Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/310 E. 2023/182 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/310
KARAR NO : 2023/182
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/02/2022
NUMARASI : 2022/39 E. – 2022/76 K.

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : 5846 sayılı FSEK’na Dayalı Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/02/2022 tarih ve 2022/39 E. – 2022/76 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, müvekkili …’un psikoloji, sosyoloji, felsefe, mantık ve rehberlik öğretmenliği yaptığını, resim ve karikatür çalışmalarının bulunduğunu, 2010’lu yılların başında alt yaş gurubuna yönelik proje çalışmalarına başladığını, “…” adıyla özgün bir seri kitap hazırlayarak, bilim, liderlik, girişimcilik, vatan sevgisi, kahramanlık ve sanat gibi farklı alanlarda, farklı değerler işleyen kahramanlar seçerek, çocuklara geniş bir bakış açısı kazandırmayı hedeflediğini, davalılardan …’in 26/10/2011 – 23/01/2014 tarihleri arasında, davaya konu çalışmaların yapıldığı dönemde, müvekkilinin yanında çizer olarak çalıştığını, söz konusu çalışmaların çizimlerinin bir kısmını gerçekleştirdiğini, tüm yasal haklarını alarak çalışmasına son verdiğini, 2016 yılından itibaren müvekkilinin bilgisi ve izni olmaksızın, müvekkiline ait özgün eserleri diğer davalılar ile birlikte çoğaltmaya ve satmaya, müvekkiline ait kimi özgün eserleri ise intihal ederek başka bir seri adı ile kullanmaya başladığını, bu durumun halen devam ettiğini, davalılardan …’in diğer davalı … ile fikir ve eylem birliği içerisinde, müvekkiline ait kitapların yanında, “…” adlı kart oyununu kopyalayarak “…” kart oyunu adıyla, “…” adlı masaüstü oyununu da kopyalayarak “…” adıyla ve “…” adlı masaüstü oyununu da kopyalayarak “…” adıyla piyasaya sürdüğünü, konusu suç teşkil eden eylemleri sebebiyle davalılar hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde 2019/50893 Soruşturma numarası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, bu dosyadan alınan bilirkişi raporunda da davalıların müvekkiline karşı suç işlediklerinin sabit olduğunu ileri sürerek, 10.000,00-TL maddi, 10.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece dava dilekçesinin ekinde dava tarihinden önce dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak taraflar arasında cereyan etmiş arabuluculuk anlaşamama son tutanağının aslının veya onaylı örneğinin bulunmadığı anlaşıldığından, davanın açılmasını müteakip 08/02/2022 tarihinde hazırlanan tensip tutanağı ile birlikte davacılar vekiline, son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren tensip tutanağının 13/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davacılar vekilinin yasal bir haftalık süre içerisinde, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini mahkemeye ibraz etmediği gerekçesiyle dava şartı noksan olan davanın HMK 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu hükümlerine göre tarafların, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hukuki uyuşmazlıkların arabuluculuk yoluyla çözümlenebileceği, taraflar arasında aksine bir anlaşma olmaz ise arabulucuyu tarafların seçebilecekleri, taraflardan birinin arabuluculuğa gitme yönünde talepte bulunması durumunda, bu talebin mahkememizce diğer tarafa iletileceği ve yapılacak tebliğden itibaren 30 gün içinde herhangi cevap verilmez ise bu teklifin reddedilmiş sayılacağı, kabul edilmesi durumunda ise arabuluculuk sürecinin başlatılacağı, seçilecek arabulucunun, uyuşmazlık hakkında karar veren kişi olmadığı ve taraflara bir çözüm önermeyeceği, uyuşmazlığı tarafların kendilerinin çözeceği, arabulucunun ise tarafların aralarında iletişim kurması ve çözüm üretmesi konusunda çaba gösterecek olan hukuk fakültesi mezunu, en az 5 yıl tecrübeli ve tarafsız bir kişi olacağı, bu kişinin Adalet Bakanlığı tarafından tutulan ve www.adb.adalet.gov.tr/arabulucu adresinde yayınlanan güncel arabulucular listesinden seçileceği, arabuluculuğa gidilmesi durumunda yargılamanın, mahkememizce 3 ayı geçmemek üzere erteleneceği, bu süre zarfında zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlemeyeceği, taraflar ile arabulucu arasında yapılacak görüşmelerin gizli tutulacağı, eğer arabuluculuk görüşmeleri olumsuz sonuçlanır ise bu görüşmeler sırasında taraflarca ileri sürülecek vakıaların, yapılacak önerilerin, hazırlanacak belgelerin yargılama sırasında delil olarak kabul edilmeyeceği ve dikkate alınmayacağı, tarafların arabuluculuğa gitmesi durumunda arabuluculuk görüşmelerinin yasa gereği 3 hafta içinde sonuçlandırılacağı, arabuluculuk görüşmelerinin seyrine göre tarafların dilerlerse bu süre dolmadan önce dahi arabuluculuk sürecinden vazgeçebilecekleri ve yargılamaya devam edilmesini isteyebilecekleri, arabuluculuk ücret tarifesine göre hesaplanacak arabuluculuk ücretinin taraflar arasında eşit olarak paylaştırılacağı, arabuluculuk görüşmeleri sonucunda, arabulucu ve tarafların katılımı ile bir tutanak düzenleneceği ve eğer taraflar anlaşır iseler anlaşma konularının bu tutanakta belirleneceği ve tarafların, bu anlaşma belgesinin mahkeme hükmü gibi icra edilebilirliğine dair mahkemeden şerh verilmesini talep edebilecekleri ve mahkemenin vereceği şerhi içeren anlaşmanın ilam mahiyetinde olacağı, arabuluculuk süreci sonucunda taraflar anlaşamaz ise, bu hususta da bir belge düzenlenerek arabulucu tarafından mahkememize ibraz edileceği ve yargılamaya devam olunacağı hususlarının taraflara bildirilmesine, tarafların arabuluculuğa gitme talepleri olur ise bunu, hemen bildirebilecekleri ya da en geç ön inceleme duruşmasına kadar mahkememize bildirmeleri gerektiği hükmüne rağmen İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, 5846 sayılı FSEK’na dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve 6102 sayılı TTK 5/A maddesi uyarınca aynı Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olarak belirlendiği, 6102 sayılı TTK m.4/1-d bendi gereği herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendiren fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuattan kaynaklı davaların mutlak ticari dava olduğu, somut uyuşmazlıkta da tarafların tacir olup, davacıların talep ettikleri maddi ve manevi tazminat istemlerinin fikri mülkiyet hukukuna ilişkin mevzuattan kaynaklı bulunduğu, bu nedenle davacıların eldeki davayı açmadan önce arabulucuya başvuru zorunluluğunun olduğu, dolayısıyla somut uyuşmazlıkta da davanın niteliği gereği zorunlu arabulucu dava şartı olduğu halde arabulucuya başvurulmadan dava açıldığından, dava şartı noksan olan davanın HMK 115/2 maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcı, davacılar tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırıldığından başkaca bir harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/02/2023 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/02/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip