lık sözleşme için bu sözleşmede önceki sözleşmelerin ayrılmaz parçası olduğu ve kefilin önceki sözleşmelerden de sorumluluğunun olduğu yazılı olduğundan bu miktarı kapsayacak şekilde tespit edilen borçtan sorumlu olduğu, ancak aynı alacak ile ilgili Ankara 5.İcra Müdürlüğünün… sayılı dosyasında da ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile de takip yapıldığından mükerrer tahsilat olmaması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulune, Ankara 5. İcra Müdürlüğünün…. sayılı dosyasında 289.734,76 TL’nin … …. 150.000 TL ile sınırlı olmak üzere diğer davalı … … ile birlikte sorumlu olduğu gözetilerek itirazlarının bu miktar üzerinden iptaline fazlaya ilişkin kısmın reddine, Ankara 5. İcra Müdürlüğünün…. sayılı dosyada aynı alacak için ipotekin paraya çevrilmesi yönünden takip yapıldğı gözetilerek bu dosyada yapılacaka tahsilatların tahsilde tekerrür olmaması amacıyla infazda değerlendirilmesine, Alacak likit ve muayyen olduğundan asıl alacığın %20 57.946,95 ( …’nın sorumluluğunun 30.000 TL ile sınırlı olarak) davalılardan tahsiline, karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ

Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili lehine davada reddolunan miktar üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, aynı şekilde150.000,00 TL borçtan sorumlu olan müvekkili aleyhine daha fazla talep olunan borç sebebiyle reddolunan 139.734,76 TL üzerinden müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu hususta karar verilmemesinin de hatalı olduğunu, dava konusu 295.000,00 TL bedelli sözleşmede müvekkilinin kefil sıfatıyla imzası bulunmadığı halde bu sözleşmeden sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, davacı bankanın müvekkilinin hangi genel kredi sözleşmesinden sorumlu olduğunu ilk derece mahkemesince 11/04/2018 tarihinde verilen süreye rağmen bildirilemediğini, grafoloji raporunda da 295.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesinde müvekkilinin imzasının bulunmadığının belirtildiğini, davacı bankanın hiçbir açıklama yapmadan ve bilgilendirmeden açığa ve boşa imza attırarak bir kredi sözleşmesi düzenlemesinin haksız şart niteliğinde olduğunu, bakiye harç miktarının da kabul ve ret oranına göre yanlış hesaplandığını, yargılama giderlerinin müvekkili yönünden reddolunan miktara göre doğru hesaplanmadığını, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Dava; genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı iddia olunan davalı borçlulara karşı başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi gereği iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dava konusu Ankara 5. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra takip dosyası örneğinde; davacı banka tarafından borçlular … …, …, … …, … … hakkında kredi sözleşmeleri ve ihtarnameye dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibinde 280.930,09 Tl asıl alacak, 7.705,25 TL faiz, 725,02 TL BSMV, 300,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti 74,40 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 289.734,76 TL’nin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek %32 oranında faizi ve BSMV’siyle tahsilinin talep edildiği, davalı borçlu … vekilinin süresinde borca, faize, faiz oranına ve kefalet imzasına itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu, takip dosyasına sunulan Ankara 28. Noterliği’nin 16/12/2014 tarihli kat ihtarında; dava dışı asıl borçlu … …… ile imzalanan 06/07/2004 tarihli kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefiller olarak imzalayan davalılardan 16/12/2014 itibarıyla 305.335,00 TL alacağın bulunduğu,bu miktar alacağın 3 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin davalı borçlu … ile dava dışı asıl borçlu şirkete 18/12/2014 tarihinde tebliğ edildiği, 24/12/2010 tarihli kredi sözleşmesi limitinin arttırılması sözleşmesinde davalı …’nın 150.000,00 TL kefalet limitiyle imzaladığı, görülmüştür.

Ankara 5. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı icra takip dosyası örneğinde; davacı-banka tarafından borçlular ….. …Ltd. Şti. ile … … aleyhine 16/01/2015 tarihli takip talebi ile toplam 286.171,69 TL’nin tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yapıldığı anlaşılmıştır.

