Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/907 E. 2022/990 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/907
KARAR NO : 2022/990
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/01/2022
NUMARASI : 2019/374 E. – 2022/18 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
Taraflar arasında görülen davada Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20/01/2022 tarih ve 2019/374 E. – 2022/18 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, taraflar arasında, Ankara, Afyon ve Ankara’da … Okullarının öğrenci, öğretmen ve personel servislerinin 2018-2019 döneminde davacı tarafından alt taşeron sıfatıyla ve davalıya ödenecek komisyon karşılığı yapılması konusunda mutabakata varıldığını, sözleşme konusu hizmetlerin davacı tarafından eksiksiz yerine getirildiğini, davacı cari hesap alacağının maddi olarak katlanılabilir düzeyi geçtiğinden Ankara 16. Noterliği yoluyla davalıya ihtarname keşide edildiğini, ihtarname keşidesini takiben taraflar arasında 13.05.2019 tarihli sulh protokolü imzalandığını, protokolün 4. maddesi gereği 26.05.2019 tarihinde yapılması gereken 140.000,00.-TL tutarındaki ödemeye karşılık olarak keşide edilen davalı tarafın aynı miktarlı çekinin bankadan 30.05.2019 tarihinde sorulduğunda karşılıksız çıktığını ancak 31.05.2019 tarihinde tahsil edilebildiğini, aynı protokolün 5. maddesi gereği 14.05.2019 ve 20.05.2019 tarihlerinde yapılması gereken 75.000,00.-‘er TL tutarındaki iki ödemenin de gecikmeli olarak yapıldığını, bu durum üzerinde davacının Ankara 16. Noterliği aracılığıyla sulh protokolü ile muayyen vadeye bağlanan 10.06.2019 ve 25.06.2019 tarihli ödemelerin süresinde yapılacağının garanti edilmesi aksi takdirde hizmetlerin sonlandırılacağının ve alacağın takibi için yasal yollara başvurulacağı hususunda ihtarname keşide edildiğini,davacının protokol hükümlerine aynen riayet ettiğini, davalı yanın protokolden kaynaklanan ve muayyen vadeye bağlanan ödeme yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 13.05.2019 tarihli protokol gereği ödenmesi taahhüt edilen 397.933,00.-TL’sinin 31.05.2019 tarihinden işleyecek reeskont faizi ile davalı yandan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı şirketin … okullarının Türkiye çapındaki öğrenci/personel taşıma işini yaptığını, davacı şirketin bu iş kapsamında Antalya, Afyon ve Ankara … okullarının öğrenci/personel taşıma işini yapmış olduğunu, mahkemeye sunulan cari hesap ekstrelerinden anlaşılacağı üzere davacı tarafça düzenlenen fatura bedellerinin ödendiğini, taraflar arasındaki cari ilişkiye göre davacının davalı tarafından yapılan ödemeler düşüldükten sonra 392.000,00.-TL davacıdan alacaklı olduğunu, işi tamamlamadığında faturası davacı tarafından kesilmeyen hizmetler düşüldüğünde davacının davalı şirkete borcunun, zararları hariç 216.164,16.-TL olduğunu, davacının kötü niyetli olarak 06.05.2019 tarihli Ankara 16. Noterliği yoluyla ihtarmame keşide ettiğini, 30.04.2019 tarihi itibariyle cari hesap bakiyesi 349.255,00.-TL sözleşme kapsamındaki işin sonuna kadar gerçekleşecek hizmetlerle birlikte istenmesi gereken toplam tutarın 641.912,00.-TL ifadesinin yanlış olduğunu, davacı şirketin davalı şirket ile arasındaki cari ilişkiyi kabul etmiş olduğunu, cari hesap ekstresinde gösterilen ödemelerin, avansların bir kısmını yok sayarak, cari ekstre ve ödemeleri mahkemeye sunmayarak mahkemeyi yanılttığını, davacının bu ihtarnamesine karşı Ankara 16. Noterliği yoluyla cevabi ihtarname keşide edildiğini, ihtarname ile müvekkili şirketin alacaklı olduğunun belirtildiğini, bu cevabi ihtarnameye rağmen davacı şirketin 13.05.2019 tarihinde hiçbir hukuki gerekçe olmaksızın sabah servislerini yapmadığını, akşam servislerini yapmayacağını belirterek Ankara’da davalı şirketin tüm Türkiye’deki ticari ilişkisini bozma tehdidiyle karşı karşıya bıraktığını, bu yaşanan ticari şantaj, delil ve delil belgeleri tanıklarla ispatlanacağını, şeklen ve hukuken geçerli olmayan bu protokolün bu şartlarda imzalandığını, protokolün tek başına şirket yetkilisi olmayan … tarafından açıklanan nedenlerle imzalandığını protokolün 7. maddesine göre taraflardan herhangi birisi yükümlülüklerini yerine getirmez ise protokolün hükümsüz kaldığını protokolün 4. Maddesindeki 140.000,00.-TL ve 5. maddesindeki 75.000,00’er TL nin ödenmiş olduğunu, bu ödemelerden sonra davacı şirketin öğrenci taşımaya devam ettiğini, dolayısıyla bu ödemelerin geç yapıldığından bahisle davacının hiçbir hak iddia edemeyeceği, sulh protokolüne göre dahi alacağın maccel hale geldiğinden bahsetmenin hukukun genel ilkelerine ve içtihatlara, sözleşmeler hukukuna aykırı olduğunu, protokolün 5. maddesindeki muaccel hale geldiği iddia edilen 200.000,00 TL’lik ödemenin tarihinin 10.06.20219 olduğunu, davacı şirketin protokole dahi aykırı nedenlerle bu ödeme tarihinden önce 31.05.2019 tarihli ihtarname ile akdi fesih ettiğini belirtiğini ve 10.06.2019 tarihinden başlamak kaydıyla taşıma işlemi yapmayacağını belirtiğini, ihtar ve fesih tarihine göre vadesi geçmiş bir alacaktan bahsedilemeyeceğini, müvekkilinin haksız olarak gününden önce talep edilen miktarı ödemesinin beklenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının taraflar arasındaki sulh protokolünü, vadesi gelmemiş alacakların ödenmesini / yahut güvence verilmesini talep ettiği, akabinde işi bıraktığı gözönüne alınarak haklı olarak feshetmediği, bu durumda sulh anlaşmasındaki mutabakatın dikkate alınamayacağı, sulh protokolünde sözleşmenin feshi halinde önceki ilişkiden kaynaklanan itirazlar da değerlendirilerek alacağın miktarının belirlenmesi gerektiği dikkate alınarak taraf defterleri incelenmek istendiği, ancak davacının defterlerini sunmadığı, davalı defterlerine göre ise davacının davalıya borçlu göründüğü, sulh Protokolüne göre alacağın varlığının kabulü için, sözleşme sonuna kadar davacının üzerine düşen edimleri yerine getirmesi gerektiğinden, davacının süresinden önce sözleşmeyi feshettiği anlaşılmakla, protokol ayakta imiş gibi, bu protokol kapsamında alacağı talep etmesinin mümkün olmadığı davacının alacağın varlığı ve miktarını ispatlaması gerektiği, dosyadaki delillerden davacı alacağı ispatlanamadığı gibi aksine davalının alacaklı olduğu yönünde bilirkişilerce rapor tanzim edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilinin taraflar arasındaki sulh protokolünü feshetmediğini, protokol gereği taşıma hizmetini süresi sonuna kadar yerine getirdiğini, ilk derece mahkemesince davalının soyut iddiaları kabul edilerek sulh protokolü haksız feshettiklerinin kabulüyle yazılı şekilde karar verildiğini, müvekkilinin işi bıraktığına dair delil bulunmadığını, ilk derece mahkemesi kararının Dairemizin denetiminden geçen ihtiyati haciz kararınına itirazın reddi kararı ile çeliştiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne veya dosyasının yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı, taraflar arasında öğrenci ve personel taşımacılığına ilişkin taşıma sözleşmesi bulunduğu, davacının alt taşıyan olduğu, sözleşme ilişkisi devam ederken çıkan anlaşmazlıklar sonucu tarafların 13.05.2019 tarihli protokolü düzenledikleri konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın davacının 13.05.2019 tarihli protokolde ödenmesi kararlaştırılan taşıma ücretinin tahsilini talep edip edemeyeceği noktasında toplandığı, taraflar arasında düzenlenen protokol öncesindeki süreçte davacının davalı şirkete, 06.05.2019 tarihinde gönderdiği ihtarında 30.04.2019 tarihi itibariyle 349.255,00.-TL cari hesap alacağının bulunduğunu, bu miktarın tebliğ tarihinden itibaren 3 gün içerisinde şirket banka hesabına gönderilmesini, aksi takdirde taraflar arasındaki zımni sözleşme kapsamındaki hizmetlerin 3 günlük sürenin sonunda yerine getirilemeyeceğini bildirdiği, davalının da 10.05.2019 tarihli cevabı ihtarında, davacı şirketin alacağının bulunmadığını, aksine davalının alacaklı olduğunu buna rağmen rağmen işi bırakılması halinde ciddi oranda hak kaybına uğrayacaklarını, bu yüzden doğabilecek her türlü maddi ve manevi zarardan davanın sorumlu tutulacağını bildirdiği, tarafların bundan sonra düzlendikleri 13.05.2019 tarihli protokolde, tarafların bahsi geçen bu ihtarnamelerdeki haklarından vazgeçmedikleri, öğrencilerin mağduriyete neden olmamak adına bu protokolün düzenlendiği, protokolde belirtilen şartlarda işin bitirilmesi ve ödeme yükümlülüklerinin yerine getirilmesi şartıyla tarafların sulh oldukları, davacının proje sonuna kadar tüm hizmetleri yerine getirmesi karşılığında davalı tarafından her türlü ödeme mahsup edildikten sonra davacıya ödenecek toplam bakiye alacağın 547.933,80.-TL olduğu, bu bedelin 75.00000.-TL’si, 14.05.2019 tarihinde, 75.000,00.-TL’si 20.05.2019 tarihinde, 200.000,00.-TL’si 10.06.2019 tarihinde ve 197.933,00.-TL’si ise 25.06.2019 tarihinde ödeneceği, hizmetin proje sonuna kadar eksiksiz sağlanması ve ödemelerin protokolde belirtilen tarihlerde yapılması halinde tarafların protokol öncesi hak ve taleplerinden karşılıklı olarak feragat etmiş sayılacakları ve birbirlerini bu ödemeler ve hizmetler kapsamında ibra etmiş sayılacakları, tarafların herhangi birinin protokolde belirtilen hizmet veya ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde diğer tarafın keşide edilen ihtarname ve taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamındaki her türlü talep ve dava haklarının saklı olacağı hususlarına yer verildiği, davacının 31.05.2019 tarihli ihtarı ile protokolde 14.05.2019 ve 20.05.2019 tarihinde yapılması karalaştırılan ödemelerin geç ödendiğini bu sebeple davalının temerrüde düştüğünü belirtilerek protokole göre 10.06.2019 ve 25.06.2019 tarihinde ödenmesi kararlaştırılan toplam 397.933,00 TL’nin ödenmesini aksi takdirde 10.06.2019 tarihinde hizmet vermeyeceğini bildirdiği ve davalının kabulüne göre taşıma işini 12.06.2019 tarihinde bıraktığı , davacının protokolde bu yönde bir hüküm olmamasına rağmen protokolde ödenmesi kararlaştırılan ilk iki tutarın geç ödenmesi nedeniyle vadesi gelmeyen tutarların tahsilini talepte haklı olmadığı ve süresinden önce işi bıraktığı ve böylece protokolü ihlal ettiği, zira yukarıda da açıklandığı üzere protokolün taraflar arasındaki önceki sözleşme ilişkisinden kaynaklanan alacak borç ilişkisini sonlandıran yeni bir sözleşme mahiyetinde bulunmadığı, tarafların protokolde üstlendikleri taşıma edimi ve ödeme yükümlüğünü yerine getirmesi şartıyla yapıldığı ancak davacının haksız olarak süresinden önce işi bıraktığı, her ne kadar davacı tarafça taşıma işinin eksiksiz yerine getirildiği iddia edilmişse de 30.05.2019 tarihli ihtarında dahi 10.06.2019 tarihi itibariyle işi bırakacağını bildirdiği, aksini ispat yükü kendisinde olan davacının taşıma işini süresi sonuna kadar yerine getirdiğini ispatlayamadığı, bu halde taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin protokol hükümlerine göre çözümlenmesinin mümkün bulunmadığı, davacının alacağın varlığını ve miktarını ispatlaması gerektiği , bu kapsamda davacı tarafa verilen kesin süreye rağmen ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı gibi alacağı ispatlayan başka bir delil de ibraz etmediği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davalının incelenen ticari defter ve kayıtları ile yine davalı tarafından dosyaya sunulan davacıya yapılan ödemelere ilişkin banka dekontlarına göre davalının davacıya fazla ödeme yaptığının anlaşıldığı, açıklanan nedenlerle mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, öte yandan mahkemece verilen ihtiyati haciz kararına itirazın reddine dair karara davalı tarafça istinaf yoluna başvurulması üzerine itiraz Dairemizce davalının istinaf isteminin reddedilmesi davanın esası bakımından da davacının haklı olduğu sonucunu doğurmayacağı, zira ihtiyati hacizde yaklaşık ispat koşulunun arandığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcı, davacı vekili tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :05/07/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip