Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1684 E. 2023/1479 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2023/1684 – 2023/1479
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1684
KARAR NO : 2023/1479
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2019
NUMARASI : 2018/331 E. – 2019/288 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali

Dairemizce verilen 30/09/2021 tarih, 2020/70 Esas – 2021/1164 Karar sayılı karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 07/06/2023 tarih 2022/29 Esas – 2023/3559 Karar sayılı kararı ile bozulmuş olmakla, dosya okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, 1925 yılında kurulan müvekkilinin “…” lider markası altında dünyada ve Türkiye’de yaygın olarak faaliyet gösterdiğini, bu markanın davalı Kurum nezdinde de tanınmış marka olarak kayıt altına alındığını, müvekkilinin tescilli ve tanınmış “…” markasının yanı sıra, müvekkili ile özdeşleşmiş ve tanınmış marka niteliğini haiz “…”, “…” ve “…” markalarının ve logolarının da bulunduğunu, bu markalardan özellikle turuncu büyük harfle yazılmış “…” markasına dayalı seri markalarının olduğunu, bu kapsamda 2018/12240 sayılı M coin” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından SMK’nın 5/1-b,c,d maddeleri uyarınca başvurunun reddine karar verildiğini, bu karara yaptıkları itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, başvuruda yer alan turuncu “…” logosunun markayı ayırt edici hale getirdiğini, başvuru konusu ibarenin, tescili talep edilen mal ve hizmetlerle herhangi bir ilişkisi bulunmadığını, markanın esas unsurunun “…” ibaresi olarak kabul edilmesinin doğru olmadığını, bu haliyle dava konusu başvurunun ayırt ediciliğinin bulunduğunu, bu ibarenin başvuru kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcı ya da tasviri niteliğinin de bulunmadığı, yine ticaret alanında herkes tarafından kullanılan işaretlerden de olmadığı, nitekim davalı Kurumun hiçbir ayırt edicilik içermeyen düz yazı karakterleriyle yazılmış “…” ibareli başkaca markaları tescil ettiğini ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-5023 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvurunun, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b,c,d maddeleri karşısında tescilinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davaya konu marka başvurusunun soyut ve somut ayırt edicilik niteliği taşıdığından, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b maddesi koşullarının bulunmadığı, öte yandan dava konu marka başvurusunun tanımlayıcı ve vasıf bildirici nitelik taşımadığı, bu nedenle SMK’nın 5/1-c maddesindeki mutlak red engelinin de oluşmadığı, son olarak 6769 sayılı SMK 5/1-d maddesi koşullarının da somut olayda bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’in 2018-M-5023 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, hükme esas alınan bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların değerlendirilmediğini, hatalı değerlendirmeler içeren rapor kapsamında kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu, mahkemece “…” ibaresinin ayrı “…” ibaresinin ayrı olarak değerlendirildiğini, oysa “…” ibaresinin bir bütün halinde sanal bir para birimini ifade ettiğini ve tasviri bir anlama sahip olduğunu, markadaki turuncu renk unsurundan ve “…” harfinin farklı yazıldığından bahsedilmiş olsa da bunların geri planda kaldıkları ve markanın “…” olarak okunup algılanmasının önüne geçmeyeceğini, “…” ibaresinin sanal para birimini ifade ettiğini, sanal alışverişte kullanılan ve tedavülü mümkün olan bir para birimi olduğunu, tüm bu bilgiler ışığında “…” ibaresinin bütün olarak tasviri nitelik taşıdığını, somut veya soyut ayırt ediciliğinin bulunmadığı, SMK’nın 5/1-b-c ve d maddeleri uyarınca tescil edilemeyeceğini, davacının markanın tescilini de talep ettiğini, bu zamansız tescil talebinin de değerlendirilerek ayrıca ve açıkça reddi ile lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, gerekçeli kararda ise bu hususta herhangi bir hüküm tesis edilmediğini, bu nedenle de kararın hukuk aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Dairemizin 30/09/2021 tarih, 2020/70 Esas – 2021/1164 Karar sayılı kararıyla, başvuru konusu işaretin, yuvarlak şekilli turuncu bir zemin üzerinde yuvarlağın içine yerleştirilmiş büyük puntolardan oluşan bir “…” harfi ile bu harfin altında daha küçük puntolarla yazılmış “…” ibaresinden oluştuğu, bu haliyle başvuruda yer verilen şekil unsuru bir ayırt edicilik taşımadığından başvurunun “…” olarak algılanacağı, başvuruyu oluşturan “…” ibaresinin, “…” ibaresinin kısaltması olarak kullanıldığı ve bir kripto/dijital para biriminin adı olduğu, dolayısıyla, bu anlamı itibariyle dava konusu başvurunun tüketicilerce marka olarak algılanmasının, belirli bir işletmeye ait mal ve hizmetleri, başka işletmelere ait mal ve hizmetlerden ayırt etmeyi sağlamasının mümkün olmadığı, dava konusu başvurunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b maddesi anlamında ayırt edici bulunmadığı, bunun yanında söz konusu ibarenin, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-d bendi uyarınca da ticaret alanında herkes tarafından kullanılan bir ibare olduğu için başvuru kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden tescili mümkün olmayan bir işaret olduğu, aksinin kabulü halinde, bir kripto para biriminin adı olarak kullanılan ve piyasada tedavül eden “…” ibaresinin, davacının tekeline bırakılması gibi bir sonuç doğacağı, her ne kadar, dava konusu başvuruda “…” harfinin davacı adına tescilli tanınmış marka olduğu ve başvurunun da bu markanın serisi niteliğinde olduğu ileri sürülmüş ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28.11.2017 tarih, 2016/4981 E., 2017/6649 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere dava konusu mutlak ret nedenlerinin seri marka gerekçesiyle aşılmasının mümkün olmadığı, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 6769 sayılı Kanun’un 5/1-b,c,d maddesi koşullarının oluşmadığı açıklanmış ise de bu raporda, “…” ibaresinin bütün olarak bir kripto para biriminin adı olduğu gözden kaçırılarak yalnızca “coin” ibaresinin para birimi olarak kullanıldığı kabul edilip buna göre değerlendirme yapıldığından, Dairemizce bilirkişi raporuna itibar edilmediği
gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ’NİN 07/06/2023 TARİH VE 2022/29 ESAS, 2023/3559 KARAR SAYILI KARARININ ÖZETİ: Dairemiz kararının davacı vekilince temyizi üzerine, anılan Yargıtay ilamı ile özetle, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere “…” ibaresinin günümüzde sanal/dijital para birimi anlamını taşıyan ve herkesçe bilinen bir tabir olduğu, bu durumda davacının başvuru markası kapsamındaki tanımlayıcı olmayan diğer mal ve hizmetler için 6769 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinde öngörülen genel bir tescil engeli bulunmadığı, o halde davacı tarafın başvuru markasında yer alan 36. sınıftaki “finansal ve parasal hizmetler” açısından tescil engelinin bulunduğu ancak diğer mal ve hizmetler açısından tescil engeli bulunmadığı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın tümden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, Dairemiz kararının davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacı Şirketin 2018/12240 sayılı “…” ibareli marka başvurusu, marka kapsamında bulunan 9.35,36 ve 38. sınıf mal ve hizmetler yönünden SMK’nın 5/1-b,c,d bentleri uyarınca reddedilmiş, bu kararın iptali istemiyle açılan dava ilk derece mahkemesince kabul edilmiş, davalı vekilinin bu karara yönelik istinaf başvurusu Dairemizce kabul edilerek ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemiz kararı özetlenen gerekçe ile bozulmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bozma ilamında, “…” ibaresinin günümüzde sanal/dijital para birimi anlamını taşıyan ve herkesçe bilinen bir tabir olduğu, bu durumda davacının başvuru markası kapsamındaki tanımlayıcı olmayan diğer mal ve hizmetler için 6769 sayılı Kanun’un 5. maddesinde öngörülen genel bir tescil engeli bulunmadığı belirtilmiş ise de Dairemizin önceki kararında belirtildiği üzere dava konusu başvuru, “…” ibareli olup, bu haliyle dava konusu başvurunun kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin ortalama tüketicilerince “…” olarak algılanacaktır. Bu ibare, genel olarak sanal/dijital para birimi olan “…” ibaresi olmayıp, özel bir kripto/dijital para birimi olan “…” ibaresinin kısaltması olarak kullanılmaktadır. Piyasada tedavül eden, piyasa değeri bulunan ve özel bir para biriminin kısaltması olan “…” ibaresinin, bu anlamı itibariyle dava konusu başvurunun tüketicilerince marka olarak algılanması, belirli bir işletmeye ait mal ve hizmetleri, başka işletmelere ait mal ve hizmetlerden ayırt etmeyi sağlaması mümkün değildir. Ayırt edici niteliği haiz olmayan bu ibarenin, başkaca ayırt ediciliği sağlayan ibarelerle birlikte marka olarak tescili mümkün ise de dava konusu başvuruda böyle bir unsura yer verilmediğinden ve başvuru yalnızca “…” olarak algılanacağından, dava konusu başvurunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b maddesi anlamında ayırt edici olmadığı kabul edilmiştir.
Öte yandan söz konusu ibare, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-d bendi uyarınca da ticaret alanında herkes tarafından kullanılan bir ibare olduğu için başvuru kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden tescili mümkün olmayan bir işarettir. Aksinin kabulü halinde, bir kripto para biriminin adı olarak kullanılan ve piyasada tedavül eden “…” ibaresinin, davacının tekeline bırakılması gibi bir sonuç doğacaktır.
Dairemiz kararının bozulmasına dair Yüksek Daire kararında, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda olduğu gibi “…” ibaresinin bütün olarak bir kripto para biriminin adı olduğu dikkate alınmamış, yalnızca “…” ibaresinin sanal/dijital para birimi anlamını taşıdığı kabul edilerek değerlendirme yapıldığından, Dairemizce bozma ilamındaki görüşlere iştirak edilmemiş, önceki kararda direnilmesine ve önceki hükmün aynen kurulmasına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Dairemizin 30/09/2021 tarih ve 2020/70 Esas 2021/1164 Karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/ 1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 11/09/2019 tarih ve 2018/331 Esas, 2019/288 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 233,95‬-TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Dairemizin önceki kararı tarihinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 5.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … Kurumu tarafından istinaf aşamasında yapılan 73,9‬0-TL tebligat ve posta masrafı, 121,30-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 195,2‬0-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı Kuruma verilmesine,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davalı … Kurumu tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
9-Dairemizce bozma ilamı üzerine duruşma açıldığından, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/2-96 Esas 2021/205 Karar sayılı ilamı gereğince taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşmaya katılan davacı vekili ile davalı … Kurumu vekilinin yüzlerine karşı, yapılan açık yargılama sonucunda 22/11/2023 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.