Davada harca esas değer 295.000,71 TL olarak gösterilmiş ise de dava dilekçesinin içeriğinde davalıların icra takip dosyasında 269.476,00 TL ye itiraz ettikleri belirtilerek borçluların bu miktara yönelik itirazlarının iptaline karar verilmesini istemiştir. Dairemizce açılan duruşmada davacı banka vekili UYAP ortamından göndermiş olduğu elektronik imzalı 28/06/2021 tarihli dilekçesinde dava değerinin dava konusu ilamsız icra takip dosyasında talep edilen toplam alacak tutarı olan 289.734,76 TL olduğunu bildirmiştir.

İlk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan bilirkişi heyeti …. tarafından düzenlenen bilirkişi heyet raporunda; dava dışı firmanın …..nolu hesaptan kullanılan kredinin; 12/05/2014 tarihinde dava dışı firmaya 71.000,00 TL lik %13 akdi faiz oranı üzerinden en son 30/09/2014 tarihi itibarıyla kalan anapara borcunun 71.000,00 TL olduğu, takip tarihi itibarıyla 73.373,57 TL asıl alacak, 2.416,44 TL işlemiş faiz, 239,50 TL BSMV olmak üzere 76.029,51 TL, …. nolu hesaptan kullanılan kredi hesabında; 08/08/2014 tarihinde 35.000,00 TL ve 08/09/2014 tarihinde 40.000,00 olmak üzere 75.000,00 TL yıllık %11,70 akdi faiz oranı üzerinden kredi kullandırıldığı, takip tarihi itibarıyla 78.023,13 TL asıl alacak, 2.569,56 TL işlemiş faiz, 279,64 TL olmak üzere toplam 80.872,33 TL alacağı bulunduğu, dava dışı firmaya 21/08/2014 tarihinde 10 adet çek yaprağından oluşan çek karnesi teslim edildiği, karşılıksız kalan 2 adet çekin bedelinin ödenmesi sebebiyle takip tarihi itibarıyla 2.240,00 TL asıl alacak, 30,41 TL işlemiş faiz, 1,52 TL %5BSMV olmak üzere toplam 2.271,93 TL alacağı bulunduğu, dava dışı firmaya 03/12/2010 tarihinde tahsis edilen kredi kartının 02/12/2014 tarihli hesap kesim tarihi ve 12.12.2014 son ödeme tarihli hesap ekstresine göre toplam borcun 5.109,50 TL asıl alacak 279,04 TL işlemiş faiz 13,95 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 5.402,49 TL alacağı bulunduğu, dava dışı firmaya 21/02/2013 tarihinde yıllık %10,80 faiz oranı ile 200.000,00 TL taksitli ticari kredi kullandırıldığı, bu krediden 19.11.2014 tarihi itibarıyla kalan anapara tutarı 91.621,41 TL borcu kaldığı, takip tarihi itib. 91.621,41 TL asıl alacak, 3.924,45 TL faiz, 196,22 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 95.742,08 TL alacağının bulunduğu takip tarihi itibarıyla takip talebinde talep edildiği üzere 280.930,09 Tl asıl alacak, 7.705,25 TL faiz, 725,02 TL BSMV, 300,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti 74,40 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 289.734,76 TL alacağı bulunduğu belirlenmiştir.

Davalı …’nın, dava dosyasına birer örneği sunulan genel kredi sözleşmelerinden sadece 17/11/2008 tarihli ve dava dışı asıl borçlu şirketle imzalanan 10.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesinin 29/06/2009 tarihli ve 50.000,00 TL 16/12/2009 tarihli ve 60.000,00 TL, 24/12/2010 tarihli ve 150.000,00 TL kefalet limitiyle sorumlu olmak üzere 3 adet kredi limit artırım sözleşmelerinde imzası bulunmakta olup diğer sözleşmelerde imzasının yer almadığı, nitekim davalı vekilinin imzaya itirazı üzerine ilk derece mahkemesince grafoloji bilirkişisinden alınan 15/06/2017 tarihli raporda; 29/06/2009 tarihli ve 24/12/2010 tarihli kredi limit artırım sözleşmelerindeki davalı … adına atılı bulunan kefalet imzalarının eli ürünü olduğu somut bir şekilde tespit edildiği tüm dosya kapsamıyla sabittir.

Uyuşmazlık davalı kefilin takip dayanağı kredi sözleşmelerinden dolayı kefalet sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, dava konusu kredi alacağının davalı kefilin imzasının bulunduğu kefalet sözleşmeleri kapsamında kullandırılıp kullandırılmadığı, noktalarında toplanmaktadır.

İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetine yerinde inceleme yetkisi verildiği halde inceleme ve değerlendirme dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre yapılmış olup dava ve takip konusu kredi alacağının davalı kefilin imzasının bulunduğu kredi sözleşmesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı belirlenmemiştir. Bu bağlamda ilk derece mahkemesince 11/04/2018 tarihli celsede davalı borçlu kefil …’nın kefalet sorumluluğunun hangi genel kredi sözleşmesinden doğduğunu bildirmesi için davacı bankaya süre verilmiş olup davacı banka vekili 20/04/2018 tarihli dilekçesinde; dava dışı şirket ile imzalanan 30/03/2004, 17/11/2008 ve 10/04/2013 tarihli üç adet genel kredi sözleşmesinden davalının şirkete kullandırılan tüm kredilerden sorumlu olduğu bildirilmiştir. Davalı kefilin sorumluluğunun, takip ve dava konusu kredi alacağının davalı-kefilin imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmesinden doğduğunu tevsik eden belge olmaksızın davacı banka vekilinin salt bu soyut beyanı dikkate alınarak karar verilmesi mümkün değildir. Bu sebeple davalı …’nın istinaf sebeplerinin incelenmesi için HMK’nın 356. md. gereği duruşma açılarak HMK’nın 278/4. maddesi gereği davacı bankanın….hesapları üzerinde yerinde inceleme yapılmak suretiyle dava ve takip konusu kredi alacağının davalı kefilin imzasının bulunduğu kredi sözleşmesinden doğup doğmadığının belirlenebilmesi için bilirkişi raporu alınmasına yönelik düzenlenen tensip zaptında ara karar oluşturulmuştur.

Davacı bankanın …. kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme sonucu bankacılık işlemleri konusunda uzman ….tarafından düzenlenen 03.12.2020 tarihli kök raporda özetle; dava ve takip konusu taksitli ticari kredi ve şirket kredi kartı kredisinin 10.04.2013 tarihinde imzalanan üçüncü genel ticari kredi sözleşmesinin imzalanmasından önce 17.11.2008 tarihli ve genel ticari kredi sözleşmesi ve limit artırım sözleşmelerine istinaden dava dışı asıl borçlu şirkete açıldığı ve kullandırıldığı, diğer 3 adet … kredileri 10.04.2013 tarihli genel ticari kredi sözleşmesinin düzenlenmesinden sonra kullandırılmış ise de söz konusu 10.04.2013 tarihli sözleşme daha önce imzalanan 30.03.2004 tarihli ve 17.11.2008 tarihli sözleşmelerle bağlantı kurulduğu için davalı kefil … … söz konusu kredilerden dolayı kefaletinin devam ettiği, zira her ne kadar 10.04.2013 tarihli genel ticari kredi sözleşmesinde davalının kefalet imzası bulunmasa da, bu sözleşmeden önce düzenlenen 30.03.2004 tarih ve 17.11.2008 tarihli sözleşmelerin eki ve ayrılmaz parçası olduğunun sözleşmede açıkça belirtildiği için dava dışı asıl borçlu şirkete kullandırılan kredilerden daha önce imzalanan sözleşmelerdeki müşterek borçlu ve müteselsil kefillerin sorumluluğunun devam ettiği, zira davacı banka tarafından kullandırılan kredilerde tediye ve mahsup fişlerinde (dekontlarında) hangi sözleşmelere istinaden kullandırıldığı konusunda bir kayıt bulunmadığının davacı bankanın ilgili şubesinde yapılan incelemede görüldüğü belirtilmiştir.

Dairemizce takip konusu kredi alacağı kalemlerinin miktar itibarıyla belirlenmesi için alınan ek raporda; davacı bankanın taksitli ticari kredi alacağı sebebiyle; takip tarihi itibarıyla 92.575,29 TL asıl alacak, 3.048,81 TL temerrüt faizi (%20,80 üzerinden) 152,44 TL %5BSMV olmak üzere toplam 95.776, 54 TL ticari kredi kartı sebebiyle 5.181,95 TL asıl alacak miktarı, 248,11 TL %30,24 TL temerrüt faizi, 12,40 TL %5 BSMV olmak üzere icra takip tarihi itibarıyla toplam borç miktarı 5.442,46 TL olarak bildirilmiştir.

Dava, davalının müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı genel kredi sözleşmesine istinaden başlatılan ilamsız icra takip dosyasından dolayı icra takip dosyasına vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkin olup davacı banka alacaklı olduğunu usulüne uygun delillerle kanıtlamakla yükümlüdür. Daha açık bir anlatımla, davacı banka, dava konusu etmiş olduğu takip dosyasında talep edilen kredi alacağının davalının müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu takip dayanağı kefalet limiti en son imzalanan 24/12/2010 tarihli kredi limit artırım sözleşmesiyle 150.000,00 TL’ye çıkarılan 17.11.2008 tarihli genel kredi sözleşmesinden doğduğunu ispatlayacaktır. Davalı kefilin kefalet imzasının bulunduğu işbu genel kredi sözleşmelerinin öncesinde ve sonrasında davacı/davalı banka tarafından takip dayanağı olarak ibraz edilen 30/03/2004 ve 10/04/2013 tarihli olmak üzere iki adet genel kredi sözleşmelerinin de bulunduğu dosya kapsamıyla sabittir. Bu bağlamda Dairemizce davacı bankanın … Şubesi kayıtları yerinde incelenmek suretiyle düzenlenen bilirkişi kök raporunda, taksitli ticari kredi alacağı, şirket kredi kartı alacağı ve 3 adet … kredisi olmak üzere 5 kalem kredi alacağından oluşan takip ve dava konusu kredi alacağından; taksitli ticari kredinin 21.02.2013 tarihinde asıl borçlu şirkete 200.000,00 TL, …. nolu şirket kredi kartı sebebiyle 03.12.2010 tarihinde açılmış olup 02.12.2014 tarihinde icra takip tarihi itibarıyla 5.442.46 TL, asıl alacak, 165,41 TL faiz ve 8,27 BSMV olmak üzere toplam 5.616,14 TL, 28.02.2014 tarihinde 30.000 TL bedelli …. nolu … kredisi, … nolu … kredisi asıl borçlu şirkete 12.05.2014 tarihinde; 71.000 TL bedelli kredi kullandırılmış, … nolu … kredisi sebebiyle 08.08.2014 tarihinde asıl borçlu şirkete 35.000 TL ve 08.09.2014 tarihinde 40.000 TL olmak üzere toplam 75.000 TL kredi kullandırıldığı bilirkişi raporuyla belirlenmiş ise de bu raporda kredi açılış tarihleri ile genel kredi sözleşmelerinin tarihleri arasında kronolojik bağlantı kurulmak suretiyle davalı kefilin kefalet sorumluluğunun bulunduğu bildirildiği gibi davalının kefalet sıfatıyla imzasının bulunmadığı 10/04/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi ile kefalet imzasının bulunduğu 17/11/2008 tarihli genel kredi sözleşmesinin 43. maddesinde bu sözleşmenin bir önceki genel kredi sözleşmesinin ayrılmaz eki ve parçası olduğu hükmü gözetilerek davalının kefalet imzasının bulunmadığı 30/03/2004 tarihli ve 10/04/2013 tarihli genel kredi sözleşmelerinden sonra kronolojik bağ kurularak olarak açılıp kullandırıldığı belirlenen kredi alacaklarından da sorumluluğu bulunduğuna dair görüş Dairemizce benimsenmemiştir. Şöyle ki; dava ve takip konusu kredi alacağının dayanağı olan davacının kefalet imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmesinin cari hesap şeklinde işleyen süresiz olma niteliği gözetildiğinde bu sözleşmelere istinaden doğan kredi ilişkisinde borcun bir tarihte sıfırlanmış olması davalı kefili sorumluluktan kurtarmayacaktır. Bu durumda bilirkişi raporunda takip konusu kredi alacaklarının kredi açılış tarihleri ile davacı/davalının kefalet sözleşmeleri arasında kronolojik bağlantı kurulmak suretiyle çözüme gidilmesi doğru bulunmamıştır. Diğer taraftan bilirkişi raporunda davalının imzasının bulunmadığı diğer kredi sözleşmelerine istinaden kullandırılan krediler sebebiyle, davalının kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu işbu kredi sözleşmesinde diğer kredi sözleşmelerinde atıfta bulunmak, eş anlatımla “kelepçeleme” yapmak suretiyle davalının kefil olarak sorumlu tutulmasının kabulü mümkün değildir. Aksinin kabulü, sözleşme iradesi ve serbestisi temel hukuk kuralına aykırı olacaktır. Bu durum karşısında, davacı banka tarafından takip konusu edilen kredi alacağının davacı kefilin kefalet imzasının bulunduğu 17/11/2008 tarihli genel kredi sözleşmesinden doğduğunu usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı, takip ve dava konusu söz konusu kredi alacağının dava dışı asıl borçlu şirkete işbu sözleşmelere istinaden kullandırıldığı hususunda bilirkişi kök raporunda açıkça belirlendiği üzere tediye veya mahsup dekontuna hangi sözleşmeye istinaden kullandırıldığına dair bir bilgi yazılmadığı, eş deyişle bu konuda davalı/davacı bankaca kredi alacağının davacı/davalının kefalet imzasının bulunduğu sözleşmeden doğduğunu ispatlayan tevsik edici belge sunulamadığı anlaşılmış olmakla, davalı kefilin takip ve dava konusu kredi alacağından dolayı kefalet sorumluluğunun bulunmadığının kabulü ile davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

