Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/504 E. 2023/305 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/504
KARAR NO : 2023/305
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2022
NUMARASI : 2022/431 E. – 2022/440 K.

DAVACI : … -(TC: …)
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : 3. Şahıs Tarafından Yapılan Şikayet

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 29/12/2022 tarih ve 2022/431 E. – 2022/440 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, Ankara 2. Fikri Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2019/104 Esas sayılı dosyası kapsamında verilen 16/05/2019 tarihli “Davalının … ve … şeklindeki tüm kullanımlarının yer aldıgı ürünlere ilişkin olarak kullanımlarının önlenmesine, davalının davaya konu ürünlerinin üretiminin, satışının, ithalinin, ihracının, dağıtımının önlenmesine” ilişkin ihtiyati tedbir kararına dayanılarak, davanın taraflarından olmayan müvekkili adına tescilli markasına ait ürünlere de el konularak, müvekkilinin marka haklarının ihlal edildigini, müvekkilinin “…” isimli markasının 27/05/2019 tarihinden itibaren on yıl süreyle 02/10/2019 tarihinde tescil edilmiş olduğunu, ilgili davanın davalısı konumundaki şahsa ait “…” ve “…” şeklindeki kullanımlarının yer aldığı ürünlere uygulanacak ihtiyati tedbir kararının, müvekkiline ait “…” isimli markanın ürünlerini de kapsayacak şekilde genişletilerek uygulanmasının, hukuki dayanaktan tamamen yoksun ve yersiz bir işlem olduğunu ileri sürerek, Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün ihtiyati tedbir işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. Şti. vekili, icra dosyasından 05/02/2021 tarihinde müvekkili şirketin bayisi olan …’in adresine ürün toplatılması amacıyla işlem yapılması için çıkıldığını, müvekkilinin davacı ile arasında yapılan marka kullanım sözleşmesine istinaden tescilli “…” ürünlerinin de bu bayiden toplatıldığını, yapılan işlemin takibe konu ara kararına ve hukuka açıkça aykırı olduğunu, her türlü kullanım hak ve yetkisinin müvekkiline ait “…” tescilli markasında “…” kelimesinin tek başına kullanılmadığını, bu ürünlerin toplatılması hakkında da her hangi bir kararın bulunmadığından, “…” markalı ürünlerin müvekkilinin bayisine iadesine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar vekili, talep konusu ihtiyati tedbir kararında, davalının “…” ve “…” şeklindeki markasal kullanımlarının yer aldığı ürünlerin kullanımlarının, davalının davaya konu ürünlerinin üretiminin satışının, ithalinin, ihracının ve dağıtımının önlenmesine yönelik karar verildiğini, bu tedbir kararı uyarınca davaya konu markaları taşıyan ürünlerin satışa sunulduğu hali ile toplatılarak yediemine teslim edildiğini, yapılan icra işleminin verilen karara, hukuka ve usule uygun olduğunu, verilmiş olan ihtiyati tedbir kararına binaen bu ürünlerin üzerindeki etiketlerin çıkarılması veyahut aynı zamanda haksız rekabet de teşkil eden ürün ambalajları ile ambalajlar içindeki ürünlerin birbirinden ayrılarak toplatılmasının fiilen mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece Ankara 12.İcra Müdürlüğü’nün … nolu dosyası üzerinden, …’ya ait üst kısmında ufak boyutlarda yazılan ve tanımlayıcı nitelikte olan “…” ibaresine de yer verilen ancak “…” ibaresini esas ve ayırt edici unsur olarak içeren ürünlerin toplatılması işlemlerinin yapıldığı, toplatılan ürünlerin tamamının tedbir kararının kapsamında kaldığı, icra takibinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, her ne kadar şikayet eden tarafından şikayete dayanak yapılan… sayılı “…” ibareli markanın 02.10.2019 tarihinde tescil edildiği anlaşılıyor ise de, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 155/1. fıkrası uyarınca, sonraki tarihli tescilli markaların öncelikli hak sahiplerince ileri sürülen marka tecavüzü iddiaları bakımından, herhangi bir hak sağlamasının mümkün olmadığı, zira taraflar arasında… sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü istemiyle Ankara 5. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2019/159 E. sayılı davanın görülerek sonuçlandığı ve 30.09.2020 tarih ve 2019/159 E.- 2020/205 K. sayılı karar ile… sayılı “…” markasının kötü niyetle tescil ettirildiği gerekçesi ile tümden hükümsüzlüğüne karar verildiği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/104 Esas no’lu dosyası kapsamında verilmiş 16.05.2019 tarihli “Davalının … ve … şeklindeki tüm kullanımlarının yer aldığı ürünlere ilişkin olarak kullanımlarının önlenmesine, davalının davaya konu ürünlerinin üretiminin, satışının, ithalinin, ihracının, dağıtımının önlenmesine” ilişkin ihtiyadi tedbir kararı ile ilgili davanın taraflarından olmayan müvekkilinin tescilli markasına ait ürünlere de el konularak, müvekkilinin marka haklarının ihlal edildiğini, müvekkili …’ın “…” isimli markasının 27.05.2019 tarihinden itibaren on yıl süreyle 02.10.2019 tarihinde tescil edilmiş olup, hukuken korunan bir marka bulunduğunu, ilgili davanın davalısı konumundaki şahsa ait “…” ve “…” şeklindeki kullanımların yer aldığı ürünlere uygulanacak ihtiyati tedbir kararının, müvekkiline ait “…” isimli markanın ürünlerini de kapsayacak şekilde genişletilerek uygulanmasının, hukuki dayanaktan tamamen yoksun ve bütünüyle yersiz bir işlem olduğunu, yerel mahkeme kararında belirtilen Ankara 5. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30.09.2020 tarih ve 2019/159 E.- 2020/205 K. sayılı kararının henüz kesinleşmediğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve şikayetin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, icra müdürlüğü işleminin 3. şahıs tarafından yapılan şikayet yoluyla iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/104 E. sayılı dosyasında, davacılar … … A.Ş. ve … Limited ile davalı … Ltd. Şti. arasında görülen marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve tazminat davasında, 16.05.2019 tarihli ara kararı ile davalının “…” ve “…” ibareli ürünleri üretiminin, satışının, ithalinin, ihracının vb. tüm kullanımlarının önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararının verildiği, verilen kararın istinaf incelemesinden de geçmek suretiyle kesinleştiği, anılan ihtiyati tedbir kararının infazı için işbu davanın konusunu oluşturan Ankara 12. İcra Dairesinin … sayılı dosyası üzerinden icra takibine girişildiği, İcra Dairesinin şikayete konu 05.02.2021 tarihli işlemi ile “…” unvanlı iş yerinde “…” markalı ürünlerin muhafaza altına alındığı, davacı … tarafından da “…” ibareli ve… numaralı markanın kendisine ait olduğundan bahisle icra müdürlüğü işleminin şikayet yoluyla iptalinin istendiği anlaşılmaktadır.
Eldeki dosyada Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 2021/1964 E.- 2022/238 K. ve sonrasında verilen 2022/1592 E.- 1630 K. sayılı ilamları ile ihtiyati tedbir kararının infazı hakkındaki her türlü şikayeti inceleme görevinin, ihtiyati tedbir kararını veren mahkemeye ait olduğu, zira icra müdürlüğünün bu türden işlemlerde ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin infaz görevini yaptığı, dolayısıyla somut uyuşmazlığı görüp incelemeye Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin görevli bulunduğu hususları kesinleşmiştir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2019/2800 E.- 2786 K., 2020/7885 E.- 2021/2853 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir. Bu itibarla Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen karara karşı istinaf itirazlarını inceleme görevi de Dairemize aittir.
Yukarıdaki özet kısmından da anlaşılacağı üzere davacı 3. kişi tarafından, dava konusu icra müdürlüğü işlemi ile muhafaza altına alınan ürünlerde kullanılan “…” markasının kendisi adına tescilli bulunduğu, ilgili davanın davalısı konumundaki şahsa ait “…” ve “…” şeklindeki kullanımlarının yer aldığı ürünlere uygulanacak ihtiyati tedbir kararının, kendisine ait “…” isimli markanın ürünlerini de kapsayacak şekilde genişletilerek uygulanmasının, hukuki dayanaktan tamamen yoksun ve yersiz bir işlem olduğu ileri sürülerek, Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün ihtiyati tedbir uygulanması işleminin iptaline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı …. Şti. vekili ise muhafaza altına alınan ürünlerin, müvekkili şirketin bayisi olan … uhdesinde iken toplatıldığını, müvekkili ile davacı arasında “…” ürünlerinin marka lisans sözleşmesinin bulunduğunu, bu ürünlerin toplatılması hakkında her hangi bir ihtiyati tedbir kararının olmadığını savunarak, “…” markalı ürünlerin müvekkilinin bayisine iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı tarafından da davalı …. Şti.’nin bu beyanlarına karşı çakılmamakta, Ankara 12. İcra Dairesinin … sayılı dosyası üzerinden, şikayete konu 05.02.2021 tarihli işlemi ile “…” unvanlı iş yerinde muhafaza altına alınan “…” markalı ürünlerin kendisine ait olduğu yönünde herhangi bir mülkiyet iddiasında da bulunulmamaktadır.
Bu durum karşısında her ne kadar davacı …, “…” ibareli ve… numaralı markanın sicilde kayıtlı hak sahibi olsa da, anılan ürünlerin marka lisans sözleşmesi uyarınca davalı …. Şti. tarafından üretilip, oradan da bayisi olan …’e satılmasıyla artık davacı …’ın marka hakkı tükendiğinden, somut uyuşmazlık yönünden marka hakkı sahibi olarak aktif dava ehliyeti bulunmayan 3. kişi konumundadır. Anılan ürünler üzerinde mülkiyet iddiasında da bulunmadığına göre, işbu davayı açmakta hukuki yararı da yoktur. 6100 sayılı HMK’nın 114/1- h bendi uyarınca davacının hukuki yararının bulunması ise dava şartlarındandır.
Bu itibarla mahkemece davacı …’ın şikayetinin aktif dava ehliyeti ve hukuki yarar dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesine girişilerek, yazılı gerekçeyle reddedilmesi doğru olmamıştır.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, yerel mahkeme kararının gerekçesinin düzeltilmesi halinde, istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istediğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Bu yeni kararın istinaf kararı olacağı ve istinaf karar tarihinde geçerli bulunan harç ve vekalet ücretine göre hüküm kurulması gerektiği ise tabiidir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ 29/12/2022 gün ve 2022/431 E. – 2022/440 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Şikayetin yukarıda açıklanan gerekçelerle reddine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin harç olarak alınan 59,30-TL harçtan mahsubu ile bakiye 120,60-TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davalılar kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 15.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
7-Davalı … … Şirketi tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 35,00-TL tebligat ücreti, istinaf aşamasında yapılan 244,30-TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 279,3‬0-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 179,90-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip