Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/664 E. 2023/641 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2023/664 – 2023/641
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/664
KARAR NO : 2023/641
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2022
NUMARASI : 2022/33 E. – 2022/206 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/06/2022 tarih ve 2022/33 Esas – 2022/206 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin “…” ve “…” ibareli tanınmış tescilli markalarının bulunduğunu, davalı …’nun ise 29.04.2014 tarihinde 2014/34832 sayılı “…&…” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın önce Markalar Dairesi Başkanlığı sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, zira dava konusu başvurunun, müvekkilinin “…” ve “…” markalarını hiçbir değişiklik olmaksızın içerdiğini, müvekkiline ait “…” ibareli markaların hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, dava konusu “… …” markası ile müvekkiline ait “…” ve “…” esas unsurlu markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, iltibas değerlendirmesinde dava konusu başvurunun kapsamında yer alan malların ortalama tüketicilerinin de dikkate alınmasının gerektiğini, davalı tarafın kötü niyetli olarak dava konusu başvuruyu yaptığını ileri sürerek, YİDK’in 11/07/2015 tarih ve 2015-M-6651 sayılı kararının iptaline, 2014/34832 sayılı “… …” ibareli markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin davaya konu markayı huzurdaki dava açılmadan önce devrettiğini, dolayısıyla müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, “…” ibaresinin zayıf marka olması nedeni ile dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı Şirket vekili, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2014/34832 sayılı “… …” ibareli marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davaya konu markanın hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşmadığı, YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, davalı Şirkete ait marka başvurusu ile müvekkiline ait markalar arasında ayniyet derecesinde benzerlik bulunduğunu, aksi yöndeki mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, davalı Şirketin 2014/34832 başvuru numaralı “… …” ibareli marka başvurusunun, müvekkilinin piyasada maruf ve tanınır hale getirdiği ve tanınmış marka statüsünde bulunan “…” ve “…” esas unsurlu markalarına görsel, işitsel, kavramsal ve en nihayetinde global açıdan ayniyet derecesinde benzer olmasına ve davalı Şirketin marka başvurusunu müvekkili markalarının tescilli olduğu aynı/benzer sınıf ve emtialarda tescil ettirmek istemesine rağmen mahkemece eksik ve yetersiz inceleme ile markalar arasında iltibas tehlikesinin olmadığına karar verildiğini, mahkemenin iltibas değerlendirmesinin kanuna aykırı olduğunu, müvekkiline ait “…” markalarının ayırt ediciliğinin zayıf olduğu yönündeki tespitin somut gerçeğe aykırı olup isabetsiz bulunduğunu, “…” ibareli markaların ayırt edicilik vasfını haiz olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararlarının bulunduğunu, davaya konu markaların tescilli olduğu sınıfların aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olduğu tespit edilmişse de bu hususun markaların karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde dikkate alınmadığını, davaya konu markaların hitap ettiği tüketici kitlesinin dikkat düzeyi düşük olup bu durum markaların karıştırılma ihtimalini artırdığını, davaya konu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Asıl ve birleşen davalar, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı …’nun 29.04.2014 tarihinde 2014/34832 sayılı “…&…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, marka kapsamında 30. sınıf malların yer aldığı, davacının adına tescilli “…” ve “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak başvuruya itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığınca davacı itirazının reddine karar verildiği, davacının bu kararın yeniden incelenmesi talebinde bulunduğu, YİDK’in 11.07.2015 tarih, 2015-M-6651 sayılı kararıyla davacı itirazının reddine karar verildiği ve bu kararın 15.07.2015 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, söz konusu marka başvurusunun eldeki dava açılmadan önce 19.01.2015 tarihinde birleşen davada davalı …Şirketine devredildiği, dava tarihinden önce 27.01.2015 tarihli marka devir talep formu ile bu durumun davalı Kurum kayıtlarına geçirilmesinin istenildiği anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru “…&…” ibarelidir. Başvuruya konu ibarenin, birden fazla sözcükten oluşması halinde ayırt edici unsurun değerlendirilmesinde tüketicilerin markayı ne şekilde algılayacakları önemlidir. Somut olayda başvuru konusu ibare “…&…” ibareli olup, başvuruda “…” ibaresi ayrı olarak yazıldığından, başvurunun asli unsurları “…” ve “…” ibareleridir. Davacının itirazına mesnet markaların asli unsurlarını da “…” ve “…” ibareleri oluşturmaktadır. Buna göre dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca benzerlik ve karıştırma tehlikesi bulunmaktadır. Zira, her ne kadar “…” ibaresinin gıda ürünleri yönünden ayırt ediciliği zayıf ise de gerek bu ibarenin aynen dava konusu başvuruda asli unsur olarak kullanılması gerekse de davacının itirazına mesnet bir kısım markalarının asli unsurunu teşkil eden “…” ibaresinin, dava konusu başvuruda da asli unsur yer alması karşısında, başvuruya herhangi bir ayırt edicilik katılmamış ve markalara arasındaki ilişkilendirme ihtimali bertaraf edilmemiştir. Sonuç olarak, dava konusu başvuru ile davacının “…” ve “…” asıl unsurlu markaları arasında ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu kanaatine varılmış, aksi yöndeki ilk derece mahkemesi değerlendirmesi yerinde görülmemiştir.
Marka kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru, 30. sınıf malları kapsamaktadır. Davacının itirazına mesnet markalar ise 29.,30.,32.35. sınıf mal ve hizmetlerde tescillidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere mal ve hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı değerlendirilirken her iki grup mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadığı, hammadde-mamül ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici/ tamamlayıcı olup olmadıkları gibi hususlarının dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre, içinde gıda mühendisi de bulunan bilirkişi heyetince hazırlanan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere dava konusu başvuru kapsamında yer alan 30. sınıf mallar ile davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer alan 30. sınıf mallar aynı türdür. Dolayısıyla somut uyuşmazlıkta, emtia benzerliğine ilişkin koşul da gerçekleşmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında, başvuru kapsamında yer alan tüm mallar yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğunun kabulü ile sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiş, teknik yönlerden mevcut bilirkişi raporundan faydalanılmıştır.
Her ne kadar dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğu da ileri sürülmüş ise de markalar arasında benzerlik olmasının tek başına kötü niyetin kabulü için yeterli olmadığı ve dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığına dair başkaca da bir delilin bulunmadığı gözetildiğinde bu iddia yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafça asıl davada …’na da husumet yöneltilmiştir. 11.09.2015 tarihinde açılan asıl davadan önce 19.01.2015 tarihinde adı geçen kişi marka başvurusunu, …Şirketi unvanlı şirkete devrettiğinden ve dava tarihinden önce 27.01.2015 tarihli marka devir talep formu ile bu durumun davalı Kurum kayıtlarına geçirilmesi istenilip, dava konusu YİDK kararının verildiği tarih olan 11.07.2015 tarihinden önce 23.03.2015 tarihinde de devir şerhi sicile işlendiğinden, artık …’na husumet yöneltilmesi mümkün değildir. Bu itibarla, anılan davalı yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenle kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 16/06/2022 gün ve 2022/33 Esas – 2022/206 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davalı … yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-Davalı Tasfiye Halindeki …Şirketi ile davalı … yönünden açılan asıl ve birleşen davanın KABULÜ ile … 11/07/2015 tarih ve 2015-M-6651 sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
4-Dava konusu 2014/34832 sayılı “… …” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜ İLE SİCİLDEN TERKİNİNE,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile kalan 152,20 TL’nin davalı Tasfiye Halindeki …Şirketi ile davalı … alınarak Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı Tasfiye Halindeki …Şirketi ile davalı … alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 817,25 TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 2.617,25‬ TL yargılama giderine, 27,70 TL peşin harç, 27,70 TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 2.672,65‬ TL’nin davalı Tasfiye Halindeki …Şirketi ile davalı … alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı …, davalı şirket ile davalı … tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-İstinaf aşamasında davacı tarafından 174,00 TL posta ücreti, 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 666,00 TL yargılama giderinin davalı Tasfiye Halindeki …Şirketi ile davalı … alınarak davacıya verilmesine,
12-Davacıdan peşin olarak alınan 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.