Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/462 E. 2023/301 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2023/462 – 2023/301
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/462
KARAR NO : 2023/301
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2021
NUMARASI : 2021/241 E. – 2021/446 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/12/2021 tarih ve 2021/241 E. – 2021/446 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin … sayılı “…” ve… numaralı “…” markasının sahibi olduğunu, davalı şirketin … nolu “… …” ibareli marka başvurusuna, müvekkilinin “…” ibareli markalarına dayanarak yaptıkları itirazın, YİDK’nın 02/01/2018 tarih ve … sayılı kararı ile reddedildiğini, oysa dava konusu marka başvurusunun, müvekkili firmanın “…” markasına dayanan “…” ibareli seri ve … sayılı “…” ibareli markası ile benzer olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin markasının ayırt edici karakterini zedeleyeceğini ve markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, davalı tarafın işbu markayı tescil ettirmekte kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, tarafların markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal düzeyde, ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik bulunmadığını, dava konusu … başvuru numaralı “… …” ibareli markanın esas unsurunun “…” ibareleri olduğunu, davacı tarafın markasının asıl olarak “…” ibaresinden oluştuğunu, “…” ibaresinin cins, vasıf bildiren bir ibare olması nedeniyle tek başına marka olma değerinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, “…” ibaresinin 29. sınıfta yer alan “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil) içerisindeki peynir ve yoğurt ürünleri” emtiaları için bir üretim yöntemi bulunduğu, genel anlamda bu ürünler yönü ile ayırt ediciliği zayıf bir kelime olduğu, davalıya ait dava konusu … sayılı marka içerisindeki “…” ibaresinin, “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil) içerisindeki peynir ve yoğurt ürünleri” emtiaları bakımından markasal nitelik gösterir mahiyette kullanılmadığı, “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil) içerisindeki peynir ve yoğurt ürünleri” emtiaları bakımından YİDK kararının yerinde olduğu, 29. sınıfta yer alan ve “…” ibaresinin tasviri nitelikte olmadığı “kuru bakliyat. hazır çorbalar, bulyonlar. zeytin, zeytin ezmeleri. peynir ve yoğurt haricindeki süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsler” emtiaları yönünden ise markalar arasında iltibas ihtimalinin mevcut olduğu, davacının tanınmışlık iddiasının “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil) içerisindeki peynir ve yoğurt ürünleri” bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi kapsamında yapılan değerlendirmeler sonucu yerinde olmadığı, sair emtiaların zaten 8/1-b yönünden benzer olduğundan, 8/4 maddesinin uygulama koşullarının oluşmadığı, davalı yanın başvurusunun TMK m.2 anlamında kötüniyetli olduğuna ilişkin dosya kapsamında yeterli delilin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile YİDK’nın 02/01/2018 tarih … sayılı kararının 29. sınıfta “kuru bakliyat hazır çorbalar bulyonlar zeytin zeytin ezmeleri peynir ve yoğurt hariçindeki süt ve süt ürünleri (tereyağ dahil) yenilebilir bitkisel yağlar kurutulmuş konservelenmiş dondurulmuş pişirilmiş tütsülenmiş salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler salçalar kuru yemişler fındık ve fıstık ezmeleri tahin yumurtalar yumurta tozları patates cipsleri” emtiaları yönünden kısmen iptaline, … sayılı “… …” ibareli markanın, tescilli olduğu 29. sınıfta “kuru bakliyat hazır çorbalar bulyonlar zeytin zeytin ezmeleri peynir ve yoğurt hariçindeki süt ve süt ürünleri (tereyağ dahil) yenilebilir bitkisel yağlar kurutulmuş konservelenmiş dondurulmuş pişirilmiş tütsülenmiş salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler salçalar kuru yemişler fındık ve fıstık ezmeleri tahin yumurtalar yumurta tozları patates cipsleri” emtiaları yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “…” ibaresinin ne bir peynir çeşidi ne de peynir üretiminde kullanılan bir tekniğin adı olduğunu, müvekkilinin kullandığı ve farklı bir üretim teknolojisi ve yöntemi ile elde ettiği peynir ürününün adı bulunduğunu, davanın reddine konu emtia bakımından tanımlayıcı bulunmadığını, dolayısıyla dava konusu marka başvurusunun, müvekkilinin aynı esas unsurlu seri markaları ile iltibasa neden olacağını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “…” ibaresinin “peynir, yoğurt, bal, çay” gibi emtiaları çağrıştıran bir ibare olduğunu, davalının başvurusundaki “…” ibaresinin kullanımının, doğrudan “… …” şeklinde ve ürün adıyla birlikte olduğu da nazara alındığında, başvurunun kapsadığı tüm emtialar yönünden “…” ibaresinin dışındaki unsurların asıl unsur olacağını ve tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin “… …” markası ile davacının işbu davaya dayanak gösterdiği “… …” markaları arasında, 29. sınıfta hiçbir emita yönünden görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde, ilişkilendirme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin başvurusunda “…” ibaresinin markanın asli unsuru konumunda olduğunu, “…” ibaresinin markanın tali bir parçasını oluşturduğunu, “süt ve süt ürünleri” emtiaları dışında “…” ibaresinin vasıf bildirici/düşük düzeyde ayırt edici yönünün bulunduğunu, zira “süt ve süt ürünlerinin” çoğunlukla aynı işletmede üretilen ürünler olup, genelde aynı unsurlardan oluşan marka ile ambalajlanarak pazarlandığını, toplumda yaygın olarak bilinen bir kelimenin bir kişiye bağlanmasının zor olduğunu, markaların bir bütün olarak tescil edildiğinden, benzerlik karşılaştırmasında kelimelerin tek tek ayrılarak değerlendirme yapılmasının, marka mevzuatına açıkça aykırı bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve dava konusu başvurunun “… …” ibareli olduğu, davacının itirazına mesnet markalarının da “…” asıl unsurlu bulunduğu, dolayısıyla davalının başvurusunda “…” ibaresinin asıl unsurlardan birisi olarak yer almasının, ibareler yönünden taraf markalarını benzer kıldığı, ancak “…” ibaresinin özellikle süt ve süt ürünlerinin üretimine ve nihai kullanıma yönelik içerik ve yöntemi gösterdiğinin, mahkemece görüşüne başvurulan gıda mühendisi bilirkişi tarafından sunulan ayrık raporda açıklandığı, aşağıdaki bentte belirtilen Yargıtay 11. H.D’nin emsal kararlarının da aynı yönde olduğu, dolayısıyla “…” ibarenin “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” malları yönünden herkesin kullanımına açık bulunduğu, anılan mallarda ayırt ediciliği olmayan bu ibarenin, başka bazı sözcük ve şekillerle birlikte tescil edilebileceği, bu durumda somut uyuşmazlıkta da anılan ürünler yönünden taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcıları iltibasa düşürecek düzeyde bir benzerliğin bulunmadığı, buna karşılık yukarıda belirtilen ürünler haricinde kalan ürünler yönünden “…” ibaresinin tanımlayıcı nitelik taşımadığı, soyut ve somut ayırt ediciliğinin bulunduğu, buna bağlı olarak yukarıda belirtilen ürünler dışında kalan ürünler yönünden taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin mevcut olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin tüm, davalı … vekili ile davalı … Ltd. Şti. vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer istinaf itirazlarının reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2- Davalı şirketin 20.09.2016 tarihinde … numaralı “… …” ibareli 29. sınıftaki ürünleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun resmi marka bülteninde ilânı üzerine, davacının yukarıda yazılı markalarıyla iltibas, kötüniyet ve tanınmışlık vakıalarına dayalı itirazının, önce Markalar Dairesi ve nihaî olarak da YİDK tarafından 02.01.2018 tarihli … sayılı kararla markaların benzer olmaması gerekçesiyle reddedildiği, anılan kararın 04.01.2018 tarihinde davacı muteriz vekiline tebliğ olunduğu ve yasal süresi içerisinde, 02.02.2018 tarihinde iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu … numaralı “… … ” ibareli marka başvurusunun, davacı yanca YİDK kararına ve işbu davaya mesnet olarak sunulan markalar ile iltibas yaratma ihtimalinin mevcut olup olmadığı ve davalı yan marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapılıp yapılmadığı, YİDK kararınının iptali ve markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
“…” ibaresi “süzülmüş olan, süzülerek elde edilen, bir sıvıyı içindeki katı maddelerden ayırmak için bez veya delikli bir kaptan geçirmek” gibi anlamlara gelmekte olup, süt ürünlerinin elde edilme biçimini, bu ürünlerin üretim sürecindeki herkesin bildiği, ürün üretenlerin fiilen uygulamak için zorunlu olarak başvurdukları yöntemi ifade etmektedir. Dolayısıyla “…” ibaresi, başvuru kapsamındaki 29. sınıf “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” ürünleri için vasıf bildiricidir. Bu durumda da “…” ibaresinin, somut uyuşmazlıktaki gibi davalının lider markası olan “…” ibaresi ve başvuruda yer alan diğer şekil ve ibarelerle birlikte kullanılması halinde, bütünsel olarak davacı markalarıyla başvuru konusu işareti, 29. sınıf “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” ürünleri için tamamen farklılaştırır. Böylelikle her iki tarafın anılan tanıtım işaretlerini marka olarak eş zamanlı kullanımları sırasında bir iltibas doğmaz.
Buna karşın 29. sınıf “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” ürünleri haricinde kalan ürünler bakımından, “…” ibaresinin soyut ve somut olarak ayırt ediciliği bulunduğundan, zayıf veya tanımlayıcı bir marka olarak nitelendirilemez. Böylelikle 29. sınıf “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” ürünleri haricinde kalan ürünler için ortalama düzeyde bilgilendirilmiş, makûl ölçüde dikkatli, işaret ve markayı aynı anda görüp detaylarını karşılaştıramayan ve daha önce yararlandığı ürünlerle ilgili markanın göz ve kulağında kalan izine dayanarak, sonraki belirtilen ürünlerin alımlarında aynı markayla sunulan mallardan ve hizmetlerden yararlanmak isteyen alıcı ve yararlanıcılar, bu marka ve işaretlerin farklı işletmelere ait iki ayrı marka olduğunu algılayamazlar.
Yargıtayın bu konudaki emsal uygulaması da aynı yöndedir (Yargıtay 11. H.D’nin 10/03/2021 tarih ve 2020/1618 E.- 2021/2285 K., 09/03/2021 tarih ve 2020/1689 E.- 2021/2202 K., 14/01/2020 tarih ve 2019/2241 E.- 2020/368 K., 05/02/2020 tarih ve 2019/2165 E.- 2020/964 K., 18/09/2019 tarih ve 2018/4227 E.- 2019/5521 K.).
İlk derece mahkemesi ise “…” ibaresinin 29. sınıfta yer alan “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil) içerisindeki … ve yoğurt ürünleri” emtiaları için bir üretim yöntemi bulunduğu gerekçesiyle dava konusu diğer malların yanında, “… ve yoğurt haricindeki süt ve süt ürünleri (tereyağ dahil)” ürünleri için davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Mahkemenin anılan kabulü, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunun çoğunluk görüşüne, çoğunluk görüşü de aynı kabulü içeren Yargıtay 11. H.D’nin 21.05.2018 tarih ve 2016/10671 E.- 2018/3771 K. sayılı kararına dayanmaktadır.
Oysa Yargıtay 11. H.D. daha sonraki kararlarında bu görüşünü değiştirmiştir.
“Marka başvuruları davalı kurum tarafından Uluslararası Nice Protokolüne göre hazırlanan ve açıklanan mal ve hizmet sınıflarını içeren tebliğ uyarınca tescil edilebilmektedir. Bu doğrultuda dava konusu marka başvurusu ise 29. sınıfta “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. ‘Turşular, kurutulmuş meyveler, patates kızartmaları’ hariç olmak üzere kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler.” yönünden tescil edilmiş bulunmaktadır.
Ancak, mahkemece bu kurala aykırı şekilde 29. sınıftaki “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” emtiasından “… ve …” hariç bırakılarak, diğer emtia yönünden YİDK kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğüne dair karar verilmesi, yazım şekli itibariyle infazda tereddüt yaratacak mahiyette olup, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmediğinden Dairemizin 09.05.2018 tarih ve 2016/10727 E.-2018/3374 K. sayılı onama ilamının kaldırılarak hükmün re’sen bozulmasına karar verilmiştir.” (Yargıtay 11. H.D’nin 06.01.2020 tarih ve 2018/3389 E.- 2020/4 K.)

Yine Dairemizce benzer bir olayda verilen ve davanın “süt ve süt ürünleri (Tereyağ dahil) içerisindeki … ve … ürünleri haricinde kalan ürünler” bakımından kısmen kabulüne dair 30.05.2018 tarih ve 2017/1151 E.- 2018/618 K. sayılı kararı bozan, Yargıtay 11. H.D’nin 25/09/2019 tarih 2018/3941 E. – 2019/5827 K. sayılı ilamında da marka başvurularının … tarafından Uluslararası Nice Protokolü’ne göre hazırlanan ve açıklanan mal ve hizmet sınıfları yönünden tescil edilebilip hükümsüz kılınabileceği, bu kurala aykırı şekilde “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” mallarını kapsayan marka başvurusu bakımından, sadece “… ve …” yönünden hükümsüzlüğüne dair, yazım şekli itibariyle de infazda tereddüt yaratacak şekilde YİDK kararının iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilmiştir.
Bu bozma ilamına uyularak Dairemizce verilen 05.02.2020 tarih ve 2019/1610 E- 2020/144 K. sayılı karar da Yargıtay 11. H.D’nin 04.03.2021 tarih ve 2020/1628 E.- 2021/2027 K. sayılı kararı ile onanmıştır.
Dolayısıyla Dairemizce de davalılar vekillerinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının kabulü ile 29. sınıf “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” ürünleri için “…” ibaresinin vasıf bildirdiği kabul edilerek, 29. sınıf “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” ürünlerinin tamamı yönünden davanın reddine, bu mallar haricinde kalan ürünler bakımından ise “…” ibaresinin vasıf bildirmediği kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca, iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu bildirildiğinden, Dairemizce de bu konuda yeni bir bilirkişi raporu alınmasına da gerek görülmemiştir.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değilse de, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Bu yeni kararın istinaf kararı olduğu ve istinaf karar tarihinde geçerli bulunan harç ve vekalet ücretine göre hüküm kurulması gerektiği ise tabiidir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı … vekili ile davalı … …. Şti. vekilinin sair istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekili ile davalı … …. Şti. vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/12/2021 tarih ve 2021/241 E. – 2021/446 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜ ile Türk Patent YİDK’nın 02/01/2018 tarih … sayılı kararının, 29. sınıfta “kuru bakliyat, hazır çorbalar, bulyonlar, zeytin, zeytin ezmeleri, yenilebilir bitkisel yağlar, kurutulmuş konservelenmiş dondurulmuş pişirilmiş tütsülenmiş salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar, kuru yemişler, fındık ve fıstık ezmeleri, tahin, yumurtalar, yumurta tozları, patates cipsleri” emtiaları yönünden iptaline,
4-Davalı Şirket adına 07.02.2018 tarihinde tescil edildiği anlaşılan … sayılı “… …” ibareli markanın, tescilli olduğu 29. sınıfta “kuru bakliyat, hazır çorbalar, bulyonlar, zeytin, zeytin ezmeleri, yenilebilir bitkisel yağlar, kurutulmuş konservelenmiş dondurulmuş pişirilmiş tütsülenmiş salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar, kuru yemişler, fındık ve fıstık ezmeleri, tahin, yumurtalar, yumurta tozları, patates cipsleri” emtiaları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
5-Fazlaya dair talebin reddine,
6-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile kalan 144‬,0‬0-TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2 maddesine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 314,00-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 220,70-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 174,00-TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 2.508,70-TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranı takdiren 9/10 kabul edilerek, bu orana tekabül eden 2.257,83‬-TL’ye, 35,90-TL başvurma harcı, 35,90-TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.329,63‬-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 33,50-TL tebligat masrafı ile 220,70-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 254,2‬0-TL‬ yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre takdiren 1/10 kabul edilerek, bu orana tekabül eden 25,42‬-TL’nin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine, bakiyesinin anılan davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı şirket tarafından istinaf aşamasında yapılan 220,70-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre takdiren 1/10 kabul edilerek, bu orana tekabül eden 22,07-TL’nin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine, bakiyesinin anılan davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davalılardan ayrı ayrı ve peşin olarak alınan 80,70’er TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara iadesine,
12-Harçlar Kanununa göre davacıdan alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekilince istinaf başvurusunda yatırılan 80,70-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 99,2‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.