Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1832 E. 2023/1423 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2023
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye … Mahkemesince verilen 18/07/2023 tarih ve 2021/544 Esas – 2023/818 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 1985 yılından beri…..sınırları içerisindeki tek satıcısı olduğunu, … Instruments Şirketinin … merkezli … grubu tarafından satın alındığını ve unvanını değişerek … olduğunu, müvekkilinin tek satıcılık sürecinde Türkiye’nin tüm şehirlerindeki … borsaları, tarım kredi kooperatifleri, un ve yem fabrikaları, tahıl ticareti yapan şirketler ve lisanslı tahıl depolama şirketleri nezdinde, davalının … marka ürünlerini tanınır kıldığını, … Grubunun önce 2015 yılında müvekkilinin … isimli çalışanını ayarttığını, bu yolla müvekkilinin müşteri sırlarına (portfoyüne), pazarlama tekniklerine vakıf olduğunu, Mayıs 2018’de müvekkilinin … markalı mallarını satan satış müdürü … ile … markalı malları için servis ve yedek parça hizmeti veren … isimli çalışanlarını ayartarak kendi bünyesine kattığını, böylelikle müvekkilinin 35 yıllık emekle oluşturduğu pazara hakim olmaya çalıştığını, sonrasında da müvekkilinin üzerindeki ekonomik gücünü kullanarak, mal vermemekle tehdit etiğini ve tek satıcılık sözleşmesini sırasıyla yetkili satıcılığa, ardından normal satıcılığa çevirdiğini, sonrasında da satıcılık sözleşmesini yenilemeyerek feshettiğini ileri sürerek, TTK’nın 122. maddesinde düzenlenen denkleştirme tazminatı nedeniyle 240.340 Euro’nun, tek satıcılık sözleşmesine rağmen davalının Türkiye pazarına sattığı mallardan kaynaklanan kar mahrumiyeti nedeniyle ve belirsiz alacak hükümleri çerçevesinde 10.000 TL’nin, davalının müvekkilinin işçilerini ayartmasından kaynaklanan haksız rekabet nedeniyle 10.000 TL’nin, dava dışı … ……. yapılan satış dolayısıyla oluşan kar kaybı nedeniyle 106.592,94 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 24/03/2023 tarihli dilekçe ile davasını tam ıslah etmiş, talebini haksız rekabet ve İş Kanunu madde 23 uyarınca tazminat olarak değiştirmiş ve talep sonucunu toplam 24.706,40 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, tahkim, yetki, hak düşürücü süre, zamanaşımı ve esas yönünden davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacıda çalışıp daha sonra davalı firmada çalışmaya başlayan üç çalışanın, çalıştıkları birim, çalıştıkları işin niteliği, şirketlerin çalışma alanları, müşteri portföyü birlikte değerlendirildiğinde, her iki şirketin aynı müşteri kitlesine ürünleri satmalarının, satış için tanıtım, reklam, promosyon ve strateji geliştirmelerinin serbest rekabet ortamının kaçınılmaz gereği olduğu, davacı şirketin eski çalışanlarının istihdam edilmesinin başlı başına haksız rekabet oluşturmadığı, esas olanın anayasal çalışma özgürlüğü olduğu, satışı yapılan ürünlerin potansiyel müşterilerinin günümüz internet çağında ilgili sektörde kolaylıkla bulunabileceği, bu nedenlerle aynı müşteri portföyüne mal satışı yapılmasının ticari sırların ifşası niteliğinde olmadığı, kaldı ki davalı tarafça istihdam edilen çalışanların davacı şirketin ticari sırlarına vakıf olacak yetkinliğe sahip olmadıkları, davalının işçileri ayartma durumunun söz konusu olmadığı, yine İş Kanunu madde 23 kapsamında tazminatın koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, çalışanların işten ayrılmalarına davalının eyleminin sebebiyet vermediği, çalışanların kendi iradeleriyle iş ilanı üzerine işten ayrıldıkları, aksinin ise dosya kapsamında ispat edilemediği, bu itibarla da tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davacının haksız rekabet ve İş Kanunu madde 23 kapsamındaki tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tanık ifadeleri ile sabit olduğu üzere davalının, müvekkilinin işçilerinin davacıda çalıştığını bilerek, ihbar öneli tanıyacak kadar davacıda çalışmalarını beklemeyerek, onları ayartıp işe aldığını, İş Kanunu madde 23/c uyarınca da davalının, davaya konu işçilerinin ihbar önelinden sorumlu bulunduğunu, zira anılan madde uyarınca yeni işverenin, işçinin ihbar öneli tanımadan işten ayrıldığını öğrenmesine rağmen işçiyi çalıştırmaya devam ederse, işçinin ihbar tazminatından sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, TTK’nın 54 vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabet ve İş Kanunu’nun 23. maddesinde düzenlenen yeni işverenin sorumluluğu hukuki nedenlerine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Her ne kadar davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde, TTK’nın 122. maddesinde düzenlenen denkleştirme tazminatı, tek satıcılık sözleşmesine rağmen davalının Türkiye pazarına sattığı mallardan kaynaklandığı ileri sürülen kar mahrumiyeti, davalının müvekkilinin işçilerini ayartmasından kaynaklanan haksız rekabet ve dava dışı … … …yaptığı satış dolayısıyla oluşan kar kaybı nedenleriyle tazminat istemlerinde bulunulmuş ise de, ilk derece mahkemesince 09.12.2020 tarihli oturumda, davalının davacının işçilerini ayartması iddiasıyla açtığı haksız rekabet davasının tefrikine, diğer iddiaların HMK’nın 413. maddesi uyarınca tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiğinden, davanın usulden reddine karar verilmiş, mahkemenin 2020/703 Esas numarasına kaydedilen haksız rekabet davasında verilen yetkisizlik kararı, Dairemizin 24/06/2021 tarih ve 2021/967 E.- 2021/951 K. sayılı kararı ile kaldırılıp dosya, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iade edilmiş, 2021/544 Esas numarasını alan yeni dosyada yapılan yargılama sırasında ise davacı vekilince sunulan 24/03/2023 tarihli tam ıslah dilekçesi ile ayrıca harcı da yatırılmak suretiyle dava, haksız rekabet ve İş Kanunu 23. maddesi uyarınca tazminat davası olarak değiştirilmiş ve başlangıçta 10.000,00 TL olan talep sonucu, toplam 24.706,40 TL’ye yükseltilmiştir.

Dolayısıyla dosyanın geçirdiği bu safahattan da anlaşılacağı üzere, eldeki davada taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının TTK’nın 54 vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabete ve İş Kanunu’nun 23. maddesinde düzenlenen yeni işverenin sorumluluğuna dayalı tazminat talep hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bu aşamada davacının İş Kanunu’nun 23. maddesinde düzenlenen yeni işverenin sorumluluğuna dayalı tazminat talebi hakkında iş mahkemelerinin görevli olup olmadığı konusunda tereddüt yaşanabilir ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin birçok emsal kararı ile açıklığa kavuştuğu üzere, önceki işverenin sonraki işverenden İş Kanunu’nun 23. maddesine dayalı tazminat taleplerini incelemek konusunda … mahkemeleri görevlidir (Yargıtay 11. HD.’nin 29/05/2015 tarih ve 2015/2138 E.- 2015/7320 K., 14/04/2016 tarih ve 2015/10622 E.- 2016/4177 K., 17/04/2017 tarih ve 2015/14346 E.- 2017/2152 K., 22/11/2017 tarih ve 2016/13197 E.- 2017/6476 K.).
İşin esası yönünden yapılan inceleme ise, davacı ile dava dilekçesinde ismi geçen eski çalışanları arasında rekabet yasağı sözleşmesi bulunmadığına ve davanın eski çalışanlara karşı açılmayıp, davalı şirket aleyhine, davacının işçilerini ayartması iddiasıyla açıldığına göre, davacının haksız rekabete iddiasına dayalı davası, TTK’nın 55/1-b.3. maddesinden kaynaklanmaktadır. Anılan hüküm uyarınca, “İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek” eyleminin haksız rekabet sayılması sonucunda, yardımcı kişilerin ayartılması suretiyle sırların ele geçirilmesi ve böylece rekabette avantaj sağlanması engellenmeye çalışılmıştır. Yöneltilen kişiler maddede sayılan işçiler, vekiller veya diğer yardımcı kişilerdir. Haksız rekabet olarak nitelendirilen fiil yöneltme olduğu için anılan fiilin faili de işçiler, vekiller veya diğer yardımcı kişiler değil, yönelten kişidir. Sırlar ise üçüncü kişilerce bilinmeyen gizli bilgilerdir. Hükümde her türlü sır değil, üretim ve iş sırları korunmuştur. Üretim sırrı bir malın üretilebilmesi için gerekli bilgilerdir. İş sırları ise işletme açısından önem taşıyan bilgilerdir. Fiilin gerçekleşmesi için “yöneltmek” yeterlidir. Sırrın ifşası veya ele geçirilmesi zorunlu değildir.
İş Kanunu’nun “Yeni işverenin sorumluluğu” başlıklı 23. maddesinde de süresine uymaksızın iş sözleşmesini fesheden işçi ile yeni işverenin birlikte sorumlu olduğu haller düzenlenmiştir. Buna göre “Süresi belirli olan veya olmayan sürekli iş sözleşmesi ile bir işverenin işine girmiş olan işçi, sözleşme süresinin bitmesinden önce yahut bildirim süresine uymaksızın işini bırakıp başka bir işverenin işine girerse sözleşmenin bu suretle feshinden ötürü, işçinin sorumluluğu yanında, ayrıca yeni işveren de aşağıdaki hallerde birlikte sorumludur:
a) İşçinin bu davranışına, yeni işe girdiği işveren sebep olmuşsa.
b) Yeni işveren, işçinin bu davranışını bilerek onu işe almışsa.
c) Yeni işveren işçinin bu davranışını öğrendikten sonra dahi onu çalıştırmaya devam ederse.”.
Somut uyuşmazlıkta ise davacı tarafça, davalı şirketin yukarıda anılan Yasa maddelerine aykırı hiçbir fiili ispat edilememiştir. Gerçekten de dosyada davalı tarafından, davacının dava dilekçesinde ismi geçen eski yardımcı kişilerinin ayartıldığı, eski çalışanlarının iş akitlerini feshetmelerine, yeni işveren olan davalının sebep olduğu ya da onların bu davranışını bilerek onları işe aldığı ya da onların bu davranışını öğrendikten sonra dahi onları çalıştırmaya devam ettiği konusunda hiçbir delil bulunmamaktadır. Yine davalı tarafça istihdam edilen çalışanların, davacı şirketin hangi ticari sırlarına vakıf olduğu da kanıtlanamamıştır. Müşteri portföyü de internet ortamında dahi rahatlıkla ulaşılabilecek nitelikteki tarım kredi kooperatifleri, un ve yem fabrikaları, tahıl ticareti yapan şirketler ve lisanslı tahıl depolama şirketlerinden oluşmaktadır.
Bu durum karşısında mahkemece, işin esası yönünden kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesinde de Dairemizce bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı davacı tarafça istinaf başvurusu sırasında yatırıldığı anlaşıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/11/2023

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.