Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/498 E. 2023/304 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/682 – 2023/247
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/682
KARAR NO : 2023/247
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2020
NUMARASI : 2020/334 E. – 2020/420 K.

DAVACILAR
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/12/2020 tarih ve 2020/334 Esas – 2020/420 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacılar vekili, müvekkili şirketin 08/05/2018 tarihinde yine müvekili … tarafından kurulduğunu, müvekkili şirket kurucusunun adının … olduğunu, müvekkilinin … sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı Kurum tarafından bu başvurunun, … sayılı markaya dayalı olarak SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca başvuru kapsamında yer alan “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri.” yönünden kısmen reddedildiğini, oysa söz konusu markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığını, SMK’nın 5/1-ç maddesi koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-4485 sayılı kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, dava konusu YİDK kararının, ilgili marka başvurusu yayına açılmadan ve itiraz süreci başlamadan … tarafından re’sen alınmış olan bir karar olduğunu, bu ret kararının müvekkili Şirketin itirazı olmadan davalı Kurum tarafından verilmiş bir karar olması nedeniyle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı markası ile davalının … sayılı “…” ibareli markası arasında 6769 SMK’nın 5/1-ç maddesi anlamında ayniyet veya ayırt edilemeyecek kadar benzerliğin söz konusu olmadığı, 6769 SMK 5/1-ç anlamında Kurum tarafından verilen kararlara karşı sadece Kurumun davalı gösterilebileceği, dolayısıyla davalı Şirkete husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davalı Şirket hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Kurum hakkında açılan davanın kabulüne, YİDK’in 19/05/2020 tarih, 2020-M-4485 sayılı kısmi ret kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili, ilk derece mahkemesinin davalı Kurum yönünden dosyayı tefrik ettiğini, davalı Kurum hakkındaki davanın tefrik edilmesi nedeniyle davalı Şirket yönünden işbu dosya açısından hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı Şirket yönünden ileri sürdükleri taleplerin 2020/162 Esas sayılı esas dosyada değerlendirildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının davalı Şirket yönünden davanın husumetten reddine ilişkin kısmının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında SMK’nın 5/1-ç maddesi anlamında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğunu, kaldı ki dava konusu başvurunun tanımlayıcı nitelik taşıdığını, hükümsüzlük davasında müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı Şirket vekili, yerel mahkeme tarafından davanın müvekkili Şirket yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin kısmın onanmasını talep ettiklerini, davanın kabulü yönünde verilen kararın eksik araştırma ve inceleme ile oluşturulduğunu, markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğunu, konusu uzmanlık gerektiren işbu davada bilirkişi incelemesi yapılmaksızın karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının husumet yönünden davanın reddi kısmı bakımından onanmasını, diğer yönden ise ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, marka başvurusunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca reddine ilişkin YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamının incelenmesinde, davacı Şirket tarafından yapılan marka başvurusunun, davalı Kurum tarafından 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca reddedildiği, davacının bu karara yönelik itirazının da dava konusu edilen YİDK kararı ile reddine karar verildiği, davacı vekilince bu YİDK kararının iptali ve davalı Şirketin mesnet alınan markası ile tanınmış diğer markasının hükümsüzlüğü için davalılar … ve Şirket aleyhine dava açıldığı, mahkemece 14/10/2020 tarihli duruşmada Kurum kararının iptali talebi yönünden dosyanın tefrikine ve ayrı bir esasa kaydına karar verildiği, eldeki davanın da YİDK kararının iptali istemine ilişkin tefrik edilen bu dava olduğu anlaşılmaktadır.
Dairemizce, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesinden kaynaklanan davalarda markası mesnet alınan kişiye husumet yöneltilemeyecek olması hususu ile somut olaydaki beyan ve dilekçelerden davacı tarafça davalı şirkete yöneltilen husumetin hükümsüzlük isteminden kaynaklandığı, elde kalan YİDK kararının iptali istemi yönünden ise davalı Şirkete bir husumet yöneltilmediği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle mahkemece, marka hükümsüzlüğüne ilişkin dava ile işbu davanın tefrik edilmesine ve elde kalan YİDK kararının iptali davası yönünden davalı Şirketin taraf sıfatının kalmamasına rağmen, davalı şirketin karar başlığında gösterilmesi ve davalı şirket yönünden husumetten ret şeklinde hüküm kurulması doğru olmadığından, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca Dairemizce davalı şirket karar başlığından çıkartılmış ve davacı Şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.09.2019 tarih, 2018/4111 esas, 2019/5576 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
2-Yukarıda belirtildiği üzere dava, marka başvurusunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca reddine ilişkin YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup, bu tür davalarda redde mesnet markanın sahibine husumet yöneltilmesi mümkün değildir. Nitekim ilk derece mahkemesince de, bu husus gözetilerek davalı Şirket yönünden davanın husumetten reddine karar verilmiştir. Ancak yine yukarıda açıklandığı üzere, davalı Şirkete karşı marka hükümsüzlüğü istemli dava yönünden husumet yöneltildiğinden ve marka hükümsüzlüğü istemli dava da, işbu davadan tefrik edildiğinden davalı Şirketin, eldeki YİDK kararının iptali istemli dava yönünden taraf sıfatı kalmamış olup, aleyhine herhangi bir hüküm de tesis edilmeyen davalı Şirketin, uyuşmazlığın esası yönünden verilen kararı istinaf etmekte hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu itibarla, davalı Şirket vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Davalı … vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi hükmünün uygulanabilmesi için markalar arasındaki benzerliğin iltibasa yol açacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olmasının gerektiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25.11.2020 tarih, 2020/1019-5419 E.K. sayılı ilamının da bu yönde bulunduğu, buna göre “…+şekil” ibareli dava konusu başvuru ile redde mesnet “…+şekil” ibareli marka arasında bu anlamda bir benzerliğin bulunmadığı, yazım karakteri ve tertip tarzı ile markalarda yer verilen şekiller itibariyle anılan madde anlamında dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, davanın, marka başvurusunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca reddine ilişkin YİDK kararının iptali istemine ilişkin olması ve YİDK kararında tartışılmayan hususların bu tür davalarda tartışılmasının mümkün bulunmaması karşısında, davalı … vekilinin, dava konusu başvurunun tanımlayıcı olduğu yönündeki istinaf itirazının bu davada tartışılmasının mümkün olmadığı, kaldı ki başvurunun tanımlayıcı nitelikte de bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
4-Dava YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup, bu tür davaları ancak marka başvurusunda bulunan ya da marka başvurusuna itiraz eden kişilerin açması mümkündür. Somut olayda, davacı Şirket tarafından marka başvurusunda bulunulmuş, bu başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığınca reddi üzerine yine davacı Şirket bu karara itiraz etmiş ve davacı Şirketin bu itirazı da dava konusu YİDK kararı ile reddedilmiştir. Bu durumda, anılan kararın iptalini talep hakkı davacı Şirkete ait olup, davacı Şirketin ortağı olan diğer davacı …’nin, YİDK kararının iptaline yönelik davada aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Öte yandan, yukarıdaki (1) nolu bentten farklı olarak, davacı …’nin, yalnızca marka hükümsüzlüğü davası yönünden taraf sıfatının bulunduğu yönünde bir değerlendirme de Dairemizce mümkün görülmemiştir. Çünkü dava dilekçesinde, her iki dava yönünden ayrı ayrı değerlendirmeler yapılmış olup, YİDK kararının iptali istemli dava yönünden değerlendirmelerin yer aldığı dava dilekçesinin 9. sayfasında, “… hakkında dava açmak zorunda kalışımız” başlığı altında 12. ve 13. sayfalarda gerçek kişi davacı yönünden açıklamalara yer verilmiştir. Bu nedenlerle, YİDK kararının iptali davası yönünden her iki davacının da dava açtığı, ancak açıklanan nedenlerle davacı gerçek kişinin aktif husumetinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durum karşısında, ilk derece mahkemesince açıklanan husus resen gözetilerek, davacı … yönünden aktif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu davacı yönünden de YİDK kararının iptali istemli davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bu yanlışlık davalı Kurum vekilinin istinaf istemi üzerine Dairemizce resen gözetilmiş ve ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, anılan davacı yönünden davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle … … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
2-Yukarıda (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin sair istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı Şirket vekilinin, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 23/12/2020 gün ve 2020/334 Esas – 2020/420 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
4-Davacı … …’nin açmış olduğu davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
5-Davalı … … Şirketi bu dosyada taraf olmadığından, anılan davalı yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
6-Davacı … … Şirketinin davalı … aleyhine açtığı davanın KABULÜ ile … YİDK’in 19/05/2020 tarih, 2020-M-4485 sayılı kısmi ret kararının İPTALİNE,
7-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile kalan 125,50 TL bakiye harcın davalı … tahsili ile Hazineye irat kaydına,
8-Davacı … … Şirketi kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre belirlenen 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı … alınarak anılan davacıya verilmesine,
9-Davacı ….’nin reddedilen davası yönünden; davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin anılan davacıdan alınarak davalı… verilmesine,
10-Davacı Şirket tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 24,00 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 55,00 TL tebligat ve posta gideri, 162,10 istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 241,10 TL yargılama giderine, 54,40 TL peşin harç ile 54,40 TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 349,90 TL’nin davalı … alınarak davacıya verilmesine,
11-Davacı … … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
12-Davalı tarafça ilk derece mahkemesinde herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
13-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10 istinaf kanun yoluna başvurma harcı olarak yapılan yargılama giderinin davacı … …’ndan alınarak anılan davalıya verilmesine,
14-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
15-Davacı … … Şirketi ve davalı … tarafından peşin olarak alınan 59,30’ar TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan taraflara iadesine,
16-Bu dosyada taraf olmayan … … Şirketi tarafından peşin olarak alınan 162,10 istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 59,30 TL maktu istinaf ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan şirkete iadesine,
17-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.