Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/984 E. 2023/945 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2023/984 – 2023/945
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/984
KARAR NO : 2023/945
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2023
NUMARASI : 2021/303 E. – 2023/61 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA KONUSU : FSEK’na Dayalı Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi ve Maddi ve
Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/02/2023 tarih ve 2021/303 Esas – 2023/61 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı-birleşen dosya davalısı … vekili ile davalı-birleşen dosya davacısı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin halen … Üniversitesi …Enstitüsü’nde Yardımcı Doçent kadrosuyla çalışmakta olduğunu, 2003 yılında … Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı programında yüksek lisans eğitimine başladığını, 2004-2005 döneminde “…” başlıklı yüksek lisans tezini tamamladığını, müvekkilinin tez danışmanlığına davalı …’ın atanmış olduğunu, hazırlanan tezin 2005 yılında gerçekleşen savunma sınavı sonrasında jüri tarafından olumlu karşılanarak başarılı sayıldığını ve … Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ndeki “başarılı tezler” arşivine dahil edildiğini, Yüksek Öğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi’nde elektronik ortama yüklendiğini ve erişime açıldığını, böylelikle tezin telif haklarının bütünüyle müvekkiline ait olduğunun ve tezde intihal yapılmadığının sabit hale geldiğini, müvekkilinin 2017 yılının Temmuz ayında … Kurumu’nun kitap satış ofisinde, davalı …’ın yazmış olduğu, “…” başlıklı kitabı gördüğünü, söz konusu eserin, müvekkilinin yüksek lisans tezinden pek çok kısmının bilimsel metotlara aykırı şekilde kopyalama-yapıştırma yapmak (intihal) suretiyle davalı tarafından alındığını fark ettiğini, davalının, davacının tezine bilimsel metotlara uygun atıf yapmadığını ileri sürerek, davalının tecavüzlerinin ref’ini, satışa arz edildikleri yerden toplatılarak imha edilmesini, hüküm özetinin ilanını, FSEK 68. maddesi uyarınca şimdilik 1.000,00 TL maddi ve FSEK 70/1. maddesi uyarınca 20.000,00 TL manevi tazminatın, eserin basım tarihi olan 2015 yılından itibaren değişir oranlarda avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının tezi ile müvekkiline ait dava konusu eser arasında intihal oluşturduğu iddia edilen metinlerin, davacının tezinin jüriye sunulmasından önce, müvekkili tarafından kamuya arz edilen yüksek lisans ve doktora projeleri, tezleri, makaleleri ve … Üniversitesi Rektörlüğü Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü bünyesinde gerçekleştirilen, “…” isimli araştırma projesi çalışmaları/sonuç raporundan oluştuğunu, bu nedenle dava konusu eserin davacının tezinden herhangi bir usulsüz alıntıyı içermediğini, müvekkilinin hazırladığı metinlerden istifade edilerek yazılan davacı tezinin, lisans eğitimini tamamlayıp yüksek lisans yapmaya yeni başlayan bir öğrencinin kendi birikimiyle ve 1 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleştiremeyeceği nitelikte olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiş; birleşen davada, davalıya ait “…” adını taşıyan yüksek lisans tezinin, müvekkiline ait daha önce yapılmış çalışma ve tezlerden, şekli ve esasa ilişkin koşullara uyulmaksızın ve usulsüz iktibas (intihal) suretiyle oluşturulduğunun tespitine, 20.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, tespit edilen tecavüzün men ve ref’ine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, dava konusu kitap içeriğindeki tarihi ve resmi bilgilerin kimsenin tekelinde olmadığını, kitapta davacının yüksek lisans tezinden yapılan alıntının da usulüne uygun bir şekilde belirtildiğini, Kurumun üzerine düşen bütün yükümlülükleri yerine getirdiğini savunarak, asıl davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu “…” isimli yüksek lisans tezi üzerinde davacı …’in, yine dava konusu “…” isimli kitap üzerinde birleşen davacı …’ın eser sahibi olarak manevi ve mali haklarının bulunduğu, davacı tarafından hazırlanan yüksek lisans tezinin, … Üniversitesi’nde bir kopyası bulunduğu anlaşılan Papers of the American Board of Commissioners for Foreign Missions (PAMBCFM) arşiv belgelerinin okunması ve yorumlanması ile oluşturulduğu, tezin hazırlanmasında bu alanda yazılmış önceki kitap, makale ve yapılmış tezlerden büyük ölçüde yararlanıldığı, ayrıca davacı …’in “…” isimli yüksek lisans tezinin, davalı …’ın …’in yüksek lisans tezinin kabulünden önce yayımladığı, asıl davadaki intihal iddialarına yol açan aynen ya da kısmen kullanımların karşılıklı olduğu, her ne kadar Üniversite tarafından aslı ibraz edilemese de ortada bir proje sonuç raporunun bulunduğu, …’in tezinin büyük bölümünün … tarafından kopyası sunulan proje sonuç raporundaki ifadelerle örtüştüğü, proje sonuç raporu ile yüksek lisans tezi arasında aynılık derecesinde benzerlik olduğu, bu durumun her iki çalışmanın da kaynağının aslı ibraz edilmemekle birlikte proje sonuç raporundan yararlanılarak, ya da ortak bir çalışmayla yapıldığının, hem davacı …’in “…” başlıklı yüksek lisans tezinin, hem de davalı …’ın “…” adlı kitabının hazırlanmasında bu belgeden yararlandığının anlaşıldığı, dolayısıyla tez ve kitabın birbirine benzer metinlerden oluştuğu, aslı ibraz edilemeyen sonuç raporundaki bazı bölümlerde …’ın, önceki çalışmalarından alıntıların yer aldığı, dolayısıyla bu alıntıların hem dava konusu yüksek lisans tezine hem de kitaba yansıdığı, her iki çalışmada ifade edilen görüşlerin, karşılıklı intihal iddiasında bulunulan ifadelerin, arşiv belgelerinin değerlendirilmesinden ve yorumlanmasından ibaret olduğu, bu eserlerin birer tarih çalışması olarak aynı belgelerin taranmasından, incelenmesinden ve yorumlanmasından yola çıkılarak ve daha önce bu alanda yapılan çalışmalardan da yararlanılarak hazırlanması cihetiyle “tarihi ve resmi bilgilerin kimsenin tekelinde olmayacağı” genel prensibinden hareketle, yorumlama ve değerlendirme üsluplarında benzeşme olsa da bunların her iki yazar tarafından yaratılmış, icat edilmiş, keşfedilmiş, müelliflerinin hususiyetini taşıyan ifadeler olmadığı, büyük ölçüde özgün birer çalışma vasfından uzak olduğu, bu değerlendirmeler ışığında, akademik prensipler doğrultusunda alıntılarda kaynak gösterme zorunluğu bulunmakla birlikte, gerek dava konusu yüksek lisans tezinde ve gerekse kitapta bu hassasiyet gösterilmemiş olsa da her iki taraf açısından birbirlerinin çalışmalarından yaptıkları ve kaynak göstermeden kullandıkları atıflar için aynı kaynaklardan yararlanma hususu da göz önünde bulundurularak, intihal iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varıldığı, birleşen dosyada davalı …’in intihal niteliğindeki eyleminin dava tarihine kadar süreklilik arz edecek biçimde devam ettiği, tecavüz devam ettiği sürece zamanaşımının cereyan etmeyeceği, eylemin süreklik arz etmesi sebebiyle manevi tazminat talebinin de zamanaşımına uğramayacağı anlaşıldığından, davalı … vekilinin zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, ancak dava konusu yüksek lisans tezini davalı …’in 2005 tarihinde yazıp teslim ettiği, davacı …’ın da davalının tez danışmanı olduğu ve tezden haberdar bulunduğu, eser sahipliğine dayalı hakların ihlali iddiasını havi davanın ise 18.09.2018 tarihinde açıldığı, davacı …’ın söz konusu eylemleri bilmesine ve eserden haberdar olmasına rağmen, tezin sunum tarihi olan 2005 yılından işbu davanın açılış tarihi olan 2018 yılına kadar sessiz kaldığı, davalıya 2018 yılına kadar ihtarname göndermediği, herhangi bir hak talebinde bulunmadığı, bu kadar uzun süre sessiz kaldıktan ve karşı tarafta artık dava açılmayacağına dair güven oluşturduktan sonra iş bu davayı açarak eser sahipliğine dayalı hakları talep etmesinin Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğundan, davacının sessiz kalma suretiyle hak kaybına uğradığı gerekçesiyle asıl davanın ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı-birleşen davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, Dairemizin kaldırma kararında asıl dava yönünden bir eksiklik veya hataya işaret edilmemesine ve yasal süresi içinde asıl dava yönünden dosyaya yeni bir delil girmemesine rağmen, mahkemece asıl dava yönünden de inceleme yapılarak, önceki kabul kararının tam aksi şekilde davanın reddine karar verilmesinin çelişki yarattığını, müvekkilinin asıl davanın ispatı için yasal süresi içinde delil listesinde bildirdiği ve daha sonrasında dinletmekten vazgeçmediği tanık …’in dinlenmediğini, mahkemenin tanığı dinlemeyeceğine ilişkin olarak HMK m.241 kapsamında bir karar da vermediğini, davalı birleşen davacı …’ın, asıl davada delil ve tanık sunma süresi geçtikten 2 yıl sonra, birleşen davanın ispatı için bildirdiği tanıkların ifadelerinin asıl dava yönünden yapılan değerlendirmede hükme esas alındığını, tanık ifadelerinde geçmeyen ibarelerin sanki geçmiş gibi kabul edilerek kararın gerekçelendirildiğini, gerek kaldırma kararından önce ve gerekse kaldırma kararından sonra alınan her iki bilirkişi raporunda da davalı birleşen davacı …’ın intihal yaptığı tespit edilmesine rağmen, ikinci raporda muhalif görüş yazan ve hukukçu olmadığı gibi fikri ve sınai haklar konusunda herhangi bir uzmanlığı bulunmayan, gazetecilik bölümü mezunu tek bir bilirkişinin görüşü benimsenerek ve raporlar arasındaki esaslı çelişkiler giderilmeden hüküm kurulduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak talepleri doğrultusunda kaldırılmasını istemiştir.
Davalı-birleşen davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, birleşen davada davalıya ait “…” adını taşıyan yüksek lisans tezinin, müvekkiline ait daha önce yayımlanmış araştırma projesi sonuç raporu, yapılmış çalışma ve tezlerden, şekli ve esasa ilişkin koşullara uyulmaksızın ve usulsüz iktibas (intihal) suretiyle oluşturulduğunu, eser niteliğini taşımadığını, eser sahipliği karinesinin müvekkili yararına oluştuğunu, ilk derece mahkemesinin FSEK’nin 27. maddesi uyarınca eser sahibinin yaşadığı müddetçe mali haklarının korunmasını isteyebileceğinin ve eser sahipliğinin tespitinin bir haksız fiil olmadığının gözden kaçırıldığını ve sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığından bahisle birleşen davanın reddine karar verildiğini, asıl davada ise dava konusu 2015 basım tarihli kitabın 2008’de basılan kitabın nüshasının basımına sessiz kalan …’in, asıl davayı açmakta kötü niyetli olduğunu ve asıl davanın zaman aşımına uğradığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Asıl ve birleşen davalar, FSEK’na dayalı tecavüzün ref’i, önlenmesi ve maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve asıl davada mahkemece alınan 20.11.2022 tarihli bilirkişi heyet raporunun gerek çoğunluk gerekse de karşı görüşünde, asıl davada davacının eserinin içerik kısmının 212 sayfadan ibaret olduğunun, bunun 198 sayfasının aynen … Ünivesitesine verildiği iddia edilen “proje raporunun” bütününden oluştuğunun, sayfa başlıkları gibi küçük farklılıklar dışında davacıya ait tezin, anılan “proje raporunun” aynısı olduğunun, bu “proje raporu” davacıya ait tezden önceki bir tarihte kaleme alınmışsa ve eser sahibi davalı … ise asıl davada davalının bir hak ihlaline sebep olmayacağının bildirildiği, dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre, asıl davada davacının yüksek lisans tezinin 2005 yılında yazılıp teslim edildiği, … Proje Araştırma Müracaat Formuna göre, projenin başlama tarihinin 01.01.2002 olduğu, projenin yürütücüsünün Prof. Dr. …, yardımcı araştırmacısının ise … olduğu, sonraki aşamada asıl davada davacı …’in de, davalı … tarafından projeye dahil edildiği ve projeye yardımlarda bulunduğu, … Üniversitesinin 30.10.2018 tarihli yazısında, tüm aramalara rağmen anılan proje sonuç raporunun bulunamadığının bildirildiği, Prof. Dr. … de 04.07.2022 tarihli ifadesinde, elinde bir proje raporunun olmadığını belirttiği, yine aynı tarihli tanık … ve … beyanlarından, her ne kadar anılan “projenin” idari olarak kapanma prosedürünün 2006 yılı Ocak ayı gözükse de, davalı …’ın babasının 2005 yılı Temmuz ayında öldüğünün, buna göre 2005 yılı Mart-Nisan ayında da …’ın projeye son halini vererek Prof. Dr. …’e teslim ettiğinin anlaşıldığı, dolayısıyla asıl davada davacının da içinde görev aldığı “proje raporunun” sonuç kısmından, kendi tezini tamamlamasından önce haberdar olduğunun kanıtlandığı, bu durumda mahkemece asıl davada intihal iddiasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı, birleşen davada da mahkemece tecavüz devam ettiği sürece zamanaşımının cereyan etmeyeceği gerekçesiyle davalı … vekilinin zamanaşımı itirazının reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin olmadığı, yine birleşen dava konusu yüksek lisans tezini davalı …’in 2005 yılında yazıp teslim ettiği, davacı …’ın da davalının tez danışmanı olduğu, birleşen davanın ise 18.09.2018 tarihinde açıldığı, davacı …’ın söz konusu eylemleri bilmesine ve eserden haberdar olmasına rağmen, tezin sunum tarihi olan 2005 yılından 2018 yılına kadar sessiz kaldığı, bu kadar uzun süre sessiz kaldıktan ve karşı tarafta artık dava açılmayacağına dair güven oluşturduktan sonra dava açmasının, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu, sonuçta mahkemece birleşen davanın da anılan gerekçe ile reddedilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı-birleşen dosya davalısı … vekili ile davalı-birleşen dosya davacısı … vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1- Davacı-birleşen dosya davalısı … vekili ile davalı-birleşen dosya davacısı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı-birleşen dosya davalısı ile davalı-birleşen dosya davacısı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 89,95 TL bakiye harcın davacı-birleşen dosya davalısı … ile davalı-birleşen dosya davacısı …’dan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı-birleşen dosya davalısı … ile davalı-birleşen dosya davacısı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/07/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.