Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/982 E. 2022/911 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2021
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Alacak-Cezai Şart (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16/12/2021 tarih ve 2021/556 E. – 2021/970 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı …’nun, 19.06.2019 – 06.07.2021 tarihleri arasında müvekkili şirketin “… …” isimli … restoranında aşçı olarak çalıştığını, davalıya 2021 yılında toplam 5.119,53 TL brüt ücret ödediğini, davalının, 06.07.2021 tarihinde istifa ederek iş akdini feshettiğini, davalı işçi ile müvekkili Şirket arasında imzalanan hizmet sözleşmesinde aşçılara verilen mesleki eğitimler ve yapılan yatırımlar sebebiyle rekabet yasağı düzenlemesine ihtiyaç duyulduğunu, davalının iş akdini feshinden itibaren 2 yıl içerisinde rakip restoranda çalışmaya başlamış olmasının sözleşmeye ve mevzuata aykırı olduğunu, rekabet yasağı düzenlemesi Türk Borçlar Kanunu’na uygun olduğunu ileri sürerek TMK, TBK, TTK ve sair ilgili mevzuat uyarınca davalının sözleşmeden doğan yükümlülüğünü ihlal ettiğinin tespitine, taraflar arasındaki iş sözleşmesinden doğan cezai şart alacağının şimdilik 100,00 TL’sinin kısmi dava olarak ihlal tarihinden itibaren işletilecek yasal temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve müvekkili Şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, ölçüsüz olan rekabet yasaklarının davalı işçinin Anayasal hakkı olan çalışma hakkını ortadan kaldırır mahiyette olduğu görüldüğünü, ayrıca 10 brüt maaş tutarında belirlenen cezai şartın fahiş miktarda olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, işçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu’ndaki hükümlerin tek başına işverene talep hakkı vermeyeceği, başka bir anlatımla, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabileceği, bu nedenle, burada borcun kaynağının kanun değil, iş sözleşmesi olduğu, uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan, Türk Borçlar Kanunu’nun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik nedeniyle HMK 114/1-C ve 115/2.maddeleri gereğince davanın usulden reddine, davada Ankara İş Mahkemeleri görevli olduğundan kararın kesinleşmesi müteakip talep halinde dosyanın görevli Ankara İş Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davanın yasal dayanağının TBK’nın 444. maddesi olduğunu, TTK’nın 4/1-c maddesi uyarınca, TBK’nın 444. maddesinde düzenlenen rekabet yasağından doğan davalara bakma görevinin asliye ticaret mahkemesinin olduğunu, taraflar arasındaki hizmet akdi sona erdikten sonraki dönemdeki eylemlerinin dava konusu edildiğini, tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardan olmakla bu tür davaların ticaret mahkemelerinde incelenip karara bağlanması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, rekabet yasağı sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi, “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmünü içermektedir.
Madde metninde açıkça “…akdin sona ermesinden sonra…” sözcükleriyle ifade edildiği üzere, TBK’nın 444. maddesinde düzenlenen rekabet yasağı, hizmet akdi sona erdikten sonra hüküm doğurur ve hizmet akdi sona erdikten sonra yapılmaması gereken davranışlara ilişkindir. Hizmet akdinin devamı sırasında meydana gelen bir sadakatsizlik, ister bir sözleşme ile düzenlensin ister yasayla düzenlensin, iş mahkemesinde görülecek bir davanın konusunu oluşturacaktır (HGK’nın 29.02.2012 tarih ve 2011/11-781 Esas, 2012/109 Karar, 09/03/2016 tarih ve 2014/11-866 Esas 2016/289 Karar sayılı ilamları).
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, davacının işçisi olan davalının, taraflar arasındaki hizmet akdi sona erdikten sonraki eylemlerinin, rekabet yasağına aykırılık ve haksız rekabet oluşturduğu ileri sürülerek dava konusu edildiği, buna dayalı olarak açılacak davanın, niteliği itibariyle TTK’nın haksız rekabet hükümleri ile yukarıda bahsi geçen TBK’nın 444. maddesi kapsamına girdiği, bu kapsamdaki davaların 6102 sayılı TTK’nın 4/1-a ve c maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardan olduğu ve ticaret mahkemelerinde incelenip karara bağlanmalarının gerektiği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16/12/2021 tarih ve 2021/556 E. – 2021/970 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacıdan peşin olarak alınan 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf kararının tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a.3. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2022

….