Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/2057 E. 2023/1601 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2023/2057 – 2023/1601
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/2057
KARAR NO : 2023/1601
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2021
NUMARASI : 2020/309 E. – 2021/161 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
YARGILAMA SIRASINDA
BİR KISIM MARKALARI
DEVRALAN DAVACI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/04/2021 tarih ve 2020/309 Esas – 2021/161 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … ile … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin şirketin 2008/33588, 2009/18232, 2009/18235, 2010/31482, 2014/08860, 2014/108592, 2014/108601,2014/17229, 2015/43274, 2015/43279, 2016/53090, 2016/53091, 2016/56650, 2016/103882, 2018/80553 sayılı ve “…+şekil” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı …’in bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini 41.sınıflarda marka olarak tescil ettirmek üzere davalı Kuruma başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin başvuruya yaptığı itirazının nihai olarak dava konusu YİDK kararı ile reddine karar verildiğini, oysa Türkiye’nin ilk üniversiteye hazırlık dershanesi olan …’ni müvekkilinin 1997 yılında devraldığını, Türkiye genelinde davacıya ait 140 adet “… Eğitim Kurumu”nun bulunduğunu, müvekkilinin www…..com web sitesinin 1998 yılından beri sahibi olduğunu, davacının “…” ibaresini uzun yıllardır marka, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı hüviyetinde yoğun bir biçimde kullandığını, “…” ibaresine büyük emekler harcayarak yoğun ve yaygın kullanım ile tanıtım çalışmaları sonucunda eğitim-öğretim hizmetleri ve ürünleri bakımından ayırt edicilik kazandırdığını, “…” ibaresinin doğrudan davacıyı çağrıştırdığı yani bu ibarenin davacı adına tanınmışlık ve bağımsızlık da kazandığını, davalı şahsın aynı ibareyi ihtiva eden dava konusu başvurusu ile davacının tescilli markaları arasında iltibas bulunduğunu, dava konusu başvuruyu gören tüketicilerin “davacının …’taki şubesi” olarak algılayacaklarını, taraf markalarının aynı/aynı tür emtialarda kullanılacağını, davalının tescil başvurusunun kötü niyetli olduğunu ve davacının markasının tanınmışlığından haksız olarak yararlanılmak istenildiğini, dava konusu ibarenin müvekkilinin ticaret unvanından kaynaklı haklarını da ihlal ettiğini, dava konusu başvurunun haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, YİDK’ın 2020-M-6351 sayılı kararının iptalini ve dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında itiraza mesnet markaların … Merkezi Eğitim Hizmetleri A.Ş’ye devredildiğini bildirerek, HMK’nın 125. maddesi kapsamında davaya anılan şirket huzurunda devam edileceğini bildirmiştir.
Davalı … vekili, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığını, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin yerleşik/bilinen anlamı nedeniyle bilim dünyasında ve özellikle de eğitim-öğretim hizmetlerinde doğrudan tanımlayıcı ve markasal anlamda ayırt edici niteliği bulunmayan bir ibare olduğunu, böyle bir ibarenin özellikle ayırt edici ek sözcüklerle kullanıldığında karıştırılma ihtimalinin ortadan kalkacağını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkiline ait dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında iltibasa neden olabilecek bir benzerlik bulunmadığını, dava konusu başvurunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, taraf markalarında ortak olan “…” ibaresi anlamı itibariyle tanımlayıcı olup bir markanın esas unsuru olarak kimsenin tekeline verilemeyeceğini, aynı ibareyi taşıyan çok sayıda tescilli marka bulunduğunu, kötü niyet iddiasınında yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davacının 2014/108592 sayılı, “… …+şekil” ibareli ve 2014/108601 sayılı “… …” ibareli itirazına mesnet markaları ile dava konusu “… …” ibareli başvuru arasında görsel, işitsel, kavramsal açılardan benzerlik bulunduğu, anılan davacı markaları kapsamında uyuşmazlık konusu 41. sınıf hizmetlerin aynen yer aldığı, bu nedenle davacının 2014/108592 ve 2014/108601 sayılı markaları ile dava konusu başvuru arasında iltibas koşullarının oluştuğu, buna karşın davacının itirazına mesnet diğer markaları ile dava konusu başvuru arasında işaretler bakımından benzerlik bulunmadığından, iltibas koşullarının oluşmadığı, dava konusu başvuru ile davacının 2014/108592 ve 2014/108601 sayılı markalarında ortak unsur olarak yer alan “…” ibaresinin uyuşmazlık konusu 41. sınıf hizmetler yönünden ayırt ediciliği zayıf ise de davacının anılan ibareye kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırdığı, dava konusu markada bu ibareden başka sadece bilinen bir coğrafi yer adına yer verilmesi nedeniyle davacının bahsi geçen markaları ile dava konusu başvuru arasında iltibas koşullarının oluştuğu, ayrıca davacının “…” markasını eğitim öğretim hizmetlerinde tanınmış hale getirdiği, dava konusu başvurunun aynı hizmetler yönünden tescilinin davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağı, davacının ticaret unvanı ve alan adı nedeniyle uyuşmazlık konusu “Eğitim ve öğretim hizmetleri” ile “Dergi, kitap, gazete v.b. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil)” açısından SMK’nın 6/6 maddesine dayalı iddiasının da yerinde olduğu, davacının SMK’nın 6/3 ve 6/9 dayalı iddialarının ise yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu YİDK kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, taraf markaları arasında iltibas koşullarının gerçekleşmediğini, davacının itirazına mesnet markalarının hiç birisinin tek başına “…” ibaresinden oluşmadığını, anılan ibarenin 41. sınıf hizmetler yönünden doğrudan tanımlayıcı olduğunu, , hem itiraz gerekçesi markalarda hem de dava konusu başvuruda ayırt ediciliği sağlayan başka unsurlar bulunduğunu, davacının tanınmışlık iddiasını ispatlayamadığını, bu kapsamda sunulan delillerin “…” ibaresinin tek başına kullanımından ziyade bu ibarenin diğer şekil ve unsurlarla kullanımına ilişkin olduğu, davacının SMK’nın 6/6 maddesine dayalı iddialarının da yerinde olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin 41. sınıf hizmetler yönünden marka vasfını haiz bulunmadığını, bu ibarenin ilk okul müfredatında okutulan bir dersin adı olduğunu, bu nedenle anılan ibarenin ortak olarak yer almasının iltibasa neden olmayacağını, davacının markalarının tanınmış marka siciline kayıtlı olmadığını, davacının ticaret unvanı nedeniyle de bir üstün hakkının bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet 2014/108592, 2014/108601 sayılı ve “… …+şekil” ve 2014/108601 sayılı “… …” ibareli markalar arasında başvuru kapsamında yer alan 41. sınıf yönünden, SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira gerek dava konusu başvurunun gerekse de davacının bahsi geçen itirazına mesnet markalarının asli unsularının “…” ibaresinden oluştuğu, her ne kadar anılan ibarenin 41. sınıf hizmetler bakımından ayırt ediciliği zayıf ise de, mahkemece alınan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davacının anılan ibareyi eğitim ve öğretim hizmetlerinde kullanım sonucu ayırt edici hale getirdiği, ayrıca dava konusu başvuruda farklı olarak yer alan “…” ibaresinin maruf bir yerleşim yerinin adı olup kimsenin tekeline bırakılamayacağı gözetildiğinde anılan ibarenin dava konusu marka başvurusunu davacının markalarından uzaklaştırmaya yetmediği, aksine tüketiciler nezdinde davacının “…” markasının … bölgesine özel olarak tasarlanmış ve oluşturulmuş, seri markalarından birisi olduğu algısını yaratacağı, bu itibarla dava konusu başvuru ile davacının 2014/108592, 2014/108601 sayılı marka işaretlerinin SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzer bulunduğunun kabulü gerektiği, diğer yandan davacının “…” ibaresini asıl unsur olarak içeren ticaret unvanı ve alan adı nedeniyle, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 41. sınıf “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil)” hizmetleri yönünden SMK’nın 6/6 maddesindeki koşulların da bulunduğu, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 41. sınıf tüm hizmetler yönünden iltibas koşulları oluştuğundan, somut olay bakımından SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının oluşup oluşmadığının sonuca etkili görülmediği anlaşılmakla, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar …, … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca davalılardan ayrı ayrı alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55-TL bakiye harcın davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 08/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2024

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.