Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/917 E. 2023/660 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/917
KARAR NO : 2023/660
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2022
NUMARASI : 2022/256 E. – 2022/833 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : … – (T.C.NO:…)
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Cezai Şarttan Kaynaklı Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 15/12/2022 tarih ve 2022/256 E. – 2022/833 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı gerçek kişinin, dava dışı … A.Ş.’nin hissedarı olduklarını, taraflar arasında 28/03/2018 tarihli hisse satım sözleşmesi ile bu sözleşmenin ayrılmaz bir parçası ve eki olan 28/03/2018 tarihli hissedarlık sözleşmesinin akdedildiğini, hissedarlık sözleşmesinin 13. maddesinde tarafların rekabet etmeme yükümlülükleri ile bu yükümlülüğe aykırılık halinde uygulanacak cezai şart miktarının düzenlendiğini, müvekkili şirketin sözleşmenin akit tarihinden sonra davalının … A.Ş. ile aynı alanda faaliyet gösteren …. Şti. unvanlı şirketin %50 hissesine sahip kurucu ortağı ve münferit müdürü olduğunun öğrenildiğini, aynı şirketin diğer ortağının ise davalının eşi… olduğunu, bu suretle davalının hem kendi eylemi hem de eşinin eylemi vasıtası ile hissedarlık sözleşmesinin 13. maddesini ihlal ettiğini ve ihlalin halen devam etmekte olduğunu, yine …. Şti.’nin … A.Ş. ile rekabet halinde ticari iş ve eylemlerinin tespit edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalının 28.03.2018 tarihli hissedarlar sözleşmesinin 13. maddesinde düzenlenen rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı eylemlerinin tespitine, ilgili madde gereği 500.000 Euro cezai şart bedeli ile anılan hükümde ayrıca belirtilen 28.03.2018 tarihinden dava tarihine kadar hesaplanan günlük 2.500 Euro cezai şart bedelinden, şimdilik 50 güne tekabül eden 125.000 Euro ceza bedelinin, ilk ihlal tarihi olan 28.03.2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline döviz olarak aynen veya fiili ödeme tarihindeki kur karşılığı Türk Lirası cinsinden ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin …. Şti.’ni (“…”) 2015 yılında eşi ile birlikte kurduğunu, davacı şirketin satış görüşmelerinin başından beri anılan şirketin varlığından ve yaptığı işlerden haberdar olduğunu ve …’ya ilişkin bilgi ve muvafakatlarının bulunduğunu, hisse devrinden yaklaşık 1,5 yıl sonra …’un hakim hissedarı olan davacı şirket ve müvekkili dışındaki diğer ortaklarından biri olan …’ın, …’un yönetimini eline geçirerek müvekkilini şirketten uzaklaştırmak ve yapılan işlerle ilgili bilgi vermemek adına girişimlere başladığını, bu kapsamda müvekkilini yıldırabilmek adına iş sözleşmesi ile sabit olan maaşını düşürdüklerini, yine iş sözleşmesinde kendisine tanınan hakları vermediklerini, mobbing uygulamaya başladıklarını, …’un genel kurul toplantılarını yapmadıklarını, ya da müvekkilinin hukuki işlemleri sonucu yaptıkları genel kurullarda müvekkiline bilgi vermediklerini, sahte imza ile genel kurul tutanakları düzenlediklerini, müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşmeleri ihlal eder bir eyleminin bulunmadığını, her ihtimalde davacı şirket tarafından talep edilen cezai şart bedelinin fahiş olduğunu ve rekabet yasağı hükmünün de geçersiz bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davanın taraflarının dava dışı … A.Ş.’nin hissedarları konumunda oldukları, işbu davada söz konusu şirketin hissedarları arasında yapılan “Hissedarlar Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin 13. maddesi uyarınca, davacının davalıdan cezai şart talebinde bulunduğu, söz konusu maddede rekabet etmeme yükümlülüğünden bahsedilmiş ise de bu yükümlülüğün TBK’nın 444 ve devamı maddelerinde bahsedilen nitelikte bir rekabet yasağı hükmü olmadığı, yine söz konusu maddede bahsedilen yükümlülüğün 6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddelerinde belirtilen haksız rekabet hükmü niteliğinde de bulunmadığı, TBK’nın 444 ve TTK.’nın 54 vd maddelerinde geçen hususların tamamının, yükümlülük altına giren ile çalıştığı şirket ya da rekabet içerisinde bulunduğu şirket arasındaki ilişkilerle ilgili olduğu, mevcut olayda böyle bir durumun söz konusu olmadığı, zira mevcut olayda davalı tarafından davacıya karşı dava dışı … A.Ş. ile rekabet etmeyeceğine dair yükümlülüğe girildiği, söz konusu yükümlülüğün Borçlar Kanunu kapsamında hissedarlar arasında yapılmış genel hükümlere tabi bir cezai şart niteliğinde olduğu, mutlak ya da nispi ticari dava mahiyetinde bulunmadığı, kaldı ki dava dışı … A.Ş. ile davalı arasında Ankara 47. İş Mahkemesi’nin 2022/146 Esas sayılı dosyasında, iş sözleşmesinden kaynaklı rekabet yasağına ilişkin davanın bulunduğu, mevcut davada davacı tacir konumunda olsa da davalının tacir olmadığı, davalı şahsın şahıs işletmesinin bulunmadığı, bir şirkette hissesinin olmasının gerçek şahsı tacir konumuna sokmayacağı, davalı şahsın hissedarlar arası sözleşmenin imzalandığı tarih itibari ile sigortalı çalışan konumunda olduğu, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesinde bulunduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği nedeni ile HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesini müteakip, talep halinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalının rekabet niteliğindeki eylemlerinin kanıtlandığını, somut uyuşmazlığın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3/1, 4, 5. maddesi hükümlerine göre asliye ticaret mahkemesinin görevi arasında olduğunu, zira davanın konusunun tarafların ortak oluğu şirketin yönetimine ilişkin imzaladıkları sözleşmenin ihlalinden, daha açık bir ifade ile davalının rekabet etmeme taahhüdüne aykırı ticari davranışlarından kaynaklandığını, diğer bir deyişle davanın konusunun ticari iş niteliğinde bulunduğunu, 28.3.2022 tarihli hissedarlar sözleşmesinin, tarafların ortak olduğu şirketin işleyiş ve yönetimine ilişkin bir sözleşme olduğunu, tarafların 28.3.2022 tarihli hissedarlar sözleşmesi ile eş zamanlı olarak 28.3.2022 tarihli hisse alım sözleşmesini akdettiğini, davalının TTK’nın 12/1. maddesi uyarınca tacir olduğunu, zira hem rakip şirket niteliğinde olan … şirketinde hissedar ve yönetici, hem de tarafların ortak olduğu … A.Ş. şirketinde hissedar olup, bu şirketleri kısmen de olsa kendi adına işlettiğini ve gelir elde ettiğini, dava konusu tüm eylemlerin ticari iş niteliğinde bulunduğunu, işlemin dayanağının bir ticari işletmenin devri olduğundan, davanın da TTK’nın 4. maddesinde sıralanan mutlak ticari dava kapsamında bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının talepleri doğrultusunda kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacı ile davalı …, dava dışı … ve … arasında 28.03.2018 tarihli hisse alım sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleme ile davacının daha önce hissedar olmadığı, davalı dahil anılan diğer gerçek kişilerin ise ortak oldukları dava dışı … … A.Ş.’nin %51 hissesini satın aldığı, ardından tüm ortakların katılımı ile aynı tarihli bir hissedarlar sözleşmesinin düzenlendiği, anılan sözleşmenin 13/1. maddesinde davalı dahil diğer gerçek kişi ortakların, dışı … … A.Ş. ile hissedarlığı devam ettiği sürece, 13/2. maddesinde ise anılan Şirkette maaşlı çalışanı olduğu müddetçe ve ilgili görevlerinin sona ermesini müteakip 5 yıl süreyle rekabet yapmamayı, aksi halde davacıya cezai şart ödemeyi taahhüt ettikleri, işbu davanın da davalının, dışı … … A.Ş. ile ortaklık ilişkisinin devam ettiği müddet içinde rekabet yasağına uymadığı iddiasına dayalı olarak açıldığı anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
Aynı Yasanın “Bağlılık yükümlülüğü ve rekabet yasağı” başlıklı 613. maddesi uyarınca “Ortaklar, şirket sırlarını korumakla yükümlüdür. Bu yükümlülük şirket sözleşmesi veya genel kurul kararıyla kaldırılamaz. Ortaklar, şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek davranışlarda bulunamazlar. Özellikle, kendilerine özel bir menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yapamazlar. Şirket sözleşmesiyle, ortakların, şirketle rekabet eden işlem ve davranışlardan kaçınmak zorunda oldukları öngörülebilir. Müdürler hakkında rekabet yasağı öngören 626 ncı madde hükümleri saklıdır. Geri kalan ortakların tümü yazılı olarak onay verdikleri takdirde, ortaklar, bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı düşen faaliyetlerde bulunabilirler. Esas sözleşme birinci cümledeki onay yerine ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir.”
6102 sayılı TTK’nın 1521. maddesinde ise “Ticaret şirketlerinde, ortakların veya pay sahiplerinin şirketle veya birbirleriyle şirket ortaklığından veya pay sahipliğinden kaynaklanan davalarda veya şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri, müdürleri, tasfiye memurları ya da denetçilerine karşı açılacak davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu hükümlerin birlikte yorumlanmasından anlaşılacağı üzere, gerek şirketle ortağı gerekse de ortaklar arasındaki rekabet yasağı sözleşmelerinde, isnat edilen rekabet yasağının ihlalinin, ortaklık ilişkisinin devam ettiği süre içinde gerçekleştiği iddia ediliyorsa, uyuşmazlığa yukarıda anılan kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğinden, bu türden uyuşmazlıklar, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari iş ve ticari dava sayılır. Bu durum karşısında, davalının dışı … … A.Ş. ile ortaklık ilişkisinin devam ettiği müddet içinde rekabet yasağına uymadığı iddiasına dayalı somut uyuşmazlığı görüp incelemeye de asliye ticaret mahkemesi görevlidir.
Dolayısıyla her ne kadar ilk derece mahkemesince de karar yerinde isabetli bir biçimde belirtildiği üzere, işbu davada TTK’nın 54 vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabet hükümlerinin ya da BK’nın 444 vd. maddelerinde düzenlenen, işçinin işverene karşı, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki dönemde, onunla rekabet etmekten kaçınmayı üstlendiği sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin hükümlerin uygulanma yeri bulunmasa da, uyuşmazlığın dava dışı … … A.Ş.’nin ortakları olan davacı şirket ile davalı arasındaki 28.03.2018 tarihli “Hissedarlık Sözleşmesinde” kararlaştırılan cezai şart alacağına ilişkin olduğu düşünüldüğünde, mahkemece somut uyuşmazlığı görüp incelemeye de asliye ticaret mahkemesinin görevli bulunduğu nazara alınarak işin esasının incelenmesine girişilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu durumda, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 15/12/2022 gün ve 2022/256 E. – 2022/833 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kararının neden ve şekline göre taraf vekillerinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacıdan peşin olarak alınan 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf kararının tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 18/05/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a.3. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip