Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/587 E. 2023/629 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2023/587 – 2023/629
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/587
KARAR NO : 2023/629
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/04/2017
NUMARASI : 2013/41 E. – 2017/250 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13/04/2017 tarih ve 2013/41 E. – 2017/250 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, 07/01/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu, müvekkili …’ın sakatlanarak kısmi kalıcı şekilde iş göremez hale geldiğini, maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, kazanın oluşumunda davalı nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı … plakalı araç sürücüsünün kusurlu ve sorumlu olduğunu, davadan önce davalı şirkete daimi maluliyet tazminatı için başvuruda bulunulduğunu, ancak zararın Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet sigortasından karşılanacağı iddiası ile herhangi bir ödeme yapılamayacağının bildirildiğini, müvekkilinin yaşı, geliri, kusursuz oluşu ve tüm diğer faktörler değerlendirildiğinde davalı şirketin poliçe limiti dahilinde zararın tümünden sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren, mahkemece aksi kanaatte olunması halinde ise ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 16/12/2014 tarihli celsede her ne kadar dava dilekçesinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinden bahsetmiş iseler de davalı sigorta şirketinin Karayolu Taşımacılık Sigorta Poliçesi kapsamında oluşan zarardan sorumlu olduğunu beyan etmiş, davasını belirsiz alacak davası olarak açtığından 17/09/2014 tarihinde 16.888,72-TL için eksik harcı ikmal etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirket kayıtlarında … plakalı araca ait kaza tarihini kapsayan Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesine rastlanılmadığını, yaptırılan Tramer sorgusunda aracın kaza tarihi itibariyle trafik sigorta poliçesinin … Sigorta A.Ş. tarafından yapıldığının görüldüğünü, bu nedenle müvekkili şirket aleyhine açılan davanın reddinin gerektiğini, yolcu taşımacılığı yapan bir aracın Zorunlu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinin bulunmasının da yasal zorunluluk olduğunu, yolculardan birinin uğrayacağı bedeni zararın ilgili mevzuat gereği öncelikle bu poliçeden karşılanacağını, zararın bu poliçe limitini aşması halinde trafik sigorta poliçesinin sorumluluğunun başlayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının 07/01/2011 tarihinde Zorunlu Karayolu Yolcu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı otobüste yolcu olarak bulunduğu, dava konusu kaza sonucu yaralanarak, Adli Tıp raporunda belirtilen oran ve sürede geçici ve daimi olarak iş ve gücünden yoksun kaldığı, davacının muhtemel yaşam süresi ve benzer olaylar ile ilgili Yargıtay uygulamasına uygun veriler esas alınarak hazırlanan bilirkişi raporunda davacının geçici ve daimi iş göremezlik zararının hesaplandığı, davacı taraf tüm belgelerle eksiksiz olarak davalıya başvurduğunu ispatlayamadığından temerrüdün dava tarihinde gerçekleştiğinin kabul edildiği, kazaya karışan araç ticari nitelikteki otobüs olmakla avans faizi işletilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 16.988,72-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalının Karayolu Zorunlu Yolcu Taşımacılığı Ferdi Kaza Sigorta Poliçesi düzenlediğini, poliçe limitinin 125.000,00-TL olduğunu, mahkemenin iradelerini açıklattırmadığını, iradeleri tam olarak tespit edilmeden karar verildiğini, davalı yanın dava öncesi ödediği 18.750,00-TL’nin mahsubunun gerektiğini, bilirkişi raporunun Çalışma ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Yönetmeliği’ne ve 1931 PMF progresif rant yöntemine göre hazırlanması gerekirken Anayasa Mahkemesinin iptal kararına aykırı olarak hazırlandığını, müvekkilinin esas alınan gelirinin düşük olduğunu, raporun hak kaybına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, müvekkili lehine karar verilmesini, davada kusur dereceleri ve sorumluluk sebepleri ne olursa olsun mevcut ve muhtemel tüm zincirleme sorumlular yönünden müşterek ve müteselsil sorumluluk hükümlerine dayandıklarını, dava dilekçesinin arz edilen biçimde ıslahını istemiştir.
Davalı vekili, müvekkili nezdinde düzenlenmiş “Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi” bulunmadığını, … plakalı aracın müvekkili nezdinde Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası ile sigortalandığını, davacıya bu poliçe nedeniyle 18.750,00-TL ödeme yapıldığını, davanın reddinin gerektiğini, bilirkişi raporunda da dosyada Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi bulunmadığının ve müvekkili hakkında bir değerlendirme yapılmadığının belirtildiğini, müvekkilinin düzenlemediği bir poliçe nedeniyle sorumlu tutulduğunu, SBM’ye müzekkere yazılarak … plaka sayılı aracın Tramer kaydının istenilmesini ve kaza tarihinde zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinin hangi sigorta şirketi tarafından düzenlendiğinin sorulmasını talep ettiklerini, yerel mahkeme hükmü “Zorunlu Ferdi Kaza Sigorta Poliçesi” kapsamında verdi ise tazminat hesaplaması yapılırken bu poliçe kapsamında ödenen tutarın mahsup edilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava, tazminat (ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat) istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı vekilinin 16/12/2014 tarihli celsedeki beyanına göre davanın Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigortasına dayalı olarak açıldığı, ancak davalı sigorta şirketi nezdinde kazaya sebep veren araç için düzenlenmiş kaza tarihini kapsayan Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinin bulunmadığı, davacı vekili her ne kadar istinaf dilekçesinde bu kez davalının Karayolu Zorunlu Yolcu Taşımacılığı Ferdi Kaza Sigortası düzenlediğini, bu kapsamda davalının ödeme yaptığı ve bu ödemenin mahsubunun gerektiğini ileri sürmüş ve dava dilekçesinin de bu şekilde ıslahını talep etmiş ise de, HMK’nın 357/1. maddesi uyarınca istinaf aşamasında davanın ıslahının istenemeyeceği gibi bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların da dinlenemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince, davalı vekili davanın husumetten reddini istemiş, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, dosyada davalı sigorta şirketinin Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigortası kapsamında sorumluluğunu doğurabilecek bir poliçe bulunmamaktadır.
Yerel mahkemece yargılama sırasında davacı tarafın talebi üzerine söz konusu poliçe bilgilerinin istenilmesi için Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine müzekkere yazılmış, ancak cevabi yazı ile aracın dava dışı … Sigorta A.Ş. tarafından düzenlenen trafik sigorta poliçe bilgileri gönderilmiştir. Anılan dava dışı sigorta şirketi ise 20/05/2014 havale tarihli yazısı ile … plaka sayılı aracın kaza tarihini kapsayan zorunlu taşımacılık sigorta poliçesinin … Sigorta A.Ş. tarafından yaptırılmış olduğunu bildirmiş ise de, yerel mahkemece bu husus araştırılmamıştır. Keza, davacı tarafından dosyaya sunulan ve Tramer Poliçe Uygulamasından alınan “ZYT Poliçe Detay” başlıklı belge de davalının sorumlu tutulmasına elverişli değildir. Anılan belgede sigorta şirketi …Genel Sigorta A.Ş. olarak gözükmekte ise de, bu belgede sigorta türünün adının tam olarak yazmadığı görülmekte, poliçe bilgilerinin ise davalı tarafça dosyaya sunulan Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigorta Poliçesine ait olduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan 11/05/2006 tarihli bilirkişi ek raporunda dahi “dosya içerisinde … plakalı otobüsün kaza tarihini kapsayan Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi olup olmadığını var ise hangi sigorta şirketi tarafından düzenlendiğini gösterir bir poliçe ya da belge bulunmadığı, açıklanan sebeple davalının sorumluluğu yönünden bir değerlendirme yapılamadığı” yönünde görüş bildirilmiştir.
Dairemizce, davalının istinaf itirazları da dikkate alınarak, HMK’nın 353/1-b-3. maddesi uyarınca, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine, davalı sigorta şirketine ve dava dışı … Sigorta A.Ş.’ye müzekkere yazılarak kaza tarihini kapsayan Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi bulunup bulunmadığı sorulmuş olup, hem Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi hem de … Sigorta A.Ş. tarafından gönderilen cevabi yazılardan söz konusu sigorta poliçesinin dava dışı … Sigorta A.Ş. tarafından düzenlendiği anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.03.2023 tarih ve 2021/(14)7-873 E. – 2023/232 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere “Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere taraf ve dava ehliyeti dava şartlarındandır. Bu düzenlemeye göre husumet ya da başka bir anlatımla taraf sıfatı dava şartları arasında sayılmamıştır. Taraf sıfatının özelliği, tıpkı dava şartı gibi davanın esastan görülüp karara bağlanabilmesi için, varlığı ya da yokluğu hâkim tarafından davanın her aşamasında resen (kendiliğinden) gözetilen ve taraflarca noksanlığı davanın her aşamasında ileri sürülen nitelikte olmasıdır. Taraf sıfatı, bir başka ifadeyle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini; davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler….bir davada taraflardan birinin, aktif ya da pasif husumet ehliyetinin (davacı veya davalı sıfatının) olmadığı belirlenirse, artık uyuşmazlığın esastan çözülmesine geçilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Sıfat, ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen ilk itiraz ya da davalı tarafından ortaya konulması gereken def’i niteliğinde olmadığından, davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece resen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.”
Bu açıklamalardan sonra somut uyuşmazlığa dönüldüğünde, Dairemizce, davacının davasını dayandırdığı Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinin davalı tarafından düzenlenmediği, bu hususun yargılama sırasında davalı tarafça savunulduğu, keza, ilk derece mahkemesi tarafından yargılaması esnasında da anlaşılabilecek nitelikte olduğu, davanın dayandığı sigorta ilişkisi bakımından taraf sıfatı dava dışı … Sigorta’ya ait olup, davalı …Sigorta’ya husumet yöneltilemeyeceği ve davanın reddinin gerektiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 13/04/2017 gün ve 2013/41 E. – 2017/250 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 24,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 155,60-TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2. maddesi uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 45,50-TL posta gideri, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 207,60-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
10-Davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 290,12-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/05/2023 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 09/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.