Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/886 E. 2022/1085 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/886
KARAR NO : 2022/1085
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2018
NUMARASI : 2014/1275 E. – 2018/273 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 27/02/2013

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 11/06/2014

Dairemizce verilen 31/12/2019 tarih ve 2018/1908 Esas, 2019/1362 sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01/02/2022 tarih ve 2020/1075 Esas 2022/759 Karar sayılı ilamıyla bozulmuş olmakla, okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Kurumun tanıtım faaliyetleri kapsamında 1 adet … Silah Sistemi, 1 adet … , 1 adet Panter Çekicisi (… Kamyon), 1 adet … Mühimmat Taşıyıcı, 1 adet Taktik Ateş İdare Kompüter Sistemi (TAİKS) aracı, 1 adet Batarya Ateş İdare Kompüter Sistemi (BAİKS) aracı, 1 adet Bölük Ateş Destek Timi (ADESTİM) aracı, 1 adet Topçu Meteoroloji Sistemi (TOMES) aracı ve 32 sandıkta ambalajlı Fırtına Silah Sisteminin, Derince Limanı’ndan Suudi Arabistan’ın Cidde Limanı’na taşınması işi için yapılan ihale sonucunda davalı ile sözleşme imzalandığını, ancak taşımada gecikme yaşandığını, Suudi Arabistan Kara Kuvvetleri Kraliyet Topçu Birliği Komutanlığı tarafından Atışlı Demostrasyonun 07-11.07.2012 tarihleri arasında yapılmasının planlandığını, müvekkili tarafından sözleşmede belirlenen tarihlere uygun olarak silah sistemlerinin davalı firmaya teslim edildiğini, taşıma işinin yaptırılması için davalı şirketin anlaştığı MV Vivara adlı yük gemisinin arızalı olduğunun davalı firma tarafından bilinmesine rağmen yüklemenin yapıldığını, davalı şirketin ilk bilgilendirmesinde geminin arızasının giderilmesi için 5-6 saatin öngörüldüğünü, 23 Haziran 2012 sabahı intikale başlayacağının belirtildiğini, fakat 6 gün gecikmeli olarak 28.06.2012 tarihinde 04.25’de arızasının giderilerek Derince Limanı’ndan ayrıldığını, bu süre zarfında gemiye ait yola elverişlilik yazısının alınmadığını, geminin durumu ile ilgili müvekkili Kurumu yanıltıcı bilgiler verildiğini, ihale konusu işin süresinin 19-22 Haziran 2012 yükleme ve engeç 29 Haziran 2012 boşaltma tarihli olduğu halde, geminin limana varış tarihinin 30 gün geciktiğini ve müvekkilinin yaptığı organizasyonda toplam 43 günlük gecikmenin yaşandığını, davalıdan kaynaklanan gecikme nedeniyle müvekkili Kurumun Suudi Arabistan’da yapacağı Demostrasyon tarihinin, önce 14-18 Temmuz 2012, sonra geminin Port Sait Limanı açıklarında uzun süre beklemesi nedeniyle ikince kez ertelenerek 25-29 Ağustos tarihine kaldığını, ayrıca Hükümetler arası imzalanan ve gizlilik içerisinde yürütülen sözleşme dahilinde davacı Kurum, MSB, Genel Kurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı yetkililerinin katılımı ile yapılan Atışlı Demostrasyon işinin, davalıdan kaynaklanan gecikme nedeniyle iki kez ertelenmesinden dolayı hem MSB ve Başbakanlık, hem de Suudi Arabistan nezdinde çok büyük prestij kaybının yaşandığını ve müvekkilinin itibarının sarsıldığını ileri sürerek, şimdilik 587.380,45 TL maddi tazminatın ve 50.000,00 TL manevi tazminatın 15.01.2013 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, mahkemenin uyuşmazlığın çözümünde görevli olmadığını, müvekkili şirketin şartname çerçevesinde daha önce de başkaca bir işte tecrübe edilen ve hiçbir aksaklık olmadan taşımasını gerçekleştirdiği bilinen, yüke ve yola elverişliğini tevsik eden tüm sertifikaları haiz 2000 yapımı MV Vıvara açık yük gemisi ile … gemisinin … ihale komisyonuna teklif edildiğini, sözleşmeye konu malzemelerin Derince Limanı’nda MV Vıvara gemisine yüklendiğini, ancak taşıma sırasında gemide arıza meydana geldiğini, gemide meydana gelen arıza ve yaşanılan gecikme sebebiyle müvekkili şirkete atfı kabil hiçbir kusurun olmadığını, taşımanın gecikilerek tamamlandığını, gemi arızası nedeniyle yaşanan gecikmenin müvekkili şirketin navlun alacağını yasal olarak etkilemeyeceğini, buna rağmen davacı tarafından navlun ücretinin ödenmediğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin de haksız şekilde ve hiçbir geçerli sebep gösterilmeksizin davacı tarafından feshedildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiş; birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1135 Esas sayılı davasında, 295.000,00 USD navlun ücreti alacağının deniz nakliye sözleşmesinin 3.2 maddesi uyarınca belirlenen sistemde ödenmediğini, bu huhusta girişilen icra takibinin, davalının haksız itirazı ile durduğunu, birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/565 Esas sayılı davasında, üç adet faturaya dayalı 92.300,00 TL tutarındaki alacağın davalı tarafından ödenmediğini, bu hususta girişilen icra takibinin, davalının haksız itirazı ile durduğunu, birleşen Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/460 Esas sayılı davasında, davalı kurum tarafından yapılan 22.500 adet … cinsi emtianın taşınması işine dair ihaleyi 113.000 USD tutarında teklifi sonucunda müvekkilinin kazandığını, davalıya ait anılan emtianın Güney Kore/Busan-Türkiye/Derince Limanı denizyolu taşınması işini layıkıyla ifa ettiğini, davalı tarafından navlun bedelinin hiçbir yasal gerekçe olmamasına rağmen ödenmediğini, bu hususta girişilen 208.665,80.-TL tutarındaki ilamsız icra takibinin, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı ile durduğunu ileri sürerek, davalının itirazlarının iptalini, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davacı-birleşen davalı vekili, taraflar arasındaki 19/06/2012 tarihli sözleşmenin ifası sırasında yaşanan gecikme nedeniyle oluşan 695.881,00 USD Kurum zararının, davalı-birleşen davacının alacaklarından mahsup edildiğini, davalı-birleşen davacının bu takas mahsup işleminden sonra bir alacağının kalmadığını savunarak, birleşen davaların reddini istemiş, %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalı tarafça taşımanın gerçekleştirildiği geminin yolculuğa çıkmadan önce arızalandığı, tamirinin ardından yola çıktığı, yolculuk sırasında tekrar arızalandığı, bu hali ile geminin başlangıçta denize, yola ve yüke elverişli olup olmadığının değerlendirilmesinin gerektiği, geminin 22/06/2012 günü saat 24:00’te yüklemesini bitirdikten sonra makine arızası nedeniyle limandan kalkış yapamadığı ve ancak arıza giderildikten sonra 6 gün gecikmeli olarak 28/06/2012 tarihinde saat 04.25’de yola çıktığının belirlendiği, geminin 10/07/2012 tarihinde akşam saatlerinde Port Sait Limanı’nda demirli durumda iken Süveyş Kanalı kanal girişi yapmak üzere gemi makinesinin hazırlanması sırasında tekrar arıza yaptığı, 25/07/2012 tarihinde geminin class kuruluşu olan … tarafından yapılan survey test sonucu normal çalıştığının tespit edildiği, bu şekli ile Derince Limanı’ndan kalkış öncesinde 1 ve 2 nolu silindirlerde yaşanan makine arızasının, ana makinenin periyodik bakımlarının düzenli ve zamanında yapılmamasından kaynaklanmış olacağı, bu durumda yolculuk başlamadan önce geminin denize ve yola elverişli olmadığı, buna göre sorumluluğun TTK’nun 1141. maddesi kapsamında değerlendirilmesinin gerektiği, davalı taşıyanın sorumluluğunun TTK 1186/6. maddesi uyarınca maddi zararın sözleşme için ödenecek navlun miktarı ile sınırlı olup, miktarının 366.477,00 USD olacağı, davacı tarafın asıl davada maddi zarar olarak bu miktarı düşerek talepte bulunmuş olmakla, fazlaya ilişkin maddi zararı bulunmadığından, maddi zarara yönelik davanın reddine karar verilmesi gerektiği, sözleşmeye dayalı işbu davada manevi zararın yasal koşullarının da oluşmadığı, birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1135 Esas sayılı davasında istenen 22/06/2012 tarihli navlun ücretine konu 295.000,00 USD tutarındaki fatura alacağının, asıl davada maddi zarar kalemi içerisinde takas olarak düşülen kısımda belirtildiği, takas-mahsup koşullarının oluştuğu da nazara alındığında, işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteğinin yerinde görülmediği, birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/565 Esas sayılı davasında ve birleşen Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/460 Esas sayılı davasında, takibe dayanak fatura bedellerine ilişkin nakliyenin yapıldığı, asıl davadaki alacak miktarı da nazara alınarak, işbu icra takiplerinin dayandığı faturalara konu miktarların ödenmesinin gerektiği, alacağın faturaya dayalı ve likit olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1135 Esas sayılı davasının reddine, birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/565 Esas sayılı davasının kısmen kabulü ile davalının itirazının 92.300,00 TL asıl alacak ve 6.453,41 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 98.753,41 TL için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, hükmolunan meblağın %20’si oranında hesaplanan 19.750,68 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının tazminat talebinin reddine, birleşen Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/460 Esas sayılı davasının kısmen kabulü ile davalının itirazının 208.665,80 TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, hükmolunan meblağın %20’si oranında hesaplanan 41.733,16 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-birleşen davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, asıl davada müvekkilinin TTK.’nın 1187. maddesi uyarınca sorumluluk sınırının uygulanamayacağına dair itirazlarının karşılanmadığını, oysa davalının hem gemiyi seçme hem de belirsiz bir tamir sürecinin sonunda gemiyi yola çıkarma davranışlarının bu kapsamda değerlendirilmesinin gerektiğini, kaldı ki sözleşmenin imza tarihi olan 19.06.2012 tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK hükümlerine göre, gecikmeden kaynaklanan zararlarda taşıyanın sorumluluğunun sınırlı olmadığını, dava konusu olay nedeniyle müvekkilinin maddi zararının yanında manevi zarara da uğradığını, mahkemece bu taleplerinin reddine karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1135 Esas sayılı davasında, müvekkilinin zaman aşımı savunması değerlendirilmeden davanın esastan reddine karar verildiğini, oysa taşımadan kaynaklanan davaların 1 yıllık zaman aşımı süresine tabi bulunduğunu, sözleşmeye göre taşıma işinin süresinin 29.06.2012 olduğunu, icra takibine ise 30.07.2013 tarihinde girişildiğini, ayrıca aynı davada müvekkili yararına kötü niyet tazminatına da hükmedilmesinin gerektiğini, yine müvekkili lehine hükmedilen vekalet ücretinin, karar tarihindeki kur üzerinden hesaplanmasının gerektiğini, birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/565 Esas sayılı davasında da davanın zaman aşımına uğradığını, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, müvekkili yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin gerektiğini, birleşen Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/460 Esas sayılı davasında müvekkilinin asıl davadaki alacağının işbu davadaki alacaktan takas mahsup edildiğini, bu nedenle işbu davanın kısmen kabulünün de hatalı olduğunu, aynı şekilde işbu davada da davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, müvekkili yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Dairemizin 31/12/2019 tarih ve 2018/1908 Esas, 2019/1362 Karar sayılı kararıyla asıl davanın reddine, birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1135 Esas ve birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/565 Esas sayılı davalarının reddine, birleşen Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/460 Esas sayılı davasının ise 45.241,70 TL asıl alacak için kısmen kabulüne karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNİN 01/02/2022 TARİH VE 2020/1075 ESAS 2022/759 KARAR SAYILI İLAMININ ÖZETİ: Dairemiz kararının, taraf vekillerince temyizi üzerine anılan Yargıtay ilamı ile özetle, asıl davada davacı MKE vekilinin, taşıma sözleşmesine dayalı geç teslimden kaynaklanan manevi tazminat talebinin 6102 sayılı TTK’nın 1186/6. maddesinde öngörülen sorumluluk sınırının kapsamında kalmadığından manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmemesinin doğru olmadığı, birleşen davalar yönünden ise 2014/1135 Esas sayılı birleşen davaya konu takip alacağının tümünün takas nedeniyle sükut ettiğinin kabulü ve buna göre hüküm kurulması, buna bağlı olarak 2014/565 Esas ve 2014/460 Esas sayılı dosyalar ve bu dosyaların konusunu oluşturan takip alacakları bakımından, davalı borçlu MKE’nin takas edilebilecek bir alacağı bulunmadığının anlaşılması nedeniyle her iki dosyaya konu icra takiplerine vaki itirazın ayrı ayrı iptaline ve davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerektiği, münazaalı bir alacağın takas ve mahsup talebine konu edilmiş olması nedeniyle mahsup yahut takasa konu edilebilecek alacağın varlık ve miktarının ancak yargılama ile anlaşılabilecek olması gözetildiğinde, takip alacaklısının takibe girişmekte kötüniyetli olduğu söylenemeyeceğinden, birleşen dosyalarda davalı MKE vekilinin lehlerine kötüniyet tazminatı verilmesi gerektiğine ilişkin talebinin reddedilmesinin doğru olduğu gerekçesiyle taraflar yararına bozulmasına karar verilmiştir.

GEREKÇE : Asıl dava, taşıma sözleşmesine dayalı geç teslimden kaynaklanan tazminat, birleşen davalar taşıma sözleşmesine dayalı navlun alacağının tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur. Dairemizce uyulmasına karar verilen bozma ilamında belirtildiği üzere asıl davada davacı MKE vekilinin, taşıma sözleşmesine dayalı geç teslimden kaynaklanan manevi tazminat talebinin, 6102 sayılı TTK’nın 1186/6. maddesinde öngörülen sorumluluk sınırının kapsamında kalmadığından, somut uyuşmazlıkta manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekir.
Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacı Kurumun tanıtım faaliyetleri kapsamında dava dilekçesinde belirtilen çok sayıda silah sisteminin, Derince Limanı’ndan Suudi Arabistan’ın Cidde Limanı’na taşınması işi için davalı ile sözleşme imzalandığı, ilk derece mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, davalı tarafın asıl dava konusu taşımaya tahsis ettiği geminin, yolculuk başlamadan önce gerek denize ve gerekse yola elverişli olmadığı tereddütsüz şekilde ispatlanmıştır. Dolayısıyla asıl davada davalı taşıyan, 6102 sayılı TTK.’nın 1141. maddesi uyarınca, asıl davada davacının gecikme nedeniyle uğradığı zararlardan sorumludur.
Davacı tarafından sözleşmede belirlenen tarihlere uygun olarak davalıya teslim edilen silah sistemlerinin taşınmasındaki gecikme nedeniyle Suudi Arabistan Kara Kuvvetleri Kraliyet Topçu Birliği Komutanlığı tarafından 07-11.07.2012 tarihleri arasında yapılması planlanan Atışlı Demostrasyon tarihinin önce 14-18 Temmuz 2012, sonrasında da geminin Port Sait Limanı açıklarında uzun süre beklemesi nedeniyle ikince kez 25-29 Ağustos tarihlerine ertelendiği sabittir. Hükumetler arasında imzalanan ve gizlilik içerisinde yürütülen sözleşme dahilinde MSB, Genel Kurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı yetkililerinin katılımı ile yapılan Atışlı Demostrasyon işinin, davalıdan kaynaklanan gecikme nedeniyle iki kez ertelenmesinden dolayı davacı Kurumun, gerek MSB ve Başbakanlık nezdinde, gerekse de Suudi Arabistan makamları nezdinde çok büyük bir prestij kaybına uğradığı ve itibarının sarsıldığı da açıktır. Bu durum karşısında Dairemizce de sıradan bir olayın boyutlarını çok aşan işbu somut olayın özellikleri de dikkate alınarak, davacı tarafça talep edilen manevi tazminat miktarının tümü üzerinden manevi tazminat davasının kabulüne karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmüştür.
Somut uyuşmazlıkta her ne kadar asıl davanın konusu olan taşıma sözleşmesinin imza tarihi 19.06.2012 ve bu sözleşmede kararlaştırılan boşaltma tarihleri 28-29.06.2012 ise de, dava konusu geminin Cidde Limanı’na fiilen varış tarihi 31.07.2012’dir. Dolayısıyla asıl davanın konusunu oluşturan gecikme en geç 31.07.2012 tarihinde meydana gelmiş olup, gecikmeden kaynaklanan manevi zararlar da en geç bu tarihte istenebilir hale gelmiştir. O halde asıl davada hükmedilen manevi tazminatın anılan tarihten itibaren temerrüt faiziyle birlikte tahsili istenebilir. Ancak davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde, manevi tazminat miktarına, 15.01.2013 temerrüt tarihinden avans faizi yürütülmesi istendiğinden, Dairemizce de bu konuda taleple bağlı kalınmıştır.
Yargıtay bozma ilamında 2014/1135 Esas sayılı birleşen davaya konu takip alacağının tümünün takas nedeniyle sükut ettiğinin kabulü ve buna göre hüküm kurulması istendiğinden, Dairemizce anılan birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Yine Yargıtay bozma ilamında birleşen 2014/565 Esas ve 2014/460 Esas sayılı dosyalar ve bu dosyaların konusunu oluşturan takip alacakları bakımından, davalı borçlu MKE’nin takas edilebilecek bir alacağı bulunmadığının anlaşılması nedeniyle her iki dosyaya konu icra takiplerine vaki itirazın ayrı ayrı iptaline ve davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi istenmiştir. Ancak ilk derece mahkemesince verilen 25.04.2018 tarihli kararda, birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/565 Esas sayılı davasının kısmen kabulü ile davalının itirazının 92.300,00 TL asıl alacak ve 6.453,41 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 98.753,41 TL için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, hükmolunan meblağın %20’si oranında hesaplanan 19.750,68 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının tazminat talebinin reddine, birleşen Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/460 Esas sayılı davasının kısmen kabulü ile davalının itirazının 208.665,80 TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, hükmolunan meblağın %20’si oranında hesaplanan 41.733,16 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, bu karar birleşen davalarda davacı tarafça istinaf edilmemiştir.
Dolayısıyla Dairemizce de ilk derece mahkemesi kararının istinaf edilmemesiyle taraflar yararına oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek, birleşen 2014/565 Esas ve 2014/460 Esas sayılı davalar bakımından davalının itirazlarının işlemiş füiz alacakları yönünden, ilk derece mahkemesi kararındaki miktarlar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yine her ne kadar asıl davada davacı vekili tarafından, müvekkili yararına takdir edilen vekalet ücretlerinin ilk derece mahkemesince, döviz cinsinden hükmedilen alacaklarda karar tarihindeki kur oranına göre hesaplanması gerektiği ileri sürülmüş ve bu konuda bir kısım Yargıtay kararları sunulmuşsa da Yargıtay’ın, döviz alacaklarında karar tarihindeki AAÜT hükümlerine göre, ancak dava tarihindeki kur oranları esas alınarak vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğine dair kararları da bulunmaktadır (Yargıtay 19. HD.’nin 26/06/2019 tarih, 2018/3202 E.- 2019/4107 K., Yargıtay 11. HD.’nin 25/02/2020 tarih, 2019/3473 E.- 2020/2039 K., Yargıtay 11. HD.’nin 20/06/2019 tarih, 2019/1422 E.- 2019/4668 K., Yargıtay 11. HD.’nin 30/09/2014 tarih, 2013/13546 E.- 2014/14887 K., Yargıtay 11. HD.’nin 20/04/2016 tarih, 2015/9645 E.- 2016/4426 K., Yargıtay 11. HD.’nin 25/11/2013 tarih, 2013/5266 E.- 2013/21347 K., Yargıtay 3. HD.’nin 09/04/2019 tarih, 2018/6863 E.- 2019/3137 K.). Bu durum karşısında Dairemizce asıl davada davacı vekilinin, mahkemece birleşen davalarda davanın reddine karar verilmesi dolayısıyla müvekkili yararına hükmedilen vekalet ücretinin, karar tarihindeki kur oranları esas alınarak takdir edilmesi gerektiğine dair itirazları yerinde görülmemiştir.
Esasen Dairemizin bu yeni kararının istinaf kararı olması nedeniyle Dairemiz karar tarihinde geçerli bulunan harç ve vekalet ücretine göre hüküm kurulması gerektiğinden ve Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/4. maddesi uyarınca, maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücretinin, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunacağından, anılan itirazda artık hukuki yarar da kalmamıştır.
Ayrıca Yargıtay HGK.’nın 04.03.2021 tarih ve 2021/2-96 E.- 2021/205 K. sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere, bölge adliye mahkemelerinin ilk derece mahkemesi kararına müdahale ettiği noktalarda Yargıtay’ın bozma kararı vermesi durumunda, dosyanın karar verilmek üzere bölge adliye mahkemesine gönderildiği, bu noktada bölge adliye mahkemesinin alt derece hüküm mahkemesi olarak ilk derece mahkemesiyle aynı sıfatla yargılama yaptığı, denetim görevini kullanmadığı, temyiz incelemesi sonucunda verilen Yargıtay bozma ilamına yönelik karar vermek üzere alt derece hüküm mahkemesi olarak hukuki dinlenilme hakkı kapsamında aynen ilk derece mahkemesi gibi duruşma açmak zorunda olduğu, açılan bu duruşmada istinaf kanun yolu incelemesi yapmadığı, alt derece hüküm mahkemesi sıfatına uygun şekilde taraflar yararına ayrıca duruşma vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği nazara alınarak, somut uyuşmazlıkta da Dairemizce taraflar yararına ayrıca duruşma vekalet ücretine hükmedilmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Asıl davanın KISMEN KABULÜNE, 50.000,00 TL manevi tazminatın 15.01.2013 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Asıl davada alınması gerekli 3.415,50.TL nispi harçtan, peşin alınan 10.884,90-TL’den mahsubu ile bakiye 7.469,40-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Asıl davada davacı tarafından ilk derece aşamasında yapılan 78,25-TL, istinaf aşamasında yapılan 69,40-TL tebligat ve posta gideri, 392,40-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 540,05-TL’nin davanın kabul ret oranına göre takdiren 42,36-TL’ye mahsup edilen 3.415,50.TL peşin harç, 24,30.TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 6.964,32.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Asıl davada davalı tarafından ilk derece aşamasında yapılan bir adet vekalet tasdik harcı 3,75-TL, bir adet posta gideri 9,00-TL, bilirkişi ücreti 1.125,00-TL olmak üzere toplam 1.137,75-TL nin reddedilen maddi tazminat talebi yönünden hesaplanan 1.048,49-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Asıl davada davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, kabul edilen manevi tazminat istemi yönünden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Asıl davada davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen maddi tazminat istemi yönünden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK.’nın 333.m.),
8-Birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1135 Esas sayılı davasının REDDİNE,
9-Birleşen davada davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
10-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL maktu harcın peşin alınan 7.496,35-TL ile icra veznesine yatırılıp mahsup ettirilen 3.069,60-TL harç olmak üzere toplam 10.565,95-TL harçtan mahsubu ile bakiye 10.485,25‬-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
12-Birleşen davada davalı tarafından yapılan posta giderleri toplamı 27,00-TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-Birleşen davada davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. ile hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
14-Birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/565 Esas sayılı davasının KISMEN KABULÜNE,
15-Davalının Ankara 20. İcra Müdürlüğü’nün 2013/11436 sayılı takip dosyasında itirazının iptaline, takibin 92.300,00-TL asıl alacak, 6.453,41-TL işlemiş faiz alacağı, toplam 98.753,41-TL alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
16-Hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan 18.460,00-TL icra inkar tazminatının birleşen davada davalıdan alınarak birleşen davada davacıya verilmesine,
17-Birleşen davada davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
18-Birleşen davada Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 6.745,85-TL harçtan, peşin alınan 1.576,30-TL ile icra veznesine yatırılıp mahsup ettirilen 537,90-TL harç toplamı 2.114,20-TL’den mahsubu ile bakiye 4.631,65-TL harcın, davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
19-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 36,00-TL posta giderinden oluşan yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre takdiren 33,04-TL’ye mahsup edilen 2.114,20.TL harç, 25,20-TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.202,44.TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
20-Davalı tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
21-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 15.800,55-TL nispi vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
22-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen kısım yönünden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 8.839,55-TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
23-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK.’nın 333.m.),
24-Birleşen Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nin 2014/460 Esas sayılı davasının KISMEN KABULÜNE,
25-Davalının İstanbul 27. İcra Müdürlüğü’nün 2013/14370 sayılı takip dosyasında itirazının 208.665,80-TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
26-Hükmolunan meblağın %20’si oranında hesaplanan 41.733,16 TL icra inkar tazminatının birleşen davada davalıdan alınarak birleşen davada davacıya verilmesine,
27-Birleşen davada davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
28-Birleşen davada Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 14.253,96-TL nispi harçtan, peşin alınan 2.546,40.TL ile icra veznesine yatırılıp mahsup ettirilen 1.046,10-TL harç toplamı 3.592,50-TL’nin mahsubu ile bakiye 10.661,46-TL harcın, davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
29-Birleşen davada davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı 36,00-TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesaplanan takdiren 35,90-TL ile mahsup edilen 3.592,50-TL peşin harç, 25,20.TL başvuru harç tutarı toplamı olan 3.653,60-TL.’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
30-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 17,00-TL posta masrafından oluşan yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre takdiren 1,00-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
31-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 32.213,21-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
32-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 557,89-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
33-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK.’nın 333.m.),
34-Asıl davada davacı-birleşen davalarda davalıdan peşin olarak alınan 5.521,75 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan tarafa iadesine,
35-Dairemizce bozma ilamı üzerine duruşma açıldığından Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/96-205 E.K. sayılı ilamı gereğince taraflar lehine istinaf duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı yapılan açık yargılama sonucunda 14/09/2022 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/09/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip