Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/512 E. 2023/687 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/512
KARAR NO : 2023/687
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2019
NUMARASI : 2017/487 E. – 2019/228 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1 -…
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Dairemizce verilen 12/02/2021 tarih ve 2019/975 Esas 2021/150 sayılı karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24/11/2022 tarih ve 2021/4335 Esas – 2022/8318 Karar sayılı kararı ile bozulmuş olmakla, dosya okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “… AŞ+ŞEKİL” ibare ve biçimli 39. Sınıf hizmetleri içeren 24.07.1996/174119 sayılı ve “…+ŞEKİL” ibareli 35, 36, 39 ve 42. Sınıf hizmetleri içeren 21.08.2002/21178 sayılı tanınmış markaları ile 2017/02616 sayılı “…” ibareli dava konusu markanın 556 sayılı KHK m. 8/1-b anlamında görünüş, okunuş, yazılış açısından benzerlik taşıdığını, davalı markasında soldan sağa okunma ilkesi nedeni ile “…” ibaresinin baskın olduğunu, bu durumun karıştırılmaya yol açacağını, marka kapsamları aynı olduğu için karıştırılma ihtimalinin daha da artacağını, davalı marka başvurusu nedeniyle “… … A.Ş.” ticaret unvanı için haksız rekabet yaratacağını ileri sürerek 2017-M-9224 sayılı YİDK kararının iptalini ve 2017/02616 sayılı “…” markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … AŞ vekili, davacı markasının “… …” olduğunu, dava konusu markada logo bulunmaması ile iki markanın birbirinden ayırt edilebilir olduğunu, sadece “…” ibaresine dayanarak yapılan itirazların yersiz bulunduğunu, bu ibarelerin yalnızca davacı tekelinde olamayacağını, davacının ticari faaliyetlerinin aktif olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının itirazına mesnet markaları ile davalının 2017/2616 sayılı “…” markası arasında sınıflar yönünden ayniyet/benzerlik bulunduğu, ancak taraf marka işaretleri arasında KHK m. 8/1-b kapsamında benzerliğin bulunmadığı, aralarında iltibas ihtimalinin oluşmadığı, taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas olmadığından davacı markalarının taşımacılık ve lojistik sektöründeki tanınmışlığından kaynaklı olarak davalı markası bakımından 556 sayılı KHK m. 8/4 anlamında bir tescil engeli bulunmadığı, davacının ticaret unvanı ile dava konusu marka arasında bir ilişki olmaması nedeniyle 556 sayılı KHK m. 8/5 anlamında bir tescil engeli olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, gerekçeli kararda incelenmemiş iddiaların bulunduğunu, … ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olmadığını, müvekkilinin markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinde öngörülmüş şekilde iltibas bulunduğunu, diğer yandan dava konusu marka ile müvekkilinin markası ele alındığında müvekkilinin markasının esas unsurunun … ibaresi olduğunu ve davaya konu markada söz konusu esas unsurun aynen kullanıldığını, esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, müvekkilinin markasının esas unsurunun … olduğunu, başkaca mahkeme ve bilirkişi raporları ve yargı kararları ile müvekkili şirket markalarının esas unsurunun “…” olduğu tespit edildiğini, müvekkili markalarının tanınmışlık değerlendirilmesinin yapılmasının benzerliğin tespit edilmesi açısından önem taşıdığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Dairemizce, davalının başvurusuna konu ibarenin “…” olduğu, başvuru konusu ibarede başka bir ibare veya çatı markası olmadığı, davacının itirazına mesnet markalarının ise “… …+ŞEKİL” ibareli bulunduğu, davacının itirazına mesnet markalarının esas unsurlarının “…” olduğu, davalının başvurusunun davacının itirazına mesnet markalarının esas unsurunu aynen içerdiği, görsel, anlamsal ve işitsel olarak yapılan değerlendirmede tarafların markalarının benzer olduğu ve iltibas riski taşıdığı, davalının başvurusunun kapsamında bulunan, 36. Sınıf; “Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” ile 39. Sınıfta bulunan; “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenlemeleri, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri. Boru hattı ile taşıma hizmetleri. Elektrik dağıtım hizmetleri. Su temin hizmetleri. Taşıt ve malları kurtarma hizmetleri. Malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri. Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri.”nin davacının itirazına mesnet markalarının kapsamlarında da bulunduğu, başvuru kapsamında bulunan 37. Sınıftaki hizmetlerin ise davaya mesnet gösterilen markaların tescil kapsamlarında yer almadığı, bilirkişi raporunda, davacının itirazına mesnet markalarının nakliye sektöründe bilinir olduğu, davalının markasının başvuru kapsamında yer alan farklı hizmetlerin tescil edilmesi halinde davacının markasının toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyinden bir yarar sağlaması, tanınmış markaların itibarına zarar verme ya da ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçların olmayacağı tespit edilmiş olduğu, SMK’nın 6/6. maddesi uyarınca, tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedileceği, somut olayda davacının ticaret unvanının ayırt edici unsuru olan “…” ibaresi ile davalının başvuruna konu “…” ibaresi arasında benzerlik bulunduğu, bu bağlamda bilirkişiler tarafından 37. Sınıfta bulunan, “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri, gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri” ile davacının ticaret sicilinde kayıtlı iştigal alanlarında yer alan, “ulusal ve uluslar arası limanlar, havaalanları ve karayolu konaklama alanları, açmak, işletmek, kiraya vermek, bu işletmeler ve bunlarla ilgili her türlü taşıt araçlarının yedek parça, bakım, onarım, yakıt, kumanya ihtiyaçlarını karşılamak, elleçleme ve diğer yan hizmetleri vermek” hizmetlerinin, ayrıca 37. Sınıfta bulunan, “inşaat hizmetleri” ile davacının ticaret sicilinde kayıtlı iştigal alanlarında yer alan, “yurt içinde ve yurt dışında her türlü inşaat işleri yapmak, bunların projelerini, planlarını, fizibilite raporlarını hazırlamak, bu konularda taahhütlere girmek, her nevi müşavirlik hizmeti vermek” hizmetlerinin benzer bulunduğu, bilirkişilerin tespitlerinin dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, davacının iştigal alanı ile davalının mesnet markalarının karşılaştırmasında da 37. Sınıftaki; “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri ile İnşaat hizmetleri” bakımından tescil engeli koşulunun oluştuğu, dava konusu YİDK’nın 23/10/2017 tarih ve 2017-M-9224 sayılı kararının 36 ve 39. Sınıftaki hizmetler ile 37. Sınıftaki “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri ile İnşaat hizmetleri” bakımından yerinde olmadığı, bu itibarla somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin somut olaya uygulanabilme şartları bulunduğu için davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, Türk Patent ve Marka Kurumunun 2017-M-9224 sayılı YİDK kararının, başvuru kapsamında bulunan 36 ve 39. Sınıftaki tüm hizmetler ile 37. Sınıftaki “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri ile İnşaat hizmetleri” yönünden, davacının itirazı açısından iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı şirket adına tescil edilen 2017/02616 sayılı “…” ibareli markanın 36 ve 39. Sınıftaki tüm hizmetler ile 37. Sınıftaki “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri ile İnşaat hizmetleri” yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ’NİN 24/11/2022 TARİH VE 2021/4335 Esas, 2022/8318 KARAR SAYILI KARARININ ÖZETİ: Yargıtay 11. Hukuk Dairesince, davalının başvurusunun ticaret ünvanının çekirdek unsuru olan “…” ibaresinden, davacının itiraza mesnet markalarının ise “…” esas unsurlu ibarelerden oluştuğu, bu iki ibare karşılaştırıldığında “…” ibaresinin İngilizce’de bir fiil olan gitmek anlamında olduğu, yazıldığı gibi okunduğu, bir kısaltma olan davalı başvurusunun ise “…” şeklinde okunduğu, bu ibareler görsel, işitsel ve fonetik yönden karşılaştırıldığında ise SMK 6/1 maddesi kapsamında ilgili tüketici kitlesinde karışıklığa sebep olacak nitelikte benzerlik ihtimali bulunmadığı, bu nedenle bölge adliye mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesinin doğru bulunmadığı gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce, usul ve yasaya uygun olan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24/11/2022 Tarih, 2021/4335 Esas ve 2022/8318 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Bu durumda önemli olan, halkın işaretler arasında herhangi bir şekilde herhangi bir nedenle bağlantı kurma ihtimali olup, buradaki “…” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelimedir ve şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ile bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir (Yargıtay HGK, 15/11/2013 Tarih, 2013/11-202, 2013/1587).
Diğer taraftan, karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde markanın ayırt edicilik gücünün de dikkate alınması gerekmektedir. Ayırt ediciliği zayıf olan markalar bakımından karıştırılma ihtimalinin mevcudiyeti daha az olacaktır (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, İstanbul, Eylül 2018, s.247).
Açıklananlar çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak, tüm dosya kapsamı ve uyulan bozma ilamı çerçevesinde yapılan incelemede, somut olayda davalı Şirketin başvurusunun, ticaret ünvanının çekirdek unsuru olan “…” ibaresinden, davacının itiraza mesnet markalarının ise “…” esas unsurlu ibarelerden oluştuğu, bu ibareler arasında görsel, işitsel ve fonetik yönden, SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında, ilgili tüketici kitlesinde karışıklığa sebep olacak nitelikte benzerlik ihtimali bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıda gösterilen şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 148,50-TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı şirket ve davalı … kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete ve davalı … verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 70,1‬0 TL tebligat ve posta masrafı, 292,10 TL temyiz yoluna başvurma harcından oluşan toplam 362,2‬0-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,
6-Davalı şirket tarafından istinaf aşamasında temyiz yoluna başvurma harcı olarak oluşan toplam 292,10 TL TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
7-Davalı şirket ve davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 59,30’ar TL maktu temyiz karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı şirket ve davalı … iadesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Dairemizce bozma ilamı üzerine duruşma açıldığından Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/2-96 Esas 2021/205 Karar sayılı ilamı gereğince yapılan istinaf duruşması nedeniyle taraflar lehine vekalet ücreti takdir ve tayinine yer olmadığına,
Dair, duruşmaya katılan davalı şirket, davalı … vekilinin yüzlerine karşı, davacı vekilinin yokluğunda, yapılan açık yargılama sonucunda 24/05/2023 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/05/2023

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip