Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/1356 E. 2023/1034 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1356
KARAR NO : 2023/1034
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2020
NUMARASI : 2019/286 E. – 2020/353 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 05/11/2020 tarih ve 2019/286 Esas – 2020/353 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekillerince istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin dondurma sektöründe tanınmış … markalarının sahibi olduğunu, davalı yanın 2018/67728 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunun müvekkili firma itirazları sonucunda kısmen reddine karar verilmiş ise de 09, 15, 16, 35, 38, 40 ve 41. Sınıf mal ve hizmetlerde devamına karar verildiğini, davalının markasında yer alan tüm unsurların müvekkili markalarında da yer aldığını, kurumun müvekkili markalarının tanınmışlığı ile ilgili vardığı kanaatin son derece hatalı, usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, Ankara 3. FSHHM’nin 2018/404 E- 2019/272K sayılı kararında “… red” şeklindeki dava dışı firmaya ait markanın müvekkili markalarının tanınmışlığına zarar vereceğinin ifade olunduğunu, müvekkili markalarının 1985 yılından beri tescilli bulunduğunu, müvekkilinin 116 ayrı başvurusunun/tescilinin olduğunu, dava konusu markayı gören tüketicinin, anılan markayı da müvekkili markalarından biri olarak algılayacağını, dava konusu markada da hakim unsurun “…” ibaresi olduğunu, kurumun verdiği aksi yöndeki kararın yerinde bulunmadığını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-4739 sayılı kararının iptaline, 2018/67728 sayılı ve “… …” ibareli marka başvurusu tescil edilmişse hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TÜRKPATENT vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında başvuru kapsamında kalan mal ve hizmetler yönünden karıştırılma tehlikesinin olmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin “… …” ismi ile gerek yurt içinde gerek yurt dışında faaliyet gösteren bir film – prodüksiyon şirketi olduğunu, … … markasının tescil edileceği sınıflar kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin, hiçbir şekilde davacı şirket markalarının tescil edildiği mal ve hizmetlerle aynı yahut benzer olmadığını, davacı şirketin “…” markasının SMK 6/5 anlamındaki korumadan faydalanabilecek tanınmışlığa sahip bulunmadığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davaya konu 2018/67728 sayılı “… …” ibareli marka başvurusu kapsamında kalan mal ve hizmet sınıflarından yalnızca 09. sınıf malların, davacıya ait 2008/42797 sayılı marka kapsamında yer alan mallarla aynı ve benzer olduğu, başvuruda yer alan 15, 16, 35, 38, 40, 41. sınıf mal ve hizmetler bakımından ise emtia benzerliğinin olmadığı, benzer emtia grubuna sahip olduğu tespit olunan işaretlerin “…” ve “…” esas unsurlarına sahip bulundukları, bu anlamda ilgili ibarelerin bütünsel algıları itibariyle, tüketici nezdinde, birbirleri benzer görülecekleri ve bu durumun ise yanılgı doğurabileceği, bu mallar yönünden karıştırılma ihtimali bulunduğu, bunun dışındaki mal ve hizmetler yönünden ise emtia benzerliği koşulu gerçekleşmediğinden karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olduklarının dosya kapsamındaki delillerle ispat edilemediği, ancak davacı markalarının “dondurma” emtiasında tanınmış olduğu kabul edilse dahi “…” ibaresinin yaratılmış ve özgün bir kelime olmadığı, bilinen bir hayvan cinsi olduğu, özgün ve yaratılmış olmayan böylesi bir ibarenin, davacı dışında da farklı farklı hak sahiplerince, farklı mal ve hizmet sınıflarında tercih edilmesinin her zaman mümkün olacağı, dolayısıyla salt tanınmış bir markayı oluşturan işaretin, farklı bir mal veya hizmet grubunda tercih edilmesi durumunun, her hal ve koşulda tanınmış markanın ayırt edici karakterine zarar vermeyeceği gibi tanınmış markayı da sulandırmayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’in 2019-M-4739 sayılı kararının tescile konu 9. sınıf emtianın tamamı yönünden iptaline, davaya konu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda müvekkiline ait markanın tanınmış olduğunun ispatlanmadığı şeklinde görüş bildirilmiş ise de müvekkiline ait “…” ibareli markanın tanınmış marka olduğunu, bu durumun davalı Kurum kayıtlarında tescilli olduğu gibi buna ilişkin mahkeme kararlarının da bulunduğunu, başvurunun tescili halinde müvekkili markalarının zarar göreceğini, ayrıca bilirkişiler tarafından 9. sınıf bakımından benzerlik bulunmuş olmasına rağmen diğer sınıflar bakımından benzerlik bulunmadığı sonucuna varılmasının da hatalı olduğunu, dava konusu markanın müvekkil firmanın “…” ibareli tanınmış olarak tescilli markası karşısında iltibas tehlikesi oluşturduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı TÜRKPATENT vekili, taraf marka işaretleri benzer olmakla birlikte başvuru kapsamındaki 9. sınıf mallar yönünden emtia benzerliğine ilişkin koşulun gerçekleşmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili katılma yoluyla, “… …” markası ile davacı şirkete ait … markasının görsel, işitsel ve kavramsal açıdan karıştırılacak derecede benzer olmadıklarını, müvekkil Şirketin faaliyet alanında “tüketici” konumunda bulunan kişilerin, bu alanda hizmet almadan önce detaylı incelemeler ve araştırmalar yaptıklarını, taraf markalarının salt 9. sınıfta tescilli olmaları hususuna dayanılarak söz konusu kararın verilmiş olmasının hakkaniyete aykırı bulunduğunu, müvekkiline ait marka ile davacı yana ait marka her ne kadar 9. sınıf emtialar açısından tescilli ise de mezkûr emtia sınıfının alt grupları açısından son derece birbirlerinden farklı olduklarını, davacı yana ait markanın SMK 6/5 madde kapsamında korumadan faydalanabilecek nitelikte bir “tanınmış marka” olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvuru ile davacının 2008/42797 sayılı “…” ibareli markası arasında, başvuru kapsamında yer alan 9. Sınıf mallar yönünden karıştırılma tehlikesinin olduğu, zira bu markaların asli unsurlarının “…” ibaresinden oluştuğu ve markalarda farklı olarak yer alan “…” ile …” ibareleri ayırt edici olmadıklarından, markalar arasındaki karıştırıma tehlikesini bertaraf etmedikleri, bunun dışında başvuru kapsamında kalan mal ve hizmetlerle davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında kalan mal ve hizmetler arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik olmadığı, emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmediğinden bu mal ve hizmetler yönünden SMK’nın 6/1. maddesi koşullarının oluşmadığı, davacının “…” asıl unsurlu markalarının dondurma emtiasında tanınmış olduğu kabulse dahi Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/11410 Esas -2014/1050 Karar ve 2011/9617 Esas -2012/16261 Karar sayılı ilamlarında kabul edildiği üzere bu tanınmışlığın, dava konusu başvurudaki gibi davacı markalarının kapsamlarındaki mal ve hizmetlerle benzer olmayan mal ve hizmetlerde tescile engel oluşturmayacağı, dolayısıyla somut uyuşmazlık yönünden de 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların davacı yararına oluştuğunun söylenemeyeceği anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı ve davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacı ve davalı … ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı davalı … tarafından istinaf başvurusu sırasında yatırıldığı anlaşıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/09/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip