Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/477 E. 2023/361 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/477
KARAR NO : 2023/361
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2020
NUMARASI : 2018/419 E. – 2020/99 K.

ASIL DAVA
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/03/2020 tarih ve 2018/419 Esas – 2020/99 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi asıl davada davalı-birleşen davada davacı … vekili ile asıl ve birleşen davada davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, dava konusu … sayılı “…” ibareli markanın, müvekkilinin tanınmış “…” ibareli markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğunu, yine dava konusu markanın 25. Sınıf emtiaları kapsayacak şekilde başvuru konusu edildiğini, bu nedenle markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını ve aralarında karıştırılma ihtimalinin meydana gelebileceğini, dava konusu markanın müvekkilinin markalarının bir serisi olarak algılanabileceğini, müvekkilinin “…” ibaresinin ayırt edici hale getirdiğini, davalının bu slogan ile ayırt edilemeyecek kadar benzer bir sloganı tercih ederek müvekkilinin ilgili slogana kazandırdığı ayırt edicilikten yararlanmaya çalıştığını, aynı sektörde faaliyet gösteren davalının, müvekkilinin markaları, tanıtım kampanyalarından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, müvekkilinin ilgili ibareye kazandırdığı ayırt edicilik nedeniyle anılan ibarenin vasıf bildirici, harcı alem, jenerik hale gelmiş veya ayırt ediciliği düşük bir ibare olarak kabul edilemeyeceğini, dolayısıyla YİDK kararının aksine davalının markasındaki “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin yüksek bulunduğunu ve bu ayırt ediciliğin müvekkili sayesinde elde edilmiş olduğunu, davalının markasında esas unsurun “…” ibaresi olduğunun kabul edilmesinin doğru olmadığını, ortalama tüketicinin “…” ibaresini gördüğünde aklına müvekkili şirketin geleceğini, markaların iki farklı kaynaktan geldiğinin tüketici tarafından anlaşılamayacağını ileri sürerek, 2018-M-8179 sayılı YİDK kararının iptaline ve … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı Şirket vekili, müvekkili markasındaki “…” ibaresinin ayırt edici gücünün yüksek olduğunu, bu nedenle davacı markasıyla karıştırılma ihtimali veya seri markalarından biriymiş gibi algılanmasının mümkün olmadığını, markaların bütün olarak tüketicilerde bıraktıkları izlenimde her iki markanın birbirinden farklı olduğunun açıkça görülebileceğini, davacının “…” ibaresine 2016 yılından beri yaptığı reklam çalışmaları ile ayırt edicilik kazandırdığını iddiasının doğruyu yansıtmadığını, ilgili sektörde ayakkabı bir tutkudur, tutkulu ayakkabılar gibi ibarelerin çokça kullanıldığını, Google arama motorunda “…” ibaresi ile arama yapıldığında en başta müvekkilinin bilgilerinin geldiğini, bu kullanımlarını 2013 yılından beri gerçekleştirdiğini, davacının ise 2016 yılından bu yana kullanımlarının bulunduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Asıl davada davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkili şirketin … kod nosu ile “…” ibaresinin 25. ve 35. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde kullanmak üzere marka tescil başvurusunda bulunduğunu, başvurunun ilanına davalı şirket tarafından itiraz edildiğini ve itirazlarının Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, ancak davalı tarafından bu karara yapılan itirazın YİDK’ tarafından kabul edildiğini ve müvekkili başvurusunun reddine karar verildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili başvurusu ile redde mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını savunarak, YİDK’in 2018-M-8956 sayılı kararının iptaline, markanın tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı Şirket vekili, müvekkilin daha önceden tescil edilmiş markaları ile dava konusu başvurunun 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzer olduklarını ve tüketici tarafından müvekkilinin markaları ile ilişkilendirilme ihtimali bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, asıl dava bakımından; başvuru konusu … sayılı marka ile davacı yana ait … sayılı ibareli markanın aynı, aynı tür ve benzer emtiaları kapsadığı, söz konusu ibareler arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak yoğun bir benzerliğin mevcut olduğu, bu nedenle başvuru ile davacı yan markası arasında 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve iltibas ihtimalinin mevcut olduğu, bu nedenle aksi yöndeki YİDK kararının iptali koşullarının oluştuğu, birleşen dava bakımından ise başvuru konusu … sayılı marka ile davalı yana ait özellikle … sayılı markanın aynı, aynı tür ya da benzer emtiaları kapsadıkları, söz konusu ibareler arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak yoğun bir benzerliğin mevcut olduğu, bu nedenle markalar arasında iltibas ihtimalinin mevcut bulunduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile YİDK’nın 27/09/2018 tarih 2018-M-8179 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescilli … sayılı “… +şekil” ibareli markanın tescilli olduğu 25. sınıf yönünden hükümsüzlüğüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve birleşen davada davalı … vekili, asıl davaya konu davalı başvurusunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davalı markası ile davacı markalarında yer alan “…/…” ibaresinin ise ayırt edici niteliğinin düşük bulunduğunu, “…” ibaresinin, herkesin kullanabileceği türden, tüketicilerin her sektörde maruz kaldıkları, fantezi-orijinal olmayan, ayrım gücü zayıf, basit bir ibare olduğunu, düşük düzeyde ayırt ediciliği haiz “…” ibareli davacı markaları ile davaya konu “… … + şekil” ibaresinin karıştırılmasının mümkün bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve asıl davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin başvuruya konu yaptığı markaları ilk başvuru/tescil tarihinden itibaren aralıksız kullandığını, bu markalar altında tescili istenen tüm sınıflar dahil belirtilen ürünler üzerinde giderek artan üretim, satış, reklam ve tanıtım. vs. harcama ve giderleriyle, söz konusu markalar için kazanılmış hak sahibi olduğunu, markaların bir bütün olarak karıştırılmaya yol açmayacaklarını, eskiye dayalı kullanım söz konusu olduğu için verilen kararın hukuka uygun olmadığını, uyuşmazlığa konu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 hükmüne göre bir markanın reddini gerektirecek şekilde bire bir benzerlik bulunmadığını, “ayakkabı” ve “tutku” ibarelerinin markalarda ortak olarak yer almasının nihai tüketici nezdinde iltibasa yer vermeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Asıl dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü, birleşen dava ise YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, asıl davaya konu … sayılı “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu slogan markası arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira başvuruda yer alan “…” ibaresinin davalının ticaret unvanının kılavuz unsuru ve çatı markası olduğu, bu nedenle başvuruya yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, öte yandan davacı markasının ayırt ediciliğinin bulunduğu, birleşen davaya konu … sayılı “…+şekil” ibareli marka ile redde mesnet marka arasında da yukarıda açıklanan nedenlerle karıştırılma ihtimalinin olduğu anlaşılmakla, davalı-birleşen davada davacı … vekili ile asıl ve birleşen davada davalı … vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Asıl davada davalı-birleşen davada davacı … vekili ile asıl ve birleşen davada davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … vekili ile asıl ve birleşen davada davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 125,50’er TL bakiye harcın davalı … vekili ile asıl ve birleşen davada davalı … ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Birleşen davanın davacısı … istinaf başvurusu sırasında yatırması gereken maktu istinaf karar ve ilam harcını eksik yatırdığı anlaşıldığından, alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının birleşen davanın davacısı …nden tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf aşamasında davalı-birleşen davada davacı … ile asıl ve birleşen davada davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdelerinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip