Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2018/1634 E. 2021/500 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : … 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2018
NUMARASI : ….
DAVA : Muarazanın Men’i ve Tespit
DAVA TARİHİ : 30/10/2017
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/04/2021

Taraflar arasındaki muarazanın men’i ve tespitine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkillerinin murisi … davalı … A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı ve sermayesinin %99,04’üne tekabül eden 6180 payına sahip iken 27/05/2015 tarihinde vefat ettiğini, geriye kanuni mirasçı olarak davacıların ve dava dışı …’ın kaldığını, davacılardan …’in Ankara 35. Noterliği’nin 25/01/2016 tarihli düzenleme şeklinde miras payı devir sözleşmesine istinaden miras payını tümüyle mirasın açıldığı tarihten itibaren geçerli olacak şekilde diğer davacı …’e devrettiğini, dolayısıyla davacı …’in kanuni miras payına düşen 2317,5 adet hisseye ilave olarak diğer davacı annesi …’den devir aldığı kanuni miras payına isabet eden 1545 adet hisseyle birlikte davalı … A.Ş.’nin sermayesinin %61,8’ine tekabül eden 3862,5 adet hisseye ulaştığını, buna rağmen davalı şirketin başkanı …’ın hukuk dışı engeller çıkartarak murisin ölümünden bu yana 2 yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen davacı …’e babasından miras yoluyla intikal eden şirket hisselerinin sağladığı haklardan istifade ettirmemekte direnç gösterdiğini, davacı …’in dava konusu ettiği payların kendi adına tescilinin bir ihtarnameyle davalı şirketten talep edildiğini, olumlu karşılık verilmediğini hatta bu amaçla 14/06/2017 tarihinde yapılan 2014 ve 2015 yılları ertelenen olağan genel kurul toplantısında tüm mirasçı ve diğer ortaklar hazır bulunmasına rağmen şirkette daha önceden alınmış ve altında kendi imzası bulunan yönetim kurulu kararlarına da düpedüz aykırı olacak şekilde usulsuz hazirun cetveli tanzim edilerek muristen kalan hisseler sanki hiç görüşülmemiş gibi gösterilerek tereke temsilcisi atanmadığından genel kurul toplantısının tatil edildiğini, davalı … A.Ş. yönetim kurulunun 06/01/2017 tarih, 2017/2 sayılı kararının “Paydaşların ve pay durumlarının görüşülmesi” başlıklı bölümüne bakmanın yeterli olacağını, muris …’den kalan payların bölüşülerek mirasçılar adına pay defterine işlenmesine karar verildiğinin açıkça yazıldığını, dahası söz konusu yönetim kurulu kararının iptali istemiyle Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …esas dosyasında görülen ve tarafı olmadıkları dava kapsamında davalı şirket vekillerinin bölüşüm kararının hukuka uygun olduğu yönünde savunmalar yaptığını, 25/01/2016 tarihli miras payı devir sözleşmesinin geçerli bir sözleşme olduğunu, davacıların bu sözleşmenin tarafı olup sözleşmede başkaca taraf bulunmadığını, sözleşmenin kanunun emredici hükümlerine aykırı olmadığını, dolayısıyla miras payı devir sözleşmesi gereğince davacı şirket sermayesinin %61,8’ine tekabül eden 3862,5 adet hissenin davacı …’e ait olduğunun tespiti ve kabulü gerektiğini, öncelikle davalı şirketin bankalarda bulunan mevduat hesaplarının dondurulması ve şirketin mevcut imza yetkilisi …’ın hesaplar üzerindeki her türlü tasarruf ve imza yetkisinin kaldırılması, ayrıca şirketin her türlü taşınmazlarının tapu kayıtları üzerine satış ve kısıtlayıcı ayni hak tesisine engel olacak şekilde ihtiyati tedbir şerhi konulması doğrultusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama neticesinde ise davanın kabulüyle davalı … A.Ş.’nin sermayesinin %61,8’ine tekabül eden 3862,5 adet hissenin davacı …’e aidiyetinin tespitine ve ardından şirket pay defterine tescil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …’in terekeye el konulması ve idare memuru veya temsilci atanmasına yönelik olarak açılan Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ….tereke sayısına kayıtlanan davanın İstinaf’tan geçerek reddedildiğini, Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin…..karar sayılı bu karara karşı davacılar tarafından İstinaf başvurusu yapıldığını, davacı 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararını henüz tebellüğ etmeden anılan dava henüz derdest iken bu defa mahkemenin …. sayısına kayıtlanan 14/08/2017 tarihli dava dilekçesiyle yine şirketin tüm banka kayıtları ve taşınmazları üzerine tedbir konulmasının istendiğini, mahkemenin 18/08/2017 tarihli tensip kararıyla uygun görülerek terekedeki mallara ve dolayısıyla şirketin banka mevduat hesaplarına ve taşınmazlara tedbir konulduğunu, itirazları üzerine 05/10/2017 tarih, …..anın reddedildiğini, tereke tedbir şerhlerinin kaldırıldığını, tereke tedbiri istemli bu 2 dava yetmiyormuş gibi davacı …’in Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin…. tereke sayısına kayıtlanan tereke taksim ve TMK 640 md gereğince gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini ihtiva eden bir dava daha açıldığını, davacıların derdest davaları mevcut iken tereke tedbir istemli davalarını arka arkaya açmalarının hiçbir haklı nedeninin bulunmadığını, aynı konuyu kapsayan karar verilmekle beraber henüz kesinleşmemiş bulunan 2 dava mevcut iken ve ayrıca bu davadan önce bir bölümü itibariyle aynı konuda açtıkları Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin…..sayısına kayıtlı bir dava daha var iken açılan bu davanın derdestlik kuralına aykırı olduğunu, ihtilafın muris …’den intikal eden terekenin paylaşımından doğduğunu, mirasçılık belgelerine göre terekenin 2 evlada ve eşe ait olduğunu, miras paylarının devriyle ilgili olarak doğacak ihtilafların halli merci asliye ticaret mahkemeleri değil asliye hukuk mahkemelerinin görevleri dahilinde olduğunu, tereke tedbirinin talep edileceği görevli mahkemelerin ise ahkamı şahsiyeye bakan sulh hukuk mahkemeleri olduğunu, bu itibarla davanın iş bölümü ve görev yönünden de reddi gerektiğini, davacılar ve muris …’in diğer mirasçısı … arasında el birliği mülkiyeti mevcut olup mirasçı… dava dışı bırakılarak iş bu davanın açılmasının el birliği mülkiyetinin amir hüküm, şart ve kurallarına aykırı olduğunu, mecburi dava arkadaşlığı nedeniyle dava şartının oluşmadığını, 25/01/2016 tarihli düzenleme şeklinde miras payı devir sözleşmesinin zarar görenin aşırı yararlanmayla sakat bir sözleşmeyle bağlı olmadığını bildirme hakkı, niteliği itibariyle bozucu yenilik doğuran bir hak olduğunu, tek taraflı bir irade beyanıyla yapılan bu bildirimin yararlananın hakimiyet alanına ulaştığı anda onun tarafından kabul veya reddedilmesine gerek olmaksızın kendiliğinden sözleşmeyi hükümsüz kıldığını, …’in sözleşmeyle bağlı olmamama iradesini içeren bildirimi …’e tebliğ edildiği 18/10/2016 tarihinde onun hakimiyet alanına ulaştığı için aşırı yararlanmayla sakat miras payını devir sözleşmesinin bu tarih itibariyle iptal edildiğini, dolayısıyla hükümsüz olduğunu, ayrıca Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayısına kayıtlanan dava ile anılan devir sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ve iptalinin hükme bağlanması için davacı … aleyhine bir tespit davası da açıldığını ancak sonradan aynı sözleşme için …’e ulaşan sözleşmeyle bağlı olmadığı yolundaki iradesine rağmen bu irade beyanından vazgeçerek bu defa miras payı devir sözleşmesinin geçerli bulunduğunun tekrar ileri sürüldüğünü, Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davanın müracaata bırakıldığını, sömürülen sözleşmeyle bağlı olmadığını sömürene ilettikten sonra bu beyanından rücu ederek sözleşmenin geçerli olduğu beyan ve iddiasında bulunamayacağını, böyle bir beyan ve iddianın hukuken geçerli olamayacağını, açıklanan nedenlerle haksız ve dayanaksız bulunan ihtiyati tedbir talebiyle müvekkili şirket sermayesinin %61,8’ine tekabül eden 3862,5 hissenin davacı …’e aidiyetinin tespitine karar verilmesi talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; muristen kalan hisselerin pay defterine her bir mirasçı için ayrı ayrı yazıldığı, şirket tarafından sunulan belgelerden ortaklara kar payı avansı olarak dağıtılan kâr payının her bir ortağın banka hesaplarına adına kayıtlı şirket hisseleri oranında yapıldığı, mali haklar bakımından elbirliği esasına göre hareket edilmediği, payların sağladığı idari haklar yönünden 06/01/2017 tarihli …sayılı yönetim kurulu kararının ve bu karara dayalı her bir mirasçıya pay defterinde münferiden ortaklık giriş kaydı oluşturulmasının akabinde 08/02/2017 tarihli genel kurulda her bir kanuni mirasçı bakımından münferiden temsil edildiği, davacı … vekilinin TTK’nın 420. maddesi çerçevesinde toplantının ertelenmesi talebinin şirket paylarının onda birine tekabül eden paydaşlarca talep edildiği takdirde toplantı genel kurulundan bir karara gerek kalmaksızın başkanın kararı ile bir ay sonraya bırakılır hükmü çerçevesinde toplantının ertelenmesine karar verildiği, davacının ortaklık haklarına dayanarak münferit talebinin karşılandığı, kabul edildiği, tüm ortak vekillerinin bu karara itirazlarının olmadığı, pay sahipliği haklarının pay defterine kayıtlı bulunan pay sahiplerince ancak kullanılabileceği, davalı şirket hisselerinin 06/01/2017 tarih 2017/2 sayılı yönetim kurulu kararı sonrası 08/02/2017 tarihli genel kurulunda mirasçıların ortaklıktan kaynaklı hakları münferit kullanması, kâr dağıtımının pay defterine kaydedilen ortaklık payları oranında her bir ortağın hesabına yapılmak suretiyle gerek ortaklıktan kaynaklı idari ve gerekse mali hakların münferiden kullanılması, 08/02/2017 tarihli genel kurula tüm mirasçıların temsilcilerinin iştirakiyle gerçekleşip bu hususa itiraz olunmaması, elden taksim sözleşmesinin tıpkı yazılı taksim sözleşmesinde olduğu gibi terekenin tamamı yahut sadece bir kısmı için yapılabileceğinden mirasen intikal eden davalı şirket hisselerinin elden/aynen taksiminin gerçekleştiği, her bir mirasçı pay defterinde ortağın beher hissesinin adedi ve tutarının ayrı sayfalara kaydedildiği, bu kaydın karşısında ihbar olunan, davacılar dışındaki tek ortağın imzasınında bulunduğu, her ne kadar pay defterinde müteveffa ….mirasçıları, veraset ilamında gösterilen paylarına göre pay defterine kaydedilmiş olup paylar elbirliği mülkiyetine tabidir ibaresi mevcut ise de bu kaydın mirasçı ortakların hisse adedi ve değerinin her bir ortak yönünden ayrı ayrı iştirak tablosuna kaydından sonra yazılı olduğu, feri müdahil davacılar dışı mirasçı …’ın imzasının da bu şerhin altında olmayıp üstünde yer aldığı, mirasçıların idari ve mali yönden ortaklıktan kaynaklı haklarını kullanması değerlendirildiğinde bu şerhin de bir anlamı olmadığı, davacı …’in diğer davacıya mirasen intikal eden paylarını miras hissesi devir sözleşmesiyle devrettiği, mirasçılar arasındaki miras hissesi devir sözleşmesinin yazılı olmasının geçerliliği için yeterli olduğu, her ne kadar bu sözleşmenin hükümsüzlüğünün tespiti yönünde dava açılmışsa da takipsiz bırakıldığından dosyanın işlemden kaldırılarak davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, hakeza işbu davada sözleşmenin tarafı olan mirasçıların davacı sıfatıyla davada yer aldığından ve miras hissesi devir sözleşmesinin iptali yönünde mahkeme kararı da olmadığından davacılar arasında akdedilen miras hissesi devir sözleşmeside gözetilerek davalı şirketin sermayesinin % 61,8’ine tekabül eden hissenin davacı …’e aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerektiği, muris … vefat tarihi, taraflar arasında mevcut dava ve uyuşmazlıklar ile mahkemece verilen karar gözetilerek davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili yönetimin tüm iş ve işlemlerinin mahkemece re’sen tayin edilecek kayyım heyeti onayıyla gerçekleştirilmesine karar verilmesi gerektiği, fazlaya ilişkin ihtiyati tedbir talebinin yerinde görülmediği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile davalı … A.Ş’nin %61,8’ne tekabül eden 3862,5 adet hissenin davacı …’e aidiyetinin tespiti ile adına şirket pay defterine tescil edilmesine, davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili yönetimin tüm iş ve işlemlerinin mahkemece re’sen tayin edilecek kayyım heyeti onayı ile gerçekleştirilmesine, kayyım heyetinin Prof. Dr. … ve Mali Müşavir …’den teşekkül ettirilmesine, her bir kayyıma aylık 3.000,00’er TL ücret taktirine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece 31/05/2018 tarihli ek karar ile, 11/04/2018 tarihli, davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili yönetimin tüm iş ve işlemlerinin mahkemece re’sen tayin edilecek kayyım heyeti onayı ile gerçekleştirilmesine, kayyım heyetinin Prof. Dr. … ve Mali Müşavir …’den teşekkül ettirilmesine ilişkin verilen kararın ihtiyati tedbir mahiyetinde verilmiş bir karar olup, mahkeme kararı kesinleşmeden karar tarihi itibarıyla infazı gerekeceğinden davalı şirketi kayyım atandığına ve atanan kayyımların kimliklerinin sicil gazetesinde ilanına ilişkin müzekkere gereğinin ifası yönünde yeniden Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına, yazılacak müzekkereye ” davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili yönetimin tüm iş işlemlerinin mahkemece re’sen tayin edilecek kayyım onayı ile gerçekleştirilmesine, kayyım heyetinin Prof. Dr. … ve Mali Müşavir …’den teşekkül ettirilmesine” ilişkin kısa kararın tescil ve ilanın istenmesine, ihtiyati tedbir kararının infazı için kararın kesinleşmesinin gerekmediğinin yazılacak müzekkereye dercine, davalı şirket ortakları ve temsilcilerinin kimlik bilgileri de istenmiş ise de sicil dosyasında mevcut olduğundan sadece atanan kayyımların kimlik bilgilerinin yazıya ilave olunmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece 04/07/2018 tarihli ek karar ile; davalı vekilinin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 9596 sayılı nüshasının 576.sayfasında ….ilan sıra no’lu yapılan ilanın düzeltilmesine ilişkin talebin reddine, Türkiye Ticaret Sicil Müdürlüğüne 11/04/2018 tarihli kararın… ihtiyati tedbir niteliğinde verilen “davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili yönetimin tüm iş işlemlerinin mahkemece re’sen tayin edilecek kayyım onayı ile gerkçeleştirilmesine,” ilişkin ve 31/05/2018 tarihli ek karar doğrultusunda gerekli ilanların yapılması için yeniden müzekkere yazılması yönündeki talebin kabulü ile Türkiye Ticaret Sicil Müdürlüğüne bu yönde yeniden müzekkere yazılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece 14/03/2018 tarihli ara karar ile davacı tarafın, müvekkili şirketin taşınır ve taşınmaz malları üzerine ihtiyati tedbir konulmasın yönündeki talebinin reddedilmesine rağmen gerekçeli kararda, anılan ara karardaki gerekçelere tümüyle çelişkili şekilde davacı tarafça talep edilmediği halde re’sen kayyım heyeti tayinine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu; mahkemece mirasçılar arasındaki elbirliği mülkiyeti ve davalı şirketin mirasçılar dışındaki diğer ortaklarının mevcudiyeti karşısında dava arkadaşlığı kuralları nazara alınmadan dava şartı noksanlığından dolayı davanın reddine karar verilmesi yolundaki taleplerinin reddinin hatalı olduğunu; şirketin iş ve işlemlerinin bir kayyım heyetinin onayı ile gerçekleştirilebilmesi zorunluluğunun sadece şirket yetkililerinin değil aynı zamanda diğer şirket ortaklarının beyan ve görüşleri alınmadan üstelik herhangi bir talep de olmadan getirilmesinin dava şartı sebebi ile usul ve kanuna açıkça aykırı olduğunu; mahkemenin kayyım tayini kararının TMK’nın 426 ve 427.maddelerinde belirlenen sınırlandırılmış hallerden hiç birine uymadığını, şirketin yetkili bir yönetim kurulu bulunduğunu; ayrıca kayyım tayini kararının talep olmaksızın verildiğini ve taleple bağlılık ilkesine aykırı hareket edildiğini; kayyımın görev süresinin belirtilmemiş olmasının da ayrıca bir usul eksikliği olduğunu; kayyım tayinini gerektirir sebeplerinin gerekçe de açıklanmadığını; davanın davacı …’in miras paylarının diğer mirasçı …’e devredilmiş bulunmasının tespit ve tescili için açılmış olduğu ve davacılardan böyle bir talep gelmediği halde mahkemenin mirasçılar arasındaki elbirliği mülkiyetinin ortadan kalkmış bulunduğu yolunda karar vermesinin taleple bağlılık ilkesine aykırı bulunduğunu ve mahkemenin görevini aştığını; mahkemenin mirasçılar arasında payların aynen taksim kuralları içinde paylaştırıldığına dair gerekçelerinde yasal dayanaktan yoksun olduğunu; mirasçılar arasında terekenin paylaştırılmasına ait sözlü de olsa bir irade bildirimi, bir anlaşma mevcut olmadığını; mirasçıların elbirliği mülkiyetini ortadan kaldırmak için ayrı ayrı iki miras paylaşım davası açtıklarını, dava dosyalarının celp edilmesine rağmen mahkemece nazara alınmadığını, açılan davaların elbirliği mülkiyetinin devam ettiğinin mirasçılarca kabul edildiğini gösterdiğini; yazılı olarak miras paylaşım sözleşmesi veya hükmen paylaştırmanın dava konusu olayda mevcut olmadığını; mahkemenin 08/02/2017 tarihli şirket genel kurul toplantısında davacı mirasçıların münferiden oy kullanmış olmaları ile şirket pay defterine miras hisselerine göre ayrı ayrı yazılmış bulunmalarının ve TTK’nın 425 ve 426.maddelerinin miras hisselerinin paylaştırılmış olduğuna gerekçe olarak gösterilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu; hüküm fıkrasında ” davanın kısmen kabulü” ne karar verilmiş olmasına rağmen reddedilen kısmın neye ilişkin olduğu anlaşılamadığı gibi reddedilen kısım için harç ve masraflar ile vekalet ücretine hükmedilmediğini; mahkemece miras payının devri sözleşmesinin geçersiz olduğu yönündeki savunmalarının dikkate alınmadığını ve kararda hiç tartışılmadığını; davacı …’in devir sözleşmesinden yaklaşık 9 ay sonra diğer davacı …’e davalı şirkete sözleşme ile bağlı olmadığını, noter ihtarı ile bildirdiğinden sözleşmenin geçersiz hale geldiğini ve ayrıca Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında açılan devir sözleşmesinin geçersizliği ve iptaline ilişkin dava ile de sözleşmenin geçersiz olduğunu, daha sonra davacı …’ın bu beyanlarından dönerek sözleşmenin geçerli olduğuna ilişkin beyan ve iddialarına ilişkin hukuken geçerli olmadığını, yenilik doğran hakların bir defa kullanılınca ortadan kalkacağını, tüm sebeplerle davalı şirketin mirasçıları arasındaki ihtilaf sona erinceye kadar miras payı devir işlemini pay defterine kaydetmemesinin doğru olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Feri Müdahil vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasçılar arasında elbirliği mülkiyetin devam etmesi nedeniyle tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerektiğini, bu nedenle dava şartının oluşmadığını; mahkemenin 31/05/2018 tarihli kararının da hatalı olduğunu, mirasçılar arasında elden paylaşımın söz konusu olmadığını, uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemelerinin görev alanına girdiğini, huzurdaki davanın görülebilmesi için öncelikle miras paylaşımın gerçekleşmesinin gerektiğini, mahkemece verilen ihtiyati tedbir reddine ilişkin kararının kayyım atanmasına ilişkin kararı ile çeliştiğini, mahkemece mirasın paylaştırıldığına ilişkin kararın hatalı olduğunu, müvekkilinin şirketten bölüşüme yönelik hiçbir talebinin olmadığını, mahkemenin görevini aştığını, herhangi bir gerekçe ve talep olmadan davalı şirkete kayyım tayinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; muarazanın menni ve davalı … A.Ş.’nin sermayesinin %61,8’ine tekabül eden 3862,5 adet hissesinin davacılardan …’e aidiyetinin tespitiyle adına hükmen tesciline karar verilmesi istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 344. maddesinde, istinaf dilekçesi verilirken istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderlerin ödeneceği, bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususunun başvurana yazılı olarak bildirileceği, verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkemece başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verileceği düzenlemesi yer almaktadır.
Feri müdahil … vekili tarafından istinaf başvuru dilekçesi ile birlikte maktu istinaf karar harcı olan 35,90 TL ile peşin harç ve 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 134,00 TL istinaf harcını yatırılmış olup, 263.968,67 TL nispi karar harcı yatırılmamıştır. Dairemizce 6100 sayılı HMK’nun 344. maddesi gereğince istinaf kanun yoluna başvuru esnasında alınması gerekli olan nispi karar harcının ikmali için gereği yapılmak üzere ilk derece mahkemesine müzekkere yazılmış, anılan müzekkere üzerine feri müdahil … vekiline işlem muhtırası 06/11/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, ancak verilen bir haftalık kesin sürede muhtıra ile bildirilen istinaf nispi karar harcı yatırılmamıştır.
Tüm bu nedenlerle feri müdahil … tarafından süresi içerisinde harç yatırılmadığından 6100 Sayılı HMK’nın 346/1.maddesi gereğince gerekli kararın verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar vermek gerekmiştir (Emsal mahiyette Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 26/01/2021 tarih ve… Karar sayılı ilamı).
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükmü temyiz eden feri müdahil tarafından istinaf nispi karar harcı süresi içerisinde harç yatırılmadığından 6100 Sayılı HMK’nın 346/1.maddesi gereğince gerekli kararın verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
2-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,
HMK’nın 352. maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.08/04/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.