Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/941 E. 2023/825 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2023/941 – 2023/825
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/941
KARAR NO : 2023/825
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2023
NUMARASI : 2022/233 E. – 2023/94 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : İstirdat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/03/2023 tarih ve 2022/233 E. – 2023/94 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 16/02/1996 tarihinde “Online Sayısal Loto Sistemi Kurulmasına Yönelik Teçhizat, Yazılım ve Hizmet Teminine İlişkin Sözleşme” imzalandığını, 17/04/2009 ve 23/08/2011 tarihli Ek Sözleşmeler ile Ana sözleşme ve ek sözleşmelerin bazı maddelerinin tadil edildiğini, ek düzenlemeler getirildiğini, 2011 tarihli sözleşmenin 10. maddesi hükümlerine göre müvekkili idarenin sözleşmede yer alan alacak kalemlerini her ay eksiksiz bir şekilde davalıya ödediğini, davalı ile akdedilen ana sözleşmenin imzalandığı tarihten beri söz konusu alacakların ifasını eksiksiz bir şekilde yerine getirildiğini, pandemi nedeniyle sabit ve seyyar bayilerinin faaliyetlerinin kısıtlandığını, faaliyet gösterdikleri iş yerlerinin geçici olarak kapatıldığını, müvekkili idarece düzenlenen şans oyunlarından elde edilen satış gelirlerinde, kamuya aktardıkları kaynaklarda ve bayilerinin komisyonlarında ciddi düşüşler olduğunu, müvekkili idare tarafından davalıya gönderilen 09/04/2020 tarihli yazı ile pandemi nedeniyle terminalleri işletilemeyen sayısal oyun bayilerinin tespit edilerek davalıya ödenecek sabit bedelden tespit edilecek miktara oranla indirim yapılmasının talep edildiğini, ancak davalının bu taleplerinin reddedildiğini, davalı tarafından sadece hasılatın düşük olması ile reddedilen taleplerinin ilişkilendirilmiş olsa da faaliyetleri durdurulan ve oyun oynatılamayan oyun terminalleri için hesaplama yapılarak sabit bedelin belirlenmesinin de sözleşmenin amaç ve ruhuna aykırı olduğunu, davalı ile müvekkili idare arasında 1996 yılından itibaren kesintisiz ve sürdürülen sözleşme ilişkisini zedelediğini, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili idare tarafından gönderilen 21/07/2020 tarihli yazı ile davalıya aylık ödenen sabit bedelden ülke genelinde çalışmadığı tespit edilen terminallere ilişkin bedelin düşülerek ödenebileceği belirtildiğini, davalı tarafından gönderilen 22/07/2020 tarihli yazı ile talebin yine reddedildiğini, müvekkili idarenin şans oyunları faaliyetlerinin kesintiye uğramaması için sözleşmede yer alan sabit bedelin Türk Lirası karşılığı olan 4.081.073,20 TL’yi 23/07/2020 tarihinde ihtirazi kayıtla ödediğini, sözleşme hükümlerine göre çalışılmayan gün sayısı dikkate alınarak hesaplanan bedelin ödedikleri miktardan düşülerek davalı tarafından iadesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile davalıya fazla ödenen 2.935,00 USD’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek…tarafından en son yayınlanan 30 günlük LİBOR faiz oranına %1 ilave edilerek bulunacak faizi ile fiili ödeme günündeki TL değeri üzerinden iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki 23/08/2011 tarihli ek sözleşmeye göre belirlenen ücretlerin bir kısmının sabit ücret olduğunu, bir kısmının ise merkezi sisteme bağlanan terminalin sisteme bağlı olduğu gün sayısı baz alınarak hesaplandığını, davacının sözleşmeye konu bedellerden talep ettiği indirimin sözleşmeye aykırı bulunduğunu, zira indirim talebine konu terminallerin sisteme bağlı terminaller olup müvekkili şirketin sözleşmeye göre verdiği hizmetin niteliği ve niceliğinin davacının bayilerinin açık yada kapalı olmasına göre değil, terminallerin sisteme bağlı olup olmamasına göre değiştiğini, müvekkilinin dava konusu dönemde tam ve eksiksiz hizmet verdiğini, davacının da aksi yönde bir iddiasının bulunmadığını, hizmeti tam ve eksiksiz alan davacının, aldığı hizmet karşılığını öderken mücbir sebebe dayanmasının başta MK 2’ye aykırı bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, somut uyuşmazlık açısından sözleşmenin temelinden çökmesi unsurunun gerçekleşmediği, dava konusu olan Haziran 2020 döneminde tam kapanma yaşanmadığı, özellikle 20 Haziran 2020 ve 27 Haziran 2020 tarihlerinde tam gün sokağa çıkma yasağının uygulanmadığı, saat 15:00’ten sonra sokağa çıkma yasağının bulunmadığı, uyuşmazlığa konu sözleşme hükümlerine göre davalıya yapılacak ödemenin merkezi sisteme başarıyla bağlanmış terminal sayısına göre ücretlendirme şeklinde olduğu, bayilerin açık olup olmamasına bağlı bulunmadığı, öte yandan davalı şirketin beyan ve delillerinden, davalının sunduğu işletim ve bakım hizmetlerinin davacı bayilerinin açık olup olmadığına bağlı bulunmaksızın devam ettiği, açıklanan nedenlerle davacı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, Covid-19 kaynaklı pandemi nedeniyle ülke genelinde uygulanan idari kısıtlamaların sonucunda başta sayısal oyun bayileri olmak üzere sabit ve seyyar bayilerin faaliyetlerinin kısıtlandığını, faaliyet gösterdikleri iş yerlerinin geçici olarak kapatıldığını, müvekkilinin bayilerinin de bu sebeple faaliyetlerine ara vermek zorunda kaldığını, temel birkaç komut ile aktif hale getirilen oyun sistemi için mücbir sebep nedeniyle çalışamayan bayi sayıları da dahil edilerek müvekkilinden sabit ücret alınmasının hukuka aykırı olduğunu, mücbir sbebep hususunun değerlendirilmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, davacı tarafça 23.08.2011 tarihli ek sözleşmenin 101. maddesi uyarınca davalıya ihtirazi kayıtla ödenen bedelin, mücbir sebep hukuki nedenine dayanarak davalıdan istirdadı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11.03.2020 tarihinde ilan edilen ve Ülkemizde de etkili olan Covid-19 kaynaklı pandemi nedeniyle sabit ve seyyar bayilerinin faaliyetlerinin kısıtlandığı, faaliyet gösterdikleri iş yerlerinin geçici olarak kapatıldığı, müvekkili idarece düzenlenen şans oyunlarından elde edilen satış gelirlerinde, kamuya aktardıkları kaynaklarda ve bayilerinin komisyonlarında ciddi düşüşler yaşandığı, bu olayın müvekkili yönünden mücbir sebep sayılması gerektiği ileri sürülerek, 23.08.2011 tarihli ek sözleşmenin 10.1. maddesi uyarınca davalıya ödenen bedelden, 20-27-28/06/2020 tarihlerinde 1359 saat faaliyet göstermediği tespit edilen oyun terminalleri için hesaplanan ve davalıya fazla ödenen 2.935,00 USD tutarında indirim yapılması talep edilmiş, bu talepleri davalı tarafça kabul edilmeyince, ihtirazi kayıtla ödeme yapılarak, fazladan ödendiğini iddia ettiği bedelin istirdadı için işbu dava açılmıştır.
Öncelikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.09.2022 tarih ve 2022/6-537 E.- 2022/1179 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere “Covid-19 pandemisinin varlığı, sözleşmenin ifası açısından kendiliğinden mücbir sebep oluşturmaz. Mücbir sebep olarak kabul edilebilmesi için pandeminin yarattığı sonuçlar ile sözleşmenin ifasının engellenmesi arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Bir olayın mücbir sebep olup olmadığının somut olayın özelliklerine göre tespit edilmesi gerekir. Bir sözleşme için mücbir sebep teşkil eden durum başka bir sözleşme için mücbir sebep teşkil etmeyebilir. Bu itibarla Covid-19, her durumda mücbir sebep oluşturduğu genellemesinden hareket edilemez; bir başka deyişle, her somut sözleşme için Covid-19’un mücbir sebep oluşturup oluşturmadığı denetlenmelidir (Kırca, Karakaş, s. 7).”.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; gerek taraflar arasındaki 16.02.1996 tarihli sözleşmenin 2.1., gerekse de 23.08.2011 tarihli sözleşmenin 5.1. maddesine göre, davalı şirket bu sözleşme ile davacının gereksinim duyduğu Geliştirilmiş Sistemin tüm parçalarını üretecek/tedarik edecek, hasar ve ziyan riski kendisine ait olmak üzere Türkiye’ye getirip alıcı davacının göstereceği merkeze kuracak, işletime alacak, Geliştirilmiş Terminalleri depolardan bayilere taşıyacak, kuracak, iletişim ağına bağlayacak, işletime alacak, Geliştirilmiş Sistemle ilgili tüm idari, işletme, tamir, bakım ve destek hizmetlerini verecektir.
Davacının indirim talep ettiği ücretlerin ise sözleşmenin 10.1. maddesinin D, E, F, G, H bentlerinde düzenlenen ve davalı tarafça verilen bakım ve tamir hizmetlerine yönelik, sabit ücretlere veya kurulu Gelişmiş Terminal başına değişen ücretlere ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Zira artık davalı taraça Geliştirilmiş Sistemin ve Geliştirilmiş Terminallerin davacıya satılması, davacının gösterdiği merkezde ve bayiler nezdinde kurulması, işletime alınması aşamaları tamamlanmış, gerek davacının merkezinde kurulan Geliştirilmiş Sistemin gerekse de bayilerde kurulan Geliştirilmiş Terminallerin işletildiği, tamir, bakım ve destek hizmetlerinin verildiği dönem başlamıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık da bu dönemde meydana gelmiştir.
Bu noktada öncelikle dikkat edilmesi gereken husus, davalının da aynı pandemi koşullarının geçerli olduğu dönemde, sözleşmede kendisine düşen hizmet yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmiş bulunduğudur. Gerçekten de davalının aynı pandemi döneminde, sözleşme ile kendisine düşen hizmet borcunu tamamen ifa ettiği, davacının da kabulündedir. Oysa pandemi koşulları nedeniyle davalının giderlerinde de herhangi bir azalma olmamış, sözleşmenin başlangıcında belirlenen ifa koşulları, davalı açısından da pandemi nedeniyle aynı oranda kötüleşmiştir. Dolayısıyla davacı tarafça mücbir sebep hukuki nedenine dayanılarak, aynı dönemde aynı koşullarla tüm idari, işletme, tamir, bakım ve destek hizmetlerini yerine getiren davalıdan, ücret indirimde bulunması talep edilemez.
İkinci olarak 23.08.2011 tarihli sözleşmenin sözleşmenin 10.1. maddesinin D, E, F, G, H bentlerinde, davalıya yapılacak ödemelerin tespitinde, hasılata göre değişen bir hesaplama yöntemi tercih edilmemiş, tam tersine 10.2. maddesinde, sözleşmenin 10.1. maddesi uyarınca davalıya yapılacak ödemelerden terminal sayısı ile bağlantılı olanların, kurulu Geliştirilmiş Terminal/Terminal sayısı baz alınarak ve her ödeme dönemindeki Geliştirilmiş Sisteme bağlı olduğu gün sayısı esas alınarak tespit edileceği düzenlenmiştir. Dolayısıyla taraflar daha sözleşmenin kuruluş aşamasında, Geliştirilmiş Terminallerin bilet satışına açık/kapalı olup olmaması veya bayilerin çalışıp çalışmaması hususunun, davalıya ödenecek ücretin tespitinde etkili olmayacağını kararlaştırmışlardır. Böylece taraflar, bayilerin kendi iş yerlerinde kurulu bulunan Geliştirilmiş Terminallerini herhangi bir sebeple hiç açmayabileceklerini başlangıçta düşünmüş ve bu durumu davalıya ödenecek hizmet bedelinin hesaplanmasında dikkate almamıştır. O halde davalıya yapılan ödemelerin şans oyunu hasılatları çok olduğunda artmadığı gibi, az olduğunda da azalmaması gerekir. Davalı tarafça işbu dava konusu döneme ilişkin olarak düzenlenen faturada talep edilen ücretin anılan maddeye uygun şekilde, Geliştirilmiş Terminal/Terminal sayısı ve Geliştirilmiş Terminallerin Geliştirilmiş Sisteme bağlı, diğer bir deyişle oyun oynatılabilir (aktif) durumda olduğu gün sayısı esas alınarak hesaplandığı hususu davacının da kabulündedir.
Bu durum karşısında Dairemizce de ilk derece mahkemesinin, somut uyuşmazlık yönünden Covid-19 kaynaklı pandemi koşullarının, davacı yönünden mücbir sebep teşkil etmediğine dair tespitinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı Kurum harçtan muaf olduğundan ve herhangi bir harç yatırmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 08/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.