Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/244 E. 2023/299 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/244
KARAR NO : 2023/299
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2021
NUMARASI : 2021/258 E. – 2021/361 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/11/2021 tarih ve 2021/258 E. – 2021/361 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, davalı şirketin … sayılı “…” ibareli marka tescil başvurusuna, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın, YİDK tarafından 2018-M-5858 sayılı karar ile kısmen kabul edilerek, davalının marka tescil başvurusunun kapsamından 44. sınıf “Tıbbi hizmetler, güzellik bakım hizmetleri, veterinerlik ile ilgili hizmetler, işyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri”nin çıkarılmasına karar verildiğini, oysa müvekkilinin itirazının tamamen kabul edilerek başvurunun tümden reddinin gerektiğini, 556 sayılı KHK madde 8/5 gereğince de bu ibarenin davacının adına “www…tr” olarak kayıtlı bulunduğunu, davalının marka başvurusunun davacının markalarının tanınmışlığından yararlanmaya yönelik kötüniyetli bir başvuru olduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, dava konusu kararın iptali şartlarının oluşmadığını, markaların benzer olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalı şirketin marka başvurusunun kapsamında yer alan 44. sınıf “Hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler Tarım, bahçecilik ve ormancılık ile ilgili hizmetlerin” davacının adına tescilli … sayılı markasının kapsamında 44. sınıf “Veterinerlik ve hayvancılıkla ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler.” ve … sayılı markasının kapsamında ise 44. sınıf “Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler.” şeklinde yer aldığı, dolayısıyla YİDK kararı ile davalı şirketin marka başvurusunun kapsamında bırakılan 44. sınıf “Hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler Tarım, bahçecilik ve ormancılık ile ilgili hizmetler” yönünden somut olayda emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, ancak davalı tarafın marka başvurusunun kelime ve şekil unsurlarından oluşan karma nitelikli bir marka olduğu, şekil unsurunun Amerika’nın simgesi Özgürlük Heykeli’nin bir kısmının yer aldığı bir figürden oluştuğu, “…” ibarelerinin koyu mavi renk ile “…” ibaresinin ise kırmızı ile yazılı bulunduğu, davalının marka başvurusunda yer alan 44. sınıf “Hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler Tarım, bahçecilik ve ormancılık ile ilgili hizmetler” yönünden, İngilizce kökenli ve Türkçe’de “hastane” anlamına gelen kelimenin ayırt edicilik düzeyinin düşük olduğu, bu nedenle markada esaslı etkiyi “…” ibaresinin ağırlıklı olarak taşıdığı, şekil figürünün de markada farklı bir etki yaratmadığı, davacının itirazına mesnet … sayılı markasının da kelime ve şekil markası olup, karma nitelikli bir marka bulunduğu, markanın kelime unsurunun “…” ibaresi olup, “…” ibaresinin kırmızı, “…” ibaresinin ise siyah renk ile yazılı olduğu, “…” kelimesinin İngilizce kökenli olup “denize ait, deniz” anlamlarına geldiği, davacının … sayılı markasının ise “…” ibarelerinden oluştuğu, “…” kelimesinde lacivert dikdörtgen içine yerleştirilmiş ve “M” harfinin üstünde ters üçgenden oluşturulmuş bir kompozisyonun kullanıldığı, “… …” ibarelerinin ise kırmızı ve lacivert renk ile büyük harflerle yazılı bulunduğu, sonuçta davalının marka başvurusu ile emtia benzerliği tespit edilen … ve … sayılı davacı markaları arasında benzerlik bulunmadığı için somut olayda iltibas tehlikesinin oluşmadığı, 556 sayılı KHK 8/4 ve 8/5. maddelerinin ön koşulunun aynı veya benzer bir markanın bulunması olduğu, somut olayda davalının marka başvurusu ile davacının markaları benzer bulunmadığından, anılan madde koşullarının da oluşmadığı, kötü niyetin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taraf markaları arasındaki emtia benzerliğinin sabit olduğunu, ancak salt iki marka yönünden değil, müvekkiline ait tüm markalar yönünden mal ve hizmet benzerliğinin gerçekleştiğini, ilgili alanda uzman bir bilirkişinin heyete dâhil edilmediğinden, ortaya çıkan sonucun hatalı olduğunu, esasen taraf markaları arasındaki işaretsel benzerlik yönünden uyuşmazlığın da bulunmadığını, zira davalı şirketin YİDK kararına karşı dava açmadığından, taraf markalarının benzer olduğu yönündeki Kurum kararının kesinleştiğini, gelinen aşamada taraf markalarının benzer olmadığına hükmedilmesinin, hakkaniyete ve somut uyuşmazlığa aykırı bulunduğunu, dayanak markanın tanınmışlığının iltibas tehlikesini artıran unsurlardan birisi olduğunu, bu nedenle markaların benzer olmadığından bahisle, tanınmışlığın değerlendirilmemesinin de hatalı bulunduğunu, taraf markalarının iltibas ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılmaya yol açacak derecede benzer olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalının … sayılı marka tescil başvurusunun yayınına, davacı şirket tarafından adına tescilli …, …, … sayılı markaları gerekçe gösterilerek, 556 sayılı KHK 8/1-b, 8/4, 8/5 ve 35. maddeleri kapsamında itirazda bulunulduğu, dava konusu 2018-M-5858 sayılı YİDK kararı ile itirazın kısmen kabul edilerek, davalının marka tescil başvurusunun kapsamından 44. sınıf “Tıbbi hizmetler, güzellik bakım hizmetleri, veterinerlik ile ilgili hizmetler, işyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri”nin çıkarıldığı, buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın kısmen reddiyle ilgili YİDK kararının, 556 sayılı KHK 8/1-b, 8/4, 8/5 ve 35. maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı, iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı, dava konusu YİDK kararının davacı Şirkete 27.07.2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 17.09.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Bu açıklamalardan sonra somut uyuşmazlığa dönüldüğünde, davalının … sayılı “… …” ibareli marka tescil başvurusunun 44. sınıfta yer alan “Tıbbi hizmetler. Güzellik bakımı hizmetleri. Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ilgili hizmetler. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri.” nde tescili için yapıldığı, davacının itiraza dayanak markalarından… sayılı “…” ibareli olanın 09, 10, 42. sınıfta yer alan emtiada tescilli bulunduğu, davacıya ait … sayılı “…” ibareli markanın 44. sınıfta yer alan “Tıbbi hizmetler. Güzellik bakımı hizmetleri. Veterinerlik ve hayvancılıkla ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler.” yönünden, davacıya ait … sayılı “…” ibareli markanın 44. sınıfta yer alan “Sağlık hizmetleri, hastane hizmetleri.” yönünden, yine davacıya ait … sayılı “…İ” ibareli markanın 44. sınıfta yer alan “Tıbbi hizmetler. Güzellik bakımı hizmetleri. Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri” yönünden tescilli olduğu görülmektedir.
Davacının itiraza mesnet… sayılı markasının, davalının marka tescil başvurusu ile farklı sınıflarda tescilli bulunduğundan, iltibas değerlendirmesinde esas alınamayacağı açıktır.
Dava konusu YİDK kararı ile her ne kadar davacının sadece … sayılı markasının, davalı başvurusu ile iltibas yaratacağı gerekçesiyle başvuru kapsamından 44. sınıf “Tıbbi hizmetler, güzellik bakım hizmetleri, veterinerlik ile ilgili hizmetler, işyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri” çıkarılmış ise de davacının itizara mesnet … ve … sayılı diğer markalarının kapsamlarının, dava konusu başvuru kapsamındaki 44. sınıf hizmetlerin tamamı ile “aynı tür/benzer” olduğu, diğer bir deyişle somut uyuşmazlıkta emtia benzerliği şartının oluştuğunun sabit bulunduğu gibi bu husus, ilk derece mahkemesince görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da aynen belirtilmiştir. Dolayısıyla ilk derece mahkemesinin anılan kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
İbareler yönünden yapılacak iltibas değerlendirmesine gelince; davalının başvurusu “… …”, davacının itiraza mesnet … sayılı markası “…”, … sayılı markası “…”, … sayılı markası ise “… …” ibarelidir.
Görüldüğü üzere davalı başvurusunda asıl unsur “…” ibaresi tarafından temsil olunmaktadır. Davacının itiraza mesnet markalarının asıl unsuru ise “…” ibaresidir. Tarafların markalarında yer alan “…, Hastanesi, …, …” gibi ibarelerin, marka kapsamındaki hizmetler yönünden tanımlayıcı olduklarından, ayırt edicilikte bir etkileri yoktur. O halde taraf markalarının asli unsurları arasında ayniyet düzeyinde benzerlik bulunmaktadır. Çünkü, davacı markalarının asli unsuru belirtildiği gibi “…” ibaresi iken davalı başvurusunun asıl unsurlarından birisi ise “…” ibaresidir. Başvurudaki “C” harfinin Türkçe’de “K” olarak telaffuz edileceği de düşünüldüğünde, işaretler arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak yüksek düzeyli benzerlik mevcuttur.
Her ne kadar davalının marka tescil başvurusunda “…” ibaresi de asıl unsurlardan birisi olarak yer almakta ise de taraf markalarında ortak asıl unsur olan “…/…” ibaresinin, başvuru kapsamındaki hizmetler yönünden tanımlayıcı bir niteliğinin bulunduğundan söz edilemez. Bu durumda tüketicilerin iki farklı marka karşısında olduklarını algılayabilse bile özellikle işletmesel bağlantılandırma ihtimalinin, iltibas kavramı içerisine dahil edilmesi gerektiği de nazara alındığında, davalı başvurusunda “…” ibaresinin asıl unsurlardan birisi olarak yer almasının, davalı başvurusunun davacı markalarının serisi içerisine sızdığının ve her iki tarafın markalarında kullandıkları işaretlerin benzer olduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim davalının marka tescil başvurusunun “… …” ibareli, davacının itiraza mesnet markalarının ise “…”, “…” ve “… …” ibareli olduğu düşünüldüğünde ve iltibas değerlendirilmesinin, markaların ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek, münferit unsurlardan ziyade, bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği nazara alındığında da taraf markalarının ibareler yönünden de benzer olduğu sonucuna varılacaktır.
Bu itibarla Dairemizce dava konusu başvuru ile itiraza mesnet davacı markaları arasında, başvuru kapsamında kalan tüm hizmetler yönünden, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, en azından başvurunun davacının seri markalarından birisi olarak algılanacağı ve tüketicilerce markaların ilişkilendirileceği sonucuna varılmıştır.
Yargıtayın aynı davacının aynı hizmet sınıfındaki markaları için benzer uyuşmazlıklarda verdiği kararlar da bu yöndedir (Yargıtay 11. H.D’nin 24.10.2022 tarih ve 2021/2863 E.- 2022/7313 K., 20.09.2022 tarih ve 2021/2248 E.- 2022/6062 K.).
556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi yönünden yapılan değerlendirmede ise; yukarıda açıklandığı üzere başvuru kapsamında yer alan malların tamamı, davacının itirazına mesnet markalarının kapsamlarında bulunduğundan, bu mallar yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğini tartışmanın sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Öte yandan, her ne kadar başvurunun kötü niyetli olduğu ileri sürülmüş ise de iyi niyetin asıl olması ve davalının başvuruyu kötü niyetli olarak yaptığının ispat edilememesi karşısında, bu yönden de davacı iddiaları yerinde görülmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca, iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu bildirildiğinden, Dairemizce de bu konuda yeni bir bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmemiştir.
Bu durum karşısında mahkemece, tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenle kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 16/11/2021 gün ve 2021/258 E. – 2021/361 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile davalı … YİDK’nın 2018-M-5858 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Davalı Şirketin marka başvurusu henüz tescil edilmediğinden, hükümsüzlük istemi konusunda bir karar verilmesine yer olmadığına,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 144,00-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 215,50-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 132,50-TL tebligat masrafı, 220,70-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 2.368,70-TL yargılama giderine, 35,90-TL başvurma harcı, 35,90-TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.440,50-TL davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip