Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/918 E. 2023/53 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/918 – 2023/53
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/918
KARAR NO : 2023/53
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2019
NUMARASI : 2017/303 E. – 2019/1335 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25/12/2019 tarih ve 2017/303 E. – 2019/1335 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı …. tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 23.03.2007 tarihinde davalı taşıma işi yapan TCDD ye ait yolcu treninden inerken, sol ayağının sıkışdığını ve soy ayağının kullanılmaz hale gelerek ömür boyu sürecek şekilde sakat kaldığını, davacının … makine mühendisi olarak görev yapan bir devlet memuru olduğunu, davalının kusuru ile olayın meydana geldiğini ileri sürerek 500.000,00 TL manevi tazminatın davalı işletmeden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, zamanaşının söz konusu olduğunu, davanın yargı yolu yokluğu ve görevsizlik nedeni ile reddi gerektiğini, olayda tüm kusurun davacıda olduğunu, davacının yolcu uğurlamak üzere trene bindiğini, oysa yolcu uğurlamak için trene binmenin yasak olduğunu, müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, olayın olmasında davalıya yüklenecek kusur bulunmadığını, 01.05.2013 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6461 Sayılı yasanın geçici 1/1 maddesi uyarınca …’nin kurulmasına karar verildiğini, bu şirketin 14.06.2016 tarihinde kurularak tüzel kişilik kazandığını, kazanın … sorumluluk kapsamında oluştuğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının HMK’nın 124/3 ve 4. maddesi uyarınca sorumlulara karşı manevi tazminat istemli dava açtığı, bu süreçte oluşan yasa değişikliği ve yeni şirket kurulmasından kaynaklı maddi hata nedeniyle tarafı belirlemede tereddüte düştüğü anlaşıldığından taraf teşkilinin her iki davalı yönünden de geçerli olduğu, dosyada bulunan maluliyet raporunda davacının kaza nedeniyle %50 oranında malul kaldığı, 3 ay bakıcıya muhtaç olduğu ve 9 ay süre içinde iyileşebileceğinin tespit edildiği, 10.06.2019 tarihli kusur raporuna göre; 23.03.2007 tarihinde gerçekleşen trenden düşme sonucu yaralanma şeklindeki maddi olayda davacının hareket halindeki trenden inerken dengesini kaybedebileceğini dikkate alarak ya tren hareket komutu verdikten sonra inmesi veya harekete geçtikten sonra artık inmemesi gerekirken bu kurallara uymadığı tedbirsiz ve dikkatsiz davranması sebebiyle % 75 oranında asli kusurlu, kazanın diğer bir nedeni olan peron ile tren arasındaki boşluğun bir insanın düşebileceği kadar geniş olması sebebiyle davalı kurumun istasyonların inşasında gerekli güvenlik önlemlerini almaması ve peron ile tren arasındaki boşluğu emniyetli bir seviyede tutmaması sebebiyle % 25 oranında kusurlu olduğu, 6461 sayılı yasanın 1. maddesinin d bendinde … demiryolu alt yapı işletmecisi, c bendinde ise …’nin demiryolu tren işletmecisi olarak düzenlendiği, 3. maddenin 1. fıkrasında “TCDD Ulusal demiryolu alt yapı ağı içinde yer alan ve devletin tasarrufundaki demiryolu alt yapısının kendisine devredilen kısmı üzerinde demiryolu alt yapı işletmecisi olarak görev yapar.” düzenlemesi ve aynı kanunun 2. maddesi d bendinde TCDD’nin görevleri arasında tasarrufunda olan demiryolu alt yapısını iyileştirme, yenilemek, genişletmek, bakım ve onarımını yapmak veya yaptırmak görevlerinin bulunduğu, bilirkişi raporu çerçevesinde …’ye yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı, oluşan olayda davacı ile davalı … sorumlu olduğu, … aleyhine açılan davanın olayda kusuru olmadığı (Yargıtay 11. HD.2017/4708 Esas, 2019/1564 Karar). gerekçesi ile davacının davalı … yönünden açtığı davasının yerinde bulunmadığndan reddine, davacının… aleyhine açtığı davanın kısmen kabulü ile 90.000 TL manevi tazminatın 23/11/2007 olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davaya görevsiz mahkemece karar verildiğini, emsal olayda Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/10090 Esas ve 2018/2949 Karar Sayılı ilamı ile tüketici mahkemesinin görevli olduğuna karar verildiğini, müvekkili idareye husumet yöneltilemeyeceğini, davada taraf değişikliğine gidilerek davalının … olarak değiştirildiğini, ancak sonradan müvekkili idarenin tekrar davalı olarak dosyaya eklendiğini, bu tamamen hukuka aykırı bir uygulama olduğunu, …’nin kendiliğinden taraf sıfatını kazanacağını, aksi kanaatte olunması halinde kabul anlamına gelmemek üzere … ile müteselsil sorumluluğa hükmedilmesi gerektiğini, müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını, davacının kusurunun müvekilli kuruluş açısından fiil ile kusur arasındaki illiyet bağını kestiğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, avans faizi talep edilemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan manevi zararın tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda anılan gerekçelerle işin esasının incelenmesine girişilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar taşıma sözleşmesi TTK’da düzenlenmişse de, 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda da davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, davalılar yönünden yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu açıktır. Nitekim aynı taraflar arasında maddi tazminat istemi hakkında görülen dava hakkında da Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/10090 Esas, 2018/2949 Karar sayılı ve 19/04/2018 Tarihli kararı ile de tüketici mahkemesinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.
O halde mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar nazara alınarak, dava konusu uyuşmazlıkta tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu durumda, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiş, anılan maddenin (a) bendinde açıkça, bölge adliye mahkemesince dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan karar verilebileceği düzenlendiğinden HMK’nın 360. maddesinin atfı ile aynı Kanun’un 20. maddesi hükmü uygulanmaksızın dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
2- İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalı … vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25/12/2019 tarih ve 2017/303 E. – 2019/1335 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Kararın bir örneğinin bilgi ve UYAP üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4-İstinaf kararının neden ve şekline göre davalı … vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-Davalı … peşin olarak alınan 1.536,97.TL nispi istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalı iadesine,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-İstinaf kararının tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/01/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a.3. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/02/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.