Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/492 E. 2023/507 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/492
KARAR NO : 2023/507
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/04/2021
NUMARASI : 2020/247 E. – 2021/124 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : … – (TC:…)
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/04/2021 tarih ve 2020/247 E. – 2021/124 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin fikri ve sınai haklarının sahibinin ünlü Rus moda tasarımcısı olarak anılan … olduğunu, bu şahsın kendi ismini taşıyan markalı giyim, kuşam, gözlük ve diğer aksesuar ürünlerinin bugün dünyanın bütün büyük moda hafta ve şovlarında yer aldığını ve tüm dünyaca tanındığını, “…” markasının gerçek, üstün ve öncelikli hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, nitekim müvekkili şirket adına Rusya, ABD, Gürcistan, Estonya, Litvanya, İsrail, Kuveyt vs. ülkelerde marka tescilleri bulunduğunu, davalının müvekkili şirkete ait “…” ibareli markasını Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … başvuru numarasıyla ve kötüniyetle tescil ettirdiğini, davalının tescil ettirdiği marka örneğinde birebir müvekkile ait yurtdışı tescilli markaları taklit ettiğini, davalının müvekkiline ait orijinal markayı birebir şekilde tescil ettirerek müvekkili markasının itibarından haksız surette yararlanmak istediğini, bu surette davalı yanın kötüniyetli olduğunu, davaya konu markanın kötüniyetle tescil edilmiş olması sebebiyle hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, diğer taraftan dava konusu markanın Türkiye’de de kullanılmış olması sebebiyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 3. fıkrası gereğince de hükümsüz kılınması gerektiğini, müvekkili markasının tanınmış marka olması sebebiyle, davaya konu markanın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 4. ve 5. fıkraları gerekçesiyle de hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin aynı zamanda ticaret unvanı olan “…” ibaresinin ayrıca korunuyor olması ile dava konusu markada yer alan logonun fikri haklarının müvekkili şirkete ait olması gerekçeleriyle, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 6. fıkrası çerçevesinde de hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, davalı adına tescilli … sayılı ve “… + şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, ilk başvuru tarihinden itibaren “…” markalı gözlük çerçevesi ve güneş gözlüğü faturalı satışlar yapılmaya başladığını, “…” markasının 3-4 yıldır Türkiye genelinde belirli bir bütçe harcayarak müşteri portföyü oluşturduğunu, bu tescilli ibarenin kullanım haklarının kendisinden haksız bir biçimde alınmak istendiğini, davacının asıl iştigal alanının tekstil sektörü olduğunu ve Türkiye’de hiçbir yatırımı bulunmadığını, tanınmadığını, sadece 6 aylık bir süreçte …isimli marinada tekstil üzerine bir işletme açıp kapattığını, anılan ibarenin kendisi tarafından optik sektöründe tanınmış hale getirildiğini ve kendisinin sadece optik sektöründe faaliyette bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı yanın SMK’nın 6/3 ve 6/6 maddeleri kapsamında önceki hak sahibi olduğunu dosya kapsamında ispat edemediği, davacı markasının SMK m.6/4 anlamında tanınmış marka olduğu bu nedenle Paris Sözleşmesi 1. mükerrer 6. maddesi uyarınca dava konusu … sayılı markasının tescil kapsamında yer alan “Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları.” bakımından kısmen hükümsüz kılınabileceği, dava konusu … sayılı ve “…” ibareli marka başvurusunun, davalının, davacının markasal kullanımlarını taklit etme, davacının moda tasarımları konusu başta olmak üzere tanınmışlığından haksız surette yararlanma ve marka ticareti saikiyle hareket ettiği gerekçesiyle kötüniyetli bir tescil olduğu, markanın tüm mal ve hizmet kapsamı yönünden kötüniyetli tescil nedeniyle hükümsüz kılınması gerektiği gerekçesi ile davanın kabulü ile, davalı adına tescilli … sayılı … ibareli markanın tescilli olduğu 9. sınıf tüm alt gruplar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “…” markasının, Türkiye’de, sadece tekstil ve modayla ilgilenen kısıtlı bir kesimin tanıdığı bir marka olduğunu, dünyada da, yine, belirli bir kesim tarafından tanındığını ancak genel olarak tanınmış bir marka olmadığını, “Ülkesellik” prensibi gereği, başka bir ülkede doğmuş olan hakkın Türkiye’de öne sürülemeyeceğini, ileri sürülen hakkın Türkiye’de doğmuş olması, diğer bir deyişle marka olarak kullanımın Türkiye’de gerçekleşmiş olması gerektiğini, Türkiye’de “…” markası tanınmıyorken, müvekkilinin 2011 yılından itibaren gözlük çerçevesi olarak markayı tanıtmak için ticari olarak gerekli özeni gösterip, reklam ve perakende optik bayileri vasıtasıyla gözlük çerçevesi, güneş gözlüğü vb. kendi tasarımı olan ürünlerin reklamını yapmış ve markanın tanınırlığını sağladığını, bilirkişi raporunun yeterli olmadığını ve eksik inceleme yapıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, SMK’nın 6/9. maddesi uyarınca kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği, tescil başvurusu sırasında kötüniyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de mümkün bulunduğu, çünkü bu düzenlemelerin, esasen, TMK’nın 2. maddesinin özel bir uygulamasından ibaret bulunduğu (Yargıtay HGK 16/07/2008 T., 2008/11-501 Esas, 2008/507 Karar), tarafların markaları aynı olup, “…” markasının yaratılmış bir marka olduğu ve yüksek derecede ayırt ediciliğinin bulunduğu, bu ibarenin davalı tarafından tesadüfen seçilip tescil ettirilmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediği, davalının davacının iş bu tanınmış markasından haberdar olmamasının da hayatın olağan akışıyla bağdaşmadığı, davalının da bu markayı hangi saik ile seçerek başvuru konusu ettiği konusunda ikna edici bir açıklamasının bulunmadığı, bu nedenle davalının marka tescil başvurusu sırasında markanın davacıya ait olduğunu bildiği, bu itibarla davalının hukuki anlamda kötüniyetli olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2011/5436 Esas, 2013/6621 Karar ve 02/04/2013 tarihli kararının da bu yönde bulunduğu, esasen kötüniyetli başvuru durumu mal ve hizmetlerle ilgili olmayıp, markanın tamamı ile ilgili olabileceğinden, kötüniyetli başvuru iddiası ile açılan davada, marka başvurusunun kötüniyetle yapıldığı kanaatine varıldığında, kötüniyetin tescilin tamamını kapsayacağı ve bölünemeyeceği (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, İstanbul, Eylül 2018, s.953), bu nedenle davalının markasının bütün sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/04/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip