Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/381 E. 2023/883 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/381
KARAR NO : 2023/883
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2018
NUMARASI : 2017/447 E. – 2018/262 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Dairemizce verilen 26/05/2021 tarih, 2021/662 Esas, 2021/753 Karar sayılı karar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15/12/2022 tarih 2021/11-929 Esas, 2022/1749 Karar sayılı kararı ile bozulmuş olmakla, dosya okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 99 000293, 99 000295, 99 000296, 2004 41535, 99 001458, 2014 44564, 2011 32520, 2009 42372, 2009 42373, 2011 32522, 2011 32521, 2014 46630, 2014 46615, 2014 46637, 2014 46608, 2010 60282, 2013 13864, 2012 06560, 2014 44579, 2014/44575, 2014 43688, 2014 43693, 2009 42374, 2013 13136, 2009 42371, 2010 46527, 99 011019 sayılı/başvuru numaralı ve “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı Kuruma başvurduğunu, 2016/30217 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca kısmen kabul edildiğini ve 35. sınıftaki bir kısım hizmetlerin başvuru kapsamından çıkarıldığını, başvurunun kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden reddedilmesi için bu karara yaptıkları itirazın YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraf markaların görsel olarak ayırt edilmeyecek kadar benzer bulunduğunu, başvurunun müvekkilinin seri markalarından birisi olarak algılanacağını, müvekkilinin “…” asıl unsurlu markalarının herkes tarafından bilinen markalar olduklarını, dava konusu başvurunun müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız fayda sağlayacağını, yine müvekkili markalarının ayırt edici karakterlerinin zedeleneceğini ve itibarlarına zarar verileceğini, davaya konu marka sahibinin müvekkilinin markalarından haberdar olmasına rağmen müvekkilinin markalarının benzerini tescile konu etmesinin kötü niyetini gösterdiğini ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-8222 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvuru konusu ibare ile davacının itirazına mesnet markalar arasında, başvuru kapsamında bırakılan mallar yönünden iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacının itirazına mesnet markalar ile müvekkili başvurusu arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin farklı olduklarını, müvekkilinin adına 35. sınıfta tescilli “…” markasının bulunduğunu, bu nedenle başvuru üzerinde kazanılmış hakkının olduğunu, davacının markasının tanınmış marka olmasının doğrudan farklı sınıflardaki marka başvurularına engel olmayacağını, kötü niyet iddialarının da yerinde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka işaretleri arasında görsel ve işitsel benzerlik olduğu, başvuru kapsamındaki 35. sınıf hizmetler yönünden de markaların benzer bulundukları, dolayısıyla 35. sınıf hizmetler yönünden 556 sayılı KHK m.8/1-b maddesi koşullarının oluştuğu, bununla birlikte anılan hizmetler yönünden davalı şirketin adına tescilli önceki markalarından kaynaklanan müktesep hakkının bulunduğu, 35. sınıf dışında başvuru kapsamındaki mallarla davacı markalarının kapsamlarındaki mal ve hizmetler arasında ise benzerlik olmadığı, davacı markalarının gıda ve ihtiyaç maddeleri perakende sektöründe tanınmış marka olduğu ancak başvuru kapsamındaki farklı mallar bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının gerçekleşmediği, başvurunun kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı, iptali istenen Kurum kararının yerinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, dava konusu başvuru ile müvekkili şirkete ait “…” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, dava konusu başvurunun tüketicilerce müvekkili markaları ile ilişkilendirileceğini ve müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, müvekkilinin davaya dayanak markalarına yoğun kullanım ve tanıtım neticesinde ayırt edicilik kazandırdığını, ayrıca bu markaların tanınmış olduklarını ve 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının da oluştuğunu, davalının müvekkili markalarının bilinirliğinden faydalanmak amacıyla kötü niyetli olarak dava konusu başvuruyu yaptığını, davalının önceki tarihli markaları nedeniyle dava konusu başvuru üzerinde müktesep hakkının bulunmadığını, müvekkili markalarındaki renkleri kullanarak bu markalara yanaştığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Dairemizin 29.11.2019 tarih, 2018/1698 E., 2019/1216 K. sayılı kararıyla, davacının itirazına mesnet markaların asli unsurlarının “…/…” ibarelerinden oluştuğu, bu ibarenin, Türkçe’de …, … anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliğinin oldukça düşük olduğu, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar tutulmasının gerektiği, diğer bir deyişle, zayıf markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağı, buna göre, dava konusu başvuruda “…” ibaresinin yanında “…” ibaresi ile renk ve şekil unsurlarına yer verildiği ve dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/…” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, taraf marka işaretleri arasında benzerlik görülmediğinden, davacı markalarının tanınmış oldukları kabul edilse dahi 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi uyarınca başvurunun tesciline engel olunamayacağı gibi başvurunun kötü niyetli olduğunun da ispat edilemediği, davalı Kurum tarafından başvuru aşamasında taraf marka işaretleri arasında benzerlik bulunduğu kabul edilerek bir kısım hizmetler başvuru kapsamından çıkarılmış ise de …. idari süreçteki tespitlerinin mahkemeyi bağlamayacağı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın bu gerekçelerle reddine karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNİN 27/01/2021 TARİH VE 2020/1119 E., 2021/520 K. SAYILI KARARININ ÖZETİ: Dairemiz kararının, davacı vekilince temyizi üzerine, anılan Yargıtay ilamı ile özetle, Bölge Adliye Mahkemesince, başvuru konusu “…” ibareli marka ile davacının itirazına gerekçe gösterdiği “…/…” markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b anlamında benzer olmadığı ve iltibas tehlikesi bulunmadığı kabul edilmişse de, iltibas tehlikesinin değerlendirmesinde markaların baskın unsurları da gözetilmek suretiyle üzerinde kullanılacağı ürünlerin ortalama tüketiciler nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak karışıklığa yol açıp açmayacağının dikkate alınması gerektiği, bu hususlar nazara alınarak yapılan değerlendirmede, davacı markalarının asıl unsurunu “…” VE “…” ibarelerinin oluşturduğu, başvuru konusu işaretin ise “…” ibareli olduğu, bu durumda, itiraza mesnet davacı markaları ile davalı başvuru markası arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzerlik bulunduğu, dolayısıyla aynı mal ve/veya hizmetlerde kullanılması halinde o mal ve hizmetlerin aynı teşebbüsten ya da bağlı teşebbüsten geldiği yönünde iltibasa sebep olabileceği, şu halde, aynı mal ve hizmetlerde markanın köken gösterme fonksiyonu yönünden karıştırma ihtimali bulunduğu gözetilip bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle Dairemiz kararının davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

HUKUK GENEL KURULUNUN 15.12.2022 TARİH ve 2021/11-929 E., 2022/1749 K. SAYILI KARARININ ÖZETİ: Dairemizin 26/05/2021 tarih, 2021/662 Esas, 2021/753 Karar sayılı direnme kararının, davacı vekilince temyizi üzerine anılan Hukuk Genel Kurulu ilamı ile özetle, davalı Şirkete ait dava konusu markadaki “…” ibaresinde öne çıkan unsurun “…” ibaresi olması sebebiyle anılan markadaki esas unsurun “…” ibaresi olduğu, markadaki diğer ibarelerin yardımcı unsur niteliğinde bulundukları, davacıya ait itiraza mesnet “…” ve “…” esas unsurlu markalar ile davalı şirkete ait “… ” ibareli marka arasında, esas unsurlar nazara alınarak yapılan karşılaştırmada, görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzerliğin olduğu, dolayısıyla davacı markaları ile davalı Şirkete ait dava konusu markanın aynı mal veya hizmetlerde kullanılması durumunda o mal ve hizmetlerin aynı teşebbüsten ya da bağlı teşebbüsten geldiği yönünde iltibasa sebep olabileceğinin kabulünün zorunlu bulunduğu, bu itibarla davalı şirkete ait “… ” ibareli marka ile davacıya ait “…” ve “…” esas unsurlu markalar arasında aynı mal ve hizmetlerde markanın köken gösterme fonksiyonu yönünden karıştırılma ihtimali olduğu gerekçesiyle Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce verilen direnme kararı Hukuk Genel Kurulunca bozulmuş olup, HMK’nın 373/7. maddesi uyarınca bu karara uyulması zorunlu bulunduğundan, artık dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/…” ibareli markalar arasında karıştırılmaya yol açacak kadar benzerlik bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Buna göre taraf marka işaretleri arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik mevcuttur.
Taraf markalarının kapsamlarının karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru kapsamında 6,7,11 ve 17. sınıf mallarla bu malların satışına özgülenmiş 35/05. sınıf hizmetler ve 35/01-04. sınıf hizmetler yer almaktadır. Başvuru kapsamındaki 35. sınıf hizmetlerin tamamı, davacının itirazına mesnet 2012/06560, 2013/13864 ve 2016/18267 sayılı markaların kapsamlarında aynen yer almaktadır. Öte yandan, davacının anılan markalarının kapsamlarındaki 6,7,11 ve 17. sınıf malların satışına özgü mağazacılık hizmetleri ile başvuru kapsamındaki 6,7,11 ve 17. sınıf mallar da benzerdir. Zira, 35. sınıftaki mağazacılık/perakendecilik hizmetleri, farklı malların bir araya getirilerek satışına ilişkin olup, bu kapsamda, belli malların satışına özgü mağazacılık hizmetleri ile o mallar arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Buna göre emtia benzerliğine ilişkin koşul da somut olayda gerçekleşmiştir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince, davalı Şirketin dava konusu başvuru üzerinde müktesep hakkının bulunduğu kabul edilmiş ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06/01/2020 tarih, 2019/2269 E., 2020/16 K. sayılı kararında açıklandığı üzere önceki markanın müktesep hakka dayanak teşkil edebilmesi için fiilen kullanılması gerekmektedir. Öte yandan, 3. kişilerin önceden tescilli markalarına yanaşılması yoluyla iltibas tehlikesine ve haksız yarar sağlamaya yol açılması halinde de müktesep haktan söz edilemez. Somut olayda, davalı tarafça önceki tarihli markaların, dava konusu başvuru kapsamında yer alan mal ve hizmetler üzerinde uzun süredir kullanıldığı ispat edilemediği gibi esasen önceki markalardan farklı olarak dava konusu başvuruda yer verilen renk kompozisyonu ile de davacı markalarına yanaşıldığından, davacının başvuru üzerinde müktesep hakka sahip olmadığı kabul edilmiş ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davanın KABULÜ ile … YİDK’nın 03/10/2017 tarih 2017-M-8222 sayılı kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu 2016/30217 sayılı “… ” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜ İLE SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile kalan 148,50-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 352,30-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 428,78-TL tebligat ve posta gideri, 98,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı, 292,10-TL temyiz kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 2.971,28‬-TL yargılama giderine, 31,40-TL peşin harç, 31,40-TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 3.034,08‬-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı şirket ile davalı … Kurumu tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davacıdan peşin olarak alınan 35,90-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
9-Dairemizce bozma ilamı üzerine duruşma açıldığından Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/2-96 Esas 2021/205 Karar sayılı ilamı gereğince yapılan istinaf duruşması nedeniyle taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşmaya katılan davacı vekili, davalı şirket, davalı … Kurumu vekilinin yüzlerine karşı, yapılan açık yargılama sonucunda 21/06/2023 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip