Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1453 E. 2023/1010 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1453
KARAR NO : 2023/1010
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/05/2023
NUMARASI : 2023/20 E. – 2023/20 K.

İHTİYATİ TEDBİRE
İTİRAZ EDEN :
VEKİLİ
KARŞI TARAF :
VEKİLİ

DAVANIN KONUSU : Tespit (D.İş)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/03/2023 tarih ve 2023/20 E. – 2023/20 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbire itiraz eden tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir isteyen vekili müvekkili şirketin “…” ibaresini kullandığını kullandığını ve bu isimle tanınmışlık kazandığını, müvekkili ile aynı bölgede faaliyet gösteren karşı tarafın ise çok kısa bir süre önce “…” ibaresini marka olarak kullanmaya başladığını, karşı tarafın, müvekkilinin adının tüketici nezdinde oluşturduğu güven ve itibarı hakkı olmaksızın kullanmak suretiyle müvekkili şirketi zarara uğrattığını, müvekkili şirketin e-fatura hesabına, karşı tarafa kesilmesi gereken faturaların gönderildiğini, şirketlerin karıştırılması olayının sık sık meydana geldiğini, müvekkili şirkete ait olmayan ve karşı taraf şirket tarafından satılan ürünlerin iade yahut onarım için sık sık tüketicilerce müvekkili şirkete getirildiğini, karşı tarafa ait markanın tescilsiz olduğunu ve müvekkiline ait marka ile iltibas yarattığını ileri sürerek, delil tespiti yaptırılmasını, müvekkili şirketin tescilli markadan doğan hakları sebebiyle vaki tecavüzün tespiti ile 6769 sayılı Kanun uyarınca açılacak tazminat davası sebebiyle tescilli markanın haksız kullanımının önlenmesi, durdurulması ve üretilen ürünlere el konulması yönünde, tecavüzün devamını önleme amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İhtiyati tedbire itiraz eden karşı taraf vekili talebin reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece tüm dosya kapsamından, karşı tarafta işletmeye ait totem tabela ve duvar tabelalarının yanı sıra, işletme binasının camlarında ve işletmeye ait kartvizitlerde “…” ibaresinin markasal etki doğuracak şekilde kullanıldığı, söz konusu işletmenin “… …” markası altında, farklı markalara ait çeşitli … malzemelerinin bir araya getirilerek müşterilere sunulması faaliyetini yürüttüğü, karşı tarafın yürüttüğü faaliyetler ile talep edene ait 2016/60103 sayılı tescilli marka kapsamında yer alan 35. sınıftaki hizmetlerin ve yine talep edene ait 2022/167938 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde ilan edilerek yayımlanan marka başvurusu kapsamında yer alan 35. sınıftaki hizmetlerin aynı veya aynı tür olduğu, karşı tarafın “…” esas unsurlu markasal kullanımları ile talep edene ait “… …” ve “…” ibareli markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunduğu, karşı taraf vekili her ne kadar 17.04.2023 tarihli dilekçesi ile müvekkilinin tabelasını değiştirdiğini ileri sürmüş ise de, dilekçe ekinde yer alan tabela görseli incelendiğinde “…” ibaresini markasal fonksiyon icra edecek şekilde kullanmaya devam ettiğinin anlaşıldığı, bu nedenle ihtiyati tedbir istemi bakımından gerekli yaklaşık ispat koşulunun somut olayda sağlandığı, gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin takdiren 30.000,00 TL nakdi teminat veya aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubunun kararın talep eden vekiline tebliğinden itibaren 1 hafta içerisinde ibrazı şartıyla kabulü ile, karşı tarafın, talep edene ait 2016/60103 ve 2022/167938 sayılı marka haklarına tecavüz oluşturan ve karşı tarafa ait “…” adresinde bulunan “…” ibareli markasal kullanımların önlenmesine ve durdurulmasına, üzerinde “…” ibaresi bulunan tüm tanıtıcı evraka el konmasına ve karşı taraf nezdinde yedi emin olarak muhafaza edilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLER: İhtiyati tedbire itiraz eden vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili şirketin isminin firma sahibi …’in isimlerinin ilk harfleri ile soy isimlerinin üç harfinden oluştuğunu, “…” ve “…” ibareleri arasında benzerlik bulunmadığını, tarafların farklı ürünler sattıklarını, tarafların adreslerinin yakın olmadığını, şimdiye kadar karışıklık yaşanmadığını, marka hakkına tecavüzün söz konusu olmadığını, tarafların logo, tabela ve kartvizitlerinin de benzemediğini, ihtiyati tedbir talebinin kapsamının yargılama gerektirdiğini ve dava sonucunu sağlayacak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve talebin reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Talep, ihtiyati tedbir kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için haklılığın tereddütsüz şekilde ispatı şartının aranmadığı, yaklaşık olarak ispatın yeterli bulunduğu; somut uyuşmazlığa uygulanması gereken SMK’nın 159. maddesinde de, “Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” düzenlemesine yer verildiği; maddenin ikinci fıkrasında, ihtiyati tedbirlerin özellikle davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulmasını kapsaması gerektiğinin düzenlendiği, maddenin son fıkrasında da bu Kanun’da hüküm bulunmayan hallerde 6100 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağının hüküm altına alındığı; o halde, açıklanan hükümler çerçevesinde, bir sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil edecek şekilde kullanımda bulunulduğunu yaklaşık olarak ispat eden kişinin, bu kullanımların engellenmesini ihtiyati tedbir yoluyla isteyebileceği; somut uyuşmazlıkta, alınan bilirkişi raporu ve dosyaya sunulan deliller ile yaklaşık ispat şartı gerçekleşmiş olup, ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararında da bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, ihtiyati tedbire itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-İhtiyati tedbire itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, ihtiyati tedbire itiraz eden vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 179,90-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 89,95-TL’nin ihtiyati tedbire itiraz edenden tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında ihtiyati tedbire itiraz eden tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/09/2023 tarihinde HMK 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/09/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip