Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/934 E. 2023/1560 K. 01.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/934
KARAR NO : 2023/1560
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2022
NUMARASI : 2014/464 E. – 2022/357 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tasarım YİDK Kararının İptali ile Tasarım Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/11/2022 tarih ve 2014/464 E. – 2022/357 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli 35, 37 ve 39. sınıf hizmetleri içeren markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin 2013/05870 sayılı yedi adet web sayfası dizaynı içeren tasarım başvurusunda “… …” ibaresine yer verildiğini, davalının tasarımının müvekkilinin “… …” ve “… … A.Ş.” markasında kullanılan aynı logoyu ve “…” ibaresini içerdiğini, “…” kelimesinin İngilizce karşılığının “…” kelimesi olduğunu, anılan başvurunun müvekkili marka haklarına tecavüz oluşturduğunu ve yenilik ve ayırt edici nitelik kriterlerini sağlamadığını, davalı tasarımına konu web sayfası dizaynının tüketiciler nezdinde aynı izlenimi vereceğini, www…com ibareli alan adının müvekkiline ait olduğunu ve müvekkilinin marka ve logolarının bu adreste de kullanıldığını, davalının 2013/05870 sayılı tasarım tescil başvurusuna müvekkili tarafından itirazda bulunulduğunu, itirazlarının TÜRKPATENT YİDK’nın 2014-T-474 sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiğini, anılan kararın hukuka uygun olmadığını ileri sürerek, YİDK’nın 2014/T-474 sayılı kararının iptali ile 2013 05870/1-7 sayılı tasarımların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, … …’in 30.06.1975’te … … tarafından kurulduğunu, … …’in bu şirkette oğulları ile ortak olduğunu, “… …” ve “… …”in de aynı ortaklık yapısında yer aldığını, … … ortaklarının her birinin aynı zamanda kendi adlarına şirketler kurduklarını, … …’in bu şirketlere gemi satışı yaptığını, davacının … … ortağı olan babasının şirketin markalarını diğer ortakların bilgisi ve rızası hilafına kendi kızı olan davacıya devrederek şirketi ve ortaklarını zarara uğrattığını, marka devirlerinin geçersiz olduğunu, davacının devraldığını iddia ettiği “… …” ibareli markasının, devir işleminin geçersizliği ve yeniden … … ve TicaerT A.Ş. adına tescili talebiyle, markayı devreden, davacı …’ın babası, eski yönetim kurulu üyesi … … aleyhine marka devir işleminin hükümsüzlüğünün tespiti ile markanın davacı şirket adına yeniden tescili istemiyle İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/233E. sayılı dosyasında dava açtıklarını, anılan dosyanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, kurum kararının yerinde olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu tasarımda yer alan şekil unsuru ile davacı markasında yer alan şekil unsurunun birebir aynı olduğu, 7 numaralı tasarımda yer alan iletişim bilgilerinin de davacı markası ile aynı olduğu, ancak burada söz konusu olan bir e-posta adresi olup tasarımın bütünü üzerinde yazı niteliğinde olduğu, …@….com, …@….com, ….com markalarının iletişim bilgilerinde yer alıyor olmasının markasal kullanım olarak görülemeyeceği, zaten bu tür markaların tescilinde temel sorunun da, bu işaretlerin kullanımının markasal kullanım olup olmamasından kaynaklandığı, ilgili sayfa iletişim bilgileri arasında yer alan kullanımların markasal kullanım olmadığı, tasarım tescili açısından kelimelerin koruma kapsamında olmadığı da dikkate alındığında, tasarımın yenilik ve ayırt ediciliği konusunda bir etkisinin olmadığı, diğer yandan, davacının “… … A.Ş.+şekil” ibareli markasında kullanılan şekil unsurunun, davalı şirket adına tescilli olduğu, tescilli markanın tasarım tescili görselinde yer almasının da bu açıdan yenilik ve ayırt edicilik konusunda etkili olmadığı, bu nedenle, dava konusu tasarımın, davacı itiraz gerekçeleri karşısında yenilik ve ayırt edicilik kriterlerini sağladığı, davalının “…+şekil” ibareli markasının müddet durumunda olduğu, bu nedenle bu marka yönünden hakkının bulunmadığı, davalı şirketin şekil markasının başvuru tarihi olan 09.02.2012’nin davacının markalarından önce olduğu, dolayısıyla, davalının markasını tasarım tescili içinde kullanmasında sakınca bulunmadığı, bu durumda, dava konusu tasarımın davacının marka hakkına tecavüz oluşturmadığı, davalı tasarımının yenilik ve ayırt edicilik vasıflarına sahip olduğu, davalı tasarımının konusu olan üründeki işaretlerin davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturmadığı, davalının tasarım tescilinde kötüniyetli olmadığı, YİDK kararının hukuka uygun olduğu ve davalı tasarımlarının hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalının başvuruya konu görsellerinin müvekkilinin tescilli markalarıyla birebir aynı olması sebebiyle tasarımların yenilik ve ayırt edicilik kriterini karşılamadığı, davalının kötüniyetli olarak tasarımın tescilini sağladığını, bilirkişi raporunda “… …” ibaresi hakkında değerlendirme yapılmadığını, bu ibarenin “… … Şirketler Grubu anlamına geldiğini ve müvekkilinin markasına tecavüz oluşturduğunu, Yargıtay kararlarıyla başkası adına tescilli marka barındıran ambalaj kompozisyonları hakkında verilen hükümsüzlük kararlarının onandığını, bilirkişi heyetinde sektör bilirkişisi bulunmadığı, kelimelerin tasarım tescili açısından koruma kapsamında olmadığı yönündeki kanaatin hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiş ve karar kesinleşinceye kadar tedbiren dava konusu, web sayfası dizaynı endüstriyel tasarımın kullanıldığı http://www…com web sayfasına erişimin engellenmesine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, tasarım YİDK kararının iptali ile tasarım hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davaya konu tasarım başvurusunda davacının 2012/38200 sayılı markasının şekil unsuru yer almakta ise de, bu şekil unsuru için davacıdan önce davalı şirketin 2012/12965 sayı ile marka başvurusunda bulunup markasını tescil ettirdiği, bu şekil unsurunun tasarım içinde yer almasının davacının marka hakkına tecavüz oluşturmadığı gibi tasarımın yeni ve ayırt ediciliğine de etkisinin bulunmadığı, davacı eldeki davada 2009/21896 sayılı ve “… … + şekil” ibareli markasına da dayanmış ve bu ibarenin İngilizce karşılığının dava konusu tasarımda yer aldığını ileri sürmüş ise de, 2009/21896 sayılı markanın davacıya devrine ilişkin sözleşmenin, İstanbul Anadolu 2. FSHHM’nin 2014/233 E.-2017/147 K. sayılı kararıyla iptal edildiği, aynı karar ile söz konusu markanın … … A.Ş. adına tesciline de karar verildiği ve anılan kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21.06.2022 tarih ve 2021/1149 E.-2022/5092 K. sayılı kararıyla onandığı, öte yandan davaya konu tasarımda davacının alan adlarına ilişkin markasal bir kullanımın da bulunmadığı, tasarımın yenilik ve ayırt edicilik kriterini sağladığına ilişkin YİDK kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, tasarımın hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebine gelince; davacı vekilince karar kesinleşinceye kadar dava konusu, web sayfası dizaynı endüstriyel tasarımın kullanıldığı http://www…com web sayfasına erişimin engellenmesine karar verilmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi de talep edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Görüldüğü üzere ihtiyati tedbir kararı, ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca ise, ihtiyati tedbir talep eden tarafın, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, yaklaşık ispat şartı sağlanmadığı gibi, tedbir talebi de davanın konusuna ilişkin bulunmadığından, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin de reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 179,90-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 89,95-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/12/2023 tarihinde, ihtiyati tedbir talebinin reddi yönünden HMK’nın 362/1-f. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere, esas hakkındaki karar yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 28/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip