Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/923 E. 2022/1040 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/923 – 2022/1040
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/923
KARAR NO : 2022/1040
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2018
NUMARASI : 2014/319 E. – 2018/796 K.

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05/12/2018 tarih ve 2014/319 E. – 2018/796 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacılar vekili, davalı sürücü …’nun sevk ve idaresindeki davalı…’ne ait yolcu otobüsünün tek taraflı trafik kazası yapması neticesinde, araçta yolcu olarak bulunan müvekkili …’ın eşi, … ve …’ın annesi … ile …’ın çocukları … ve …’ın kardeşleri … ve …ın vefat ettiğini, dava konusu aracın davalı … Sigorta tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, …’ın ölümü ile mirasçılarının destekten yoksun kaldığını, çocuklarının ölümü ile …’ın destekten yoksun kaldığını, yine davacıların manevi yönden zarara uğradığını ileri sürerek, davacılardan … için 500,00 TL, …’ın destekten yoksun kalan çocukları … ve … için 500,00’er TL olmak üzere toplam 1.500,00 TL maddi tazminat ile davacı … yönünden 250.000,00 TL, … ve … yönünden ayrı ayrı 250.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiş, yargılama sırasında manevi tazminat talepleri yönünden zararlarını karşıladıklarını belirterek manevi tazminata ilişkin davalarından feragat etmiş, maddi tazminat talebi yönünden ise maddi tazminat talebini ıslah etmiştir.
Davalı … Sigorta vekili, kazaya karışan aracın ZMMS sigortacısı olduklarını, kaza tarihi itibari ile ölüm ve sakatlık teminat limitlerinin 258.000,00 TL olduğunu, sorumluluklarının kusur ve limit ile sınırlı bulunduğunu, yapılan başvuru üzerine … için 105.568,00 TL, … için 20.587,00 TL, … için 17.126,00 TL’nin 14/03/2014 tarihinde … hesabına ödendiğini, zararın karşılandığını, müvekkilinin usulüne uygun temerrüte düşürülmediğini, bu nedenle dava tarihinden faiz talep edilebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalılar …… Ltd. Şti ve … vekili, ceza davasının henüz açılmadığını, soruşturmanın savcılık aşamasında devam ettiğini, kazanın olumsuz hava koşulları ve karayollarının hataları nedeni ile meydana geldiğini, sürücünün ağır kusurlu olmadığını, araç takografından da anlaşılacağı üzere sürücünün kaza anında yorgun, dalgın ve uykusuz bulunmadığını, aracın teknik özelliklerinin prosedürü uygun olduğunu, kazanın gizli buzlanma ve yolun teknik özelliklerindeki hata nedeni ile meydana geldiğini, kazadan yaklaşık 4 saat 10 dakika sonra araca ve yaralılara müdahale edildiğini, müteveffalara klasik otopsi yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacılar her ne kadar yargılama sırasında … ve … … Ltd. Şti’den manevi zararlarını tazmin ettiklerini bildirerek manevi zararlarına ilişkin taleplerinden feragat etmişlerse bile dava açtıkları sırada manevi tazminat yönünden usulüne uygun harcı yatırmadıkları, bu konuda kendilerine verilen süreye rağmen harç eksikliğini tamamlamadıkları, bu nedenle usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerektiği, davacılardan … ve …’ın, … yönünden destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin, zararın sigorta şirketince karşılandığı anlaşılmakla yerinde olmadığı, yine kardeşleri … ve … yönünden destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin taleplerinin kardeş olmaları sebebi ile destek tazminatı alamayacakları, davacı …’ın … ve … yönünden açtığı maddi tazminat taleplerinin yapılan bilirkişi raporu ışığında sigorta şirketince yapılan ödeme ile zararın karşılandığı, … yönünden yapılan ödeme zararı karşılamadığından güncellenerek yapılan ve itibar olunan bilirkişi hesaplamaları doğrultusunda davacının 6.048,72 TL tazminat talebinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davacılardan … ve …’ın maddi tazminat talebine ilişkin maddi tazminat davalarının yerinde bulunmadığından reddine, davacılar …, … ve …’ın manevi tazminat talepleri yönünden usulüne uygun harç yatırılmadığı, verilen süre içinde de harcın tamamlanmadığı anlaşılmakla manevi tazminat talepleri yönünden davanın açılmamış sayılmasına, davacı …’ın müteveffa … ve … yönünden açtağı maddi tazminat talebinin yerinde bulunmadığından reddine, davacı …’ın müteveffa … yönünden 6.048,72 TL maddi tazminat talebinin kabulü ile 6.048,72 TL’nin (davalılar ………Ltd.Şti ve davalı … yönünden 150,00 TL’lik kısmı ile sınırlı ve kaza tarihi 23/01/2014 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle sorumlu olmak üzere, davalı sigorta şirketi yönünden ise poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) 14/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili, müvekkilleri … ve …’ın, kardeşleri … ve …ın desteğinden yoksun kaldıkları hususunun mahkemece doğru biçimde değerlendirilmediğini, oysa müteveffa…ın çalıştığını ve ileride de çalışacağını, ayrıca …ın da ileride refah içinde çalışarak kardeşlerine bakacağı hususunun gözden kaçırıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Her ne kadar taşıma sözleşmesi TTK’da düzenlenmişse de, 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda da davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacıların murislerinin ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmeleri nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, davalılar işleten ve sürücü yönünden yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu açıktır.
Davalı sigorta şirketi yönünden ise; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesinde usul ekonomisi ilkesi düzenlenmiş, hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 57. maddesinde “ihtiyari dava arkadaşlığına” yer verilmiş, 166/4. maddesinde “davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantının varsayılacağı” hükme bağlanmıştır. Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinde hangi davaların birlikte görüleceği ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. maddesinde ise “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde aralarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta ise davalı sigorta şirketi ile davacıların murisleri arasında bir sigorta sözleşmesi ilişkisi yoktur. Dolayısıyla anılan davalı yönünden uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de işbu dava, taşıyan olan davalıya karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir. Öte yandan bu davalar, aynı Kanun’un 23/2. maddesi hükmüne göre harçtan muaftır. O halde mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar nazara alınarak, dava konusu uyuşmazlıkta tüm davalılar yönünden tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiş, anılan maddenin (a) bendinde açıkça, bölge adliye mahkemesince dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan karar verilebileceği düzenlendiğinden, HMK’nın 360. maddesinin atfı ile aynı Kanun’un 20. maddesi hükmü uygulanmaksızın dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
2-İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05/12/2018 gün ve 2014/319 E. – 2018/796 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Kararın bir örneğinin bilgi ve UYAP üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
4-İstinaf kararının neden ve şekline göre davacılar vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-Davacılardan peşin olarak alınan 44,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-İstinaf kararının tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/09/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a.3. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.