Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/527 E. 2023/698 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/527
KARAR NO : 2023/698
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2022
NUMARASI : 2022/213 E. – 2022/299 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 29/09/2022 tarih ve 2022/213 E. – 2022/299 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında 21.12.2010 tarihinde ‘kullanma lisansı, hizmet ve garanti sözleşmesi’ başlıklı sözleşmenin imzalandığını, sözleşmenin 4.6. maddesinde, vereceği hizmet karşılığında …’in e-ticaret sisteminde yapılacak cironun %2,3+KDV’sini her ay düzenli olarak müvekkiline ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, buna göre davalı tarafından altı adet toplam 72.871,00 TL’lik hizmet bedeli içerikli faturanın çekilen ihtara rağmen ödemediğini, sonrasında da davalı tarafça 21.10.2010 tarihli sözleşmenin feshedildiğini bildirildiğini, davalı tarafından ödeme yapılmaması nedeniyle, davalı aleyhine Ankara 7. İcra Müd.’nün 2012/11258 E. sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline takibin devamına davalının asıl alacağın % 40’ından az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından sözleşmenin başından beri müvekkiline keşide edilen tüm faturalann içeriklerinin yasal düzenlemelere ve sözleşme içeriğine aykırı olduğunun tespit edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı hareket edenin davacı olduğunu, davacı tarafından müvekkiline keşide edilen faturaların sözleşmede belirtilen ciro tanımına dahil olmayan, ürün bedeli dışında Sandık Ortaklarınca … kredili tutarların, hasılata dahil olmayan KDV dahil tutarların, ürün olmayan kargo bedeli içeren tutarların olduğunu, müşteri siparişlerinin karşılanması amacıyla müvekkili tarafından her zaman gerekli ödemelerin yapılmasına rağmen, davacının müşteri siparişlerini karşılamadığını, ürün bedellerinin uhdesinde tuttuğunu, müşterileri mağdur ettiğini, sözleşmenin haksız olarak suresinden önce fesih edildiğini, Mayıs ayı tedarik bedellerinin vadesi gelmeden ödenmesinin talep edildiğini, vadesi gelmeyen alacak için icra takibi yapıldığını, müvekkili tarafından 19.144,08 TL ödeme yapıldığını savunarak davanın reddine, davacı aleyhine kötuniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı ile taraflar arasındaki 31/05/2012 tarihli mutabakat kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan 21/12/2010 tarihli sözleşme çerçevesinde düzenlenen 2012 yılı Nisan, Mayıs ve Haziran aylarına ilişkin faturaya dayalı alacağın tahsili istemi ile davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine icra takibi yapıldığı, bu takibe süresinde itiraz ile takibin durduğu, taraflar arasında düzenlenen 21/12/2010 tarihli “kullanma lisansı, hizmet ve garanti sözleşmesi” kapsamında tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlendiği, bu çerçevede davacı şirketin faturaya bağlanan hizmet bedellerini talep ederek davalı şirkete ihtarname çektiği, davalı şirketin bu ihtarnameye cevaplarını bildirdiği, davacı şirket tarafından Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2012/11258 esas sayılı takip dosyasında 28/06/2012 tarihinde ilamsız icra takibine geçildiği, 72.872,87 TL asıl alacak, 1.597,01 TL işlemiş faiz, 95,30 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 74.565,18 TL alacağın talep edildiği, icra takibinin 28/06/2012 tarihinde başlaması ve tarafların ihtarnameleri çerçevesinde sözleşmenin feshinin takipten sonra 10/07/2012 tarihinde gerçekleşmesi dikkate alındığında, davanın niteliği gereği tarafların takip tarihi itibariyle alacak ve borç durumlarının belirlenmesi gerektiği, hükme esas alınan üçüncü bilirkişi heyetinin kök rapor ve ek raporları kapsamına göre tarafların incelenen ticari defter ve kayıtları kapsamında sözleşmenin 4.6. maddesine istinaden hizmet sözleşmesi uyarınca davalı şirket tarafından davacı şirkete yapılacak ödemelere ilişkin açık bir düzenlemenin taraflarca kabul edildiği, sözleşmede “sözleşme süresince … e-ticaret sisteminde yapılacak olan cironun %2,3+KDV’sini her ay düzenli olarak İ Çözüm’e ödeyecektir. İlk ödeme sistem devreye alındıktan sonra 2. (ikinci) ayın sonunda hesaplanmaya başlanır, 3. (üçüncü) ay sonunda yapılır.” düzenlemesinin yer aldığı, takip eden aylarla ilgili “her ay düzenli olarak” ifadesi dışında açıklık bulunmadığı, bu durumda takip eden aylarda da aynı yöntemin benimsenmesi gerektiği, zira davacı tarafından 2012 yılında düzenlenen dava konusu faturaların incelenmesinde Şubat ayı faturasının Nisan ayında, Mart ayı faturasının Mayıs ayında, Nisan ayı faturasının Haziran ayında düzenlendiğinin tespit edildiği, bu halde dava konusu 06/06/2012 tarihli 13.673,11 TL tutarlı Nisan ayı tedarik bedeli faturasının sözleşmeye göre ödenmesi gereken tarih 06/07/2012 olmakla takip tarihi itibariyle muaccel olmadığı, yine 08/06/2012 tarih ve 16.746,38 TL tutarlı Mayıs ayı tedarik bedeli faturasının takip tarihi itibariyle muaccel olmadığı, öte yandan üçüncü bilirkişi heyetinin birinci ve ikinci ek raporlarında açıklandığı üzere taraflar arasında 31/05/2012 tarihli cari hesap mutabakatı düzenlenmiş olduğu, bu durumda bu tarih itibariyle taraflar arasında alacak ve borç ilişkisinin belirlenmesi gerektiği, 31/05/2012 tarihli mutabakat belgesinin bu tarihe kadarki faturaları kapsamına alacağı, yani takibe konu 09/04/2012 tarihli 17.041,56 TL bedelli, 03/05/2012 tarihli, 1.475,00 TL bedelli, 04/05/2012 tarihli, 22.461,82 TL bedelli olmak üzere toplam 40.978,38 TL bedelli faturaları kapsadığı, bu durumda takibe konu mutabakat dışı toplam fatura bedelinin toplam 31.892,62 TL olması gerekeceği, 31/05/2012 mutabakat tarihinden 28/06/2012 icra takip tarihine kadar davacının muaccel olan ve devam eden ticari ilişkiye ilişkin ticari defter ve kayıtlarına göre davalı şirketten 24.058,25 TL alacaklı olarak göründüğü, davalı defterlerinde ise bu tutarın 16.019,58 TL olarak yer aldığı, aradaki bu farkın davalının belgesiz ödemeleri kaydetmesinden kaynaklandığının bilirkişi heyetince tespit edildiği, taraflarca imzalanan 31/05/2012 tarihli mutabakat belgesi esas alınmakla, üçüncü bilirkişi heyetinin kök raporundaki takip tarihi itibariyle yapılan hesaplamasının benimsenmeyerek birinci ve ikinci ek raporundaki hesaplamaların benimsenmesi sureti ile davanın kısmen kabulü gerektiği, davacının takipte kötüniyetli olduğu hususu ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davalının Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2012/11258 esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin, 24.058,25 TL asıl alacak, 32,61 TL işlemiş faiz, 95,30 TL masraf olmak üzere toplam 24.186,16 TL alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağa (24.058,25 TL) takip tarihinden geçerli olmak üzere yıllık %16,50 oranında ve değişen oranlarda ticari avans faizi yürütülmesine, hükmolunan alacağın (24.186,16 TL) %40’ı oranında takdir edilen icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının yasal şartları bulunmayan kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, karara dayanak bilirkişi heyet raporunda davacı ticari defterleri ile ilgili usule uygun olmadığı şeklinde tespitin yer aldığını, bu anlamda 21.05.2019 tarihli raporun 5. Sayfasında yer alan davacı yanın defterleri esas alınarak müvekkilinin alacaklarının olmadığı sonucuna ulaşmanın, ayrıca davacı yan için 24.058,25-TL alacak çıkartmanın hakkaniyetten uzak olacağını, 31.05.2012-27.06.2012 tarihleri arasında kalan dönem için taraf defterleri arasında oluşan farkın müvekkili şirketin tebliğ belgesiz ödemeleri kaydetmesinden kaynaklandığı belirtilmişse de, ana raporda yer alan 81.419,61-TL tutarındaki tebliğ belgesiz olduğu belirtilen müvekkili şirket alacağı fatura tarihleri incelendiğinde 31.05.2012 tarihi sonrası döneme 18.023,00-TL müvekkili şirket alacağı tekabül ettiğinin, fakat buna karşılık müvekkili şirket alacağı ile davacı yanın alacağı arasında 40.077,83-TL fark oluştuğunun görüleceğini, bu noktada sadece tebliğ belgesiz ödemeler ile farkın meydana geldiğini düşünmenin mümkün olmayacağını, mahkemenin nihayi karara varırken usulüne uygun tutulmamış olan davacı 2012 ticari defterlerinin dikkate alınmaması gerektiğini, davacı ile müvekkilinin cari hesapla çalışmakta olup; 31.05.2012 tarihli cari hesap kayıtlarına göre; davacıya yapılan ödemeler, verilen avanslar, kesilen faturalar ve iade faturalarından sonra müvekkil şirketin davacıyla ilgili cari kayıtlarında müvekkilin davacıya herhangi bir borcu görünmemekte, aksine takip tarihi itibariyle müvekkil Şirket alacaklı göründüğünü, müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, kullanma lisansı, hizmet ve garanti sözleşmesinden kaynaklanan alacağa yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı ile davalı arasında imzalanan, kullanma lisansı, hizmet ve garanti sözleşmesi çerçevesinde düzenlenen 2012 yılı Nisan, Mayıs ve Haziran aylarına ilişkin faturaya dayalı alacağın tahsili istemi ile davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine icra takibi yapıldığı, dava konusu iş bu icra takibine süresinde itiraz ile takibin durduğu, icra takibinin 28/06/2012 tarihinde başladığı, sözleşmenin feshinin ise takipten sonra 10/07/2012 tarihinde gerçekleştiği, öte yandan taraflar arasında 31/05/2012 tarihli bir cari hesap mutabakatının da düzenlenmiş bulunduğu, bu durumda bu tarihler dikkate alınarak taraflar arasında alacak ve borç ilişkisinin belirlenmesinde ve bu yönde bulunan mahkemece benimsenen bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi faturaya bağlı alacak yönünden icra inkar tazminatına da hükmedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 1.652,16‬TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 415,00 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 1.237,16‬ TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2023 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip