Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/390 E. 2023/442 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2023/390 – 2023/442
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/390
KARAR NO : 2023/442
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2021
NUMARASI : 2016/430 E. – 2021/241 K.

DAVACILAR
VEKİLİ
MÜTEVEFFA :
VEKİLİ
DAVALILAR
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07/04/2021 tarih ve 2016/430 E. – 2021/241 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmes davalı …. Şti. ve davalı … AŞ vekili tarafından istenmiş, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, 01/06/2014 tarihinde müvvekilinin … seferini yapan … plakalı otobüste yolcu iken, aracın sürücüsü davalı …’ın bir anlık dikkatsizliği nedeniyle tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini ve müvekkilinin ağır yaralandığını, belinin kırıldığını ve tek olan böbreğini de kaybettiğini, davalı sürücü hakkında ceza davası açıldığını ve halen derdest olduğunu ileri sürerek 1.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, dava açıldıktan sonra davacı … vefat etmiş olup, davacı vekili müteveffanın altsoy mirasçılarına ait vekaletleri ibraz etmiş, davacılar vekili, 23/12/2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin talebini 3.393,68 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … ve …. Şti. vekili, açılan davanın yerinde olmadığını, somut olayda müvekkillerinin aleyhine açılan davanın husumet, görev, yetki ve zaman aşımı yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili, açılan davanın yerinde olmadığını, öncelikle birleştirme talebinde bulunarak, poliçe teminatının ancak araçta yolcu olarak taşınan biletli yolcuları kapsadığını, maluliyet oranının tespit edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vememiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 28/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda sürücü …’ın tek taraflı kazada yüzde 100 kusurlu olduğunun, yolcu konumundaki …’ın kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığının belirlendiği, … plakalı aracın davalı sigorta şirketi tarafından 29.03.2014-18.06.2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ve 24.03.2014-05.06.2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı, aracın sigortalısının …. Şti. olduğu, mali mesuliyet teminat limitinin 268.000,00 TL bulunduğu, birleşik kasko poliçesinde manevi tazminat klozunun olduğu, nüfus kayıt örneklerine göre davacıların muteveffa …’ın çocukları olduğu, davacı … hakkında, maddi tazminat istemlerinin değerlendirilmesine esas olması bakımından vefat etmeden önceki bilgi ve kayıtlar kullanılarak hazırlanan 30/12/2019 tarihli ATK maluliyet raporuna göre, davacının dava konusu kaza sebebiyle meslekte kazanma gücü kayıp oranının yüzde 16, iyileşme süresinin 1,5 ay olduğu, 28/09/2020 tarihli raporda, olay tarihinden vefat tarihine kadar olan dönem dikkate alınarak yapılan hesaplamada davacının, 1.171,02 TL geçici iş göremezlik taminatı, 2.222,66 TL sürekli iş göremezlik tazminatı talep edebileceği, davacı muteveffa …’ın kazanın meydana gelmesinde kusuru olmaması, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde yüzde 100 kusurlu olması, diğer davalı işleten, malik ve acentenin kusursuz sorumlulukları ve kasko poliçesindeki manevi tazminat klozunun varlığı ile tarafların sosyal ekonomik durumları dikkate alınarak davacı için 15.000,00 TL manevi tazminat takdiri uygun görüldüğü gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, 1.171,02 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 2.222,66 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 3.393,68 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 04/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile miras payları oranında davacılara ödenmesine, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketi bakımından dava tarihi olan 04/08/2015, diğer davalılar bakımından olay tarihi olan 01/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile miras payları oranında davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … …AŞ ve …. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan kusur ve maluliyet raporlarının hatalı olduğunu, kazanın oluşumunda müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığının tespitinin gerektiğini, yerel mahkeme tarafından müvekkili şirkete hatalı rapora dayalı olarak kusur atfedilmesinin hatalı olduğunu, …’ın otobüste yolcu olması, olayda herhangi bir kusurunun bulunmaması sebebiyle tazminattan kusur indirimi yapılmadığının belirtildiğini, bilirkişi raporunun bu yönüyle de hatalı olduğunu, maluliyet raporunun kabulünün mümkün bulunmadığını, mahkemece müteveffa davacının mirasçıları lehine hükmedilen fahiş orandaki maddi ve manevi tazminatın yerinde olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Her ne kadar taşıma sözleşmesi TTK’da düzenlenmişse de, 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda da mahkemece, davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacıların murisinin ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesine girişilerek yazılı şeklide hüküm kurulması doğru görülmemiş, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, anılan maddenin (a) bendinde açıkça, bölge adliye mahkemesince dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan karar verilebileceği düzenlendiğinden, HMK’nın 360. maddesinin atfı ile aynı Kanun’un 20. maddesi hükmü uygulanmaksızın, dosyanın görevli Ankara Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar …. Şti. ve davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07/04/2021 tarih ve 2016/430 E. – 2021/241 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine,
3-Kararın bir örneğinin bilgi ve UYAP üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4-İstinaf kararının neden ve şekline göre davalı …. Şti. ve davalı … AŞ vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-Davalı … AŞ’den peşin olarak alınan 314,2‬0 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-İstinaf kararının tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/03/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a.3. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.