Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/867 E. 2023/614 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2023/867 – 2023/614
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/867
KARAR NO : 2023/614
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2022
NUMARASI : 2022/493 E.

İHTİYATİ TEDBİR
İSTEYEN DAVACI :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF DAVALI :
VEKİLİ :

TALEP KONUSU : İhtiyati Tedbir

Taraflar arasında görülen Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen tarih ve 2022/493 E. sayılı ara kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, karşı taraf davalı adına tescilli 2022/001281-5.1,5.2 sayılı tasarımın yeni ve ayırt edici olmadığını ileri sürerek, tasarımın hükümsüzlüğü istemli davada karşı tarafın tasarımdan kaynaklı haklarını müvekkiline karşı kullanılmasının önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, dava konusu tasarımın yeni ve ayırt edici bulunmadığını, bu durumun dava dilekçesi ekinde sundukları belgelerle sabit olduğunu, ayrıca dava konusu tasarıma konu ürünlerin bizzat karşı tarafça 2019 yılında müvekkiline satıldığını, dava konusu tasarımın başvuru tarihinin 2022 tarihi olduğu gözetildiğinde , dava konusu tasarımın bizzat karşı tarafça müvekkiline satılan ürün karşısında dahi yeni olmadığını, karşı tarafın dava konusu tasarıma dayalı olarak müvekkiline ihtar gönderdiğini, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi durumunda telafisi güç, imkansız zararlar doğacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir isteminin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yukarıdaki özet kısmında da belirtildiği üzere davacı, davalı adına tescilli bulunan 2022 001281-5.1,5.2 sayılı tasarımların, yeni ve ayırt edici olmadığı iddiasıyla hükümsüzlüğünü talep ettiği davada, davalının anılan tasarımlardan doğan haklarını davacıya karşı kullanılmasının önlemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Dolayısıyla işbu davada 6100 sayılı HMK.’nın 390/1. maddesinde düzenlenen, asıl dava ile birlikte talep edilen ihtiyati tedbir istemi söz konusudur.
O halde davacının ihtiyati tedbir talebinin dinlenme koşullarının bulunup bulunmadığının, asıl davadaki istemleri de gözetilerek, öncelikle 6769 sayılı SMK ve ardından da 6100 sayılı HMK hükümlerine göre incelenmesi gereklidir. Zira SMK.’nın 159/1. maddesinde ihtiyati tedbir sebepleri açıkça düzenlendiğinden, bu sebeplerin mevcudiyeti halinde, ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanununda yer alan ihtiyati tedbir sebeplerine başvurulmasına gerek kalmayacaktır.
6769 sayılı SMK.’nın “İhtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliği” başlıklı 159/1. maddesi hükmüne göre “Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.”
Davacının anılan maddede düzenlenen ilk şartı taşıdığı, yani “bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişilerden olduğu” açıktır. Zira asıl davadaki talebi, aynı Kanunun 77. maddesine dayanmaktadır.
SMK.’nın 159. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesi için davalı kullanımın tecavüz teşkil etmesi veya kullanımın tecavüz teşkil ettiği yönünde ciddi ve etkin çalışmalar yapılması gibi iki temel sebebinin mevcudiyeti aranmaktadır.
Esasen SMK.’nın 159. maddesi sınai mülkiyet hakkına tecavüz dolayısıyla talep olunabilecek ihtiyati tedbirleri düzenlediğinden, anılan maddenin somut uyuşmazlıkta uygulanabilme imkanı bulunmamaktadır. SMK.’nın 159. maddesi hükmünde açıkça düzenlenmeyen konularda, örneğin hükümsüzlük davalarında mahkemeden istenebilecek ihtiyati tedbirler hakkında, Hukuk Muhakemeleri Kanununun uygulanması gerektiği konusunda duraksanmamalıdır.
İhtiyati tedbirin şartlarını düzenleyen 6100 sayılı HMK.’nın 389/1. maddesinde ise “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü yer almaktadır.
Anılan hükme göre ihtiyati tedbir kararı sadece “uyuşmazlık konusu” hakkında verilebilir. Aslında aynı gereklilik, 6769 sayılı SMK.’nın 159/1. maddesi hükmünde yer alan “dava konusu kullanımın” ibaresi ile de vurgulanmıştır. İşbu davada ise davacı, davalıya ait tasarımların hükümsüzlüğünü istemektedir. Buna göre davanın konusu, davalının mal varlığına dahil bulunan tasarım hakkıdır. Davacının üzerine tedbir konulmasını istediği şey ise davalının tasarımdan kaynaklanan haklarının kullanılmasının engellenmesi olup, bu husus hükümsüzlük davasının konusu değildir.
Bu noktada böyle bir tedbir kararının verilebilmesinin hangi hallerde mümkün olabileceği sorusu akla gelebilir. Öncelikle tescilli bir sınai mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesi yönündeki ihtiyati tedbirin, Anayasal bir hak olan mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesi olduğu gözden kaçırılmadan, her somut olayın özellikleri ve tarafların menfaatler dengesi gözetilerek, sınırlı bir şekilde uygulanması gereklidir.
6769 sayılı SMK.’nın 159/1 ve 6100 sayılı HMK.’nın 389/1. maddesi hükümleri birlikte yorumlandığında, bu türden bir tedbir isteminde ancak, kendisine karşı sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahiplerince, 6769 sayılı SMK 149. maddesi uyarınca herhangi bir talep ileri sürülen kişilerce bulunulabileceği kabul edilmelidir. Somut uyuşmazlıkta ise davalının davacıya karşı adli merciler nezdinde, 6769 sayılı SMK 149. maddesi uyarınca herhangi bir talepte bulunduğu iddia ve ispat edilmemiştir.
Bir an için somut uyuşmazlıktaki gibi hakkında hükümsüzlük kararı verilmesi ihtimali bulunan bir tescilli sınai mülkiyet hakkına dayanan kişilerce, başkaları aleyhine bu haklarının kullanılmasının önemli zararlara neden olabileceği ve bu durumun ihtiyati tedbir yoluyla engellenmesi gerektiği düşünülebilir ise de, hükümsüzlük nedeni olarak ileri sürülebilecek tüm bu gerekçelerin, tescilli sınai mülkiyet hakkı sahiplerinin 6769 sayılı SMK 149. maddesi uyarınca adli merciler nezdinde herhangi bir talepte bulunmaları halinde, bu taleplere karşı bir savunma olarak ileri sürülebileceği, hatta bu konuda önceki davalarda alınmış bilirkişi raporları varsa bunların delil olarak sunulabileceği ve bu talepleri inceleyen mahkemelerce veya diğer adli mercilerce de bu savunmaların değerlendirileceği açıktır.
Yoksa eldeki uyuşmazlık gibi, konusu tescilli sınai mülkiyet hakkının davacıya karşı kullanılması olmayan bir davada, tescilli sınai mülkiyet hakkının kullanılmasının önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi mümkün değildir. Zira bu durumda tüm talepler açısından dava şartı olarak aranan hukuki yarar şartı da anılan ihtiyati tedbir talebi yönünden sağlanmamış bulunmaktadır.
Bu durumda, mahkemece dava konusu tasarımların davalı tarafça davacıya karşı kullanılmasının önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir isteminin açıklanan gerekçelerle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun, ilk derece mahkemesi hükmünün gerekçesine ilişkin olarak yerinde görülmekle kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen gün ve 2022/493 E. sayılı ara kararının KALDIRILMASINA,
2-İhtiyati tedbir isteminin yukarıda açıklanan gerekçeyle REDDİNE,
3-İhtiyati tedbir isteyen davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Karşı tarafça ilk derece mahkemesinde herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine, (HMK m.333),

6-İhtiyati tedbir isteyen davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 179,90-TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ihtiyati tedbir isteyene iadesine,
7-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın tebliği ve harç tahsil işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 11/05/2023 tarihinde HMK 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :01/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.