Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/922 E. 2023/658 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/922
KARAR NO : 2023/658
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2021
NUMARASI : 2021/284 E. – 2021/457 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/12/2021 tarih ve 2021/284 E. – 2021/457 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının 2014/76014 sayılı “…+şekil” ibareli 16. sınıf emtiaları kapsayacak şekilde yaptığı marka tescil başvurusuna, müvekkilinin 2014/76277, 2000/05567 ve 86/108868 sayılı, “…+şekil”, “şekil” ve “şekil” ibareli markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğunu, itirazlarının davalı YİDK.’nın 26.01.2016 tarih ve 2016-M-920 sayılı kararı ile haksız şekilde reddedildiğini ileri sürerek, YİDK.’nın anılan kararının iptalini, tescil edilmiş olması halinde diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket temsilcisi, savunmada bulunmamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı yanın ”…+şekil” ibaresi üzerinde önceye dayalı kullanıma bağlı olarak üstün bir hakkının bulunduğu, davacı yanın önceki kullanımları ile dava konusu ”…+şekil” ibaresinin tüketici nezdinde iltibasa yol açabilecek düzeyde benzer olduğu, davacı yanın üstün hak sahipliğinin hususiyetle çeşitli sektörlere ilişkin ambalajlama malzemelerine yönelik bulunduğu, bu bağlamda dava konusu marka kapsamında yer alan 16. sınıftaki “Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri” emtiaları yönünden davacının üstün ve gerçek hak sahipliğinin olduğu, bununla birlikte başvuru kapsamındaki yine 16. sınıftaki “Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç; kırtasiye tipi kağıt ürünler ve yapıştırıcılar dahil). Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. Tespihler.” emtiaları bakımından ise davacı yanın dosyaya sunduğu delillerden bir kullanımının bulunduğunun tespit edilemediğinden, bu emtialarda üstün bir hakkının mevcut olmadığı, buna karşılık davacının 1973 yılından bu yana “…” ibaresini kullandığı, davacı ve davalı markalarının 16. sınıf yönünden aynı emtiaları kapsadığı, taraf markalarında “…” ibaresinin ortak olarak yer aldığı, aynı yazım stili ile yazıldığı, dava konusu markada “…” ibaresinin “…” ibaresinden ayrı bir şekilde üste konularak öne çıkarıldığı, davacının dava konusu markayı yatırım yoluyla uzun yıllardır kullandığı, davacının uzun yıllardan beri kullandığı ibareyi aynı yazım stili ile aynı emtialarda aynı sektörde faaliyet gösteren davalı tarafından tescil ettirilmesinin, davacı markasından yararlanma amacını taşıması nedeniyle kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı TPMK YİDK.’nın 26/01/2016 tarih 2016-M-920 sayılı kararının iptaline, diğer davalı adına tescilli 2014/76014 sayılı “… + ŞEKİL” markasının tescilli olduğu 16. sınıfın tamamı yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalının marka tescil başvurusunun bir bütün olarak “…” ibaresinden oluştuğu, başvuru markasının “…” ibareli davacı markaları ile 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi anlamında benzer bulunmadığını, davacının YİDK karar tarihi itibariyle anılan KHK’nın 8/3. maddesi uyarınca öncelikli hak sahibi olduğunu ispatlayamadığını, davacının itiraz aşamasında başvurunun kötü niyetle yapıldığını gösteren herhangi bir delil de sunamadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekili, davalının 2014/76014 sayılı “…+şekil” ibareli marka tescil başvurusuna, müvekkilinin 2014/76277, 2000/05567 ve 86/108868 sayılı markalarına dayalı olarak, 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi uyarınca benzerlik ve iltibas tehlikesi vakıalarının yanında, 556 sayılı KHK.’nın 8/3. maddesine uyarınca, eskiye dayalı kullanım sonucunda marka üzerinde hak elde ettiği vakıasına da dayanmış, davacının itirazları YİDK.’nın 26.01.2016 tarih ve 2016-M-920 sayılı kararı ile 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesinin yanında, davacının sunduğu kanıtların öncelikli hak elde ettiğini kanıtlamaya yetmediği gerekçesiyle 556 sayılı KHK.’nın 8/3. maddesi uyarınca da reddedilmiştir. Davacı vekilince işbu davada anılan YİDK kararının iptali ve tescil edilmişse davalı markasının hükümsüzlüğü istendiğine göre, 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesinin yanında, 556 sayılı KHK.’nın 8/3. maddesine de dayanıldığının kabulü gereklidir.
İlk derece mahkemesi ise davacının itirazına dayanak markalarını incelemiş, bu markalardan sadece 2014/76277 numaralı olan markayı davalı başvurusu ile benzer görmesi üzerine, başkaca hiçbir inceleme yapmadan davanın kabulüne karar vermiştir. Oysa davacının itirazına dayanak markasının numarasından da anlaşılacağı üzere anılan marka, davalının 2014/76014 sayılı başvuru markasından daha sonra başvuruda bulunmuş bir markadır. Gerçekten de işlem dosyası incelendiğinde, davalının işbu davanın konusu marka başvurusunun 17.09.2014 günü saat 14:06’da yapılmışken, davacının itirazına dayanak 2014/76277 numaralı markasının başvuru tarihinin 17.09.2014 günü saat 17:54 olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla mahkemece davacının anılan markasına dayanılarak işbu davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Dairemizce de ilk derece mahkemesinin davacı tarafın dayandığı, ancak hiç incelenmeyen 556 sayılı KHK.’nın 8/3. maddesine dayalı itirazlarının incelenmesi amacıyla 31.10.2017 tarih ve 2016/130 E. – 2017/328 K. sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiş, mahkemece bu amaçla alınan bilirkişi raporunda, davacının gerek itiraz aşamasında gerekse dava dilekçesinde dayandığı tüm deliller ayrıntılı ve denetime elverişli bir biçimde incelenmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının gıda, audio-video kaset, temizlik ve kimya sektöründe kullanılan ambalajlar emtiasında çok uzun yıllardır “…” ibaresi üzerinde üstün ve gerçek hak sahipliğini ispatladığı, bu kullanımın davalının başvurusu kapsamındaki “Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri.” malları ile benzer olduğu, dolayısıyla anılan mallar yönünden davacı yararına 556 sayılı KHK.’nın 8/3. maddesi koşullarının oluştuğu, buna karşılık davacının başvuru kapsamındaki “Basılı evraklar; basılı yayınlar, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, (pullar). Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç; kırtasiye tipi kağıt ürünler ve yapıştırıcılar dahil). Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. Tespihler.” malları yönünden öncelikli hak sahibi olduğunu ispatlayamadığı tesipt edilmiş, Dairemizce de bu tespitlere aynen iştirak edilmiştir.
Ancak mahkemece bu tespitlere ilaveten, davacının uzun yıllardan beri kullandığı ibarenin, aynı yazım stili ile aynı emtialarda aynı sektörde faaliyet gösteren davalı tarafından tescil ettirilmesinin, davacı markasından yararlanma amacını taşıması nedeniyle kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın tüm mallar yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Oysa Yargıtay HGK.’nun 16.07.2008 gün ve 2008/11-501 E.-507 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi marka hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla davalının başvurusunun davacı markalarıyla iltibas oluşturma ihtimalinin varlığının kabulü halinde, ayrıca tescille sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuruda bulunduğunun da ispatı gerekir. Kötü niyetin varlığı her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak belirlenmelidir. Yine Yargıtay HGK.’nun 21.09.2005 gün ve 2005/11-501 E.-507 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca iyiniyetin asıl, kötüniyetin istisna olması sebebiyle davalının kötüniyetli olduğunun delil ve gerekçelerinin gösterilmesi gerektiğinden davacı, davalının kötüniyeti bulunduğunu kanıtlamalı ve mahkemece de bunun delil ve gerekçesi gösterilmelidir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2011/5436 Esas, 2013/6621 Karar ve 02/4/2013 tarihli kararına konu bir olayda ise mahkemece, “…” markasının yaratılmış bir marka olduğu ve yüksek derecede ayırt ediciliğinin bulunduğu, bu ibarenin davalı tarafından tesadüfen seçilip tescil ettirilmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediği, saat sektöründe ya da ziynet eşyası sektöründe bulunan bir kimsenin bu markadan haberdar olmamasının da hayatın olağan akışıyla bağdaşmadığı, davalının da bu markayı hangi saik ile seçerek tescil ettirdiği konusunda ikna edici bir açıklamasının bulunmadığı, bu nedenle davalının marka tescili sırasında markanın davacıya ait olduğunu bildiği, bu itibarla davalının SMK’nın 6/9. maddesi anlamında kötü niyetli olduğu belirlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta ise davacı tarafça sunulan dava dilekçesinde kötü niyet nedenine hiç dayanılmadığı gibi işlem dosyasına sunulan 11.06.2015 tarihli itiraz dilekçesinde sadece kötü niyet kutucuğu işaretlenmiş, buna karşılık gerek dava gerekse itiraz dilekçelerinde, davalı başvurusunun neden kötü niyetli olduğu konusunda hiçbir gerekçe veya delil gösterilmemiştir. Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden de davalının başvurusunun kötü niyetli olduğu sonucuna varılması mümkün değildir. Davacı markasının yaratılmış veya yüksek derecede ayırt edici bir marka olduğundan da söz edilemez.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın 16. sınıf “Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri.” malları yönünden kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, davalı başvurusunun kötü niyetli olduğu kabul edilerek yazılı şekilde davanın 16. sınıf tüm mallar yönünden kabulüne karar verilmesi doğru değilse de, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Ancak ilk derece mahkemesince verilen hüküm sadece davalı … vekili tarafından istinaf edildiğinden, diğer bir deyişle davalı Şirket tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığından, Dairemizce YİDK kararının iptali davası yönünden verilen davanın kısmen kabulüne dair kararın, hükümsüzlük davasına sirayet ettirilmesi mümkün olmamış, mahkemece hükümsüzlük davası yönünden verilen kararın aynen muhafaza edilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 21/12/2021 gün ve 2021/284 E. – 2021/457 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın YİDK kararının iptali istemi yönünden KISMEN KABULÜ ile 26.01.2016 tarih ve 2016-M-920 sayılı kararının, 16. sınıf “Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri.” yönünden KISMEN İPTALİNE,
3-Davalı adına tescilli 2014/76014 sayılı “… + ŞEKİL” markasının tescilli olduğu 16. sınıfın tamamı yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 29,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 150,7‬0-TL’nin davalı Şirketten ve davalı … tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı Şirketten ve davalı … alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı Şirket ve davalı … kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Şirkete ve davalı … verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 2.100,00-TL bilirkişi ücreti, 345,4‬0-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 26,00-TL tebligat masrafından oluşan toplam 2.471,40-TL’na, 29,20-TL peşin harç ve 29,20-TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 2.500,60 TL.’nin (davalı… sorumluluğunun 2.471,40-TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 1.235,7‬0-TL’ye, 29,20-TL peşin harç ve 29,20-TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 1.294,1‬0-TL. ile sınırlı olmak üzere), davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı … tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 32,10-TL posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 133,50-TL posta masrafı, 220,70-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 386,3‬0-TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranında göre takdiren 1/2 kabul edilerek 193,15‬-TL’nin davacıdan alınarak davalı … verilmesine, bakiye kısmın davalı … üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı…. Ltd. ŞTİ. tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 80,70-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 18/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip