Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1381 E. 2023/1148 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1381
KARAR NO : 2023/1148
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2020
NUMARASI : 2018/242 E. – 2020/346 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan
Haklara Tecavüzün Ref’i ve Muhtemel Tecavüzün Men’i, Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/10/2020 tarih ve 2018/242 Esas – 2020/346 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı, … Üniversitesi Biyoloji Bölümünde “…” başlığı altında hazırlamış olduğu yüksek lisans tezinin büyük bir bölümünün, … Üniversitesi öğrencisi davalı … tarafından diğer davalı Prof. Dr. …’ın danışmanlığında, 2012 yılında aynen kopyalanarak ve kendi tezine hiçbir şekilde atıf yapılmadan, kendi teziymiş gibi kullanıldığını, “…” konulu dava konusu yüksek lisans tezinin, halen Yüksek Öğretim Kurumu Tez Merkezi’nin internet sayfasında yayında olduğunu, tezinin hiç bir referans gösterilmeden kopyalanmasının yanında, sadece şekiller için yapılan referansta da adının hatalı yazıldığını, böylece intihali öğrenmesinin engellendiğini, bu nedenle müvekkilinin 6 yıl sonra söz konusu intihali öğrendiğini, yine müvekkilinin tezinden hukuka aykırı şekilde faydalanmak sureti ile davalıların aynı konuda makale yazdıklarını ve bu makalenin de yayınlandığını ileri sürerek, tecavüzün refine, muhtemel tecavüzün menine, FSEK’in 68. maddesi uyarınca 3.000,00 TL maddi, 7.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 29.01.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam 21.000,00 TL maddi tazminatın intihal tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte, 7.000,00 TL manevi tazminat ve zorunlu olarak yapılan seyahat masrafı olan 2.488,00 TL’ nin de harcama tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı … vekili, davacı ve müvekkiline ait tezlerin konularının kısmen birbirine yakın olduğunu, yer yer farklı kollara ayrıldığını, bilimsel bir eserin, yapısı ve işlenişi itibariyle konuya ilişkin genel başlıklardan özel başlıklara doğru ilerlemesi gerektiğini, tarafların tez konularının birbirine benzer konular teşkil ettiği de göz önüne alındığında, bazı konu başlıklarının da birbirine benzerlik göstermesinin son derece doğal ve hatta kaçınılmaz olduğunu, davacı tarafından sunulan karşılaştırmalı tabloda birbiri ile tamamen aynı olduğu iddia edilen sayfalarda bazı benzerlikler görülmekte ise de söz konusu benzerliklerin tarafların aynı kaynaklardan alıntı yapmış olmasından kaynaklandığını, müvekkilinin tez danışmanı diğer davalı …’ın yayınladığı makaledeki belli başlı bazı cümlelerin tercüme edilmek suretiyle davacı yanca Türkçe’ye kazandırıldığı ileri sürülmüş ise de söz konusu terimlerin, herhangi bir basılı yahut elektronik İngilizce sözlük vasıtasıyla kolaylıkla tercüme edilebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı …, kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini, dava konusu tezin sahibi ve sorumlusunun diğer davalı … olduğunu, danışmanın görevinin tezin yürütülmesi konusunda yardımcı olmakla sınırlı bulunduğunu, tezin tüm sorumluluğunun tez sahibine ait olduğunu, söz konusu tezden makale üretildiğini, tez sahibi öğrenci ile iletişim kurulamaması nedeniyle makaleden sorumlu yazar olarak kendi adını yazdığını, ancak davacının ikaz ve itirazları sonucunda … Dergisinde yayınlanmış olan makaleyi geri çektiğini ve yayından kaldırttığını, şu anda bu tezden üretilmiş bir makale bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı tarafından kaleme alınan “…” başlıklı tezin, işlenen bilgilerin elde ediliş tarzları, kurgusu ve ifade ediliş biçimi bakımından, sahibinin hususiyetini yansıtacak şekilde fikri bir çabanın ürünü olarak ortaya çıktığı, bu bağlamda anılan tezin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 1/B maddesi çerçevesinde eser niteliği taşıdığı ve aynı Kanunun 2. maddesi kapsamında ilim ve edebiyat eseri niteliğinde olduğu, davalının tezinin yaklaşık 32 sayfalık kısmının davacının tezinden alındığı, alınan bu kısmın davalının tezinin %45’ine tekabül ettiği, ayrıca davalıların makalesinde de usulsüz iktibasların bulunduğu, söz konusu alıntıların FSEK’in 35. maddesinde düzenlenen iktibas serbestisinin şekli ve esasa ilişkin koşullarını taşımadığı, davalının fiili ile yolsuz iktibas eyleminin gerçekleştiği, davalının eylemi ile davacı tarafın FSEK’in 22. ve 25. maddelerinde tanımlanan mali haklarından çoğaltma ve umuma iletim hakları ile yine FSEK’in 14, 15 ve 16. maddelerinde tanımlanan manevi haklarının ihlal edildiği, davacı tarafın manevi hakların ihlali nedeniyle FSEK’in 70/II maddesi kapsamında manevi tazminat koşullarının doğduğu, davalı tezinde yapılan usulsüz alıntı nedeniyle üç kat toplam 15.000,00 TL, davalıların yazarı oldukları makalede yapılan usulsüz alıntı nedeniyle üç kat toplam 6.000,00 TL maddi tazminat talep edilebileceği, 5.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu, davalının dava açmak için katlamak zorunda olduğu yol gideri anlamındaki maddi tazminat taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 15,000.00.-TL maddi tazminatın davalı …’dan 31.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, 6,000.00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 08.10.2013 tarihinden itibaren alacağa yasal faiz işletilmesine, 5,000.00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kararın kesinleşmesini müteakip ilanına, davacı taraf lehine telif tazminatına hükmedilmiş olduğundan ref kapsamındaki diğer taleplerin reddine, muhtemel tecavüzün menine, davacı tarafın yol giderleri ve dava açmak için yaptığı giderler nedeniyle talep ettiği tazminatın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, ilk derece mahkemesi tarafından zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, müvekkili tezinde davacı eserine atıf yapıldığını, davacının soy ismindeki bir harfin maddi hata sonucu yanlış yazıldığını, tez konularının yakın olması ve tarafların aynı kaynaklardan alıntı yapmaları nedeniyle tezler arasında kısmi benzerliklerin doğduğunu, bu nedenlerle intihalden söz edilemeyeceğini, müvekkili aleyhine maddi tazminata hükmedilmesinin hatalı bulunduğunu, intihal yapıldığı kabul edilse dahi müvekkili ve davacının, söz konusu tezleri nedeniyle maddi kazanç elde etmelerinin mümkün olmadığını, dava konusu eserlerin maddi kazanç amacıyla değil bilimsel amaçlarla meydana getirildiklerini, dolayısıyla davacı yanın dayanaksız olan maddi tazminat talebinin reddinin gerektiğini, tecavüz teşkil ettiği kabul edilen makalenin yayınlanmasında müvekkilinin herhangi bir dahlinin bulunmadığını, müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında bahse konu makalenin yayınlandığını, müvekkilinin kusuru olmayan bir eylemden dolayı aleyhine tazminata hükmedilmesinin kabul edilemeyeceğini, manevi tazminat talebinin kısmen reddedilmesine rağmen bu yönden müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de hatalı olduğunu, hüküm altına alınan tazminatlara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken 2012 ve 2013 yılından itibaren faize hükmedilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, mahkemece zaman aşımı savunmalarının değerlendirilmediğini, oysa davanın zaman aşımına uğradığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bilirkişi heyetinin şahsi yorum katarak mahkemeyi davanın kabulü yönünde karar vermeye yönelttiğini ve bu şekilde taraflı davrandıklarını, mahkemenin, bilirkişi heyetinin şahsi görüş bildirdiği rapora göre değil, toplum vicdanına ve kanunlara göre hareket etmesi gerektiğini, diğer davalının hazırladığı tez nedeniyle müvekkiline yüklenebilecek bir kusurun olmadığını, tez savunma aşamasından önce intihal raporu alma zorunluluğunun 2015 yılında getirildiğini, müvekkili aleyhine maddi tazminata hükmedilmesinin hatalı bulunduğunu, somut olayda müvekkilinin, davacının malvarlığında bir azalmaya yol açmadığı gibi kendi malvarlığında haksız fiilden kaynaklı bir artış da sağlamadığını, reddedilen manevi tazminat için müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de hatalı olduğunu,hüküm altına alınan tazminatlara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken 2012 ve 2013 yılından itibaren faize hükmedilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, eser sahipliğinden kaynaklanan haklara tecavüz nedeniyle tecavüzün refi, muhtemel tecavüzün önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacıya ait …” adlı tezin FSEK’in 2. maddesi kapsamında ilim ve edebiyat eseri niteliğinde bulunduğu, davalı … tarafından hazırlanan “…” başlıklı tezde, davacı tezinden usulsüz biçimde alıntılar yapıldığı, yine davalıların yazarı oldukları ve … Dergisinde 2017 yılında yayınlanan “…” başlıklı makalede de, davacı eserinden yapılan usulsüz alıntıların bulunduğu, davalıların söz konusu eylemleri nedeniyle davacının eser sahipliğinden kaynaklanan mali ve manevi haklarının ihlal olunduğu, davacı eserinden usulsüz alıntı yapılan makalenin yayınlanması ile tecavüzün gerçekleştiği ve bu makalenin sonradan yayından kaldırılmasının, tecavüz eylemini ortadan kaldırmayacağı, söz konusu makalede davalı …’nun da yazar olarak gösterilmesi karşısında anılan davalının, makalenin yayınlanmasında bir dahlinin olmadığına yönelik savunmasının yerinde olmadığı, eser sahipliğinden kaynaklanan mali ve manevi hakları ihlal edilen davacının, bu nedenle FSEK’in 68. maddesi uyarınca maddi ve aynı Kanunun 70/1. maddesi uyarınca manevi tazminat talep edebileceği, ilk derece mahkemesince de, davacının FSEK’in 68. maddesi uyarınca talep edebileceği maddi tazminatın usulünce tespit edildiği, takdir edilen manevi tazminatın da somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun bulunduğu, davalı eylemlerinin haksız fiil teşkil etmesi ve haksız fiil tarihi itibariyle temerrütün gerçekleşmesi karşısında haksız fiil tarihinden itibaren hüküm altına alınan tazminatlara faiz işletilmesinde de bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Ancak davalılar vekillerince, cevap dilekçeleri ıslah edilerek zaman aşımı definde bulunulmuş olup, ilk derece mahkemesince davalıların zaman aşımı savunmaları konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğinden, davalıların zaman aşımı defilerinin Dairemizce değerlendirilmesi gerekmiştir. Davacının maddi tazminat isteminin dayanağı olan FSEK’nin 68/1. maddesi uyarınca taraflar arasında farazi sözleşme ilişkisinin doğduğu, TBK’nın 146. maddesi (818 sayılı BK’nın 125. maddesi) uyarınca da bu ilişkinin 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi bulunduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamasının da bu yönde olduğu, manevi tazminat isteminin dayanağının FSEK’in 70/2. maddesi bulunduğu, davalıların eylemlerinin FSEK’in 71. maddesi kapsamında suç teşkil ettiği, dolayısıyla TCK.’nın 66/1-e maddesinde düzenlenen 8 yıllık uzamış ceza zaman aşımı süresine tabi bulunduğu, davalıların eylem tarihleri ile 06.07.2018 olan dava tarihi arasında belirtilen zaman aşımı sürelerinin dolmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, davalıların zaman aşımı savunmaları yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafça 7.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunulmuş olup, ilk derece mahkemesince ise bu talebin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiş olmasına rağmen, yalnızca reddedilen ve konusu para ile ölçülemeyen talepler yönünden davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilip, reddedilen manevi tazminat yönünden ise davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru olmamıştır.
O halde ilk derece mahkemesince, davalıların zaman aşımı savunmalarının da yukarıda açıklanan gerekçeler ile reddine karar verilmesi ve reddedilen manevi tazminat yönünden davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalılar vekillerinin istinaf başvurularının açıklanan nedenlerle kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş, istinafa konu edilmeyen yönlerden ilk derece mahkemesinin verdiği şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin sair istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 22/10/2020 gün ve 2018/242 Esas – 2020/346 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜ ile “…” başlıklı tezde yapılan tecavüz nedeniyle 15,000.00 TL maddi tazminatın, 31.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan tahsiliyle davacıya verilmesine,
4-“…” başlıklı makalede yapılan tecavüz nedeniyle 6,000.00 TL maddi tazminatın, 08.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
5-5,000.00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kararın kesinleşmesini müteakip, masrafı davalılardan alınarak, mahkeme kararının ulusal yayın yapan en yüksek tırajlı üç gazeteden birinde ilanına,
7-Davacı taraf lehine telif tazminatına hükmedilmiş olduğundan ref kapsamındaki diğer taleplerin reddine,
8-Muhtemel tecavüzün menine,
9-Davacı tarafın yol giderleri ve dava açmak için yaptığı giderler nedeniyle talep ettiği tazminatın reddine,
10-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 1.776,06 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78 TL’nin düşümü ile kalan 1.605,28‬ TL bakiye karar harcının 580,63 TL’sinin davalı … ile davalı …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kalan 1.024,65 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
11-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve istinaf kanun yoluna başvuran davalılar aleyhine olacak biçimde karar verilemeyeceğinden, ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca konusu para ile ölçülemeyen talepler yönünden 4.910,00 TL, maddi tazminat yönünden 4.910,00 ve manevi tazminat yönünden 4.910,00 TL olmak üzere üç ayrı vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
12-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi uyarınca davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceğinden reddedilen manevi tazminat talebi yönünden 2.000,00 TL ve Tarifenin 13/3 maddesi uyarınca reddedilen maddi talepler yönünden 4.910,00 TL olmak üzere iki ayrı vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
13-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında yapılan 595,00 TL tebligat ve posta masrafı, istinaf aşamasında yapılan 1.800,00 TL tebligat ve posta ücreti olmak üzere toplam 2.395,00 TL olarak kullanılan yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.223,75 TL’ye 35,90 TL başvurma harcı, 170,78 TL peşin harç, 307,40 TL ıslah harç tutarı eklenerek oluşan 2.737,83‬ TL yargılama giderinin davalılardan (davalı …’ın 473,65‬ TL ile sorumlu olmak kaydıyla) alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
14-Davalılar tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
15-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
16-İstinaf aşamasında davalı … tarafından 127,00 TL tebligat ve posta ücretinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 9,20 TL’ye 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harç tutarı eklenerek oluşan toplam 157,80 TL’nin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine, bakiye kısmın anılan davalı üzerinde bırakılmasına,
17-İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
18-Davalı … tarafından istinaf başvurusu sırasında yatırılan 54,40 TL maktu, 389,41 TL nispi olmak üzere toplam 443,81 TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
19-Davalı … tarafından istinaf başvurusu sırasında yatırılan 75,14 TL nispi, 113,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 188,14‬ TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
20-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip