Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/467 E. 2023/360 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2023/467 – 2023/360
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/467
KARAR NO : 2023/360
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2019
NUMARASI : 2017/313 E. – 2019/627 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/12/2019 tarih ve 2017/313 Esas – 2019/627 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili Şirketin Türkiye’nin en büyük ve bilinir tezgah üstü reçetesiz satılan ilaç markalarından biri olan … markasının sahibi olduğunu, davalı gerçek kişinin ise …sayılı …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, marka kapsamında 05. ve 30. sınıftaki malların yer aldığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kısmen kabul edilerek 5. sınıfta yer alan malların başvuru kapsamından çıkarıldığını, müvekkilinin başvurunun tümden reddi istemiyle bu başvuruya yaptığı itirazın ise YİDK tarafından kısmen yerinde bulunduğunu ve 30. sınıftaki bir kısım mallar yönünden de başvurunun reddine karar verildiğini, oysa başvurunun tümden reddinin gerektiğini, zira müvekkili adına tescilli ve tanınmış “…” markaları ile davalı yanın “…” markasının aynı olduğunu, işbu markanın müvekkili markaları ile seri marka izlenimi yaratarak halk tarafından karıştırılmaya sebebiyet verir nitelikte bulunduğunu, ayrıca dava konusu başvuru ile müvekkili markalarının ilintili mal/hizmetleri kapsadığını, müvekkili markasının birebir aynısını farklı bir sektörde gören tüketicinin, müvekkilinin o sektörde faaliyet göstermeye başladığı yanılgısına düşebileceğini, başvurunun tescili halinde davalı yanın haksız yarar elde edeceğini, müvekkilinin tanınırlığından yararlanmak ve haksız kazanç elde etmek amacıyla kötü niyetli olarak başvurunun yapıldığını, davalı markasının tüm sınıflar bakımından reddedilmesi gerektiğini, müvekkili markaları ile birebir aynı olan … markasının tesciline izin verilmesi durumunda müvekkilinin emek ve zaman harcayarak itibar kazandırdığı … markalarının ayırt edici vasfının zedelenmesine sebebiyet verileceğini, davalı yana ait … ibareli marka başvurusunun Türk Ticaret Kanunu anlamında haksız rekabet de oluşturduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-5792 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvuru kapsamında kalan malların davacı markalarının kapsamındaki mallardan farklı bulunduğunu, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinde belirtilen koşulların da gerçekleşmediğini, davacının, dava konusu başvurunun kötü niyetli bir başvuru olduğunu da ispat edemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, …sayılı “…” ibareli davalı markası ile davacının itiraza mesnet gösterilen markalarının aynı/benzer olduğu, davalı marka başvurusu kapsamında yer alan çekişme konusu malların tamamının davalı markasının emtia listesi ile benzer/ilişkili olduğundan taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimali ve davalı markası yönünden tescil engeli/hükümsüzlük nedeni bulunduğu, davacının … markasının, “tanınmış marka” olduğu iddiasının dosya kapsamında ispatlanamadığı, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığına dair delilin mevcut olmadığı, yalnızca benzer marka başvurusunda bulunmanın da kötü niyetin varlığını kabule yeterli bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile YİDK’in 14/07/2017 tarih, 2017-M-5792 sayılı kararının iptaline, dava konusu davalıya ait …sayılı … ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, dava konusu marka başvurusu ile itiraz konusu markaların aynı/aynı tür mal/hizmetleri kapsamadıkları, ilintili ya da ilişkili de olmadıkları, buna karşın aksi yönde tespit ile davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı … tarafından 13.05.2016 tarihinde … ibareli marka başvurusunda bulunulduğu, marka kapsamında 05. ve 30. sınıftaki malların yer aldığı, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun, 05/01. sınıftaki “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı reaktif maddeler.” malları yönünden 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi uyarınca resen reddedildiği, geriye kalan mallar yönünden başvurunun ilanına davacı tarafından … markalarına dayalı olarak karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve kötü niyet gerekçeleri ile itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın kısmen kabul edildiği ve iltibas tehlikesi gerekçesiyle başvuru kapsamından 05. sınıf malların çıkarıldığı, başvurunun tümden reddi istemiyle davacı tarafından bu karara itiraz edildiği, YİDK’in 2017-M-5792 sayılı kararı ile itirazın kısmen yerinde görüldüğü ve iltibas tehlikesi gerekçesiyle başvuru kapsamından 30. sınıftaki “Bal, arı sütü, propolis, Çaylar, buzlu çaylar. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.” mallarının çıkarılmasına karar verildiği, kararın davacıya 17/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere iki aylık hak düşürücü süre içinde açılan işbu davada, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, davalıya ait …sayılı başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli markalar arasında, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığıdır. Zira, ilk derece mahkemesince yalnızca anılan madde kapsamında dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında iltibas tehlikesi bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ve karar yalnızca davalı … tarafından istinaf edilmiş bulunduğundan, artık diğer hususların istinaf incelemesinde tartışılması mümkün değildir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (Karıştırılma) kavramı açıklanmalıdır. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru “…” ibareli olup, davacının itirazına mesnet markalar da aynı ibareyi asli unsur olarak içerdiğinden, marka işaretleri arasında aynılık/ayniyete yakın derecede benzerlik olduğu açıktır. Esasen bu husus, davalı Kurumun da kabulünde olup, benzer görülen mallar, marka başvurusu aşamasında başvuru kapsamından çıkarılmıştır.
İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvurunun kapsamında 30. sınıftaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Pekmez” malları bulunmaktadır. Davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında ise 3. ve 5. sınıftaki mallarla, 35/1-4 sınıf hizmetler ve 5. sınıf malların satışına özgülenmiş 35/5. Sınıftaki mağazacılık hizmetleri bulunmaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere mal ve hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı değerlendirilirken her iki grup mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadığı, hammadde-mamül ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici/tamamlayıcı olup olmadıkları gibi hususlarının dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre, dava konusu başvuru kapsamında yer alan mallarla davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler arasında benzerlik bulunmamaktadır. Gerçekten de davacı markaları 3. ve 5. sınıflardaki temizlik, sağlık ve kişisel bakım ürünleri ve bunların satış hizmetleri üzerinde tescilli olup, bu ürünlerin dava konusu marka başvurusu kapsamında kalan 30. sınıftaki gıda ürünleri ile 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında herhangi bir benzerlikleri yoktur. Her ne kadar ilk derece mahkemesince, günümüzde neredeyse tüm gıda ürünlerinin diyet ve/veya az kalorili versiyonlarının üretildiği gerekçesiyle davacı markalarının kapsamlarında yer alan 5. sınıftaki “Tıbbi amaçlı olmayan diyet maddeleri; besin takviyeleri, zayıflatıcı ürünler; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel içecekler.” malları ile dava konusu başvuru kapsamında kalan gıda ürünleri benzer görülmüş ise de, böyle bir değerlendirme Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik kararlarında açıklanan ilkeler ile uyumlu değildir. Zira, diyet ürünleri ile ilişkili gıda ürünleri bulunmakta ise de bu mallar zaten davalı Kurum tarafından başvuru kapsamından çıkarılmış olup, bunun dışında başvuru kapsamında kalan malların tıbbi amaçlı olmayan diyet maddeleri ile ilgisi bulunmamaktadır. Aksinin kabulü halinde, 5. sınıftaki diyet ürünleri ile 29,30 ve 32. sınıflardaki tüm gıda ürünleri arasında benzerlik bulunduğu gibi bir sonuç doğar ki bunun 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki düzenleme ile bağdaştığı söylenemez. Bu itibarla ilk derece mahkemesince, her ne kadar taraf marka işaretleri arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik mevcut ise de emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmediğinden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının oluşmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde YİDK kararının iptali yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Somut olayda uyuşmazlığın niteliği ve istinaf edenin sıfatı gözetildiğinde, bir başka hususun daha tartışılması gereklidir. Zira somut uyuşmazlıkta davacı tarafından sunulan dava dilekçesinde, gerçekte ayrı davaların konusunu oluşturan iki faklı talep birleştirilmiş ve YİDK kararının iptali ile diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi birlikte talep edilmiştir. Mahkemece her iki talebin de kabulüne karar verildiği halde, yerel mahkeme kararı, davalı … tarafından istinaf edilmemiştir. Davalı Kurumun yukarıda belirtilen istinaf itirazları ile YİDK kararının iptali davası yönünden oluşacak hukuki sonucun, diğer davalıyı ilgilendiren hükümsüzlük davasına yansıması düşünülemez. Dolayısıyla Dairemizce, YİDK kararının iptali davası yönünden ulaşılan sonucun, yerel mahkemece verilen hükümsüzlük kararına yansıtılması mümkün olmamıştır.
Bu durum karşısında Dairemizce, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 20/12/2019 gün ve 2017/313 Esas – 2019/627 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-YİDK kararının iptaline yönelik DAVANIN REDDİNE,
3-Marka hükümsüzlüğüne yönelik DAVANIN KABULÜ ile dava konusu …sayılı “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile kalan 148,50 TL bakiye harcın davalı …’tan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan ve hükümsüzlük davası yönünden Dairemizce bir istinaf incelemesi yapılmadığından ilk derece mahkemesi kararında hükmedilen 3.931,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı …’tan alınarak davacı şirkete verilmesine,
6-Davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 279,20 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 28,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 2.107,2‬0 TL yargılama giderinin takdiren 1/2’sinin hükümsüzlük davası yönünden yapıldığının kabulü ile bu orana tekabül eden 1.053,6‬0 TL’ye, 31,40 TL peşin harç ile 31,40 TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 1.116,4‬0 TL’nin davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın YİDK kararının iptali davası yönünden yapıldığının kabulü ile bu miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalılar tarafından ilk derece mahkemesinde herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
10-Davalı … tarafından peşin olarak alınan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde …iadesine,
11-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 100,00 TL tebligat ve posta masrafı ile 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 262,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …verilmesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.