Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1728 E. 2023/1611 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1728
KARAR NO : 2023/1611
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/10/2022
NUMARASI : 2014/447 E. – 2022/310 K.

DAVACI : …
VEKİLİ
DAVALI :

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/10/2022 tarih ve 2014/447 Esas – 2022/310 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 2011/84930 sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusunu yaptığını, davalı Şirketin şekil unsurlu markalarına dayalı olarak bu başvuruya itiraz ettiğini, Markalar Dairesi Başkanlığınca bu itirazın kabulü ile müvekkili başvurusunun reddine karar verdiğini, müvekkilinin bu karara yönelik itirazının ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davalı Şirketin logosu ile müvekkili başvurusunda yer verilen logo arasında bir benzerliğin bulunmadığını, müvekkili başvurusundaki logonun özgün nitelikte bir logo olduğunu, içerik ve şekil arasında benzerliğin bulunmadığını, at figürünün doğada var olan bir canlıya ait olduğunu ve başka bir şekilde resmedilmesinin mümkün olmadığını, diğer yandan figürlerin farklı yönlere dönük olduğu gibi ayak ve kuyruk duruşlarının da farklı bulunduğunu, müvekkiline ait logonun tam ortasında büyük puntolarla “…” ibaresinin yazılı olduğunu, müvekkili başvurusunun yalnızca at figüründen oluşmadığını, “…” ibaresinin de tescilinin talep edildiğini ve bu ibarenin markanın ayırt edici unsurunu oluşturduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2014-M-9855 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin “…” unsurlu markasının dünyaca tanınmış marka olduğunu, dünyanın birçok ülkesinde tescilli bulunduğunu ve kullanıldığını, gerek davalı Kurum tarafından gerekse de Yargıtay tarafından verilen kararlarda , müvekkili markalarının tanınmış marka olarak kabul edildiğini, müvekkili markasının “…” şeklinden oluştuğunu, davacı yanın başvurusunun da “…” şekli ile “…” ibareli olduğunu, başvurunun esas unsurunun “…” şeklinden oluştuğunu, davacı Şirketin başvurusu ile müvekkili markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Mahkemece, dava konusu başvurunun kapsamında yer alan hizmetlerin tamamının redde gerekçe 2000/01673, 2000/01678 ve 2000/05126 sayılı markalar hariç diğer markaların kapsamlarında benzer/ilişkili olarak yer aldığı, dava konusu başvuru ile davalı markaları arasında görsel ve kavramsal benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili başvurusundaki logo ile redde mesnet markalardaki logolar arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, müvekkili başvurundaki logonun özgün olduğunu, logolardaki figürlerin farklı yönlere dönük olduğu gibi ayak ve kuyruk duruşlarının da farklı bulunduğunu, her iki resmin tasarım, çizgi ve görünüş olarak da farklı olduğunu, marka kapsamındaki hizmetlerin ortalama tüketicilerinden algı seviyelerinin yüksek bulunduğunu, buna göre taraf markaları arasında ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik olmadığını, müvekkili başvurusunda yer verilen logonun tam ortasında “…” ibaresinin bulunduğunu, bu ibarenin de markaları farklılaştırdığını, davalı markasının bilinirlik düzeyinin yüksek olmasının bir sonraki marka ile karıştırılma ihtimalini arttırdığı yönündeki beyanlara itibar edilemeyeceğini, müvekkili başvurusunun asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu, başvurudaki at figürünün ikinci planda bulunduğunu, uyuşmazlık konusu markaların çoğunlukla farklı sınıflarda tescilli olduğunu, otomotiv sektörü müşterisini herhangi bir vatandaş gibi nitelendirmenin doğru bulunmadığını, sektördeki markaların ve iştigal alanlarının sınırlı olduğunu ve bu sektörün müşterilerinin belli bir ekonomik güce, genel tecrübeye, bilgi birikimine, yaşam biçimine sahip bulunduğunu, taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin olmadığını, uyuşmazlık konusu markalarda at figürünün kullanılmasının iltibasa yol açacak benzerlik yaratmadığını, at figürünün doğada var olan bir canlıya ait olduğunu ve başka bir şekilde resmedilmesinin mümkün bulunmadığını, atın, Türk kültürü açısından çok önemi bir sembol olduğunu, doğruluğu, gücü, asaleti, özgürlüğü simgelediğini, birçok yerde sembol olarak kullanıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…+şekil” ibareli başvuru ile redde mesnet şekil unsurlu davalı Şirket markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olduğu, zira redde mesnet markaların asli unsurunu oluşturan şekil unsurunun benzerinin, dava konusu başvuruda da asli unsur olarak kullanıldığı, bu benzerliğin iltibasa yol açacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 89,95 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip