Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/2140 E. 2023/1591 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2023/2140 – 2023/1591
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/2140
KARAR NO : 2023/1591
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/09/2023
NUMARASI : 2023/379 E. – 2023/388 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Telif Tazminatı – Manevi Tazminat – Elde edilen
Kârın İade Edilmesi (FSEK’ten Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/09/2023 tarih ve 2023/379 E. – 2023/388 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin matematik öğretmeni olup, matematik soruları yazdığını ve aynı yıl davalının sahibi olduğu … Ltd. Şti. ile sözleşme akdederek kitap basımı konusunda anlaştığını, …’ın 2022 “…” adlı kitabı bastığını, bu kitapta yer alan soruların, müvekkilinin yazdığı özgün sorular olduğu halde, kitapta müvekkilinin adının geçmediğini, ayrıca herhangi bir ekonomik kazanımının da bulunmadığını, müvekkilinin kendi düşüncesi ve bilgisiyle oluşturduğu matematik sorularının müvekkilinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat mahsulü olduğundan “eser” olarak nitelendirilmesinin gerektiğini, eserden kaynaklı mali ve manevi hakların müvekkiline ait olduğunu, müvekkili ve davalı arasında 2021 yılında telif sözleşmesi yapılmış olup eserin basılması, çoğaltılması ve dağıtılmasına, bir kitap açısından davalı yana izin verildiğini, yapılan sözleşmede eserin yayım haklarından tamamen feragatin bulunmadığını ileri sürerek, FSEK m.68 hükmü uyarınca üç kat tazminat talebine karşılık şimdilik 1.000.000,00 TL’nin, FSEK m.70/1 hükmü uyarınca 1.000.000,00 TL manevi tazminatın ve davalının elde etmiş olduğu kârın, haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı yandan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece dava dilekçesine ekli olarak arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin bulunmadığı, davacı vekiline söz konusu eksikliği 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A maddesine göre gidermek üzere ihtarat çıkartıldığı, davacı vekilinin 31/08/2023 tarihli dilekçesi ile iş bu davayı zorunlu arabuluculuk şartı gerçekleşmediğinden geri almak istediğini beyan ettiği, iş bu dava açılmadan evvel, davacı ve davalı arasında, uyuşmazlığa konu tazminat istemleri bakımından zorunlu arabuluculuk görüşmesinin yapılmadığının tespit edildiği, davacının HMK m.123 hükmü uyarınca geri almak istediğini beyan etse de, davalının açık rızası bulunmadıkça açılmış olan davanın geri alınamayacağı, davalı yanın davacının “geri alma” talebine rıza gösterdiğine dair bir kayıt bulunmadığı, dava şartlarının yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesinin gerektiği gerekçesiyle dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın HMK m.115/2 uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27’nci maddesi uyarınca; davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerdiğini, bu kapsamda kural olarak hakimin, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyeceğini, hukuki dinlenilme hakkının gereği olarak taraflar duruşmaya çağrılmadan, eş anlatımla taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesinin, Anayasanın 36’ncı maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucu ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6’ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da en önemli unsuru olduğunu, somut olayda müvekkili şirkete dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmediğini, yokluğunda hüküm verildiğini ve müvekkilinin işbu davadan haberinin gerekçeli karar tebliğ edildiğinde olduğunu, karşı yanın iddialarını kabul etmemekle birlikte taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğinden, işbu kararın kaldırılmasının gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, FSEK’ten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ve çekişmesiz yargı işlerinin, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmek kaydıyla ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı, aynı Yasanın 5/A maddesi uyarınca bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı bulunduğu, somut uyuşmazlıkta da dava dilekçesine ekli olarak arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin bulunmadığı, mahkemece davacı vekiline söz konusu eksikliği 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A maddesine göre gidermek üzere ihtarat çıkartıldığı, davacı vekilinin ise 31/08/2023 tarihli dilekçesi ile iş bu davayı zorunlu arabuluculuk şartı gerçekleşmediğinden geri almak istediğini beyan ettiği, bu durumda mahkemece dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın HMK m.115/2 uyarınca usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı, her ne kadar davalı vekilince somut olayda müvekkili şirkete dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmediği, taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğinden, işbu kararın kaldırılmasının gerektiği ileri sürülmüş ise de, esasen mahkemece çıkarılan ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesinin karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilmesinin, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrasının açık hükmü gereği olduğu, dolayısıyla davalı vekilinin anılan savunmasına itibar edilemeyeceği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.