Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1906 E. 2023/1349 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMES : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2020
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : Taşıma Sözleşmesine Dayalı Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26/11/2020 Tarih ve 2016/731 Esas – 2020/685 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı …. … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 20.06.2015 tarihinde eşi ve çocukları ile birlikte … plakalı … yolcu otobüsüne bindiğini, otobüsün seyir halinde iken virajı alamayarak yoldan çıkması sonucu meydana gelen kazada müvekkilinin ağır yaralandığını, yapılan bilirkişi incelemesi ile otobüs şoförünün asli kusurlu olduğunun, araç içerisindeki yolcuların ise kusursuz olduğunun tespit edildiğini, kaza nedeni ile müvekkilinin bedensel ve ruhsal olarak zarara uğradığını, ev hanımı olan ve evde el işi ve süs eşyası yapan müvekkilinin bu kaza nedeniyle evde elde ettiği kazançlarından da mahrum kaldığını, bu kapsamda ekonomik geleceğinin sarsıldığını, yüzünde oluşan kalıcı izlerin psikolojisini bozduğunu, henüz 39 yaşında olan müvekkilinin yüzünde meydana gelen izler nedeni ile eşi ve toplum tarafından beğenilmeme kaygısı yaşadığını, gündelik işlerini yaparken de eskiye göre kısıtlı olduğunu, bel, baş ve bacak çevresindeki ağrılarının halen devam ettiğini, tüm bu durumların davacının yaşam kalitesinde düşüşe neden olduğunu, yaşanan kazadan sonra davacının otobüse binemez hale geldiğini, ağır psikolojik ilaçlar kullandığını, davalı sigorta şirketinin de müvekkiline karşı sorumlu olduğunu, tedavi sırasında hastaneye taksiyle giden müvekkilinin bu yol masraflarının da karşılanması gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, kazanç kaybı ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar için 50,00-TL, yol ve ulaşım harcamaları için 50,00-TL ve estetik ameliat gideri için 50,00-TL olmak üzere toplam 200,00-TL maddi tazminat ile sigorta şirketi hariç olmak kaydıyla 30.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 18.10.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile SGK’nın karşılamadığı tedavi sağlık harcaması istemini 469,09-TL’ye, yol ulaşım gideri ile ilgili istemini 193,77-TL’ye, kazanç kaybından maddi zararını 327,24-TL’ye yükseltmiş ve toplam maddi tazminat istemini 1.040,10-TL’ye çıkarmıştır.
Davalılardan … … …, kazanın meydana gelmesinde otobüs şoförünün kusuru olmadığını, kusur olsa dahi müvekkili Kurumun sorumlu tutulamayacağını, davacının sigorta şirketinden almış olduğu tazminatın dikkate alınması gerektiğini, talep edilen tazminat tutarlarının yüksek olduğunu, manevi tazminatın sebepsiz zenginleşme aracı olarak görülmemesi gerektiğini, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının dikkate alınması ve davacının ferdi kaza sigortasından ödeme alıp almadığının sorulması gerektiğini, manevi tazminata hükmedilirken davacının aldığı maddi tazminatın da dikkate alınması gerektiğini, ……. … Müdürlüğü elemanı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalılardan … Şirketi vekili, dava öncesi müvekkili şirkete başvuru yapılmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacının zararının ve kusur durumunun ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın çalışmadığı sürece uğradığı kazanç kaybı dolaylı biz zarar olup müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, tedavi masraflarından SGK’m sorumlu olduğunu, SGK tarafından yapılan bir ödeme olması halinde bu ödemenin mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüte düşürülmediğini savunmuştur.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının kazanç kaybından kaynaklı zararının 436,33-TL, yapmış olduğu yol giderinin 258,36-TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri toplamının 625,46-TL olmak üzere toplamda 1.320,15 TL olarak hesaplandığı, davalı araç sürücüsünün kusur oranı ve SGK tarafından yapılacak ödeme, kanıtlanamayan estetik ameliyat gideri dikkate alınarak maddi tazminat isteminin 571,01-TL üzerinden kabulü yoluna gidildiği, manevi tazminat yönünden kazanın oluş biçimi, davacının estetik iz kalacak şekilde yaralanması, sağlık raporunun içeriği, kaza tarihi itibari ile paranın satın alma gücü dikkate alınarak 20.000,00-TL’nin uygun bulunduğu gerekçesiyle, maddi tazminat istemiyle açılan davanın kısmen kabulü ile, 571,01-TL’nin (davalılardan … şirketi için 19.09.2016 dava tarihinden, … … ile … için 20.06.2015 kaza tarihinden itibaren faiz başlatılmak suretiyle) avans faiz uygulanmak suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalılardan … … ve Metiz Tez aleyhine manevi tazminat istemiyle açılan davanın da kısmen kabulü ile, 20.000,00-TL nin 20.06.2015 kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … … istinaf başvuru dilekçesinde, kabul edilen %75 asli kusur oranının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, hükmedilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, bilirkişi raporunda hesaplanan miktarların varsayıma dayandığını, hüküm altına alınan miktarın sigorta poliçe teminat limiti dahilinde olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Her ne kadar taşıma sözleşmesi TTK’da düzenlenmişse de, 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda da davanın açıldığı 19.09.2016 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesinde usul ekonomisi ilkesi düzenlenmiş, hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 57. maddesinde “ihtiyari dava arkadaşlığına” yer verilmiş, 166/4. maddesinde “davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantının varsayılacağı” hükme bağlanmıştır. Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinde hangi davaların birlikte görüleceği ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. maddesinde ise “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde aralarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu itibarla, her ne kadar kendisine dava yöneltilen sigorta şirketi ile davacı arasında bir tüketici işlemi söz konusu değil ise de, araç sürücüsü ve işleten sıfatıyla davalılar ile birlikte sigorta şirketine de dava açıldığı, davalar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği muhtemel bulunduğundan, usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlülüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Dolayısıyla, her ne kadar davalı sigorta şirketi yönünden davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait değil ise de açıklanan nedenlerle bu davalı hakkındaki davanın da daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına uygun düşecektir. O halde mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, dava konusu uyuşmazlıkta tüm davalılar yönünden davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilmesi doğru görülmemiş, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
2-İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalı … … vekilinin tüm istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 26/11/2020 gün ve 2016/731 Esas – 2020/685 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca dosyanın görevli tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk …. gönderilmesine,
3-Kararın bir örneğinin bilgi ve UYAP üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
4-İstinaf kararının neden ve şekline göre davalı … … vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-Davalı … … Müessesesinden peşin olarak alınan 1.405,20-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-İstinaf kararının tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkemesince yapılmasına,
9-İK’nın 36/5. maddesi uyarınca icranın geri bırakılması için davalı … … Müessesesinden alınan 47.522,13-TL tutarındaki, 05/03/2021 tarih ve … sayılı teminat mektubunun GERİ VERİLMESİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a.3. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 12/11/2023

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.