Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/837 E. 2023/838 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2023/837 – 2023/838
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/837
KARAR NO : 2023/838
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2023
NUMARASI : 2022/255 E. – 2023/69 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI
VEKİLİ

DAVA : Endüstriyel Tasarımla İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/02/2023 tarih ve 2022/255 E. – 2023/69 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin … ibaresini ilk olarak 1990 yılında tescil ettirdiğini, müvekkiline ait, 2002/01533, 2002/01680, 2002/01776, 2004/02317, 2006/00904, 2006/01539, 2006/01969 numara ile tescilli endüstriyel tasarımlar bulunduğunu, müvekkilinin ayrıca, 118808 sayılı “… …”, 135667 sayılı “…”, 2000/024089 sayılı “…”, 2000/25298 sayılı “…”, 2002/02839 sayılı “…”, 2003/13834 sayılı “…”, 2007/16695 sayılı “…”, 2007/16696 sayılı “…”, 2007/16697 sayılı “…”, 2007/16698 sayılı “…”, 2007/16699 sayılı “…”, 2007/16700 sayılı “…”, 2007/16701 sayılı “…”, 2007/16704 sayılı “…”, 2007/16705 sayılı “…”, 2007/16706 sayılı “…”, 2007/16707 sayılı “…”, 2008/30571 sayılı “…”, 2007/65502 sayılı “… …”, 2007/65503 sayılı “… +”, 2007/65504 sayılı “… …”, 2009/62548 sayılı “… …” markalarının sahibi olduğunu, müvekkilinin davalının 2013/05935 numaralı tasarım tescil başvurusunun yayınına görsel anlatımda müvekkili adına tescilli … tanınmış markasının birebir aynısını kullanmış olması sebebiyle itiraz ettiğini, YİDK’nın bu itirazı reddettiğini, oysa kararın yerinde bulunmadığını ileri sürerek 2014/T-509 sayılı YİDK kararının iptaline ve 2013/05935-1 sayılı tasarım tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı … vekili, müvekkiline ait tasarıma ait görseller ile davalının … ibaresini içeren tasarımlarını ve yine … ibaresinin yer aldığı markalarını listeleyerek, müvekkilinin tescil başvurusunda bulunduğu tasarımın 554 sayılı KHK’nın tescil şartı olarak aradığı “yenilik ve ayırt edicilik” kriterine sahip olduğunu, davacının tescilli ambalaj tasarımları ile müvekkilinin tasarım ambalajının birbirinden farklı olduğunu ve davacının tescilli tasarımlarının müvekkilinin tasarımının yenilik ve ayırt ediciliğini ortadan kaldırmadığını, davacının … ibaresi üzerinde münhasıran hak iddia ettiğini, ancak müvekkilinin bu ibareyi emtianın niteliği ile irtibatlı olarak diğer birçok firma gibi tasarımda yer verdiğini, ne ambalajın üzerinde yer alan esas markasında ne de tasarımında davacının tasarım ve markaları ile iltibasa sebep olacak bir benzerlik yaratma gücü olmadığını, tarafların ana markalarının “…” ve “…” olup aralarında bir benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davalı Şirket vekili, davacı şirketin T702769 başvuru nolu 28.04.2022 tarihli “…” ibareli tanınmış marka başvurusunun reddedildiğini, güncel Yargıtay kararlarında davacı markalarında yer alan … ibaresinin ayırt edici gücünün zayıf olduğunu, … ibaresinin birçok firma tarafından fiilen yaygın olarak kullanıldığını, müvekkilinin tasarımında … ibaresinin ürünün diyet ürünü olduğuna işaret eden tasviri bir unsur olarak bulunduğunu, asli unsurun … olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 2013/05935 sayılı endüstriyel tasarımının yeni ve ayırt edici olduğu, tasarımda yer alan … ibaresinin cins adı niteliğinde kullanımının söz konusu olduğu ve davacı markaları ile iltibas yaratmadığı, tasarım tescilinin davacının tanınmış markasının itibarına ve tanınmışlığına zarar vermediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin … markasının zayıf olduğu belirlemesinin doğru bulunmadığını, ilgili başvuruda … ibaresinin çatı marka olduğunu, … markasının 1990 yılında tescil edilip yıllardır yatırım yapıldığını, tanımlayıcı kabul edilmesinin yerleşik kararlara göre mümkün olmadığını, müvekkilinin … markasının tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmış marka olmasının iltibas ihtimalini de artırdığını, dava konusu tasarımda yer alan markasal asıl unsurun … olduğunu, müvekkilinin tanınmış markasına zarar verilip haksız yararlanılacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, endüstriyel tasarımla ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın daha önce Dairemize geldiği ancak Dairemizce; “Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davalı … tarafından yapılan tasarım başvurusuna davacı tarafın itirazının reddi üzerine iş bu davanın açıldığı, davada YİDK kararının iptali talep edildiği ve sonuç itibariyle itirazın reddinin yanlış olduğu ileri sürüldüğüne göre, bu YİDK kararının tarafı bulunan tasarım başvuru sahibinin bu davada hakları etkilenecektir. Her ne kadar somut uyuşmazlık bu kapsamda ele alınıp incelenmiş ise de, başta davalı … adına kayıtlı bulunan dava konusu tasarım başvurusunun Türk Patent ve Marka Kurumunun kayıtlarına göre … … AŞ adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda da … ile tasarım başvurusu adına kayıtlı bulunan arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava konusu tasarımın sahipliğine ilişkin hususların araştırılması, dava dışı Şirketin hak sahipliğinin bulunduğunun anlaşılması halinde anılan Şirketin de iş bu davada davalı safında yer alması, sunması halinde delillerinin toplanması ve bundan sonra tüm delillerin değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, mahkemece dava konusu tasarımın hak sahibinin değiştiğinin tespit edilmesi halinde, davacı tarafa, YİDK kararının iptaline ilişkin iş bu davada, zorunlu dava arkadaşı olarak bulunması gereken dava konusu tasarımın hak sahibine karşı, iş bu dava ile birleştirilmek üzere başka bir dava açılması ve sonrasında da bu dava ile birleştirilmesi yönünde kesin süre verilmesi, sonrasında da hasıl olacak duruma göre, dosyanın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekmekte iken, mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak, usulünce taraf teşkili sağlanmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir…”gerekçesi ile kararın kaldırıldığı görülmüştür.
İlk derece mahkemesince bu karar uyarınca davacı vekiline dava konusu tasarımın kayıtlı olduğu … … AŞ aleyhine birleştirme talepli davayı açmak üzere 2 hafta kesin süre verildiği, davacı vekilinin süresinde Ankara 4. FSHHM’nin 2022/367 Esasında birleştirme talepli dava açtığı, bu davanın da iş bu dosya ile birleştirildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamından, davalı şirkete ait tasarım başvurusunun ilanına davacı tarafından “…” esas unsurlu markalar mesnet gösterilerek itiraz edildiği, YİDK’ın dava konusu edilen kararıyla davacının itirazının reddine karar verildiği, bu bağlamda taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı şirkete ait tasarım başvurusunun davacı şirkete ait “…” asıl ibareli markalar karşısında yeni ve ayırt edici olup olmadığı hususlarında olup, davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere, dava konusu tasarımın davacıya ait markalar ile dava konusu tasarımlar arasında benzerlik bulunmadığı, dava konusu tasarımların bilgilenmiş kullanıcı nezdinde yenilik ve ayırt edicilik koşulu sağladığı, dolayısıyla davaya konu olan YİDK kararı yerinde olduğu kanaatine ulaşılmış ve davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, başkasının marka tescili nedeniyle mevcut hukuki korumayı bertaraf edebilmek için, başkasının markasını içeren bir ambalaj tasarımı oluşturarak tasarım tescil belgesi almak suretiyle marka tescilinden kaynakların hakların dolanılması bir kötüniyet halidir (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, İstanbul, Eylül 2018, s.946). Başvurunun kötü niyetle yapıldığı ve bir fikri mülkiyet hakkının yetkisiz kullanımını içerdiği ispat edilmiş ise, tasarımın hükümsüz kılınmasına mahkemece karar verilir. Bu nedenle başkasına ait bir sınai hakkın marka olarak tescili itiraz üzerine reddedileceği gibi başkasına ait bir markanın endüstriyel tasarım olarak tescili için yapılacak kötüniyetli bir tasarım tescil başvurusu da hükümsüz kılınabilir (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, İstanbul, Eylül 2018, s.947).
Yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca dosya kapsamında bulunan tüm bilgi ve belgeler irdelendiğinde, davalının tasarımının yenilik ve ayırt edicilik özelliğinin bulunduğunun belirlenmiş olmasına rağmen, dava konusu tasarımda yer alan “…” ibaresi ile davacının itirazına mesnet markalarının asli unsurunun da aynı kelimeden oluşması karşısında davalının tasarımının davacıya ait markaların asıl ibaresini içerdiği anlaşılmakta olup, bu durum iltibasa ve haksız rekabete yol açacağından, davacının marka hakkına ve haksız rekabet hükümlerine dayanarak tasarım tesciline engel olma hakkı bulunduğu (Yargıtay 11. HD, 2013/14673 Esas, 2014/4074 Karar ve 04.03.2014 Tarih), davalıya ait tasarım tescilinin, davacının markasından haksız yararlanmaya yönelik olduğu (Yargıtay 11. HD, 2011/12492 Esas, 2012/18636 Karar ve 20/11/2012 Tarih) kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi kanaat ile reddine karar verilmesi doğru bulunmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/02/2023 tarih ve 2022/255 E. – 2023/69 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Asıl ve birleşen davanın KABULÜ ile,Türk Patent ve Marka Kurumunun 2014/T-509 sayılı kararının iptaline,
3-2013/05935-1 sayılı tasarımın HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile sicilden terkinine,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 25,20.TL harcın mahsubu ile bakiye 154,7‬0.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 4.300,00.TL bilirkişi ücreti, 868,80.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 182,00.TL tebligat ve posta giderleri, 492,00.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı toplamından oluşan 5.842,80 TL yargılama gideri ve 25,20.TL başvurma harcı, 25,20.TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 5.893,20.TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı …. A.Ş. ve … tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
8-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan peşin olarak alınan 179,90.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.