Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/149 E. 2023/127 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2023/149 – 2023/127
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/149
KARAR NO : 2023/127
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/08/2022
NUMARASI : 2022/49 E. – 2022/49 K.

İHTİYATİ TEDBİR
İSTEYEN DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Tedbir

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/08/2022 tarih ve 2022/49 E. – 2022/49 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir isteyen vekili, “…” markasının başta 20. sınıfta ve ilgili diğer sınıflarda müvekkili şirket adına 1992 yılında tescil edildiğini, markanın yurt içi ve yurt dışında aralıksız ve etkin bir şekilde kullanıldığını ve oldukça rağbet gördüğünü, müvekkilinin ürün ve hizmetlerini tanıtmak için “www…com.tr”, “www…com.tr” ve “www…com” internet adreslerini kullandığını, ürün katalogları dağıttığını, müvekkili adına tescilli olan “…” ibaresinin aynı zamanda TürkPatent tarafından … no ile ”tanınmış marka” olarak da koruma altına alındığını, aleyhine tespit istenen tarafın “http://….com.tr/” alan adı altında yayın yapan internet sitesinde müvekkili adına tescilli “…” markasını doğrudan müvekkilinin faaliyet alanı ve markalarının tescil kapsamına giren emtia ve hizmetlerde markasal anlamda kullandığını, karşı tarafın İnstagram adlı platformda da “…” adlı kullanıcı adı ile hesap açtığını, facebook adlı sosyal paylaşım platformunda da hesabının bulunduğunu, karşı tarafın “…” şeklindeki kullanımında müvekkiline ait “…” markasının aynen yer aldığını, “…” ibaresinin ayırt edicilik katmadığını, karşı tarafın “…” ibareli marka başvurularının da daha önce müvekkili şirketin itirazı üzerine reddedilmiş olduğunu, davaya konu ibarenin eski tarihli mahkeme kararları nazara alındığında müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, iltibasa sebebiyet verdiğini, müvekkilinin markasından haberdar olan karşı tarafın kötü niyetli olduğunu, benzer marka başvurularının reddine rağmen, müvekkilinin markasını içeren başvuruları yapmaya devam ettiğini, müvekkilinin tanınmış markasından haksız yarar sağlamayı amaçladığını, karşı tarafın eyleminin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, ileride açılacak davaya delil teşkil etmek üzere, aleyhine tespit istenen tarafa tebligat yapılmaksızın, bilirkişi marifetiyle bahse konu sosyal paylaşım sitelerindeki kullanıcı hesaplarının, aleyhine tespit istenen tarafa ait olduğu hususlarının tespiti ile teminatsız olarak, tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden davalı fiillerinin önlenmesi ve durdurulması, davalı tarafından üretilip piyasaya sunulmuş “…” markasını üzerinde barındıran ürünlere, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde el konulmasına ve bunların saklanması, aleyhine tespit istenen tarafa ait “http://….com.tr/” alan adı ve bu alan adı altında yayın yapan internet sitesinde “…” markasının kullanımının gerçekleştiği web sayfalarındaki içeriklerin çıkartılması, mümkün olmadığı takdirde ilgili web sayfalarına ereşimin engellenmesi, aleyhine tespit istenen tarafa ait Instagram isimli sosyal ağda “…” kullanıcı adı ile “https://….com/…/” linkinden, Facebook isimli sosyal ağda, “…” kullanıcı adı ile “https://www…./” linkinden erişilebilen kullanıcı adları ve hesap içeriklerinde yer alan “…” markası kullanımlarının içerikten çıkarılması, mümkün olmadığı takdirde bu içerik ve hesaba erişimin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraflar arasında ihtilaf konusunu oluşturan talep sahibine ait “…” ibareli tescilli ve tanınmış olduğu belirtilen markanın, davalı tarafın markasal kullanımlarının, açılacak marka tecavüzü/haksız rekabet iddiasına dayalı davada, sektör uzmanlarının da yer aldığı 3 kişilik bilirkişi heyeti tarafından iltibas değerlendirmesine tabi olduğu, karşı taraf kullanımlarında yer alan “…” ibaresindeki “…” işaretinin, ortalama tüketici nazarında “A” şeklinde algı yaratıp yaratmadığı, yaratıyorsa talep sahibine ait “…” ile karşı tarafın “…-…” markasal kullanımlarının iltibas oluşturup oluşturmadığının, yine sektör uzmanlarının da yer aldığı 3 kişilik bilirkişi heyeti tarafından ortaya konulması gerektiği sonucuna varıldığı, ilk etapta tek bilirkişinin sunduğu rapordaki aksi görüşe HMK’nın 282. maddesinde yer alan “Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle itibar edildiği, bu aşamadaki ihtiyati tedbir talebinin uygun bulunmadığı gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir isteyen vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, bilirkişi raporunun hukuka uygun olduğunu, yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğini, bilirkişinin kaç kişi olacağının mahkeme tarafından seçildiğini, davaya konu markadaki işaretin “A” harfi olarak algılanacağını, müvekkili markasından haberdar olan aleyhine tedbir istenenin kötü niyetli olduğunu, marka başvurularının müvekkilinin itirazı üzerine reddedildiğini, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunduğunu ileri sürerek, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Talep, delil tespiti ve ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Aynı Kanun’un 390/3. maddesine göre de ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tedbir talep eden tarafın, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekmektedir. Görüldüğü üzere HMK’da ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için haklılığın tereddütsüz şekilde ispatı şartı aranmamakta, yaklaşık olarak ispat yeterli bulunmuştur.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken SMK’nın 159. maddesinde de, “Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, ihtiyati tedbirlerin özellikle davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulmasını kapsaması gerektiği düzenlenmiş, maddenin son fıkrasında da bu Kanun’da hüküm bulunmayan hallerde 6100 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Öte yandan, 6102 sayılı TTK’nın 61/1. maddesi uyarınca, dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56. maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir. O halde, açıklanan hükümler çerçevesinde, bir sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil edecek ya da haksız rekabete yol açacak şekilde kullanımda bulunulduğunu yaklaşık olarak ispat eden kişi, bu kullanımların engellenmesini ihtiyati tedbir yoluyla isteyebilecektir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; ihtiyati tedbir isteyen vekili, aleyhine ihtiyati tedbir istenen tarafa ait internet sitesi ve sosyal paylaşım platformlarında tespit yapılarak, müvekkiline ait tanınmış marka ile iltibas oluşturan ve bu markadan haksız yararlanmayı amaçlayan kötü niyetli kullanımın markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, bu eylemlerin durdurulmasına ve önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece verilen tespit ara kararı üzerine görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda, Facebook ve Twitter hesaplarının aktif olmadığı, ancak internet sitesi ve Instagram hesabında “…” ibaresinin markasal nitelikte kullanıldığı, bu hesaplarda “oturma grubu, yatak odası, TV ünitesi ve aksesuar” başlıkları altında, bu kategorilerdeki mobilya fotoğrafları ile modellerine yer verildiği, bu ürünlerin reklam ve tanıtımlarının yapıldığı, reklam, tanıtım ve pazarlaması yapılan mobilya ürünlerinin, tespit isteyen adına tescilli “…” ibareli markaların tescil kapsamında bulunan mallarla aynı ya da ilişkilendirilebilecek düzeyde benzer nitelikte mal ve hizmetlerden olduğu, “…” ibaresinin ilk dört harfinin “…” ibaresini birebir içerdiği, “…” ibaresinin, markanın bütünü içerisindeki görsel ve işitsel etkisinin zayıf kaldığı ve “…” markasının mobilya sektöründe tanınmış bir marka olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, talebe konu internet sitesi ve İnstagram hesabında markasal nitelikte kullanılan “…” markası ile tespit isteyen adına tescilli “…” markası arasında, ortalama tüketici nezdinde ilişkilendirilmek suretiyle karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, bu kullanımları gören tüketiciler nezdinde iki ayrı işletme karşısında bulunduklarını anlasalar bile, işletmeler arasında idari veya iktisadi anlamda bir bağlılığın bulunduğu yönünde bir algının oluşabileceği kanaatine varıldığı yönünde görüş bildirilmiş; mahkemece ise yukarıda açıklanan gerekçeyle bilirkişinin görüşüne itibar edilmemiş ve talebin reddine karar verilmiştir.
Ancak, Dairemizce dosya kapsamında bulunan deliller ile mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda yapılan tespitler nazara alındığında HMK’nın 389 ve SMK’nın 159. maddeleri nazara alındığında yaklaşık ispat şartının oluştuğu ve bu aşamada ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne karar verilmesinde hukuki yararın bulunduğu, buna karşılık mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi incelemesi ile aktif olmadığı tespit edilen Facebook ve Twitter hesapları yönünden talebin yerinde olmadığı kanaatine varılmış, aksi yönde verilen yerel mahkeme kararı yerinde bulunmamıştır.
Bu itibarla mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiğinden, Dairemizce ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-İhtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 11/08/2022 gün ve 2022/49 E. – 2022/49 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-İhtiyati tedbir talebinin KISMEN KABULÜ ile;
A) Aleyhine tespit istenen tarafa ait “http://….com.tr/” ibareli internet alan adı ve bu alan adı altında yayın yapan internet sitesinde, davacı adına tescilli “…” markasının kullanımının, bu kullanımın gerçekleştiği web sayfalarındaki içerikten çıkartılmasına, mümkün olmadığı takdirde ilgili web sayfalarına erişimin engellenmesine,
B) Aleyhine tespit istenen tarafa ait Instagram isimli sosyal ağda “…” kullanıcı adı ile “https://….com/…/” linkinden erişilebilen kullanıcı adı ve hesap içeriğinde yer alan ve davacı adına tescilli “…” markası kullanımlarının, bu kullanımın gerçekleştiği içerikten çıkarılmasına, mümkün olmadığı takdirde bu içerik ve hesaba erişimin engellenmesine,
C) Fazlaya ilişkin ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE,
3-HMK’nın 392. maddesine göre kararın ihtiyati tedbir isteyene tefhim veya tebliğinden itibaren 10 (ON) günlük kesin süre içinde 50.000 (ELLİBİN) TL nakdi teminat veya koşulsuz banka teminat mektubu karşılığında ihtiyati tedbirin uygulanmasına, (bu süreye uyulmadığında ise ihtiyati tedbir kararın kendiliğinden kaldırılmış sayılmasına)
4-Teminat yatırılır ise ihtiyati tedbir kararın infazı için nöbetçi Ankara İcra Müdürlüğünün görevlendirilmesine,
5-İhtiyati tedbir kararının uygulanmasının HMK’nın 393/1 ve 2. maddesine göre teminat yatırılmasından itibaren 1 hafta içerisinde Ankara Nöbetçi İcra Müdürlüğü aracılığıyla (5651 sayılı İnternet Kanununda belirtilen ilgili birimlerden) infaz edilebileceğine, aksi takdirde ihtiyati tedbirin kendiliğinden kaldırılmasına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince, kendisini vekille temsil ettiren ihtiyati tedbir talep eden yararına takdir edilen 3.000,00 TL vekalet ücretinin, karşı taraflardan tahsili ile ihtiyati tedbir talep edene verilmesine,
7-İhtiyati tedbir talep eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
8-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca kararın, tebliği ve harç tahsil işlemleri ile infazının yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/02/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/02/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.