Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2018/1937 E. 2021/925 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2018
NUMARASI : ……
DAVACI ….
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 07/01/2014

KARAR TARİHİ : 05/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2021

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında … … tarafından Ankara 2.İcra Müdürlüğü’nün 2008/19269 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, daha sora alacağın … … AŞ’ye devredildiğini, takibin yenilenerek … sayısını aldığını, müvekkilinin 07/10/2013 tarihli muhtıra tebliği suretiyle takipten haberdar olduğunu, alacağın dava dışı borçlu … Ltd. Şti. ile banka arasında imzalanmış olan genel kredi sözleşmesine dayalı olup sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla müvekkilinin adının yer aldığını, ancak sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu nedenle Ankara 2.İcra Müdürlüğü’nün….sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığını, yapılacak imza incelemesi ile bu durumun anlaşılacağını, öte yandan takip talebinde 17.336,00 TL asıl alacak 4.262,00 TL işlemiş faizden bahsedildiğini, müvekkili temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz talebinin haksız olduğunu, bunun dışında talep edilen %118 faiz oranının fahiş olduğunu iddia ederek Ankara 2.İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyası nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, bu talep kabul görmez ise iddia edilen kadar borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 26/03/2015 tarihli dilekçesinde; müvekkili tarafından takip dosyasına 13/01/2014 tarihinde 3.518,85 TL, 14/01/2014 tarihinde 78.754,00 TL olmak üzere toplam 82.272,85 TL ödenerek takip borcunun kapatıldığını belirterek ödenen tutarın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalıdan istirdadına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, dava dışı … ….. arasında imzalanan 26/09/2007 tarihli genel kredi taahhütnamesini davacının müteselsil kefil olarak imzaladığını, asıl borçlu ve kefiller hakkında Ankara 2.İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, daha sonra dosya yenilenerek…. sayılı esas numarasını aldığını, davacının icra takibinden haberdar olduğunu, davacının takipten 6 yıl sonra böyle bir dava açmasının kötü niyete dayalı olduğunu, davanın 21.860,00 TL üzerinden açıldığını halbuki dava tarihi itibariyle alacağın ulaştığı tutarın 130.000,00 TL olup harcın bu tutar üzerinden yatırılması gerektiğini belirterek davanın reddine ve müvekkili yararına %40 icra tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin “V) Temerrüt Faizi” başlıklı maddesinde; hesabın kat edilmesi durumunda kat tarihinden temerrüt tarihine kadar bankaca uygulanan cari en yüksek ticari işlek kredi faizinin işletileceği, temerrüt tarihinden itibaren ise nakdi kredi borçları için bankaca uygulanan en yüksek kredi faiz oranının iki katı oranda faiz işletileceğinin öngörüldüğü, 10/03/2015 tarihli bilirkişi, 07/12/2016 tarihli ve 28/11/2017 tarihli ek bilirkişi raporlarında; imza incelemesine ilişkin…. raporu uyarınca sözleşmedeki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edildiği, bu açıdan davacının sözleşme ile bağlı olduğu, asıl borçlu dışında müteselsil kefillere tebliğ edilmiş hesap kat ihtarı olmadığından davacının takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizinden sorumlu tutulamayacağı, takip tarihi itibariyle davacının 17.336,16 TL asıl alacak ve 49,21 TL ihtarname gideri olmak üzere 17.385,37 TL alacaktan sorumlu olacağı, icra takibinden sonra dava dışı müteselsil kefil tarafından 26/12/2013 tarihinden 50.000,00 TL, davacı tarafından 13/01/2014 tarihinde 3.518,85 TL, yine davacı tarafından 14/01/2014 tarihinde 78.754,00 TL ödeme yapıldığı, davacının sorumluluğunun 14/01/2014 tarihinde yaptığı ödeme ile son bulduğu, davacının 428,91 TL fazla ödemesi olduğu ancak asıl borçlu yönünden sorumluluğun devam ettiği, 28.11.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda yapılan hesaplamanın dosya kapsamına uygun olduğu, bu miktar için davacının istirdat talebinin yerinde olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 428,91 TL alacağın 14/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın takipli olarak açılmasına rağmen mahkemece asıl talep yönünden hüküm kurulmadığını, imza incelemesine ilişkin olarak alınan bilirkişi raporu ile adli tıp raporu arasındaki çelişkinin giderilmeden hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, adli tıp kurumunun imza incelemesi yönünden son merci olmadığını, feri talepleri yönünden bir değerlendirme yapılmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu sözleşmedeki kefalet imzası davacıya ait olduğundan kefaletinin geçerli olduğunu, bilirkişi raporundaki hesaplamaların hatalı olduğunu, takip tarihine kadar temerrüt faizi olmasa da akdi faizin uygulanması gerektiğini, yapılan ödemenin davacı tarafından yatırılmadığını ve bu ödemenin asıl kredi borçlusunun kredi borcu hesaplanarak mahsup edilmesi gerektiğini, bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu, mahkemece kötüniyet tazminatı yönünden olumlu/ olumsuz bir karar verilmediğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; Ankara 2.İcra Müdürlüğü’nün …sayılı takip dosyası nedeniyle menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Takip konusu 26/09/2007 tarihli genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, hesap ekstreleri, faiz cetvelleri, 07/01/2010 tarihli temlik sözleşmesi, ödeme dekontları vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 2.İcra Müdürlüğünün ….sayılı takip dosyasının incelenmesinde; temlik eden … … tarafından gelen kredi taahhütnamesinden kaynaklı alacağın tahsili talebi ile 02.12.2008 tarihinde davacı ve dava dışı diğer borçlular aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde 17.336,16 TL asıl alacak, 4.262,12 TL %118 işlemiş faiz, 213,10 TL BSMV, 49,21 TL ihtarname masrafı olmak üzere 21.860,59 TL alacağın tahsilinin talep edildiği, ödeme emrinin davacının adreste bulunmaması sebebiyle mahalle muhtarına 02.01.2009 tarihinde tebliğ edildiği davacı tarafça borca itiraz edilmemesi üzerine takibin kesinleştiği görülmüştür.
04.08.2014 tarihli grafolog bilirkişi raporunda özetle; imza incelemesine konu Genel Kredi Taahhütnamesinin 3.ve 25. sayfalarında davacı … adına atılı bulunan imzaların her ne kadar başlangıç hareketleri itibariyle benzerlik görülse de mevcut mukayese imzalar bakımından farklılıklar tespit edildiği bu nedenle sözleşmedeki imzanın davacıya ait olduğunun söylenemeyeceği belirtilmiştir.
14.01.2016 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda özetle; inceleme konusu Genel Kredi taahhütnamesindeki “…” isim yazısı ve imzası ile …’in mukayese yazı ve imzaları arasında benzerlikler saptandığından “…” isim yazısı ve imzanın davacının eli ürünü olduğu bildirilmiştir.
28.08.2008 tarihli hesap kat ihtarının incelenmesinde; ticari artı para kredisinden kaynaklanan (16.335,06 TL ana para + 754,64 TL akdi faiz + 37,73 TL KKDF)= 17.127,43 TL’nin 7 gün içinde ödenmesi ihtar olunduğu, ihtarnamenin kredi borçlusu … ……Ltd Şti’ne 10.09.2008 tarihinde tebliğ edildiği, davacı ve diğer müteselsil kefillere tebliğine ilişkin dosyaya her hangi bir belge sunulmadığı görülmüştür.
10.03.2015 tarihli kök bilirkişi raporu, 07.12.2016 tarihli ve 28.11.2017 tarihli ek bilirkişi raporlarında özetle; imza incelemesine ilişkin Adli Tıp Kurumu raporu uyarınca sözleşmedeki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edildiği, bu açıdan davacının sözleşme ile bağlı olduğu, asıl borçlu dışında müteselsil kefillere tebliğ edilmiş hesap kat ihtarı olmadığından davacının takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizinden sorumlu tutulamayacağı, takip tarihi itibariyle davacının 17.336,16 TL asıl alacak ve 49,21 TL ihtarname gideri olmak üzere 17.385,37 TL alacaktan sorumlu olacağı, icra takibinden sonra dava dışı müteselsil kefil tarafından 26.12.2013 tarihinden 50.000 TL, davacı tarafından 13.01.2014 tarihinde 3.518,85 TL, yine davacı tarafından 14.01.2014 tarihinde 78.754 TL ödeme yapıldığı, davacının sorumluluğunun 14.01.2014 tarihinde yaptığı ödeme ile son bulduğu, davacının 428,91 TL fazla ödemesi olduğu ancak, asıl borçlu yönünden sorumluluğun devam ettiği belirtilmiştir.
Davacı yan davalı tarafça Ankara 2. İcra Müdürlüğünün… sayılı icra takibine konu genel kredi sözleşmesinde adına atfen atılı kefalet imzasını kendisine ait olmadığına icra dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve icra dosyasına ödenen miktarın istirdadı istemiyle eldeki davayı açmış, mahkemece grafolog bilirkişi ve adli tıp kurumundan imza incelemesine ilişkin raporlar alınarak imzanın davacıya ait olduğu gerekçesiyle ve bankacı bilirkişi raporlarındaki hesaplamalar doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki, ilk derece mahkemesince alınan 04/08/2014 tarihli grafolog bilirkişi raporunda imzaların davacının elinden çıktığının kabulünün mümkün görülmediği belirtilmiş olmasına rağmen 14/01/2016 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda imzaların davacının eli ürünü olduğunun belirtilmesi nedeniyle her iki rapor arasında çelişki oluşmuş ve mahkemece de çelişki giderilmeden hüküm kurulması nedeniyle Dairemizce dava konusu icra takibinin dayanağı olan 26/09/2007 tarihli genel kredi taahhütnamesindeki kefalet imzalarının davacının eli ürünü olup olmadığı hususunda adli belge incelemeleri uzmanı bilirkişilerden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan 17/03/2020 tarihli raporda imzaların davacının elinden çıktığı tespit edilmiş olmakla davacının takip konusu sözleşme nedeniyle kefalet sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmış, ilk derece mahkemesince imza incelemesine ilişkin raporlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğundan ve Dairemizce yapılan inceleme sonucu söz konusu çelişki giderildiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü gerekmiştir.
Takip konusu alacağın kredili mevduat hesabından kaynaklandığı ve icra dosyasına mahsuben dava dışı müteselsil kefil … tarafından 26/12/2013 tarihinde haricen 50.000,00 TL ödeme yapıldığı, gerek ilk derece mahkemesince alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında, gerekse Dairemizce alınan 04/05/2020 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında söz konusu alacak kalemi yönünden genel kredi taahhütnamesi hükümleri gereğince bankaca uygulanmakta olan en yüksek kredi faiz oranının iki katı oranı olan % 118 oranında temerrüt faizi uygulanmak ve dava dışı kefil … tarafından 26/12/2013 tarihinde yapılan 50.000,00 TL’lik ödeme mahsup edilmek suretiyle hesaplama yapılmış ve dava tarihi itibariyle fazla ödeme miktarı tespit edilmiş ise de; yukarıda açıklandığı üzere takip konusu borç kredili mevduat hesabından kaynaklanmakta olup, 25/05/2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 27/05/2013 tarihinde yürürlüğe giren….sayılı Tebliğ gereğince kredili mevduat hesabına 27/05/2013 tarihinden itibaren … tarafından ilan edilen akdi ve temerrüt faizlerinin, bu tarihten önce ise gerek Yargıtay’ın gerekse Dairemizin yerleşik kararları gereği davalı bankanın müşterilerine fiilen uyguladığı faiz oranlarının uygulanması suretiyle alacağın tespiti gerekli olup, Dairemizce alınan 04/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda anılan tebliğ ve yerleşik kararlara uygun olarak yapılan hesaplama sonucunda takip tarihi itibariyle borç miktarının toplam (asıl alacak+ işlemiş faiz+ BSMV+ icra vekalet ücreti+ icra masrafları) 43.382,68 TL olduğu, 26/12/2013 tarihli 50.000,00 TL miktarlı ödeme ile takip borcunun tamamı sona erdiği gibi fazla yapılan tahsilatın da bulunduğu tespit edilmiştir. Hal böyle olunca, 26/12/2013 tarihli ödeme ile takip borcunun sona erdiği ve davalı bankaca davacıdan 13/01/2014 tarihinde 3.518,85 TL ve 14/01/2014 tarihinde 78.754,00 TL olmak üzere toplam 82.272,85 TL’nin haksız olarak tahsil edildiğinden davacının istirdat talebinin yerinde olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiş, davalı vekilinin sair istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Dava menfi tespit talebi ile açılmış ve dava açılırken 21.860,59 TL üzerinden harç yatırılmış olup, davacı vekilince 26/03/2015 tarihinde toplam 82.272,85 TL’nin istirdadı talep edilmiş ise de bu miktar yönünden harç ikmal edilmediğinden davacı yararına vekalet ücreti harcı yatan 21.860,59 TL üzerinden takdir edilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise Dairemizce yapılan imza incelemesi nedeniyle gerekçe yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalının istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulüne,
2-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/03/2018 gün ….. Karar sayılı kararının kaldırılmasına,
3-Davanın kabulü ile 82.272,85 TL’nin aşağıda belirtilen faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bu tutarın 3.518,85 TL’na 13/01/2014 tarihinden ve 78.754,00 14/01/2014 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine,
4-Tarafların kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
5-Alınması gereken 5.620,06 TL karar ilam harcından peşin alınan 373,35 TL harcın mahsubu ile kalan 5.246,71 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 373,35 TL peşin ve 25,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 398,45 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 3.287,50 TL posta ve tebligat gideri 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 260,00 TL adli tıp rapor ücreti olmak üzere toplam 5.047,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kaldırma gerekçesi gözetilerek üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T gereğince hesaplanan takdiren 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
10-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırına iadesine,
C)1-Davacı tarafından istinaf karar harcı olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf karar harcı olarak yatırılan 373,35 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde anılan davalıya iadesine,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 250,00 TL bilirkişi ücreti, 77,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 425,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalının istinaf aşamasında yaptığı yargılama giderinin kararın kaldırma gerekçesi gözetilerek üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında birden fazla duruşma yapılmış olmakla kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kararın kaldırma gerekçesi gözetilerek davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/07/2021

….