Ayrıca, davalı vekili süresinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuştur. Bir güven kurumu olan ve anonim şirket şeklinde kurulan davalı/davacının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü çerçevesinde ticari defter ve kayıtlarını özenle tutma yükümlülüğü bulunmaktadır. Davacı bankanın kendi ticari defter ve kayıtlarında takip ve dava konusu kredi alacaklarının, davacı/davalının kefalet imzasının bulunduğu sözleşmeden doğduğuna dair tevsik edici belge bulunmadığı halde üstelik davalı kefilin, kefaletinin bulunduğu sözleşmedeki kefalet limiti olan 150.000,00 TL ile sınırlamaksızın takipte talep edilen toplam takip tutarı 289.734,76 TL üzerinden davalı hakkında ilamsız icra takibi başlatmış olduğu gözetildiğinde davacı banka tarafından dava konusu ilamsız icra takibinin haksız ve kötü niyetli olarak yapıldığının, dolayısıyla İİK’nın 67. maddesindeki koşulların oluştuğunun kabulü ile davalı lehine dava ve takip konusu 289.734,76 TL üzerinden %20 oranında hesaplanan 57.946,95 TL kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, istinafa başvuran davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karar istinafa başvuran davalı … yönünden kaldırılarak davalı … hakkında açılan davanın reddine, davacı banka vekilinin UYAP ortamından elektronik imzalı olarak göndermiş olduğu 28/06/2021 tarihli dilekçesi de dikkate alınarak toplam takip miktarı 289.734,76 TL üzerinden %20 oranında hesaplanan 57.946,95 TL kötü niyet tazminatının davacı bankadan alınarak davalı …’ya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı olarak yukarıda açıklandığı üzere

A)1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜNE,

2-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/07/2018 gün…Karar sayılı kararının istinafa başvuran davalı … yönünden KALDIRILMASINA,

B)1-Davalı … hakkındaki davanın REDDİNE,

2-Davacı bankanın dava açıklama dilekçesindeki 289.734,76 TL üzerinden %20 oranında hesaplanan 57.946,95 TL kötü niyet tazminatının davacı bankadan alınarak davalı …’ya verilmesine,

3-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükmü gereği alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcının davacı bankadan alınarak hazineye gelir kaydına, (davalı … … yönünden kesinleşen ilk derece mahkemesince verilen hükmün infazda dikkate alınmasına)

4-Yargılamada vekil ile temsil olunan davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. Maddesi gereği hesaplanan 28.731,43TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

5-Davacı tarafından … için yapılan 64,00 TL tebligat giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, (ilk derece mahkemesinin davalı … … hakkında kesinleşen ilamın 7. bendindeki 1.740,60 TL’nin infazında bu tutarın düşülmesine)

6-Davalı … tarafından yapılan 20,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,

7-HMK’nın 333/1. maddesi gereği varsa kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,

C)1-İstinafa başvuran davalı … tarafından yatırılan 4.948,00 TL istinaf nispi karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,

2-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf başvuru gideri 98,10 TL istinaf başvuru gideri, 79,00 TL posta ve tebligat gideri ve 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 677,10 TL istinaf giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,

3-İstinaf yargılaması sırasındaki duruşmalarda vekil ile temsil olunan ve istinaf incelemesinde haklı çıkan davalı … yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 2. Kısmının 2. Bölümünün 17/c bendi gereği takdir olunan 4.080,00 TL istinaf vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/07/2021